| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .11.2014 |
MİLLİ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Muhterem Başkanım, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri; öncelikle tüm Komisyon üyelerine eleştirileri için, değerlendirmeleri için, soruları için sonsuz teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Ve milletvekillerimize efendim.
MİLLİ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Tabii, Komisyon üyesi olmayıp da dışarıdan gelen milletvekillerimize hassaten teşekkür ediyorum. Biz istiyoruz ki fikirler yarışsın, inşallah vatandaşımız her fikri duysun. Sonuçta vatandaşın gözü terazidir. Bu terazinin şaştığı görülmemiştir. Vatandaş herkesi dinliyor, hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğuna karar veriyor. Vatandaşı aldatabilmek mümkün değildir. Eğer vatandaşı aldatılır gibi görüyorsak bilin ki eksiklik vatandaşta değil kendimizdedir. Vatandaş her zaman terazi... Bunun da adı popülizm değildir. Bu ana kadar vatandaşın yanıldığı görülmemiştir. O bakımdan tüm milletvekili arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ediyorum.
Efendim, sıraya da bağlı olmaksızın, bir bütün olarak değerlendirme ve sorulara cevap vermek istiyorum.
Bedelli: Tabii, baştan bir cümle söyleyeceğim. Diyecek ki arkadaşlar "Kesin cevap verin." Ama hiçbir zaman benim verdiğim cevap da bir kesin cevap olmayacaktır. Onu çok net söyleyeyim. Neden? Çünkü muhakkak ki ben ülkenin, Hükûmetin görevlendirmiş olduğu bir Millî Savunma Bakanıyım. Milli Savunma Bakanlığı olarak da Genelkurmay Başkanlığımız var, Başbakanlık var, bir de Cumhurbaşkanımız var ve üstünde de Başkomutan sıfatı var. Genelkurmay Başkanlığımız kendi Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarını hem Başbakanlığa hem Millî Savunma Bakanlığına bildirir ve haftalık görüşmeleri vardır. Hem Başbakanla görüşmeleri vardır hem Cumhurbaşkanımızla görüşmeleri vardır. Dolayısıyla da verilen görüşler güne ilişkindir, şartlar değişince dolayısıyla o görüş de değişir. Bunu çok net bir şekilde söyleyeyim.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin asker kaynağı, hâlen, çeşitli nedenlerle sürekli olarak azalmaya devam etmektedir. Bunlarından en önemlisi 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren... Askerlik biliyorsunuz, 2003 yılında on sekiz aydı. Biz önce on beş aya düşürdük. Ondan sonra da 1 Ocak tarihi itibarıyla -bu yılın- on iki aya düşürdük. Dolayısıyla, askerliğin on sekiz aydan önce on beş aya, on beş aydan sonra on iki aya düşürülmesi Silahlı Kuvvetlerin mevcudiyetinde bir azalmaya yol açtı. Bunun sonucunda erbaş ve er destekleme oranları düştü. Bundan şey yok. Bir önceki yıla göre muhakkak ki düşmüştür. Bu tarihe kadar eğitim birliklerinden 1, kıtalarda 4 tertip olmak üzere, 5 tertip erbaş, er mevcutken, bu tarihten sonra eğitim birliklerinde 1, kıtalarda 3 olmak üzere toplam 4 tertip silah altında bulunmaktadır. Söz konusu düzenleme sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan erbaş, er sayısı yaklaşık olarak 70 bin azalmıştır. Ayrıca, bildiğiniz gibi nüfus artış hızı yavaşlıyor. Herkes bunda hemfikir. Artık çok çocuk yapanlar yok, ne teşvik verirseniz verin istediğiniz nüfus artış hızına gelemeyeceksiniz. Askerliği tecil edilen ve erteli yükümlü miktarı artıyor. Üniversiteye gidenler 2002 yılında, işte, 100 kişiden üniversite çağına gelmiş 14 kişi üniversiteye giderken şimdi 38 kişi gidiyor. Yani üniversiteye giden öğrenci sayısı da arttı. Şu da bir gerçektir ki: Önceden bütün üniversiteler Ankara, İstanbul birkaç tane Adana, İzmir varken şimdi hemen hemen her ilde üniversitemiz var. İşte Konya, Kayseri, Antep, Diyarbakır'da olacak yakında birden çok üniversitelerde var. Yani üniversite sayıları da arttı. Dolayısıyla da üniversite sayısının artmasıyla birlikte, üniversitelere giden öğrencilerimizin, evlatlarımızın sayısının artmasıyla bile kısa dönem erbaş, er mevcudu artıyor. Yani uzun dönem on iki aya gidenler değil altı aya gidenler artıyor.
