KOMİSYON KONUŞMASI

YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, Değerli Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; tabii, gecenin bu saati, 1'i geçiyor ama sonuçta bu maddeleri konuşacağız.

Söz konusu madde değişikliğiyle özel istihdam bürolarının kurulması, faaliyetleri ve denetimi düzenlenmektedir.

Burada sırasıyla eleştirilerimizi dile getireceğim.

İlk olarak, özel istihdam büroları kurulmasına ilişkin özel istihdam bürosu kurabilme konusunda şartlar burada hafifletilmektedir.

Mevcut yasada 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'ndaki 48'inci madde şartlarını taşımak vardır. Bu değişiklikle 657 sayılı Kanun'la bu bağlantı koparılmıştır. Bu, kanımızca yerinde bir değişikliktir. Çünkü bu kişiler ve tüzel kişiler özel hukuk tüzel kişileridir ve bunlara kamu hukukunun resen uygulanması doğru bir yaklaşım değildir. Ancak, burada gözümüze çarpan ilginç durum ise biraz kafa karıştırmıştır. Burada önceki yasadan farklı olarak yapılan değişikliğe göre Türk Ceza Kanunu'nun 53'üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına çarptırılan kişiler özel istihdam bürosu kurucusu olabileceklerdir, bu doğrudur. Ancak, affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan mahkûm olmuş kişiler cezalarını çekseler dahi özel istihdam bürosu kurucusu olamayacaklardır. İyi de bu kişiler kamuya personel olarak girmiyorlar ki, sonuçta bunlar bir iş yeri kuracaklar. Anayasa gereğince özel bir şirket açmalarını hangi hakla kısıtlayabiliriz burada. Yani sonuçta devlete, herhangi bir kamu kurumuna girmeyecek, vali olmayacak, kaymakam olmayacak. Bunların özel bir iş yeri açmasına mâni bir durum da söz konusu değil. Cezalarını çekmişler ama bu özel istihdam bürolarını açmasını engelleyici bir durum var. Bize göre bunun kalkması lazım.

Burada bir soru daha var. 2'nci maddede evde çalışmaya ilişkin denetim yetkilerinin olmadığını, çünkü buraların iş yeri tanımı içerisinde yer almadığını söylediler. Özel istihdam bürosunu herhangi bir iş yeri açmadan da kurulabileceğini hükmüne bağlamak nasıl bir anlayış? Yani 2'nci maddeye bir baktığımız zaman, örneğin, bir web adresi üzerinden bu iznin verilebildiği söylenmişti yani sadece bir web adresi ve web adresi üzerinden özel istihdam bürosu kurulabileceği ifade edilmişti. Bize göre bu bir kanuna aykırılık mıdır, yoksa bir ayrıcalık mıdır? Yani bu kişiye özgü bir düzenleme midir, bunu da çok anlayabilmiş değiliz. Yani burada "Bir web sayfası oluşturma yoluyla aracılık faaliyetlerini de yürütebilirsiniz." denmektedir. Böyle bir şey olabilir mi? Bu nasıl denetlenecek, nasıl yükümlülükte gözlenecek, iş müfettişleri nerede denetim yapacak? Burada çalışanların örgütlenme ve toplu pazarlık hakları ne olacak? Çalışma koşulları nasıl olacak? Bu soruların hiç birinin cevabı yok. Lütfen bunlara cevap verilsin. Alt komisyonda sorduk ve bununla ilgili bir cevap alt komisyonda alamamıştık.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; bu maddede bir diğer düzenleme de özel istihdam bürolarına şube açma hakkının getirilmesidir.

Şimdi sizlere bazı bilgiler vermek istiyorum. Dünya genelinde yaklaşık 260 bin özel istihdam bürosu bulunmaktadır. Bunlardan 62.500 tanesi doğrudan işçi kiralamaktadır ve bu firmalara bağlı 236 bin şube bulunmaktadır. Bu şirketlerde toplamda 1,66 milyon kişi personel olarak çalışmaktadır. Bu sektörde toplam hasılat 415 milyar dolardır. Kiralık işçilik firmaları için ise 282 milyar dolardır. Bu sektördeki satışların yüzde 68'lik kısmı kiralık işçilik bürolarının gelirlerinden oluşmaktadır. En büyük 10 özel istihdam şirketi tüm pazarın yüzde 25'ni kontrol etmektedir. Bu 3 büyük firma toplam gelirlerin yüzde 16'sını elde etmektedir. En büyük 100 şirketten 42 tanesi Avrupa'da, 40 tanesi Amerika Birleşik Devletleri'nde ve geri kalan 17'si de diğer ülkelerdendir.

Şimdi bu verilere göre ülkemizde de bu firmaların tekelleşmesinin önünü tıkayacak bir düzenleme var mı? Bunlar şube açma yoluyla bu sistemi ele geçirirlerse ne yapacağız? Uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde imzalamış olduğumuz Uluslararası Tahkim Yasası çerçevesinde burada koyduğumuz kurallara uyulmazsa ne yapacağız, bunlar belli değildir. Bu nedenle bu kuruluş koşullarına denetim ve korumayla ilgili bölümler bizce mutlaka eklenmelidir.

Ayrıca, alt komisyonda özel istihdam bürolarından kiralık işçilik alanında çalışmak isteyenlere ilişkin 329.400 TL asgari ücrete endeksli olarak teminat yatırma iş yerinin bulunması ve iki yıl faaliyet gösterme şartına ek olarak Bakanlığa bu teminat bedelini 10 katına kadar artırma yetkisi verilmiştir. Bu değişiklik iyi bir değişikliktir ancak yeterli değildir. Neden?

