KOMİSYON KONUŞMASI

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Sayın Başkanım, biz, tabii, vekillerimizin bizim görüşlerimize yönelik eleştirilerinden biz de faydalanıyoruz. Gerçekten bizim de farklı bakış açıları noktasında biz de değerlendirmeler yapıyoruz ama iki konu var, onu özellikle ifade etmek istiyorum bize getirilen eleştirel bakış açısında.

Biz elbette kayıt dışını kayıt içine almak istiyoruz, almamız gerekir. Yani sosyal devlet ilkesi bunu gerektirir zaten. Öyle olması gerekir. Bu hedefe yönelik bir çalışma olduğunu elbette memnuniyet ve mutlulukla karşılarız bu hedef gerçekleştiğinde. Az önce rakamları ifade ettim. TÜİK verilerine göre 4 milyon 200 civarında kayıt dışı çalışan işçi var ve bunu da ağırlıklı olarak tarımda çalışan işçiler, evlerde çalışan, temizlik hizmetlerinde çalışan insanlar olarak örneklendirmiş kanun.

Buna bir itirazım yok ama şu kısmı anlayamadık, bu kanundan da bu çıkmıyor: Bu kayıt dışı çalışan insanlar durup dururken özel istihdam bürosuna mı gidecekler veya özel istihdam bürosu bu kayıt dışı çalışan insanları bulup tespit edip "Gelin kardeşim, size iş bulacağım" mı diyecek? Yani bu sistem nasıl çalışacak? Kulağa hoş geliyor, çok güzel. Kamyon kasalarında ölmesinler... Biz de aynı şeyi söylüyoruz, sizden farklı düşünmüyoruz. Amacımız bu insanları kayıt içine almak. Ama bu insanları nasıl kayıt altına alacağız bu yasayla? Bu yasanın içeriğinde bu yok.

Neden yok? Denetim mekanizması yok. Bakın, örnekleri verdim size. 1.550 iş müfettişi var. Bunun 700-800'ü zaten iş güvenliği yönünden denetliyor tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerlerini. Geri kalan 700-800 iş müfettişi 1 milyon 750 bin kayıtlı iş yerini dahi denetleyemiyor şu anda. Ve siz 4 milyon kişinin çalıştığı bir kayıt dışı sektörü kayıt içine almaya çalışıyorsunuz.

Şimdi, kayıt içi niye var? 4857 sayılı Kanun'un getirmiş olduğu yükümlülüklerden kurtulmak için var. Yani adam diyor ki, işveren: "Ben, kardeşim, işçinin kıdem tazminatını vermeyeyim, ihbar tazminatını vermeyeyim, diğer yasal haklarını vermeyeyim, fazla çalıştırayım, köle gibi çalıştırayım, aynı zamanda Sosyal Güvenlik Kurumu primlerini ödemeyeyim." Bunun için var.

Şimdi, siz dayıbaşı olsanız... Zaten dayıbaşı dediğiniz kişi de tarım sektöründe özellikle aile reisi. Eşiniz, çoluğunuz çocuğunuz, akrabalarınızdan oluşan bir şey oluşturmuşsunuz ve domates tarlasında, patates tarlasında, pamuk tarlasında, fındık tarlasında bu işçiler çalışıyorlar. Siz bu insanları, bu fındık tarlasında, domates tarlasında, pamuk tarlasında çalışan insanları nasıl kayıt içine alacaksınız? Gideceksiniz bir baskın mı yapacaksınız? Domates tarlasında çalışıyor bu insanlar. O dayıbaşı dediğimiz, aile reisi dediğimiz kişi bunları götürmüş oraya, anlaşmış işverenle ya da özel istihdam büroları bu işverenleri mi bulacak? Yani tarım işveren, onlar da ağırlıklı olarak yine köy insanları, köylüler yani. Onlar da neticede tarımdan geçimini sağlayan köylerde, kırsalda yaşayan insanlar. Buğday tarlalarından ekmeğini çıkaran köylüleri bulup da yani patron yerine koyup da o getirdiği işçilerle bunları özel istihdam bürosu nasıl bir araya getirecek? Ben bunu merak ediyorum. Bu yasada bununla ilgili bir tek madde var mı? Bence yok. Ben baktım göremedim.