Yine mevcut destekleme oranının düşüklüğü ve yukarıda belirtilen sebeplerle destekleme oranındaki sürekli azalış dikkate alındığında kamuoyunda da bedelli askerlik talebi var. Bu talep olduğundan dolayıdır da, işte, bizim şimdiki Başbakan Yardımcımız Numan Kurtulmuş Bey vatandaşın, halkın taleplerini siyasete aktarıyor. Biz ister gözümüzü yumalım, ister yummayalım. Bugün Sayın Ayaydın da söyledi, "Durmadan e-mail'im doluyor." Gaziantep Milletvekilimiz de söylüyor, Nejat Bey de "Mutlaka böyle bir talep var." diyor. Böyle taleplerin olduğunu görmemezlikten gelemeyiz, bir talep var, ancak durum da bu.
Peki, Silahlı Kuvvetlerimiz bu coğrafyada ve bu anda... Biraz önce bir şey söylediğimde arkadaşlarımdan birisi onu eleştiri gibi gördü ama Levent Bey onu doğru gördü. İnanın bu coğrafyada yarın ne olacağınızı bilmiyorsunuz. Bakın, dün Ermenistan helikopteri Azerbaycan tarafından düşürüldü. Peki, Ermenistan da diyor ki: Çok acı şekilde karşılığını vereceğiz. Diyor ki bir milletvekili: "Bunu sen gör." Hem Ermenistan'ı tahmin edeceksin hem Azerbaycan'ı tahmin edeceksin, yetmez, Rusya'nın da ne yapacağını tahmin edeceksin, burada Fransa'yı, Almanya'yı, Amerika'yı da çünkü bunlar da bu ihtilafta etkili. Bunları göreceksiniz. Ukrayna'ya ait olan Kırım yarımadasına önce bağımsız devlet statüsüne gelmiş, sonra da Rusya'ya ilhak edilmiş bir durumda, uluslararası hukuka aykırı. Ukrayna'nın doğusundaki bölgelerde, işte, bir halk oylaması yaptılar, bağımsız yapılanmalar oluşmuş.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Suriye'ye biz gireceğiz.
MİLLİ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Suriye'ye biz girmeyeceğiz. Eğer ki Cumhuriyet Halk Partisi deseydi ki: Kobani'ye girelim. "Kobani için tezkere getirin, biz destekleyelim." sözü söylendi. Bu ne demek? "Kobani'ye girelim." demek. Bir başka arkadaşlarımız olsa, içinde...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tezkere geçirdiniz.
MİLLİ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yok, biz teenniyle, geçmişte gelen tecrübeyi alarak, elinizde bir güç varsa, imkân varsa eğer bu gücü kullanmayacağınızı söylerseniz, o zaman o güç sizin gücünüz olmaktan çıkar. Elinizdeki gücü kullanacağınız doğrultusunda karar alırsanız, o güç sizin gücünüz olur ve caydırıcılık fonksiyonunu kazanırsınız.
Bir başka arkadaşlarımız da hadi Irak'a girelim, daha ne bekliyoruz diyorlar. Dolayısıyla, biz ne Irak'a ne Suriye'ye bu milletin menfaati, çıkarı gerektirmedikçe hiçbir yere girmeyeceğiz. Ancak ülkemizin çıkarı, menfaati neyi gerektiriyorsa o noktada da üzerimize düşeni yapmaktan da çekinmeyeceğiz.
Dolayısıyla, bu çevredeki durum inan hiçbir ülkede olmadığı kadar Türkiye... İşte, çevresinde bir ateş yanıyor, hiç kimse ateş yanmıyor diyen var mı? Gürcistan'ın hâlâ bir bölümü işgal altında veya Güney Osetya ile Abhazya bölümü diyelim, Rus birlikleri orada. Uluslararası tanınmış sınırlarını şu anda Gürcistan kullanamıyor kendi vatanının bir parçasını. Azerbaycan'ın beşte 1'i kendi ifadeleriyle "20 faizi" işgal altında. Dağlık Karabağ ve onun dışında Laçin Bölgesi de öyle, dolayısıyla oradalar.
Bakın, IŞİD diye bir terör örgütü çıkmış, uluslararası sınırları tanımıyor. Gitmiş, Irak'tan bir bölümünü almış kontrolüne, bir kısmını Suriye'den almış, ara sıra da Lübnan'a gidiyor. İşte, Libya'daki bir şehir "Biz IŞİD'e bağlılığımızı bildirdik." diyor. Yani her an değişecek bir statü var. Dolayısıyla da risk ve tehdit var. Bu risk ve tehditlere karşı da Türkiye'nin güçlü olması lazım.
