| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2858) münasebetiyle |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .01.2025 |
CEVDET AKAY (Karabük) - Teşekkürler Başkanım.
Sayın Başkanım, Değerli Komisyon üyeleri, çok kıymetli bürokratlar, değerli basın mensupları; ben de hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifine baktığımız zaman, daha önce Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nde Genel Kurulda çekilen, az önce değerli vekillerin de bahsettiği maddelerin bir kısmının aynen burada tekrar önümüze geldiğini görüyoruz, böyle maddeler var. Yine, dokuzuncu yargı paketinde de aynı şekliyle kayyumlukla alakalı, tekrar Genel Kurulda çekilen, tekrar önümüze gelen kanun teklifi var. Bu manada baktığımız zaman da Anayasa'ya aykırılık açısından 1'inci maddede Anayasa 108'e göre aykırılık, 3'üncü maddede 129'uncu maddeye aykırılık, 7'nci maddede 35, 38, 48 ve 49'uncu maddelere aykırılık olduğunu görüyoruz; Meclis İçtüzüğü'nün 38'inci maddesine göre de işlem yapılmasını talep ettik.
Şimdi, madde olarak bakarsak 1'inci maddede, burada kamu yararına ilavesi geçen tekliften ilave edilmiş, net bir şekilde ortaya konulmuş ama kooperatif ve birlikler açısından ve onların ortaklıkları ve iştirakleri açısından yine bir muallak durum var. Bunların denetlemeyle ilgili, Devlet Denetleme Kurulunun yetki alanının dışında olduğunu ve Anayasa'ya aykırılık olduğunu özellikle bir kez daha ifade etmeyi gerekli gördük.
Yine 2'nci maddede baktığımız zaman, Devlet Denetleme Kurulu denetçilerinin, grup başkanlarının ilgili birimleri kamu kurum ve kuruluşlarını denetlemeye gittiğinde, gittikleri kamu kurum ve kuruluşlarının da teftiş yetkisini haiz olan birimlerinin özel yetkilerini kullanma yetkisi burada yine devam ediyor; biz yine buna itiraz etmiştik. Şimdi, örneğin, Adalet Bakanlığına gittiği zaman, Adalet Bakanlığı müfettişlerinin özel yetkilerini haiz bir şekliyle buradan arama yapma, işte, gerekli kamu kurumlarının ilgili birimlerinden gerekli bilgileri isteme veya istinabe yoluyla ifadeye çağırma gibi özel yetkileri kullanabildiklerini görüyoruz. Bazı yetkiler açısından bunun bazı kurum ve kuruluşlar açısından istisna düzenlemeleri kapsamına alınması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Bu madde teklifinde bu yönde düzenleme yapılırsa iyi olacak diye düşünüyoruz.
Yine, 3'üncü maddeyle ilgili olarak da -az önce bahsettiğim 2'nci maddedeydi- burada sıkıntılı konuyu yine belirtmiştik. Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında Devlet Denetleme Kurulu denetçilerinin aldıkları kararla alakalı. Burada ita amirini atlayarak direkt görevden alma yetkileri söz konusu. "Diğer kamu görevlileri" ibaresi biraz geniş bir ibare, seçilmiş belediye başkanlarını da kapsayabilir diye ifade etmiştik. Bir kez daha vurguluyoruz: En azından bu ifadenin burada net bir şekliyle düzeltilmesini, böyle bir çekincenin ortadan kaldırılmasını zaruri olarak görüyoruz.
4'üncü madde... Tabii, madde üzerine daha geniş kapsamlı konuşacağız. Buradaki en düşük emekli aylıklarının artırılmasıyla ilgili; yüzde 15,75 oranında artırılıyor, 14.469 TL'ye çıkarılıyor. Bu çok yetersiz. Biz zaten asgari ücretle ilgili de talep etmiştik, asgari ücretin en az 30 bin TL olmasını ve en düşük emekli aylığının da bu seviyeye çıkarılmasını istemiştik, şimdi 22.104 TL oldu. En azından buradaki en düşük emekli aylığının net asgari ücret seviyesine çekilmesi gerekir çünkü mevcut ekonomi yönetiminin göreve geldiği tarihten bu yana...
