Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü Oğuzhan Yaşar'ın, mevzuat, süreç ve yenidoğan çetesi soruşturması kapsamında Adalet Bakanlığınca yürütülen işlemler hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 12 .02.2025 |
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Sayın Başkanım, sizi, Komisyon üyesi milletvekillerimizi, Komisyon dışı milletvekillerimizi, Sayın Adalet Bakan Yardımcımızı, Genel Müdürümüzü, bürokratları ve dernek yöneticilerini sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi, Sayın Başkanım, Murat Vekilim aslında itirazında bence haklıydı çünkü buraya gelip madde 138'i bize hatırlatmalarına gerek yok. Bunu, biliyorsunuz, bu Komisyon kurulmadan önce Mecliste de tartıştık ve böyle bir komisyonun kurulmasına devam eden bir dava varken karar verildi. Benim gönlüm isterdi ki sayın bürokratımız bize Anayasa madde 17 ve AİHS 2'nci maddeleriyle düzenlenen yaşam hakkıyla ilgili burada bilgi versin. Dolayısıyla, biz hâlâ en temel hak olan yaşam hakkını bebekler üzerinden sağlayamamış bir durumdayız. Bunun sağı, solu, politikası olmaz, hepimiz birlikte yaşam hakkını sonuna kadar savunmak durumundayız. Eğer savunamazsak, bunu birtakım gerekçelerle örtmeye çalışırsak ya da dava üzerinde bir şüphe yaratırsak, bu, ülkemize yapılacak en büyük kötülüktür. Dolayısıyla, burada sadece Adalet Bakanlığı değil, tabii ki Sağlık Bakanlığı da en başta olmak üzere, konunun üstünü örtmek yerine, tamamen aydınlığa kavuşacak şekilde etkin, şeffaf bir soruşturma yürütmek durumundadır.
Sayın Başkanım, beni en çok tedirgin eden -hani, o yaşam hakkı dedik ya- CİMER'le başlamış. 27/2/2023, aradan iki ay geçmiş, Emniyetin mali şubelerine, suçlarla ilgili bölüme intikal ettirilmiş. Daha sonra da 26/4/2024'te gözaltı başlamış. 9/10/2024 fezleke, 16/10/2024 iddianame yani yaklaşık bir yıl, eğer başka bir bilgi varsa iletirseniz sevinirim ama anladığım kadarıyla, bir yıl "Biz inceliyoruz, dinliyoruz, araştırıyoruz." diyerek bu ünitelerin de çalışması devam etmiş yani bebeklerin ölümüne göz göre göre izin verilmiş, bunun başka adı yok yanlış bir bilgiye sahip değilsem. O yüzden, şimdi, kimse "Burada devletin sorumluluğu yok, Bakanlığın sorumluluğu yok, Emniyetin sorumluluğu yok, Adalet Bakanlığının sorumluluğu yok." diyemez bize.
Şimdi, baktığımız zaman, eninde sonunda elbette ki idari anlamda yani devletin burada sorumluluğu da doğacaktır ve tazminat sorumluluğu da çıkacaktır ama şu ana kadar baktığım delillerden bir kamu görevlisi bu soruşturmanın içinde midir, ben anlayamadım. Eğer kamu görevlisi bu soruşturmalara, kovuşturmalara dâhil edilmiyorsa kimse kusura bakmasın, biz bu yaşam hakkının üzerini bir şekilde örtmüş oluyoruz. Niye özel hastane sahiplerinden bildiğim kadarıyla sadece 1 sanık var? Özel hastane sahiplerini kim koruyor? Böyle bir şey olabilir mi?
Şimdi, cezaevinde ve dışında 2 kişi öldü. Bunların çok iyi şekilde, Sayın Bakan Yardımcım, araştırılması lazım. Az önce yine yanlış anlamadıysam, iki bileği de kesmiş, iki bileği kesmenin nasıl gerçekleştirildiğini -çok tıbbi bilgim yok ama- çok anlayamıyorum yani. Dolayısıyla, ben bile buradan bakınca olmaz diyorum, "Butona da basmış." deniliyor ama bunların açığa çıkarılması gerekiyor. Sadece sizin tarafınızdan değil, Türkiye Barolar Birliğinden, Tabipler Birliğinden de yetkililer alınabilir. Yetkili olan sivil toplum örgütlerinin, meslek kuruluşlarının bir araya gelip Bakanlığınız bünyesinde oluşturulacak bir komisyon tarafından bu işlerin araştırılması gerekiyor. Sadece Adalet Bakanlığının yapacağı bir araştırmanın kamuoyundaki şüpheleri ortadan kaldırmayacağını üzülerek söylemek durumundayım. Şeffaf olmalıyız, katılımcı olmalıyız, niye öldüklerini çok iyi bir şekilde ortaya koymalıyız. Böyle bir girişiminiz var mı, yoksa "Böyle geldi, böyle gidiyor." deyip yine eskisi gibi herkeste bir cezasızlık algısını yaratacak sonuçlara mı varacağız? Bunu yapmaya hiçbirimizin hakkı yok diye düşünüyorum. Baştan beri söylediğim gibi, şeffaf, etkin, hiç kimseyi, kime giderse gitsin, kime, nereye gidiyorsa gitsin... Yani insanlar çocuklarını ölmesinler diye devletin kurumuna veriyor ve orada çocuklar göz göre göre öldürülüyor Sayın Başkanım. Şimdi, burada "Ali'ye gitmesin, Veli kurumuna gitmesin, o devlet kurumunu buradan kurtaralım." deme hakkımız yok. O nedenle, tekrar söylüyorum, sonuna kadar en etkin bir şekilde hep birlikte bu işin üzerine gidelim, sorumlularını bulalım ve cezalandıralım.
Teşekkür ediyorum.