Ben şunu söyledim: Sınırın dışındaki eşkıya eğer Irak ile Suriye arasındaki sınırı tanımayıp oraya gidiyorsa, Lübnan ile Suriye arasındaki sınırı tanımayıp oraya gidiyorsa ancak Ceylânpınar'da duruyorsa, Suruç'ta duruyorsa herhâlde bunu kâğıt üzerindeki çizgiler durdurmuyor. Eşkıyayı kâğıt üzerindeki çizgi ve sınırlar durdurmaz. Ne durdurur? İşte Türkiye'nin gücü durdurur. Türkiye'nin buradaki en somut gücü de Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücüdür. Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde olmadığı kadar güçlüdür. Bunu çok net söylüyorum. Hepimizin ordusudur, hepimiz o, ordusunun sağlamış olduğu güvenlik ortamıyla da çok rahat konuşabiliyoruz. Silahlı Kuvvetlerimizi de eleştirebiliyoruz. Hatta bazı arkadaşlarımız Silahlı Kuvvetlerimizin mensuplarına taş da atabiliyorlar ama Silahlı Kuvvetlerimiz hepimizin ortak ordusu. Hem BDP'nin hem MHP'nin hem CHP'nin hem AK PARTİ'nin hiç kimsenin değildir. İşte bizi koruduğu için IŞİD buraya gelemiyor, bizi koruduğu için o Şengal'da, Sincar dağlarındaki, işte, aynı kültür coğrafyasını paylaştığımız kardeşlerimiz gibi yerimizden yurdumuzdan edilmedik. Biraz önce söyledim, "Türkiye barış adasıdır. Emin limandır." dedim. Gerçekten de öyledir. Türkiye'ye işte Ezidiler geldi, Türkiye'ye Suriye'den Araplar geldi, Türkiye'ye Irak'tan Araplar, Kürtler geldi, Türkmenler geldi. Ateş olan bölgeye gelir mi? Yuvası yıkılmış, yakılmış; tehdit var, risk var ondan sonra Türkiye'de aynı durum olsa Türkiye'ye gelir mi? Niye geliyor? Biliyor ki evladı burada güven altında, hanımı burada güven altında, kendisi güven altında, burası emin bir yer. Bunu hep beraber sağladık. Biz birlik ve beraberliğimizi devam ettirsek inşallah bu coğrafyada herkesle -Hasip Bey de söyledi- bütün kardeşlerimizle bir olmak istiyoruz, ayrım istemiyoruz, birlik istiyoruz, beraberlik istiyoruz. Herkesi eşit vatandaşlık temelinde 77 milyonu, bunun ötesinde de bu coğrafyadaki her insanı... Bu sınırları da biz çizmedik, gönüllerimizde de kardeşlerimizle de bir sınır yok. Bunun için de bir Ezidi İran'a gitmektense Türkiye'ye geliyor. Eğer bunun üzerine bir Kürt kardeşim İran'a veya başka bir ülkeye veya niye Ürdün'e gitmiyor, bir başka ülkeye gitmiyor, buraya geliyor? Çünkü, biliyor ki dedesinin vatanı burasıydı. Gidin, Çanakkale'ye bir bakın, Çanakkale'de şehitler arasında Selahaddin'den gelen de var, Erbil'den de gelen var, Kudüs'ten de gelen var, Şam'dan da gelen var, Elbasan'dan da gelen var. E, dedeleri bu topraklar için can verdi. Eğer can vermeseydi biz burayı özgür olarak yaşamazdık.
Bir cümle daha, yine biraz önce bir arkadaşım söyledi, şehitlere sahip çıkmak sizin vazifenizdir, sadece benim vazifem değil, 77 milyonun vazifesidir, herkesin vazifesidir, onlara özen göstermemiz lazım, onlara saygı göstermemiz lazım, onların içinde bulunduğu hassasiyeti dikkate alarak davranmak lazım.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Belediye Başkanı göstermemiş Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - İşte, biz herkese söylüyoruz. 77 milyon, belediye Başkanı da o 77 milyonun dışında mı? 77 milyon göstersin, artı 1 belediye Başkanı da göstersin, denmez ki. Türkiye Cumhuriyeti 77 milyon, herkesin...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bu söylediklerinizde mutabıkız.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dolayısıyla ama orada sorularda var. İşte, "Göstermesi gerekmez mi?" diyor, biz de onu söylüyoruz. (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Çıray, böyle bir usulümüz yok burada.
