KOMİSYON KONUŞMASI

RUKİYE TOY (Sivas) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Kıymetli misafirlerimiz, tabii, biraz böyle tartışmalı başladı ama Sayın Zahide Yetiş'e şunu söylemek istiyorum: Yani aslında burada konuşulan ya da tepki gösterdiğimiz konular şahsınıza yönelik değildi -burada sizin yerinizde başkası da olsa sizin formatta program yapan herhangi biri- ama programın formatına yönelik. Yani bu tarz programların formatlarına yönelik bir itirazımız var. Bu itirazı biz siyasetçiler sürekli sahada olduğumuz için aslında milletimizden de duyuyoruz. Yani "Bunu toplum istiyor, bunu halk istiyor ve biz reyting için bu tarz programlar yapıyoruz." düşüncesini ben doğru bulmuyorum. Bizim toplumumuz bunu istemiyor. Siz söylediniz ya, hani "Başta öyle başlamıştım, aslında sağlık programları yapıyordum." O programlarınızı biz de izliyorduk, hatta ben de sizi doktor zannetmiştim, sizin de söylediğiniz gibi bir kalite vardı gerçekten ve izleniyordu da.

ZAHİDE YETİŞ - Çok.

RUKİYE TOY (Sivas) - Aynı şimdi izlenildiği gibi o zaman da izleniyordu. Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum: Kaliteli programlara hasret kaldık toplum olarak. Hani "Öneriler sunabilirsiniz." dediğiniz için bunu söylüyorum, belki sizin de farkınız bu olabilir, daha kaliteli yayınlar yaparak çünkü gerçekten insanlar aslında bundan da sıkıldı. Kimsenin mahremiyetini artık merak etmiyorlar, sadece o olayın gidişatının nasıl olacağını görmek için belki de o yayınları izlemeye devam ediyorlar. Belli bir kesim var elbette, hani merak eden, izleyen ama bizim toplumumuzun bu olmadığını bilmenizi isterim. Mahremiyet çok önemli, hatta İslam fıkhında -biraz önce hocamız hukuktan bahsettiği için- İslam hukukunda da şöyle bir tarif vardır: "Def-i mazarrat celb-i menafiden evladır." Yani şu demek: Zararlı olanı gidermek, faydalı olanı elde etmekten daha evladır. Yani, siz zararlı olanları yok ettiğiniz zaman zaten bir büyük fayda sağlamış olursunuz. Programlarınız için söylediğiniz hani, işte "Kayıp bir çocuğu bulduk." ya da işte "Küsleri barıştırdık." Ama, siz o küsleri barıştırana kadar -siz derken bu programın formatı- o kadar ayrıntı veriyorsunuz ve o kadar mahremiyete giriyorsunuz ki bu artık aklında, belki aklının bir köşesinde bu tarz cürümler işlemeye meyilli olanlar için de örnek oluyor. Çoğunlukla kötü zaten daha çabuk örnek oluyor. Bizim karşı çıktığımız şey, bu elde ettiğimiz faydalar aslında zararından daha az. Yani, zararı daha fazla, ayrıntı daha fazla. Bizim inancımıza göre de aslında doğru değil. Allah bize Kur'an-ı Kerim'de Hucurât suresinde der ki: "Kusurlarınızı araştırmayın, birbirinizin ayıplarını ortaya dökmeyin. Bunu yaparsanız toplum olarak zayıf düşersiniz." Yani bu uyarı bize Rabb'imizden de veriliyor. Hani bazen diyorlar işte "Kusurları, ayıpları Allah biliyor, kul da bilsin." Öyle bir dünya yok. Allah öyle derdi o zaman bize: "Ya, zaten ben biliyorum ey kullarım, istediğinizi aleni şekilde yapabilirsiniz." Aslında kusurların örtülmesi toplumun güvenliği, toplumun huzuru açısından da çok önemlidir. Bunu belirtmek isterim. Yani sizin özellikle işte 90l'ı yıllarda ev hanımlarına yönelik yapılan programlar sizin ya da diğer arkadaşlarımızın yaptığı programlar kesinlikle daha bilgilendiriciydi, daha yetiştiriciydi, daha öğreticiydi. 2000'lere gelindiğinde evlendirme, eş programları ağırlıklı oldu; daha sonra kayıp bulma, istismar konuları daha ağırlıklı oldu yani giderek artan bir mahremiyet ihlaline hepimiz şahit oluyoruz ve bundan toplum olarak da huzursuz oluyoruz aslında.