Ben size bazı rakamları vermek istiyorum: Göreve gelindiğinde resmî enflasyon yüzde 39,59'du, şu anda yüzde 44,38 yani ENAG'a göre baktığımız zaman veya halkımızın hissettiği enflasyona göre baktığımız zaman yüzde 83'ün üzerinde, yüzde 100'lere dayanan bir enflasyon oranını burada hep beraber yaşıyoruz. Faiz yüzde 8,50'ydi, yüzde 47,50'ye çıktı; dolar 21.09'dan 35.27'ye çıktı, yüzde 67,23 değer kaybı söz konusu. Euro açısından baktığımız zaman yüzde 60,70 değer kaybı söz konusu; 22,57'den 36'ya çıkmış.
Yine, baktığımız zaman, burada işsizlikle ilgili, atıl işsizlik oranında yükselmeler var, gerçek işsizlik oranında; yüzde 27'nin üzerine çıktı, yüzde 24,7'lerdeydi. Döviz rezervi açısından baktığımız zaman brüt döviz rezervlerinde artış söz konusu ama kısa vadeli borç miktarına baktığımız zaman, devletin, kamu kurumlarının ödeyeceği 236 milyar dolar seviyesinde, hâlen kritik eşiğin altında bir döviz birikimi var, bunun bir kısmı da zaten altın stoku olarak tutuluyor. Döviz rezervlerinde de dolar ve euro açısından baktığımız zaman da cüzi de olsa 92,8 milyar dolardan yine 90,7 milyar dolara bir düşüş var.
Şimdi, enflasyon oranındaki bazı rakamları size vermek istiyorum: Sadece on iki ayda dana eti fiyatında yüzde 43,8 artış var, elma fiyatında yüzde 50,3 artış var. Şimdi, elektrik fiyatında bir kalemde yüzde 38 yapılmıştı, gerekli fiyatlama ve ayarlamalarla beraber yüzde 30 artış var, resmî rakamı söylüyorum size. Mazot fiyatlarında yüzde 18 artış oldu -artış ve düşüşlere kıyasla- fakat yine çok ciddi zamlar geliyor, dünya piyasasındaki Brent petrol fiyatlarının da yükselme eğilimine girmesiyle beraber. Şimdi, domateste yüzde 48,8 artış var fakat en düşük emekli aylıklarında, asgari ücrette yüzde 30 ve yüzde 15,75 bir artış var; bu, kabul edilebilir bir durum değil. Bu fiyatların mutlaka ayarlanması gerekiyor çünkü halkımız gerçekten çok sıkıntılı durumda, bu tepkilerini de yüksek bir sesle bize ifade ediyorlar, bildiriyorlar. Bu konuyu, özellikle buradan bir kez daha dikkatlerinize çekmek istedik. Hâlen geç değildir; zaten önden açıklamayla, kanunlaşmadan duyurulmuş bir artıştan bahsediyoruz. Bugün arkadan gelen kanun teklifiyle Genel Kurula gelecek ve bir ay gecikmeli olarak da buradaki farklar ödenecek. Süratle de bunun Genel Kurulda ara vermeden görüşülmesi ve en azından da mağduriyetin giderilmesi gerektiğini de bir kez daha vurguluyorum burada.
Şimdi, yine işverenle ilgili bir destekten bahsediyoruz, 1.000 TL'ye çıkartılıyor. İşverenin desteklenmesi güzel bir olay ama bunun işsizlik sigortasından yapılmaması gerekir. Bunun ödeneğinin Bakanlık bütçesinden ayrılması gerekir. Bunu bir kez daha vurgulayalım: Bunu Bakanlık bütçesinden ayıralım çünkü işsizlik sigortasının görevi işsizleri desteklemek. Bu konuyla ilgili olarak da gerekli tespitimizi bir kez daha yapmak istedik.
