KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkan, teşekkür ederim.

Ben de salonda bulunan herkesi saygıyla selamlıyorum.

Millet adına, millet menfaatine herhangi bir şey konuşulduğu zaman, herhangi bir şey teklif edildiği zaman bu konuşulan şeyi, teklif edilen şeyi hiçbirimizin yeterli bulması söz konusu değil. Hepimiz, siyaset yapan herkes -sağ tarafın da sol tarafın da- orada burada, bir şekilde siyasetin içerisine girmiş, ülkeyi yönetmeye niyet etmiş, hedeflemiş herkes devleti büyüterek, devletin imkânlarını daha da güçlendirerek, daha da artırarak o artırdığı ve büyüttüğü kaynaklardan milletine, memleketine, insanına daha fazla refah üretmek üzere siyaset yapar, daha doğru ifadeyle yapmalıdır. Yirmi yıldır da yirmi yılı aşan sürelerde de her zaman milletimizin menfaatlerini gözeterek onun yaşam standardını daha iyi bir noktaya taşımak, ona devletin sunduğu hizmetleri daha yüksek standartta, daha eşit, daha ulaşılabilir, daha adil bir şekilde sunmak ve bu hizmetleri sunarken ondan alınan katkı paylarını, ondan alınan ücretleri, ondan alınan ek masrafları ortadan kaldırarak, devletin ona sunduğu hizmetleri daha masrafsız veya sıfır maliyetle, ilacından tedavisine kadar neredeyse bir çoğunda sıfır ödeme yaparak, hepsinde yok ederek yine aldığı ücreti daha fazla kendi hayatına, kendi ihtiyaçlarına harcayabileceği bir alan oluşturmaya gayret ettik. Bunları yaparken de her zaman enflasyonun üzerinde artışlar yaparak bütün ücretli kesimlerde, devletin milletine yaptığı bütün ödemelerde refah alanını genişletme çabası, gayreti içerisinde olduk.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Gerçekleşti mi Orhan Bey?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Gerçekleşti, hep öyle geldi bu zamana kadar.

Şimdi, son dönemde ekonomide yaşadığımız stres ve sıkıntılar var. Bu sıkıntılar hepimizin üzerine, devletin üzerine de milletin üzerine de yansıdı. Bugün teklif edilen rakamlar belki hiçbirimizin böyle tam manasıyla gönlümüzde olan, arzu ettiğimiz rakamlar değil elbette ama zor zamanlardan geçtik. Az önce Sayın Ağbaba konuşurken kırmızı kartın arkasını çevirdi ve "Asgari ücret, emekli aylığı 2002 yılında şu kadar altın alıyordu, şimdi bu kadar altın alıyor." dedi, bir kıyas yaptı. Bunları ben hesap etmedim, bakmadım, doğru da olabilir ama orada gözden kaçırmamamız gereken bir şey var ki "2002 yılında şu kadar altın alabiliyordu bu ücret." dediği zaman Sayın Ağbaba, o zaman altının onsu 260 dolardı, şimdi altının onsu gelmiş 2.650-2.700 dolara.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Dana kıymayla da yaptık bu hesabı.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Dolayısıyla, bu kıyaslara bir pencereden baktığımız zaman, doğrudur ama hakikat değildir, o işin hakikatinin arkasında başka doğrular da var. O doğruları zincirleme olarak, bir bütün olarak değerlendirdiğinizde biraz daha hakikat ortaya çıkar.

Dolayısıyla, derdimiz şu: Zor zamanlardan geçiyoruz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Çok zorlanıyorsun.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, gülme, sen daha iyi biliyorsun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Çok zorlanıyorsun savunurken.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Enerji maliyetlerimiz patlamış. Doğal gazda ithalatçı bir ülkeyiz, petrolde ithalatçı bir ülkeyiz. Dolayısıyla enerji maliyetlerimiz patlamış, uçmuş gitmiş.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Doğal gazımızı üretiyoruz ya! Gabar'da petrol var.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Elbette üretiyoruz.

Başkanım, bakın, söylemek istediğim şey şu: Bakın, şimdi, parça olarak alıyorsunuz ya, doğal gazımızı üretiyoruz ya, doğru, üretiyoruz ama bütün ihtiyacımızı karşılayan bir doğal gaz üretemiyoruz henüz, o da olacak inşallah, aramaya devam ediyoruz. Evet, petrol çıkarıyoruz, günde 100 bin varil hedefini koyduk, ona da ulaşmak üzereyiz Allah'ın izniyle ama bizim günlük ihtiyacımız 100 bin varil değil ki hâlâ ithalatçı bir ülkeyiz. Dolayısıyla, maliyetlerimiz, enerji maliyetlerimiz patlamış, gitmiş; zor dönemden geçiyoruz. Bu zor dönemden geçerken -az önce sizler de söylediniz- "EYT" diye bir yük binmiş bütçenin üzerine, doğru ama sadece EYT değil binen yük. Bakın, arkadaşlar, biz asgari ücretin üzerinden ve bütün ücretlerden asgari ücret miktarınca tekabül eden vergiden de vazgeçtik ve o vazgeçtiğimiz rakam yani o yapmaktan vazgeçtiğimiz tahsilat, EYT yükü kadar, hatta ondan daha fazla bir yük olarak bütçenin üzerine binmiş durumda.

Dolayısıyla, söylemek istediğim şey şu: Devletimizi daha iyi koşullara taşımanın, ekonomimizi daha sürdürülebilir, bunun aktüeryal dengesini daha ayakları yere basan bir noktaya getirmenin ve çok daha kalıcı bir refahı üretmenin çabası içerisindeyiz. Bugün konuşulan rakamlar belki hepimizin farklı bir perspektiften itiraz edeceğimiz rakamlar, içimize oturmayan rakamlar olabilir ama bunları aşacağımız, çok daha güzel günleri göreceğimiz ve çok daha güzel konuşmalar yapabileceğimiz günler de çok yakın. İnşallah, bunu göreceksiniz, göreceğiz hep beraber. Bunun mücadelesini veriyoruz. Allah da bunu bize, bu millete, bu ülkeye çok yakın zamanda nasip edecek inşallah.

Hepinize teşekkür ediyorum, hayırlı uğurlu olsun inşallah.