Yani kayıt dışıyı kayıt içine almak istiyorsanız önce, kayıt dışı işyerlerini denetlemeniz lazım. Bakın, denetleme mekanizması olmadan, ceza mekanizmasını kurmadan bu, kâğıt üzerinde kalır. Güzel hedef, aynı hedefi biz de destekliyoruz. Ama bu mekanizmayla... Mekanizma oluşturulmamış. Yani şunu mu diyecek? Bu kanun çıktı, domates işçisi "Vay ne güzel. Bizim için kanun çıktı. Ben koştura koştura özel istihdam bürosuna gideyim de kaydolayım da kayıt içine gireyim." mi diyecek? Veya bu işi yapan işveren koştura koştura "Ben yükümlülük altına gireyim, sigorta da ödeyeyim, bahsettiğimiz fazla çalışma ücretlerini de ödeyeyim, bu şekilde maliyetlerimi iki kat artırayım." mı diyecek? Yani nasıl aradaki bağı kuracaksınız? Kayıt dışı, adı üzerinde. Kaçıyor adam. 4857 sayılı Yasa'nın kendisine yüklemiş olduğu yükümlülüklerden kaçıyor. Güncel tabirle, bu kümesin dışında olan tavukları kümesin içine nasıl getireceksiniz? Burada bunun cevabı yok bu maddede. Yani bu samimi bir eleştiri. Açık ve net. Samimi bir eleştiri. Sorunu çözecek bir şey yok burada.

Bakın, buradaki bizim ikinci olarak, temel olarak eleştirdiğimiz nokta şu: Zannediliyor ki biz kayıt dışı işçilerin kayıt içine alınmasına karşı çıkıyoruz. Az önce sayın vekilimiz öyle bir ifade kullandı. Tam tersine, biz bu kanunla kayıt içinde çalışan 12 milyon 800 bin işçinin, bu yolla, 4857 sayılı Yasa'nın güvencelerinden yoksun bir şekilde kayıt dışına itileceğini söylüyoruz.

Nasıl bunu söylüyoruz? Bakın, taşeron sisteminden örnek verdik size. AKP iktidara geldiğinde 2002 yılında 350 bin taşeron işçisi vardı arkadaşlar, şu anda 1,5 milyon.

Bakın, iş hukukunda, iş ilişkilerinde temel olan, asıl olan işçiyle işverenin direkt buluşmasıdır, araya taşeron gibi başka birtakım şeylerin girmemesidir; bu temeldir. Yani üretimi yapacak olan üretimden elde edilecek olan kârı cebine indirecek olan işverendir, üretime de emeğiyle destek verecek olan da, bunun karşılığında da ücretini alacak olan ve yasal haklarını alacak olan da işçidir. İşverenle işçinin arasına taşeron girmiş. Sizden önce girmiş bu. 70'li yıllardan gelen bir şey bu. Asıl işveren, alt işveren ilişkisi.

4857 sayılı Kanun da açıkça bunu ortaya koymuş ve sınırlandırmış aslında. Diyor ki 4857 sayılı Kanun: "Asıl işi bölerek alt işverenlere veremezsin." Ama uygulamaya bakıyoruz, asıl iş bölerek alt işverenlere verilmiş. "Teknik ve teknolojik nedenler dışında işi taşerona veremezsin." diyor. Yine "Yardımcı işler dışında hiçbir işi taşerona veremezsin." diyor. Ama bakıyoruz uygulamaya, asıl iş olduğu gibi bölünerek alt işverenlere verilmiş.

Neden asıl işveren alt işverene bunu veriyor? 4857 sayılı Yasa'nın yükümlülüklerini ortadan kaldırmak amacıyla.

Bakın, öyle şeyler var ki ben kendi seçim bölgemden örnek vereyim. Karadeniz Ereğli'de öyle bir olayla karşılaştık ki, 2006 yılında işçi işe girmiş, bir alt taşeronda girmiş, üç ay sonra iflas etmiş, bir başka taşerona geçmiş, 2009'a kadar 6-7 taşeron değiştirmiş işçi ama yaptıkları iş asıl iş, kaynak işi yani gemi sanayisi sektöründe bu iş yeri, asıl iş ve kaynak işi. İşveren neden bunu bu hâle getirmiş? Çünkü iş yeri 1.700 kişinin çalıştığı bir iş yeri, sendika istemiyor ve kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi yasal haklarını, fazla çalışma gibi ücretlerini ödememek için bunu kullanıyor. Şimdi, bizim size anlatmak istediğimiz temel kaygımız şu: Bu yasayla işverenin eline yani asıl işçisiyle üretim yapmak zorunda kalan, 4857 sayılı Kanun'a göre bu şekilde işçilerin haklarını vermek zorunda kalan işverenin eline geçici güvenceyle, esnek istihdam politikasıyla, özel istihdam bürosuyla bir hak veriyorsunuz. Yani 4857 sayılı Yasa'yı, hükümlerini asıl işverenden kaçırıyorsunuz, asıl işverenin eline böyle bir silah veriyorsunuz. Bunu önleyecek mekanizmalar burada yok, kötüye kullanımı engelleyecek mekanizmalar yok, onu anlatmaya çalışıyoruz. Yoksa derdimiz... Kayıt dışındaki işçiyi kayıt içine alalım, hep beraber destek de verelim, hiç öyle bir sorunumuz yok. Kayıt içindekini kayıt dışına çıkarmaya çalışacak işverenler, onu anlatmaya çalışıyoruz.

Saygılarımla.