Arkadaşlar, müdahale etmeyin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yine, bedelliyle ilgili: İşte, arkadaşım, Genelkurmay Başkanımızın işte, ben Türkiye'nin bu içinde bulunduğu durumu söylüyorum, eğer bu Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu söylemeden, Irak'ı görmeden, Suriye'yi görmeden, Ermenistan-Azerbaycan arasındaki durumu görmeden, kuzeydeki Rusya'nın Ukrayna'daki ve Kırım'daki durumunu görmeden, Doğu Akdeniz'deki son gelişmeleri görmeden de ya, arkadaşlar, bu gelişmeleri görmeyin... Dün siz bedelli askerlik çıkardınız, 100 bin asker geleceğini söyledik, 70 bin kişi başvurdu eğer bir yerde 100 kişi söylüyorsanız 70 bin kişi geliyorsa siz hedefinize ulaşmışsınız demektir.
Şimdi, arkadaşlarım soruyor, acaba kaç kişi...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - 10 milyon bakaya var.
BAŞKAN - Sayın Zozani, müdahale etmeyin ya!
Sayın Bakan sabahtan beri sizlere müdahale etmedi.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Şimdi onu söyleyeceğim, Adil Bey'e onu söyleyeceğim.
"Bedelli askerlikten yararlanabilecek yükümlü sayısı ne kadar?" diye soru var. E, bu soruyu da şöyle cevaplamak lazım: Eğer bedelli askerlik kapsamını yaş 30 diye kabul ederseniz 400 bine yakın, eğer yaşı 29'a düşürürseniz 450 bine çıkar, eğer yaşı 28 derseniz 534 bine çıkar, eğer yaşı 27 derseniz 600 binin üzerine çıkar, eğer yaşı 26 derseniz 750 bine çıkar. Dolayısıyla, bir yaş söylememek lazım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - 18'e düşürürsek gerek kalmaz zaten.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - 917.690'a yani 1 milyona yakın olur 25 olursa yaş.
Peki, son olarak, bununla ilgili kararı kim verecek? Genelkurmay Başkanlığımız çevremizdeki durumu söyledi, ihtiyaç durumunu da söyledi, askerlik destekleme oranını da söyledi. Dolayısıyla, Genelkurmay Başkanlığımız kurumun içindeki uzman, ihtiyacı belirleyen kurum. Görüşleri alarak Başbakanlığımıza ilettik, Sayın Başbakanımız ne karar verirse, bu ortamda bu gerekmez derse ona karar verecek, o kesinleşecek -onu diyeyim- durumun özü budur.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Sayın Bakan, bir ahlaki boyutu yok mu bunun?
BAŞKAN - Sayın Keskin, lütfen, müsaade edin.
Sayın Bakan, siz devam edin lütfen.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Talep var, bu talebi dikkate alarak Türkiye'nin de ihtiyaçlarını, çevresindeki ateş çemberini de dikkate alarak Genelkurmay Başkanlığımız da görüşünü söylüyor, ondan sonra da sonuçta Başbakanımız karar verecek; bunu diyeceğim.
"Profesyonel askerliğe geçmek gerekir mi?" Bununla ilgili de Almanya Savunma Bakanı geldi, biliyorsunuz, zorunlu askerlik vardı, zorunlu askerliği kaldırdık demediler, zorunlu askerliği askıya aldık dediler. Hollanda Savunma Bakanı geldi, "Zorunlu askerlik vardı, askıya aldık." dedi, kaldırdık demediler.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Seferberlik hâlinde de mi?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yok, hayır, onu söylüyorum.
Peki, niye yaptık diyorlar? Diyorlar ki: "Genç bulamadık İsmet Bey." Eğer çağırdığınız insanlar genç olmazsa yani nüfus yaşlanırsa Türkiye'nin de gideceği nokta da orası olacaktır. Çağırdığınız genç sayısına erişemezseniz o zaman siz otomatik olarak profesyonel askerliğe geçmek zorunda kalırsanız. Şu anki sayımızı söylemek isterim, Silahlı Kuvvetlerimizin bugünkü sayısı itibarıyla -bakın, o sayıyı veriyorum- üçte 1'inden -yüzde 35- fazlası profesyonel. Uzman personel nedir burada? Subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ve sözleşmeli erbaşı hepsini üst üste koyduğumuzda -tabii, jandarma ve sahil güvenlik de dâhil- 622.932 personelimiz var.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, kadroları kapalı oturumda yapacağız ya.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, o doğrudur, böyle oldu ama İnternet sitesinde hepsini yayınlıyoruz yani, bizim gizlimiz saklımız yok. Doğru, kanun da o da var, bu var fakat bu eskide kaldı.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Bakan, bu yüzde 35'i silah altında mı?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Tabii, tabii.
