Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | SGK temsilcileri tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 08 .01.2025 |
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Öncelikle Komisyonumuzun değerli üyelerini ve Sosyal Güvenlik Kurumunun temsilcilerini ben de saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu masada, masum bebeklerimizin hayatını kaybetmesine yol açan olayların nedenlerini anlamak ve bunların bir daha asla yaşanmaması için gerekli adımları atmak gibi büyük bir sorumluluk taşıyoruz hepimiz. Bu mesele sadece sosyal güvenlik politikalarının ya da sistemin işleyişinin bir sorunu değil, insan hayatına, adalete ve vicdana dokunan ve hepimizin insani olarak sınandığı bir mesele. Hepimiz de bu vicdani görev bilinciyle bu Komisyonda görev yapıyoruz. Amacımız yargılamak değil ama varsa ihmal ve suistimal bunu ortaya koymak ve eksik, açık varsa bunu tespit edip tamamlamak ve bir çözüm üretmek. Bu anlamda sorduğumuz sorular geleceği de şekillendirecek mahiyette sorular.
Burada anladığım kadarıyla herkes sağlıkçı, şu anda hazırunda Komisyon üyesi olup hukukçu olan bir tek ben varım. Dolayısıyla teknik terimlerde hata yapabilirim, baştan affınıza sığınmak isterim. Sistemin işleyişinden ziyade konuyu anlamaya çalışma gayretiyle yapıyorum bunu.
Şimdi, sunumun 13'üncü sayfasında ruhsat vermek için gerekli evrakların içerisinde "sağlık personeline ilişkin belgeler, yönetici veya ortaklara ilişkin belgeler" yazıyor. Burada, görevli olmayan kişilerin çalıştırıldığı durumlarda, kayıtsız personel çalıştırıldığı durumlarda ne tür müeyyide uyguluyorsunuz ve doktor olmayan yetkililer dışında hekimlik uygulaması yapıldığında ne tür yaptırımlar uyguluyorsunuz? Yaptırımlar kısmını çok genel ifadelerle geçtik çünkü. Bazı örnekler verdik ama o örneklerin de sınırlı olmadığını, çok çeşitli örnekler olduğunu söylediniz. Dolayısıyla, öncelikle bunu anlamak istiyorum.
Bir de, tabii, burada söylediğimiz her şey kamuoyunun vicdanını da etkileyen mahiyette önemli şeyler, yanlış bir şey ya da yanıltıcı bir üslup da kullanmamak lazım. Bir değerli vekilimiz galiba, işte "çetenin kurulduğu hastane" dedi; sürecin öyle olmadığını biliyoruz, o yanlış olur çünkü bir yargılama devam ediyor. Bir milletvekilimiz de devleti ters döndürerek yargıdan bir taleple sürecin başladığını söyledi ki olayın tam olarak öyle olmadığını daha önce de dinledik çok defa. Sağlık Bakanlığının denetimleri ve başvurusuyla olduğu...
MURAT ÇAN (Samsun) - Slayta bakarsanız öyle; Çalışma Bakanlığı savcılıktan bir yazı gelene kadar bir işlem başlatmamış, slayt söylüyor, ben söylemiyorum.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Anladım, ben Sosyal Güvenlik Kurumunu söylemedim, Sağlık Bakanlığının başvurusuyla başladığını bir kez daha vurgulamak isterim. Hepimizin derdi gerçeğe ulaşmak ve -az önce de söylediğim gibi- hepimizin vicdanını yaralayan, hiç kimsenin istemediği bir süreç. O yüzden, Sosyal Güvenlik Kurumunun bu "yenidoğan çetesi" olarak adlandırılan olaydan nasıl haberdar olduğunu, haberdar olma şeklini, tarihini ve öğrendikten sonra ne yaptığını da öğrenmek istiyorum.
Bir de şu anda soruşturma geçiren, ruhsatı iptal edilmiş olan hastanelerin kurumunuzdan ne kadarlık bir faturası var ve bunların ne kadarı yoğun bakıma ait? Az önceki, başta, 13'üncü slayttan yola çıkarak sorduğum soruda acaba sizin denetimleriniz ruhsatta yer alan ya da hekimin görev yapması gereken alanda, yoğun bakımda olması gereken hekimin olmadığının o denetimlerde tespiti sizin inceleme ve denetim yönteminiz ve usulünüzde mümkün değil midir? İlla o anda, aniden, işte, habersiz gidip denetlemek mi gerekir? Sizdeki belgelerde, sisteminizde bunun tespiti mümkün olabilir mi? Yani, işte "Burada görevli olan kişi bu, bu akşam buradaki belgede imzası olan bu." gibi bir inceleme yapıp önceden tespit etmeniz mümkün değil miydi? Sistem buna nasıl izin vermiyor ya da sistemi ne hâle getirebilirsek bunu biz öngörebilir ya da elimizdeki mekanizmada görebilir, tespit edebiliriz illa gidip yerinde denetim yapmadan?
Bir yerde de "doğrudan denetim" diye bir ifade kullandınız ama sizin denetimleriniz içerisinde öyle bir denetim şekli var mıdır? "Doğrudan denetim" derken neyi kastediyorsunuz? Bu hastanelerde doğrudan denetim daha önce yaptınız mı?
Tabii, çok şey konuşuldu, araya da çok girildi, ben biraz konudan koptum. Slaytınızın 33'üncü sayfasındaki "incelenecek risk" bu bildiğimiz şüpheli durum kavramını mı içeriyor? Eğer öyleyse ya da değilse de "incelenecek risk" içerisinde anormal artış veya hastanede farklı bir doluluk oranı ya da kazanç fazlalığı gibi bir kriter var mı? Yani siz yıllara göre bu hastaneleri mukayese ettiğinizde -işte, neyse kullandığınız sistem ya da yapay zekâ- bu mukayeseyi yapıp "Burada bir risk var, şüpheli bir işlem var ya da normalin üstünde bir gidiş var." gibi bir tespiti önceden yapabiliyor musunuz?
Toparlayabildiklerim bunlar aslında. Müeyyide konusunda yapılacak daha fazla şeyler olduğu gibi bir kanaat de oluştu bende zamanla çünkü yapılan şeyler insan hayatıyla ilgili, neticede oraya gidiyor.
Son olarak şöyle kapatmak isterim: Kamu vicdanını rahatlatmak hepimizin ortak sorumluluğu. Bu soruların da cevabını bulması bu anlamda çok önemli, hepimizin ortak sesi çünkü. Sadece masum bebeklerimizin değil, aynı zamanda sağlık sistemine olan itibar, geleceğe olan güvenimiz ve toplumumuzun adalet duygusunu koruma çabası da artık aslında hepimizin çabası. Bu anlamda hepinize bu zorlu ve kutsal görevde gösterdiğiniz çaba için çok teşekkür ediyorum. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.