KOMİSYON KONUŞMASI

AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

16'ncı madde kapsamında yer alan cezai yaptırımların öngörülebilirlik ve hukuki belirlilik ilkelerine uygun olmadığı yönünde ciddi endişelerimiz bulunmaktadır. Özellikle veri sızıntısı olmadığı hâlde bu yönde algı oluşturma gibi soyut bir kavramın suç kapsamına alınması uygulamada keyfi yorumlara ve hukuki belirsizliklere yol açma riski barındırmaktadır. Suçun ispatı, bağımsız denetim mekanizmalarının ve bilirkişi raporlarının desteği olmadan mümkün değildir. Bunun yanı sıra suç unsurlarının belirlenmesinde keyfî uygulamalara açık bir düzenlemenin kabul edilmesi yargı süreçlerinde karmaşıklığa neden olacaktır. Bu düzenlemenin Anayasa’nın temel hak ve özgürlükleri koruma altına alan hükümlerine aykırılık teşkil etmesi de muhtemeldir. Bu noktada temel bir soruyu sormak durumundayız: Siber güvenlik önlemleri alınırken birey hakları, basın özgürlüğü ve haber alma hakkı nasıl bir dengeye oturtulacaktır? Bir yandan toplumun ve devletin dijital güvenliğini sağlama yükümlülüğümüz mevcut, diğer yandan da Anayasa’nın 26'ncı maddesiyle korunan ifade özgürlüğünü güvence altına almak durumundayız. Ancak Siber Güvenlik Kanunu Teklifi'nin 16'ncı maddesi bu dengeyi bozacak ve gazetecilik mesleğini ciddi bir tehdit altına sokacak düzenlemeler içermektedir. Bu hâliyle 16'ncı madde demokratik toplumun temel taşı olan basın özgürlüğüne dijital sansür kılıcı indirme riski de taşımaktadır. Özellikle devlet kurumlarındaki yolsuzluk, usulsüzlük veya güvenlik açıkları gibi kamu yararına olan bilgileri araştıran ve yayınlayan gazeteciler bu düzenleme kapsamında kolayca suçlanabilir. Bir yetkilinin basit bir açıklamasıyla veri sızıntısı olmadığı beyan edildiğinde bu durumu sorgulayan ya da haberleştiren gazetecilerin hapis cezasıyla yüz yüze kalabileceği bir ortam yaratılabilir. Bu düzenleme gazetecilerin özgür bir şekilde çalışmasını da engelleyecek bir otosansür dalgası yaratabilir. Bu maddeyle, gazetecilerin gerçekleri ortaya çıkarmak yerine, olası cezai yaptırımlardan korunmak için suskun kalmak zorunda olacağı bir düzenin kapılarını aralamaktadır. Unutulmamalıdır ki ifade özgürlüğü olmadan güvenlik tedbirleri sadece baskı mekanizmaları hâline gelir. Bu nedenle madde mutlaka yeniden düzenlenmeli, kamu yararına çalışan gazetecilerin özgürlüklerini koruyacak net sınırlar çizilmelidir Demokratik bir toplum ancak özgür bir basınla ayakta kalabilir. Bu düzenleme gazetecileri değil gerçekleri susturmanın bir aracı olmamalıdır. Bu madde kapsamında yetkililerin herhangi bir inceleme ya da bağımsız denetim olmaksızın veri sızıntısı olmadığı şeklindeki bir açıklaması bu durumu sorgulayan ya da eleştiren bireylerin cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalmasına neden olabilir. Bu durum hem hukuki güvenlik ilkesine hem de ifade özgürlüğüne ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Hukukun temel prensiplerinden biri olan masumiyet karinesi, bireylerin suçunun bağımsız bir mahkeme kararıyla kanıtlanmasını şart koşar. Ancak bu düzenlemenin mevcut hâliyle bireylerin haklarının ihlal edilmesi riskini barındırdığı açıktır. Bu düzenlemenin getirdiği belirsizlikler adalet duygusunun zedelenmesine ve toplumsal güvenin sarsılmasına da yol açabilir. Ayrıca, düzenlemenin bireyleri suçsuzluklarını ispatlama yükümlülüğü altına soktuğu bir durumda masumiyet karinesinin ihlal edilmesi riskiyle de karşı karşıya kalabiliriz. Önerimiz: Öncelikle hukuki belirlilik sağlanmalıdır. Maddede yer alan "algı oluşturma" gibi soyut ifadeler yerine somut tanımlar getirilmelidir. Suç unsurlarının tespiti için bağımsız bilirkişi raporları ve yargı kararlarının gerekliliği açıkça belirtilmelidir. Ayrıca, bireylerin ifade özgürlüğünü ve demokratik haklarını ihlal edebilecek düzenlemelerden kaçınılmalı, şeffaf bir denetim sistemi kurulmalıdır. Eğitim ve farkındalık çalışmaları artırılarak siber güvenlik alanında yanlış bilgilendirmeyle mücadele daha etkin bir şekilde yürütülebilir. Bugün burada alınan kararlar yalnızca bugünü değil gelecekteki nesillerin haklarını ve güvenliğini de doğrudan etkileyebilecektir. Bu nedenle, teklifin mevcut hâliyle kabul edilmesinin yaratacağı olumsuzlukları önlemek adına gerekli değişikliklerin yapılması hayati bir öneme sahiptir.

Siber güvenliğin hukuk devleti ilkelerine uygun, şeffaf ve demokratik bir zeminde yürütülmesi gerektiğine inanıyor, önerilerimizin dikkate alınmasını talep ediyoruz, maddenin geri çekilmesinin olumlu olacağını düşünüyoruz.

Teşekkür ediyorum.