Yani, ben şunu diyorum: Bir ordun 600 bin ise...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ne fark ediyor? Bir yere müdahale etmedikten sonra 500 bin olsa ne yazar, 1 milyon olsa ne yazar?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yani, siz müdahale etmemizi mi istiyorsunuz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, onu demiyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Hiç merak etmeyin, 77 milyon memnun.
Dolayısıyla da eğer bir silahlı kuvvetlerin sayısı 600 bin ise bunun içerisinde 100 bin astsubay var, 40 bin subay var, uzman jandarma 23 bin, uzman erbaş 56 bin ve sözleşmeli erbaş 3.600, toplam bunu koyduğunuzda 219 bin. Demek ki 219 bin kişiye -yükümlü veya zorunlu vatan görevini yapanların dışında- her ay biz aylık ödüyoruz. Dolayısıyla, bunlar profesyonel, 219.798, üçte 1'ini geçmişiz. E, nüfus artış hızı böyle düşerse, gençleri bulamazsak hiç şüpheniz olmasın ki Türkiye'nin de gideceği nokta profesyonel ordudur.
Bir başka husus: Sayın Genelkurmay Başkanımızın "Çözüm sürecinden benim haberim yok." demesi. Genelkurmay Başkanımız, biliyorsunuz, Millî Güvenlik Kurulunun üyesidir, Millî Güvenlik Kurulunun ayrıyeten Terörle Mücadele Yüksek Kurulunda da Genelkurmay Başkanımızın yardımcısı olan Genelkurmay İkinci Başkanı mutlaka toplantıya katılır. Hem Jandarma Genel Komutanı katılır hem Kara Kuvvetleri Komutanı katılır, Genelkurmay İkinci Başkanı katılır, talep üzerine de ilgili kimseler katılır. Dolayısıyla, gerek MGK'da konuşulanlardan gerek terörle mücadelede konuşulanlardan gerek her hafta Başbakanla ve Cumhurbaşkanımızla konuşan Genelkurmay Başkanımızın haberi olmaması mümkün mü? Haberi var. Peki, bu neden anlaşıldı? Ancak, bunu şöyle anlamak lazım: Bana da bilgiler askerin Bakanı olarak Genelkurmay Başkanlığımızdan -işte, Müsteşarım da var- her hafta basında çıkan haberlerle veya bir olayla bilgi notu gönderilir. Kişiye özel de olabilir, genelde bakanla ilgilidir. Dolayısıyla, iki kurum arasında da bir engel yoktur yani benim bildiğimi Genelkurmay Başkanımız da bilir, Genelkurmay Başkanlığından bize gelen bilgilere göre de biz de biliriz. Peki nedir? Bununla ilgili kanunu yeni çıkardık, biraz önce arkadaşım dedi ya: Siyasetin üzerine düşeni yapmasıdır. Dolayısıyla, bu kanunun çıkması aşamasında hangi kelime çıksın, hangi kelime yapsın... Genelkurmay Başkanımıza o sorulduğu tarihe bakın, ya mutlaka "Kanunun son durumunu görmedim." anlamındadır, yoksa çözüm süreci konuşulan bir şey.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Bakan, çok açık, "Yol haritasını bilmiyorum."
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Güzel, yol haritası henüz tamamlandı mı? İşte, herkes belli bir aşamada yapacaklar. Diğer arkadaşlarımız da diyor ki: "Detaylı olarak biz de bilelim." Dolayısıyla, ondan sonra Bakanlar Kurulu bununla ilgili kanun çıktıktan sonra, Bakanlar Kurulu kararı ne zaman çıktı? 1 Ekim diye düşünüyorum. Komisyonlar kurulacak. İşte, dolayısıyla da dört başı mamur, hiçbir eksiklik...
Arkadaşlar, otuz yıldır süren, kırk yıldır süren bir olay, belki de kimilerine göre çok daha fazla eskiden beri devam eden bir olay. Dolayısıyla, bu çatışmanın olduğu bir dönemde, insanların ön yargılarının gerçeğin önüne geçtiği bir durumda, bunu birdenbire bekleyebilmek mümkün değil.