Asgari ücret alan bir işçi için devlete verilecek sigorta prim toplamı 435 TL'dir, vergi toplamı ise 101 TL'dir, toplam ödeme ay başına 536 TL'dir, işçiye ödeyeceği rakam da 1.300 TL'dir. Eğer özel istihdam bürosunun 500 işçisi var ise bu rakam aylık olarak 500 işçi için sırasıyla 217.500 TL prim ödemesi, 50.500 TL vergi ödemesi ve 650 bin TL ücret ödemesi olacaktır.

Bakanlık teminatı 10 katına çıkarır ise bu firmanın teminat miktarı 3 milyon 294 bin TL olacaktır. Dolayısıyla toplamda 918 bin Türk lirası olan bu ödemeler ödenmediği takdirde sadece üç buçuk ay için işçinin hakları korunmuş olacaktır. Eğer özel istihdam bürosu bu parayı peşin almışsa ve işçiye vermemişse bu durumda üç buçuk ay sonrasında işçinin parası ve diğer hakları alınamayacaktır. Bu nedenle, bu düzenleme yeterli güvence sağlamamaktadır. Bu maddeye daha güçlü bir koruma getirilmelidir.

Bu fıkradan sonra gelen fıkrada ise daha farklı ve amaçlananın dışında bir yazımın ortaya çıktığı kanısındayız.

Bakanlığın inisiyatifinde olmak üzere, bu firmalardan altı ay kesintisiz faaliyeti olanlara lisans verilebileceği düzenlenmektedir.

Yazıma göre Bakanlık istediği firmaya lisans verebilecek, istediğine vermeyecektir. Bu da Bakanlığa olağanüstü bir yetki vermekte, gizli bir vesayet kurulabilmesine bizce imkân tanımaktadır. Bu, kanun yapım tekniğine de aykırı olduğunu düşünüyoruz. Bu düzenlemenin ya düzeltilmesi ya da kaldırılması gerekiyor.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; bizim anlamakta güçlük çektiğimiz bir diğer düzenleme de iş garantili meslek edindirme kurslarının durumudur. Bu kurumlara, özel istihdam bürolarıyla hiçbir ilişkisi olmamasına rağmen, önceki yasa tasarılarında olmamasına rağmen, iş garantili meslek edindirme kurslarına katılanlara sınırlı olmak üzere aracılık yetkisi verilmiştir.

Türkiye İş Kurumu Kanunu'na göre bu yüklenicilere aracılık faaliyeti verilmesi manidardır.

Bu yasa tasarısından önce bu kurslar açılmıyor muydu? Bu kurslar aracılığıyla işe yerleştirme yapılmıyor muydu? Niye özel yüklenicilere bu aracılık izni veriliyor? Bu konuda Türkiye İş Kurumu yetkili değil miydi? Niye Türkiye İş Kurumu bu işlemi kendisi yapmıyor?

Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, özel istihdam bürosunun faaliyet izninin iptal edilmesi hâlinde işçi haklarının korunmasına ilişkin alt komisyonda yapılan düzenleme yerinde düzenlemedir ancak yeterli değildir. Yukarıda da biraz önce ifade ettiğim üzere işçi alacaklarına nerdeyse hiçbir koruma getirilmemektedir.

Bu nedenle, uygulamada özel istihdam bürosu işçilerin ücretlerini ödemezse ve kapanırsa bu durumda işçiler ücret vesair alacaklarını dâhi alamayacaklardır. Bu nedenle, madde metninde düzenleme yapılarak kiralayan işverenin hakediş ödemelerini yapmasında işçi alacaklarının öncelenmesini ve kıdem tazminatı hakkını koruyucu düzenleme yapılması ihtiyacı bulunmaktadır.

Son olarak, bu maddeyle ilgili altıncı fıkrada yapılan değişiklikle iş müfettişlerine denetim yetkisi verilmiştir. Bu düzenlemeyle Türkiye İş Kurumunun denetleme yetkisi de elinden alınmıştır. Kurumlar hiyerarşisine ters bir işlemle yetkisi olmayan Çalışma Bakanlığı müfettişlerine bu özel istihdam bürolarını denetleme yetkisi verilmiştir. Bunun gerekçesi ise Türkiye İş Kurumunun teftiş biriminin kaldırılarak Çalışma Bakanlığına bağlayan kanun hükmünde kararnameyle, yine 6111 sayılı Kanun ile kurum kanununun denetimle ilgili olan 10'uncu maddesi kaldırılmıştır. Ancak bu düzenleme bizce sakat düzenlemedir. Çünkü söz konusu kanun hükmünde kararname Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmamıştır.

Ayrıca, bu kurum kanununun 1'inci maddesinin ikinci fıkrasında "Kurum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ilgili kuruluşu olup, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliği haiz, idari ve mali bakımdan özerk bir kamu kuruluşudur." denilmektedir. Bir diğer deyişle bu kurum sadece bakanlığın ilgili kuruluşudur, bağlı kuruluşu değildir. Bu nedenle, belirtildiği üzere, bu kurumun dışında teftiş yetkisinin başka bir kuruma verilmesi hukuken de, bizce mümkün görülmemektedir. Bu ayrıca Anayasa'ya da aykırılık teşkil etmektedir.

Nitekim yedinci fıkrada bu denetimlere ilişkin usul ve esasları belirleyen yönetmelik çıkarma yetkisinin de denetim yetkisi olmayan kuruma verilmesini de ayrıca bir çelişki olarak görüyoruz.