| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/597) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 23 .02.2016 |
YILMAZ TEZCAN (Mersin) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, bürokrat arkadaşlarımız, STK'dan temsilci olan arkadaşlarımız, değerli katılımcılar, değerli basın mensupları; ben de bu kanun maddesinin, kanunumuzun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Sözlerime başlamadan önce, özellikle Ankara'da 28 vatandaşımızın ölümüne neden olan terör olaylarını ve ülkemizde çukur terörüyle cinayet işleyenleri lanetliyorum. Ölen vatandaşlarımıza, şehit olan kardeşlerimize, asker ve polisimize, güvenlik güçlerimize Allah'tan rahmet diliyor, yaralı olan kardeşlerimize de acil şifalar temenni ediyorum.
İş Kanunu'yla ilgili bu kanunun hazırlanmasında özellikle emeği geçen Değerli Sayın Bakanımıza, değerli bürokratlara ve tüm uzman arkadaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Daha sonra alt komisyon metnini hazırlayan, çalışan değerli arkadaşlarımıza, değerli milletvekili arkadaşlarıma da en kalbî şükranlarımı, teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, tabii, Mersin deyince, öncelikle Mersin'in bir tarım ili, tarım şehri, narenciye şehri olduğunu ifade etmek istiyorum. Narenciyenin, limonun yüzde 50'den fazlası Türkiye'de Erdemli bölgesinde üretilmekte, dolayısıyla tarım işçilerinin, narenciye işçilerinin sorunlarının ne olduğunu çok yakından bilen bir milletvekili olarak sözlerime devam etmek istiyorum ve hatta ilkokulda, lise yıllarında ve tıp fakültesi 3'üncü sınıfa kadar bir tıp fakültesi talebesi olarak narenciye işlerinde çalışan, limon kesen, çavuşun ne olduğunu, dayıbaşının ne olduğunu bilen bir milletvekili olarak tasarıyla ilgili fikirlerimi ifade etmek istiyorum.
Şimdi, Mersin'de özellikle narenciye işçilerinin hangi sıkıntılarda yaşadığını, hangi sıkıntılarda çalıştığını hepimiz biliyoruz. Tarsus'tan tutun Erdemli'ye kadar, Silifke'ye kadar, Bozyazı, Aydıncık, Anamur'a kadar ve yukarıda, Toroslarda Gülnar ve Mut ilçemize kadar, Çamlıyayla ilçemize kadar Mersinli hemşehrilerimizin özellikle tarımla geçindiğini, gerek narenciye gerek muz gerekse meyve, sebze üzerine çalışarak geçimlerini sağladıklarını hepimiz biliyoruz ve gerçekten tarımla uğraşan insanlarımızın emeklerini taştan çıkardıklarını gören ve şahit olan bir milletvekiliyim.
Değerli arkadaşlarım, şimdi haberlerde hepimiz seyretmişizdir, görsel ya da yazılı medyada; tarım işçileriyle alakalı olarak pek çok habere şahit olduk. Örneğin, ben sizlerle müsaade ederseniz birkaç tanesini paylaşmak istiyorum.
15 Kasım 2015 tarihli bir haberde "Mersin'de korkunç kaza, 23 tarım işçisi yaralandı." "Mersin Tarsus'ta tarım işçileri kaza yaptı, 30 yaralı." "Mersin'de tarım işçilerini taşıyan minibüs kaza yaptı, 16 işçimiz yaralandı." "Mersin Tarsus'ta tarım işçilerini taşıyan minibüs kanala uçtu, 9 işçimiz yaralandı." "Mersin Silifke ilçesinde tarım işçilerini taşıyan minibüs freni patlaması sonucu kaza yaptı, 1 ölü, 6 işçimiz yaralı." "Mersin Erdemli ilçesinde narenciye paketleme fabrikası yatakhanesinde çıkan yangın sonucu 3 işçimiz öldü, 6 işçimiz yaralandı."
Bunları sadece Mersin ölçeğinde örnek veriyorum ama Türkiye ölçeğine baktığımız zaman bu rakamın ne kadar büyük olduğunu hepimiz mülahaza edebiliriz, düşünebiliriz. Türkiye'nin pek çok ilinde, ilçesinde tarım işçileriyle ilgili, geçici işçilerle ilgili kazaları, sıkıntıları, sorunları muhalefet partilerindeki değerli milletvekili arkadaşlarımız olmak üzere, AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarımız da açık açık ifade ettiler. Bu konuda hepimiz hemfikiriz. Çok ciddi insan kaybı, insan gücü, sağlık kaybı ortada. Bir sağlıkçı olarak, bir hekim, akademisyen, bir arkadaşınız olarak bu yaralı olan kardeşlerimize baktığımızda hemen hemen tamamının belki de sağlık güvencesi yok. Bir kısmı sağlık güvencesi olmadığı için evde, kendi kendine tedavi olmaya çalıştı; çoğu kısmı devletin vermiş olduğu imkânlarla hastanelerde tedavilerini yaptırdılar. Ancak bu kazalarda acaba ne kadar oranda uzuv kaybı meydana geldi, ne kadar oranda iş kaybı meydana geldi? Bu işçilerimizin sağlıklarıyla alakalı kaç tanesi sakat kaldı? Bunların da ayrı ayrı istatistiklerini çıkarıp uzun uzun tartışabiliriz, uzun uzun konuşabiliriz. Bunları çok iyi düşünmemiz gerekiyor.
Bu manada baktığımızda, İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı haklı gerekçelerle hazırlanmış. Bu işçilerimizin, tarım işçilerimiz başta olmak üzere, geçici işçi istihdamıyla alakalı olarak bu vatandaşlarımızın ve kardeşlerimizin hak ve hukukunu koruma noktasında sahiplenecek, eli ayağı düzgün, mantıklı, akıllı, çok önemli bir düzenleme.