Bizim diğer partiler gibi bir kolaylığımız yok. Nedir o diğer partilerimiz? Bunu çok net söylüyorum: Eğer bizim olduğumuz kadar, AK PARTİ kadar Güneydoğu'da CHP de MHP de olsaydı belki Güneydoğu'daki sorun bu dereceye gelmezdi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Helal olsun ya!
ADNAN KESKİN (Denizli) - Siz görevinizi yapmazsanız böyle olur.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Siz bu hâle getirdiniz, on iki yıldır iktidarsınız.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Kesinlikle gelmezdi, yok, çok net söylüyorum, kesinlikle gelmezdi.
Yok, hiç öyle değil. Bir partinin orada teşkilatını kurması için Hükûmetten izin almasına gerek yok. Siz oraları boşalttığınız için orası âdeta iki partiye kaldı, birisi HDP-BDP'ye diğeri de AK PARTİ'ye. İsteriz ki siz olun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Siz hiç gitmiyorsunuz herhâlde, bizim bütün illerde teşkilatımız var.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Buna çok seviniriz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Çok ucuz polemik yapıyorsunuz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yok, arkadaşlar, ondan yok.
Dolayısıyla, eğer siz olsaydınız orada bizim bu işlerimiz daha kolay olurdu. Dolayısıyla, çözüm sürecinin daha henüz haritası netleşmedi ki o son durumunu bilelim, üzerinde çalışılıyor, her gün yeni bir şey yapılacaktır. (Gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Bakana niye müdahale ediyorsunuz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - MHP'yi sen bırak, kendi korucularını bir koru bakalım!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Bakan...
BAŞKAN - Sayın Günal, Sayın Çıray, böyle bir usulümüz yok bizim bu Komisyonda yapmayın!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bingöl'ün dağlarında vatandaşını koruyamıyorsun, asker sayısından bahsediyorsun. MHP her yerde var, bütün il başkanlarımız orada duruyor.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Mehmet Bey, çok doğru, samimiysen Hakkâri'de miting yap, mitingine ben katılacağım. (Gürültüler)
BAŞKAN - Müsaade edin arkadaşlar ya!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakan, sorulara cevap verin.
Sayın Başkanım, sorulara cevap vermiyorsa kapatın bunu, gerek yok.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sorulara cevap veriyorum, duyarsan. Silahlı Kuvvetlerde en fazla... (Gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar...
ADNAN KESKİN (Denizli) - Halktan fazla koruma gidiyor senin gittiğin yerlere. Başbakanın etrafındakilere bak!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Adnan Bey, bir taş değse bize değer, gidin orada size bir saldırı yapılmışsa bize gelin. Yok öyle bir şey.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Vatandaş ölüyor sokakta, askerini öldürüyorlar.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Eğer gidemiyorsak senin ayıbındır, benim değil.
BAŞKAN - Sayın Keskin, o sıralarda siz de oturdunuz, yapmayın, yakışmıyor. (Gürültüler)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bu, bugünün olayı değil veya onun failleri de yakalandı ve yargıya teslim edildi.
BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen, direkt, sorulara gelin.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Özgür Suriye Ordusu'nun ABD tarafından eğitim aldığını...
BAŞKAN - Sayın Çetin, yerinize oturun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Silahlı Kuvvetlerimizdeki intiharlarla ilgili de çok büyük bir ihtilaf vardır.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Özgür Suriye Ordusu'nun eğitimini sordum.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Seni terk ediyoruz, tarihe havale ediyoruz seni.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Alınan tüm önlemlere rağmen vefatla sonuçlanan ecel, hastalık, intihar, silah, iş kazası, iş güvenlik olaylarında personelin ölüm sebebinin zihinlerde hiçbir soru işareti bırakmayacak şekilde açıklanması maksadıyla...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hamaset yapıyorsunuz, sorulara cevap vermiyorsunuz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - ... garnizon komutanlıklarınca vefat haberinin alınmasını müteakip emniyet ve kaza önleme konularında...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Masal anlat sen, masal!
(CHP ve MHP milletvekilleri Komisyon salonunu terk ettiler)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - ...tecrübeli askerî bir üst subay, mümkün olmaması durumunda tecrübeli bir subay ve tabipten oluşan bir heyet teşkil edilmekte ve anılan personelin bizzat evine gidilerek ailesiyle yüz yüze görüşerek olayla ilgili bilgi verilmektedir. Vefat haberinin verilmesini müteakip özlük işlemlerinin tamamlanmasına kadar aileyle irtibatın sürdürülmesi sağlanmaktadır. Aile, ilgili birlik komutanlığınca kaza olayının meydana geldiği tarihte kuruma davet edilmekte, davetin aile tarafından kabul edilmesi durumunda aile, tabur, alay veya tugay komutanı veya eşiti adli müşavir, personel şube müdürü ve tabip personelden oluşan mihmandar heyet tarafından karşılanarak...
