Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Profesör Doktor Nevzat Tarhan'ın, şiddet konusunda Türkiye ve dünyada durum analizi kapsamında birincil koruma çalışmaları, pozitif psikoloji çalışmaları; ikincil koruma, şiddeti önleme, müdahale ve tedavi çalışmaları; üçüncül koruma, rehabilitasyon çalışmaları, sürdürülebilirlik ve kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılığa maruz kalmalarının önlenmesine yönelik çözüm önerileri ve yürüttükleri projeler hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 30 .01.2025 |
RUKİYE TOY (Sivas) - Teşekkür ederiz Hocam, siz de hakkınızı helal edin.
Hocam, çok teşekkür ediyoruz verdiğiniz bilgiler için. Şimdi, son zamanlarda bizim hep üzerinde durduğumuz ve bu Komisyon tamamlandığında da çalışmalarımız tamamlandığında da belki farklı bir kavram üretebileceğimiz bir arayış içerisindeyiz. Gazali'nin şöyle bir ifadesi var: "Dil insanın kalbinin tercümanıdır, kalp neyle doluysa dil onu söyler. Öyleyse dilinizi iyi sözlerle terbiye ediniz." der Gazali. Buradan hareketle, bilimsel çalışmalar, bir kelimenin beyinde tekrar edilmesinin o davranışı ya da durumu normalleştirdiğini, olumsuz kelimelerin de beyindeki stres merkezlerini uyararak agresif davranışları tetiklediğini söyler, ortaya koymaktadır. Hani bizim kültürümüzde de vardır, bir insana kırk gün deli dersen, deli olur gibi yani sürekli telkinler, sürekli tekrarlanan sözler bir kişinin bilinçaltına birtakım inançlar, duygular yerleştirebilir. "Şiddet" kavramı da aynı şekilde, şiddete dair kavramların sıkça kullanıldığı ve şiddet içeren söylemlerin tekrarlandığı durumlar sebebiyle de hayatımızda olağan hâle gelebiliyor. Şimdi, ben bu Komisyona gelirken bazen arkadaşlarım soruyor "Nereye gidiyorsun?" diye. "Kadına Yönelik Şiddet Komisyonuna gidiyorum." şeklinde söylüyorum. Bunu söyleye söyleye o kadar... Hem erkeklerde de farklı bir duygu uyandırıyor "Ya, biz hep böyle miyiz? Biz erkekler hep şiddet mi uygulayan taraftayız?" şeklinde, hatta haberlerde de mesela verilirken "erkek terörü" diye söylenebiliyor ya da işte "akran zorbalığı" da yine aynı şekilde kullanılan ifadelerden bir tanesi. Yani biz gerçekten şiddeti toplumumuzdan uzaklaştırmak istiyorsak çarelerden bir tanesi de kullandığımız dil olabilir, çok etkili olabileceğini de düşünüyorum. Mesela bir psikolog şöyle diyordu: "Akran zorbalığı yerine akran nezaketini getirmeye çalışıyorum. Sürekli akran nezaketine şu yakışır, akran nezaketinde çocuklar böyle davranmalısınız." diye bir öğretmenin de güzel, olumlu, yapıcı ifadeleri tercih ederek böyle bir yola başvurduğunu okumuştum. Dolayısıyla olumlu, yapıcı ifadeler tercih ederek, medya dilini değiştirerek, daha yapıcı ifadeler, haberlerde ve dizilerde şiddeti normalleştiren, hatta cazip hâle getiren söylemlerden uzak durarak bunu sağlayabilir miyiz? Hepimiz birlikte buna yönelik bir kavram, yeni bir kavram üretebilir miyiz? Ben dilin çok etkili olduğunu insanlar üzerinde ve zihinler ve davranışlar üzerinde, isimlerimiz bile kişiliğimizin gelişmesinde önemli. Dolayısıyla bu konuda bir şey yapabilir miyiz diye soracaktım? Zaten genel itibarıyla söyledik.
Teşekkür ediyorum.
PROF. DR. NEVZAT TARHAN - Ben kısaca bir şey söyleyeyim: Yani sorunun cevabı da içinde vardı zaten. Şimdi, bu bizim kültürümüzdeki o şeyler yani negatifi vurgulamama, pozitifi vurgulamayla ilgili kültür zaten bizim kültürümüzde var olan bir şey, onu kaybettik biz, onu kaybettik. O da sorun çözme yöntemleri olarak hep, işte, böyle negatif üzerinden, şiddet üzerinden gidiyoruz. Bu negatif söylemler beyinde tehlike devrelerini harekete geçiriyor, tehlikedesin denen; olumlu söylemler beyindeki olumlu devreleri, olumlu dosyaları harekete geçiriyor. Gerçekten bilimsel çalışmalarda doğrulanmış bir şey bu. Yani bunun için zaten şu anda pozitif psikolojinin nörobiyolojik temelleri de oturmuş durumda. Onun için yani bunu Türkiye'ye getirip ilk başlattığımızda birçok meslektaş "Bunun teorik temeli nerede?" diye sordu. Teorik temeli nörobilimle desteklendi, beyin çalışmalarıyla desteklendi. Yani onun için bu konu bilimsel sağlamlığı olan bir konu. Biz burada bilimsel sağlamlıkla gittiğimiz zaman kabul daha kolay olacak toplum tarafından. Onun için böyle gidelim ve bu Komisyon içinde şiddet dediğin zaman tabii daha çok medya ilgileniyor ama aslında ailenin güvenli alan olması lazım. Güvenli aile için çalışmamız gerekiyor, şiddeti önlemek için mücadeleden çok güveni artırıcı çalışmalar, ailede güveni artırıcı çalışmalar denilebilir mesela, şiddeti önleyici çalışmalar yerine güven artırıcı çalışmalar daha etkili yapar. Ailede güveni artırmak, okulda güveni artırmak, iş hayatında güveni artırmak... Bu ne yapar? Kişilerde, dâhil olma duygusu uyandırır insanlarda.