Biz demiyoruz ki, değerli arkadaşlarım, her kanun mükemmeldir; mutlaka eksiklerimiz vardır, mutlaka kısa olan, eksik kalmış olan, düzeltilmesi gereken birtakım kanun maddeleri, tasarılar, maddeler vardır. Bu gözle baktığımızda, biz, değerli muhalefet milletvekili arkadaşlarımıza özellikle alt komisyona sevk ettikten sonra yapmış oldukları bu düzenlemedeki katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Bu İş Kanunu'yla alakalı olarak, daha önce Sayın Bakanımızın da örnekleriyle açıkladığı, bir kez daha, ben, özellikle bunu, ülkemizde özel istihdam bürolarıyla alakalı bazı rakamları sizlerle paylaşmayı, tekrar ifade etmeyi önemli görüyorum.
Özel istihdam büroları ülkemizde ilk defa 2003 yılında mevzuata girmiş. 2003 yılından önce özel istihdam bürolarıyla alakalı herhangi bir mevzuat yayınlanmamış. Dolayısıyla, AK PARTİ Hükûmetinin kurulmasıyla birlikte, 2002 yılından günümüze kadar çalışanımızın, işçilerimizin, bütün vatandaşlarımızın hak ve hukukunu koruma noktasında çok ciddi düzenlemeler yapıldı, yapılmaya da devam ediyor.
Ülkemizde İŞKUR tarafından yetkilendirilmiş hâlen 430 özel istihdam bürosu bulunmaktadır. Bu bürolar sadece işe yerleştirmede aracılık hizmetlerinde bulunuyorlar. Bu bürolar 2015 yılında 11.914 işçiye, 2004-2015 yılları arasında ise toplam 254.113 işçiyi işe yerleştirmiş. 2015 yılında işe yerleştirilen işçi sayısı 880.194'tür. İŞKUR tarafından ise 2002-2015 yılları arasında 4 milyon 376 bin işçi işe yerleştirilmiştir. Bu rakamları hepimiz biliyoruz değerli arkadaşlar.
Şimdi, biz diyoruz ki: Bırakalım bu yasal düzenlemeleri, bu düzenlemeler geçmesin, işçilerimizin kamyon üstlerinde gene trafik kazalarıyla uzuvları kaybolsun, trafik kazaları sonucu hayatları heba olsun, çocukları yetim kalsın, öksüz kalsın istiyorsak, dayıbaşı sisteminin devam etmesini istiyorsak, tamam kaldıralım, bu kanunu geçirmeyelim. Ama bu yasal düzenlemeyle, değerli arkadaşlarım, gençlerin, kadınların ve iş gücü piyasasına ilk kez girenlerin istihdam olanaklarının artırılacağını söyleyebiliriz.
İş gücü piyasasında güvenceli esneklik sağlanacak. Kayıt dışı çalışan işçilere yasal koruma ve örgütlenme imkânı sağlanacak. İş gücüne katılım oranları artırılacak. Uzun süreli işsizlik azaltılmış olacak. İş ve yaşam dengesinin uyumlu olması, işverenlerin rekabet güçlerinin artırılması sağlanmış olacak.
Değerli arkadaşlarım, özetle, tasarı maddelerinde özel istihdam bürosu aracılığıyla kurulacak geçici iş ilişkisinin hangi durumlarda ve nasıl olacağı düzenlenecektir. Bir istihdam biçimi olarak uzaktan çalışmanın düzenlenmesi öngörülmektedir. 1'inci maddeyle yapılan düzenleme nedeniyle mevcut sözleşmelerin uygulamada kesintiye uğramaması amacıyla geçiş hükmü öngörülmektedir.
Özel istihdam bürosu tanımının değiştirilmesi ve kapsamına geçici iş ilişkisi kurma faaliyeti eklenmesi öngörülmektedir.
Özel istihdam bürosu ve geçici iş ilişkisi kurma yetkisinin hangi hâllerde iptal edileceği ve iptal kararlarına karşı itiraz yollarının düzenlenmesi öngörülmektedir.
Ayrıca, özel istihdam bürolarının geçici iş ilişkisi faaliyeti kapsamındaki yükümlülükleri ve kaçınması gereken hususların düzenlenmesi öngörülmektedir.
4904 sayılı Kanun'daki mevzuata aykırı veya izinsiz iş ve işçi bulma faaliyetleri için öngörülmüş idari yaptırımların yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bilimsel verilerle baktığımızda -sözlerimi toparlıyorum- böyle bir düzenlemenin kaçınılmaz olduğunu hepimiz görüyoruz. Tabiri caizse topu taca atmanın bir manası yoktur. Ortada bir hasta var ve bu hastanın bir şekilde tedavi edilmesi gerekiyor. Bu gözle baktığımızda, tarım işçilerimiz olsun, geçici iş istihdamıyla alakalı çalışan vatandaşlarımız olsun, bunların haklarının bir şekilde yasal bir zemine oturtulması gerekiyor.
Yörüklerde bir tabir var: "Göç gide gide düzülür." Bunu hepimiz biliyoruz. Bu kanun çıktıktan sonra ben biliyorum ki mutlaka eksik tarafları olacak. Bu tasarı çıktıktan sonra ilerleyen zamanlarda başka türlü düzenlemeler gelecek. Ama bir ışık yakmak lazım. Bir deniz feneri olup bu konudaki düzenlemeye destek verilmesi gerekiyor.
Ben sözlerimi tamamlarken hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.