BAŞKAN - Sayın Bakan, sizden ricam, salonda bulunan arkadaşlarımızın sorularını lütfen cevaplayın, diğerlerini yazılı olarak gönderin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Tamam.
MUSA ÇAM (İzmir) - Ben tek başıma dinleyeceğim, bütün sorulara cevap bekliyorum.
BAŞKAN - Sadece Sayın Çam'ın sorusunu rica ediyoruz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Özellikle, olaya şahit olan kişiler, birlik komutanları ve arkadaşlarıyla görüşmeleri sağlanmaktadır. Verilen belgeler dışında, otopsi raporu ve talep edilmesi hâlinde talep edilen belgelerin adli makamlardan talep edilmesi konusunda aileler bilgilendirilmekte. Ailenin olay yerine gelmek istememesi durumunda ailenin bilgilendirme isteği dikkate alınarak kaza, olay hakkında ayrıntılı bilgilendirme, ilk hafta içinde aile yakınlarının katılımıyla, ailenin evine en yakın konuşlu askerî birlikte garnizon komutanlığı ve ilgili birlik komutanlığı koordinesinde birliğinden asgari binbaşı rütbesinde bir heyet başkanı, adli müşavir, tabip ve ihtiyaç duyulan diğer personelden teşkil edilecek bir heyet tarafından yapılmaktadır.
Ancak, ne yaparsak yapalım, evladı askeriyede intihar etmiş bir aileye kendi evladının intihar ettiğini kabullendiremiyoruz, bir şekilde, şüpheli ölümler olarak adlandırılıyor. Bunun içerisine de biz Meclise sunacağımız yeni bir kanun tasarısında, sadece bu olaylara yönelik olarak asker kişilerin kıta, karargâh ve kurumlarda ya da görev esnasında veya görev yerlerinde ölümü hâlinde, soruşturma veya kovuşturma sürecinde yasal mirasçılarını temsil etmek üzere kendilerinin seçtiği bir avukat vekil görevlendireceğiz ve bu avukatın ücretini de jandarmaysa İçişleri Bakanlığı, eğer ki Millî Savunma Bakanlığına bağlıysa Millî Savunma Bakanlığı bütçesinden ödeyeceğiz. Dolayısıyla, olayın olduğu ilk andan en son kovuşturma ve dava aşamasının süresine kadar ailenin seçmiş olduğu bir avukat, ola ki aile avukatını seçmiyorsa o zaman da Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu'nca baroya talepte bulanacağız, baro tarafından bir avukatın gönderilmesini sağlayacağız. Bunu yapacağız ama yine de aileleri ikna edebilir miyiz...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - O ailelere sosyal güvenlik sağlayacak mıyız?
BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen müdahale etmeyin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - O da ayrı bir husus.
BAŞKAN - Sayın Bakan, tekrar söylüyorum, burada bulunan arkadaşların sorularına cevap verelim lütfen.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Tamam efendim.
Bununla ilgili de gerçekten intihar -efendim, herkesin ortak sorusu olduğu için söylüyorum- büyük bir problem. Bu problem hiç de göründüğü kadar basit değildir. Tabii, ben, bana gelen soruya hazırlanan cevaplarda uzman arkadaşlardan görüş alınır, o görüşlerin altına okuyaraktan imza atarım. Dolayısıyla, psikolojiyle ilgili veya intiharla ilgili bir talep olursa sadece bir siyasetçi veya bir hukukçu olarak İsmet Yılmaz'ın cevabı olarak görmemek lazım, bir kurumun ortak görüşü olarak... Psikologlar, psikiyatristler de diyor ki intiharın bir sarih etkisi vardır. Bakın, Türkiye'de bakan intihar etti, Türkiye'de profesörler intihar etti, Türkiye'de rektörler intihar etti, sadece Mehmetçik değil yani genç subaylar, astsubaylar değil. Ama, onun için diyoruz ki bu gerçekten ciddi bir problemdir. Sadece -basit gördüğümüzü söylemiyoruz- Türkiye'deki Silahlı Kuvvetlerde veya Türk halkında olan da bir problem değildir. Kim ne biliyorsa, kim nasıl bir katkıda bulunacaksa lütfen bize gelsin, katkısını söylesin, bunların hepsini biz yerine getirmeye hazırız diyoruz.
