KOMİSYON KONUŞMASI

RUKİYE TOY (Sivas) - Ben de Vekilime katılıyorum, şöyle: Hocam, çok güzel bilgiler, çok teşekkür ederiz ama sanki böyle toplumu çok genelleyen bir konuşma olduğu için belki bizim birazcık acabalarımız oldu. Mesela, burada 2020 yılında, bir de 2020 yılında ve İstanbul'da yapılan bir araştırmadan bahsediyorsunuz. İşte, mesela, İstanbul'da yapılan araştırma bu. "'Kadın çok konuşmamalı.' 'Kadın dediğin, ağırbaşlı, oturaklı olur, hanımefendi olur.' 'Kadın kadınlığını bilecek; oturmasını, kalkmasını bilecek.' gibi kullanılan ifadelerde kadınlardan beklentiler ortaya çıkmıştır." ifadesi acaba bu araştırmayı kim yapmış, ne zaman yapmış, nasıl yapmış diye bizi biraz düşündürdü. Çünkü İstanbul'da böyle söylemlerin olması, işte "Türkiye'nin belli bir bölgesinde, belli bir kesimde yapılan bir araştırma." deseniz, belki olabilir ama bize gerçekten çok şey geldi "Nerede kaldı? Böyle konuşan var mı?" düşüncesini bizde oluşturdu. Dediği gibi, siyaseten yüzdesi ne kadar? Yani bence genel olduğu için bizi rahatsız etti, yoksa sanki Türk toplumu buymuş gibi... Mesela, duvaktan bahsediyorsunuz, duvak diye bir şey zaten kalmadı biliyorsunuz, düğün salonlarında herkes rahat, eğlencesi... Yani kuşak bağlama, o da pek kalmadı; yani kalmaması güzel mi, kötü mü, onu da bilmiyoruz; simge olarak kaldığını da düşünmüyorum ben; o bir gelenek, belki bir âdet, nasıl diyeyim, düğünlerde yapılan belki bir ritüel gibi, anlamını kimsenin belki de gerçekten onun için yapmadığı, yani anlamlandırarak yapmadığı bir ritüel gibi belki ama toplumumuz bu değil yani, bu anlattığınız şekliyle... Biraz sanki bilgilerin yenilenmesi ya da yeniden bir sosyolojik araştırmanın yapılması gerektiğini düşünüyorum. Sosyal medyayla beraber ya da işte iletişim kanallarının bu kadar yoğun olduğu zamanda bu geleneklerimizin kalmamış olması... Hani, gelenekten kastımız, eğer kadının ötelenmesi, itelenmesi, ikinci sınıf görülmesiyse elbette ki biz böyle bir şeye tamamen karşıyız ama kadın bizim geleneğimizde annedir -biraz önce Hocam da söyledi- kız kardeştir ve "Ben sizin Han'ınızım, hanım da benim Han'ım." dediği bir gelenekten geliyoruz biz. Dolayısıyla hani bu toplum biz değiliz bence. Şey olarak verebilirsiniz, örneklemeler yapabilirsiniz, bunu biz de görüyoruz; yanlışlar var, sıkıntılar var, yanlış ahlaki anlayışlar, yanlış gelenekler var; bu ayrı bir şey ama burada genellediğiniz bence Türk toplumu değil yani.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DTCF SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. MERYEM BULUT - Şimdi, öncelikle genellemiyorum, biraz önce Ankara için söylerken "Altındağ bölgesi" dedim, genelleştirmeyiz. Ben burada şu söylerken "Mardin" dedim, "Mardin'de yaptığım bir araştırma." dedim, "İstanbul'da yapılan bir araştırma." dedim, yine "Ankara'da yapılan 2 araştırmadan bunların birbirlerini kaç yıl sonra..." diye ısrarla söyledim, ama siz haklısınız. Yani burada bir genelleştirme değil, biz ayrıntıya gireriz yani antropolog olarak ben buradayım, antropolog olarak derinlemesine... Hatta, bizim bir hocamız var: "Suya parmağını sokma, suya gir ve onu anla." Hocam çok güzel ifade etti, yani burada derinlemesine görüşme... Biraz önce söyledim: Tabii ki burada böyle bir çalışmayla da yani İstanbul'un her bölgesinde... Mardin'de yaptığımız çalışmada da bütün mahallelerde seçmeye çalışmıştık ve bir niteliksel araştırma için çok fazla bir sayıydı o, yani çok fazlaydı, vakit vardı ve sürekli farklı bölgelerden almaya çalıştık. İstanbul'da ise pandemi dönemi, burada kartopu yöntemiyle, yine farklı eğitim gruplarında, farklı yaşlarda erkeklere ulaşmaya çalıştık bir ortalama şey çıkartmak için. Ama burada ben Türkiye'yi genellemiyorum burada bir genelleme yok ama sorunun ayrıntıları da çok önemli, daha sonraki alacağımız önlemler için bu şekilde yani 5 seçeneğe sığmayacak kadar insan yapısı geniş.

Sayın Başkan Vekili, Sayın Milletvekili, ben size de şöyle söylemek istiyorum: Evet, "yozlaştı" gibi... Esra Erol, yine Müge Anlı, başka şeyler de var, kadınların şey yapması, çocuklarını bırakıp gitmesi. Annem benim 80 yaşında, onları görünce böyle saçını başını yolası geliyor, çok öfke geliştiriyor, yüzüne de diyorum.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Ama yine de izliyor.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DTCF SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. MERYEM BULUT - İzliyor, evet.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - işte, onu araştırmamız gerekiyor.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DTCF SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. MERYEM BULUT - Şimdi, oradaki benzeri şeyleri aslında ben mezun olduğumda, İzmit'te... İlk işyerim İzmit'tir. Ben böyle çok güzel işte kitap okuyorum, çok da iyiyim derken "Ben gittim, duvara vurdum." gibi oldu. Yani, onların benzeri 1986 yılında orada da karşılaştığımız şeylerdi.

ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Ama hâlâ var zaten.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DTCF SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. MERYEM BULUT - Yani şimdi bir şeyi çok fazla bozuldu gibi değiştiremeyiz öyle.