MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Öncelikle, ben de deprem bölgesinden bir milletvekiliyim, 2 defa da maalesef Deprem Komisyonunda yer almış bir milletvekiliyim, bir jeoloji mühendisiyim. Yani siz şimdi arabanın önüne kendinizi atarsanız Allah'ın sizi koruma... Yani haşa, böyle bir şey yok; önleminizi alacaksınız, Allah akıl vermiş hepimize, önlemimizi alacağız. Nasıl modern ülkelerde 7,4 büyüklüğünde deprem olduğunda sadece bir iki kişi ölüyor ya da sadece bir iki kişi yaralanıyorsa bu ülkede de bunu sağlayabilmek mümkün ama gidip siz 25 kentinizi doğrudan fay zonları üzerine kurarsanız ve yirmi üç yıldır da bu ülkeyi yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi olarak 1999 depremlerinden bugüne kadar toplanmış vergileri "iletişim vergisi" adı altındaki vergileri depremde kentlere dönüştürmek yerine yollara ve köprülere -bunu ben söylemedim, bakanlarınız söylüyor- harcarsanız orada tabii ki bir asrın felaketi olur. Asrın felaketi, siz heyelanlı yere yerleşirseniz, asrın felaketi, siz fay zonu üzerine yerleşirseniz, kaya düşmesinin olduğu alana yerleşirseniz, yerleşim alanlarınızı doğru seçmezseniz o doğa olayı felakete dönüştür, asrın felaketine dönüşür.

İRFAN ÇELİKASLAN (Gaziantep) - Bizim Hükümetimiz döneminde mi kuruldu o şehirler?

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Kimin döneminde kurulursa kurulsun önlem almak sizin görevinizdi, kentsel dönüşümü yapabilirdiniz; bir.

İki: Eğer bugüne kadar toplanmış paralarla, toplanmış vergilerle 1999 yılındaki büyük depremin yarattığı o kentsel dönüşüm ve yapı denetimi konusunu doğru uygulamış olsaydı Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı bugün bu kadar büyük ölümlerden bahsetmiyor olacaktık. Lütfen, önce bir kere, bunun hakkını teslim edelim. Siz doğru yere yerleşmediğiniz sürece ve kentsel dönüşümleri sadece ranta dönük... "İstanbul'un rantı yüksek neresi? Kentlerin rantı yüksek neresi?" diye bir apartmanı yıkıp onun yerine çok katlı bina yapmak yerine, kentleri taşımaya, kentlerin güvenli alanlara taşınmasına harcansaydı bu paralar bugün bu kadar ölümden bahsetmezdik.

Üç: Bir şeyinize daha katılmıyorum. "Devlet anında yetişti." Hayır efendim, ben orada yaşayan bir milletvekiliyim, üç gün sonra yetişemedi, ordu devreye sokulamadı; insanlar soğuktan, hipotermiden öldü.

İRFAN ÇELİKASLAN (Gaziantep) - Müzeyyen Hanım, insaf!

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Kusura bakmayın.

İRFAN ÇELİKASLAN (Gaziantep) - Hepimiz oradaydık ya! İnsaf ya!

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Ben de oradaydım, ben de orada yaşıyorum. Hipotermiden öldü insanlar, yapmayın. Ordu devreye sokulmadı üç gün boyunca. İncirlik'te ben yaşamış bir insanım, İncirlik'te kurtarma ekipleri üç gün boyunca oraya sokulmadı. Lütfen... Yani bunları hepimiz yaşadık, eğer oraya girerseniz bunun altında kalırız. Yani bugün Japonya bizden daha mı akıllı da 7,4 büyüklüğünde, 7,6 büyüklüğünde deprem oluyor da insanlar ölmüyor? Niye ölmüyor? Çünkü doğru yere yerleşiyorlar. Lütfen, önce bunu bir koyalım.

Dört: Ekonomiyi yönetmiyoruz. Evet, mart seçimlerinde de ve daha önceki seçimlerde de belediyelerde size aslında gerekeni söylüyor vatandaş ama ders almıyorsunuz ne yazık ki, ısrarla aynı ekonomik düzene devam ediyorsunuz. Lütfen biraz sokağa inin, lütfen biraz sokağın sesini dinleyin. Bugün açlık sınırının altında 14 bin lirayı siz Allah aşkınıza çocuğunuza harçlık olarak veriyor musunuz? 14 bin lira emekliye reva görüyorsunuz, açlık sınırı altındaki rakamları reva görüyorsunuz. "Kur korumalı mevduat" dediniz, "nas" dediniz, "OVP" dediniz, hiçbirinin sorumlusu yok; bütün sorumluluk emeklinin, emekçinin, memurun sırtına yüklendi. Bütün vergi düzeniyle... Ya, 50 liraya çıktı benzin, neden bahsediyorsunuz Allah aşkına? Bugün sizin yapacağınız zamla 50 liraya çıktı benzin. Hangi ekonomik istikrardan bahsediyorsunuz? Kime ödediniz yani kimin refahı oldu? Belli bir zümrenin. Onun için, lütfen oralara girmeyelim altında kalırsınız. CHP'yi de suçlamayalım. Yirmi üç yıldır yöneten sizsiniz, dolayısıyla sorumlu da sizsiniz bu konuda.

Teşekkür ediyorum.