Normalde askere geldiği zaman gerek psikiyatristle gerek psikiyatriyle danışmanları veriyoruz, kendisine bir arkadaş da veriyoruz, hiçbir dönem ayrılmamak üzere. Eğer, tedaviye ihtiyacı varsa veya dinlenmeye, bunu da. Yine, bazılarına silah dahi verilmiyor görev yaparken, bazılarına silahın içinde mermi dahi verilmiyor. Ancak, buna rağmen de böyle intihar olaylarının olduğu da görülüyor.
Bizim vazifemiz sağlam aldığımız Mehmetçik'i anne babasına sağlam olarak teslim etmek. Diğeri, bizim bir şekilde ayıbımızdır, bizim bir tarafımızda eksikliğimizdir. İnşallah, bir şekilde vatandaşla da... Ama, şu da bir gerçektir ki intihar sadece askeriyede olmuyor, dışarıda da oluyor. Yani, ailesindeki problemi buraya taşıyan da var. Tabii, buradaki sıkıntılardan dolayı da gerçekleşen olmuş olabilir ama hepsinin hakkında savcı soruşturma yapıyor. Ola ki bu savcının yetersiz kaldığı durumda da ailenin seçmiş olduğu avukatın soruşturmanın her safhasında bu olaya müdahil olmasını istiyoruz ki aileler mutmain olsun.
2004'te -hem astsubaydan, uzman erbaştan, subay da var- 1 subay, 7 uzman erbaş, 6 astsubay, 87 erbaş intiharı toplam 101'ken geçen yılın rakamını vereyim, yine 1 subay intihar ediyor, 9 astsubay, 2 uzman erbaş, 59 da erbaşla toplam 71. Yani, bir düşme var. Dolayısıyla, inşallah, gönül arzu eder ki bu sıfıra düşsün. Ama, inşallah, kim ne katkıda bulunuyorsa bu konuda gelsinler, katkıda bulunsunlar, biz bunun hepsini yerine getirmeye hazırız diye düşünüyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakan, soruların geri kalanına yazılı cevap verebilirsiniz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - OYAK konusunda ise Adil Bey'in sorusundan dolayı da OYAK'ın kendi özel bir kanunu var. Ancak, şunu söylüyorum, özel kanunda diyor ki: Burası özel hukuk hükümlerine tabi. Eğer, bu yasayı değiştirirsek yine Meclis yetkili, özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Meclisteki komisyonu KİT'tir, "KİT Komisyonuna haber vermesi gerekir." dersek onlar da buna tabi kalırlar, birinci husus bu. Yasal özel hukuk hükümlerine tabi derler. Ancak, şunu ben biliyorum, özel hukuk hükümlerine tabi de olsa bir Meclisten sorulan sorulara bilgi verilmesi lazım. Dilekçe Komisyonumuza pekâlâ OYAK'la ilgili gerek astsubaylardan, işte, yönetime katılıp katılmama, gerek yedek subaylardan şikâyetler geldiğinde Sayıştaydan da ve Maliye Bakanlığından da heyetler oluşturularak OYAK'ta inceleme yaptırıldı. Dolayısıyla, ben özel hukuk kişisiyim, başka özel hukuk kişisine inceleme yaptırmıyorsun ama bana böyle demedi. Dolayısıyla, OYAK'ın ne sorulursa Meclisimize yazıyla bilgi vermesi yükümlülüğündedir diye düşünüyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, yazı var Sayın Bakanım, tutanağı getirtelim.
BAŞKAN - Sayın Zozani, lütfen...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bir başka husus, havuzlu çıkarma gemisinin -bir başka arkadaş 3 milyar dolar gibi bir rakam söyledi- değeri en minimum olanı 633 milyon avrodur, 3 milyar dolar veya avro değildir. O ihalede teklif veren RMK'nın yani Koç Grubuna ait olan tersanenin vermiş olduğu da 698 milyon avroydu. Bizim yapmış olduğumuz ihalelerde hepsini en düşük fiyata veririz. İki, Kalkavan Grubu... Samsun Milletvekili vardır CHP'de İhsan Kalkavan, eğer sorulursa Kalkavan Grubunun da hangi siyasi gruba yakın olduğu da öğrenilebilir diye düşünüyorum.
BAŞKAN - Çok teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Burada eğer ki sözlü cevap veremediklerim varsa bunları tek tek diyorum... Burada arkadaşlarım bilecek, Adil Bey, Levent Bey ve Hasip Kaplan başta olmak üzere bütün arkadaşlara yazılı cevap vereceklerdir.
Heyetinize teşekkür ediyorum.