Şimdi, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle TEDAŞ'ın görevlileri EÜAŞ'a aktarıldı. EÜAŞ'la ilgili buradaki maddeyi de yine geçen sefer burada görüşmüştük, Elektrik Üretim AŞ'yle ilgili olarak hem üretim yapmak hem de satış yapmak, bunlarla ilgili de mukaveleler ve anlaşmalar yapma konusu önümüzde duruyor. Termik santrallerden de yerli kömür üretimi yapan kuruluşlardan da elektrik üretimiyle ilgili satın alma yapabilecek ve bunu da nerelere dağıtacak? İşte, tedarik şirketlerine ve dağıtım şirketlerine görevlendirilecek.
Şimdi, burada sıkıntılı bir konu şu: Baktığımız zaman elektrik dağıtım şirketleri ile termik santrallerin ve tedarik şirketlerinin ortaklık yapısının aynı olduğunu görüyoruz; bu, önemli bir sıkıntı. Burada birkaç örnek vereceğim size: EÜAŞ'a ait 4 tane bildiğim kadarıyla termik santral var. Doğru mudur Sayın Bakan Yardımcım? EÜAŞ'ın direkt kendine ait olduğu 18 Mart Çan Termik Santrali, Afşin-Elbistan Termik Santrali; değil mi? Soma A Termik Santrali, baktığım zaman, yine, Çayırhan Termik Santrali. Bunun haricinde de diğer özel şirketlere ait şirketler.
Ben size bir örnek vereceğim: Şimdi, elektrik dağıtım şirketi... Meram Elektrik Dağıtım AŞ, Alarko ve Cengiz Grubuna ait mesela bu. Buna baktığımız zaman, dağıtım şirketinin... Bir de CENAL Termik Enerji Santrali var. Şimdi, burada da bir ortaklardan biri Alarko Holding. Bir sürü örnek verebilirim böyle. Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ Zorlu Holdinge ait; yine bunun termik santrali var, dağıtım şirketi var, tedarik şirketi var. Şimdi, EÜAŞ belirli bir maliyetle elektriği bir taraftan alacak ama gerekli gördüğü perakende elektrik dağıtımıyla ilgili desteklenmesi gereken yerlere ucuz fiyatta verecek; EÜAŞ'ın görev zararları artacak, hazineden gelen yardımlar ciddi tutarlara ulaşacak çünkü en büyük sıkıntılarımızdan biri bizim görev zararları, bütçede de çok ciddi rakamlar bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
CEVDET AKAY (Karabük) - Dün, Türkiye Varlık Fonu da buradaydı; kur farkı giderleriyle ilgili çok ciddi zararlardan bahsedildi, 330 milyar civarında ve görev zararları açısından da 2025 yılı içerisinde 1 trilyon 299 milyarlık bir tahmini görev zararı var, geçen yıla göre 290 milyar artış var. Şimdi, buradan baktığımız zaman da buradaki sıkıntı ortada duruyor. Bunun, bu fiyatlama yapısının, maliyet yapısının ve satış fiyatının düzgün belirlenmesi ve termik santrallerin de çevreye zarar vermeyecek şekliyle yapılması... Tabii ki şu iyidir: Biz emniyetli davranmak zorundayız. Bugün doğal gazla ilgili, BOTAŞ'la ilgili, Gazpromla ilgili, dünya konjonktüründeki Rusya'yla ilgili durumlardan dolayı tedarikte sıkıntı olması durumunda buradaki termik santrallerden, gerekli elektrik sıkıntısının yaşanmaması için tedbir almaya gayret ediyoruz ama bunlar yapılırken bir taraftan da tespit ettiğimiz bu hususlara da dikkat edilmesi gerektiğini de özellikle ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.