Yani aslında sormak istediğim şu: Dönemsel olarak değişen bu formatları neye göre belirliyorsunuz? Yapımcı arkadaşımız da cevap verebilir buna. Dünya genelinde böyle bir trend mi var, yoksa ülkemizde böyle bir trend mi var? Ratingin ne kadar yüksek olması bizim toplumumuzun bu olduğu anlamına da gelmiyor. Onu da söylemek isterim.

Mesela, biz dün İstanbul'daydık, Sayın Başkanımızın da önderliğinde, çok güzel gerçekten Bakanlığımızın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın sunumlarını dinledik. Mesela, siz programlarınızda onları davet etmeyi düşünür müsünüz? KADES uygulamasını anlatmayı düşünür müsünüz? ADEM'leri anlatmayı düşünür müsünüz? Devletimizin zor durumda kalan kadınlarımıza, çocuklarımıza, gençlerimize yönelik önleyici programlarını ya da koruyucu programlarını anlatmak ister misiniz? Bu tarz bir öneri de size sunmuş olalım en azından. Siz gerçekten "önerilerinizi alalım." dediğiniz için de teşekkür ediyorum.

Ben toplumun merak duygusunun istismar edildiğini düşünüyorum, mahremiyet hakkımızın olduğunu düşünüyorum. Biz de herkesin -çok özür diliyorum- ayıplarını öğrenmek zorunda değiliz, duymak zorunda değiliz. Hatta eleştirmiyoruz sizi. Bu da eleştiri olarak sizin şahsınıza değil, programlarınıza. Bir daha bunu da söylemiş olayım.

Bir programınızda da telefondan şey izletmiştiniz, o da çok eleştiri aldı. "Bu mu sizin eşiniz?" diye. Onun da içeriği neydi bilmiyoruz ama...

ZAHİDE YETİŞ - Ben onu size açıklayayım o zaman.

RUKİYE TOY (Sivas) - ...erkek de olsa kadın da olsa biz hiç kimsenin mahrem hayatını görmek, dinlemek istemiyoruz. Toplumumuz da bize sık sık bu konularda şikâyetlerde bulunuyor. Siz gerçekten kaliteli, düzgün bir insansınız ve yayınlarınızda da inşallah bunları farklı bir formatta görmek isteriz.

Teşekkür ediyorum geldiğiniz için de.

ZAHİDE YETİŞ - Sağ olun, var olun Sayın Vekilim.

Cevap verebilir miyim?

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Tabii, buyurun Sayın Yetiş.

ZAHİDE YETİŞ - Şimdi, önce bu naif başlangıcınız için teşekkür ediyorum.

Gerçekten, ben şunu anlıyorum... Sonra bu arada da böyle bire bir konuşma fırsatımız da oldu. Aslında şunu anladım: İnsanlar, kişi olarak sevseler, sempati duysalar bile şahsımla ilgili, program söz konusu olduğunda başka bir evre başlıyor. Ben de bunları program olarak ele alıyorum zaten.

Ama şunu bir kere söyleyeyim: Biz Sosyal Politikalar Bakanlığıyla beraber çalışıyoruz, aynı şekilde Emniyetle de beraber çalışıyoruz çünkü biz ancak bir yere kadar yapabiliyoruz. Bu sözünü ettiğimiz kız çetesini, biz sadece gelen ihbarları değerlendirdik ve orada medyanın gücü gerçekten devreye girdi, bu kişiler tek tek bulundu ve onlarca kız çocuğumuzun hayatına mal olacak bir olayı durdurmuş olduk ama biz değil, aslında bunu Jandarma yaptı, Jandarma bölgesindeydi ve benim bile izlerken tüylerim diken diken oldu. Jandarmanın gece nöbetinde bu insanları nasıl aldığını, sonra bunları yargıya nasıl çıkardığını, sonra bunlara nasıl tutuklama kararı verilip tekrar evlerinden alındığını, götürüldüğünü ve Jandarmanın nasıl hassasiyetle, müthiş bir bilinçle ve gerçekten gece operasyonlarıyla nasıl çalıştığını ben de montajını yaparken bile müthiş bir heyecanla ve gururla izledim çünkü biz onlara küçücük bir şey sunduk ama asıl onlar zaten bu dosyayı açıp onlarla beraber çalışmamızın sonucunda bu başarı ortaya çıktı.

RUKİYE TOY (Sivas) - Aslında benim demek istediğim tam o değil yani evet, olay esnasında birlikte çalışmanız değil de hiçbir şey olmadan sadece bu çalışmaları anlatabilmeniz. Mesela kadınlarımızın başarı hikâyelerini anlatabilirsiniz, ADEM'de dün ziyaret ettiğimiz kurslarda kadınlarımızın o kadar güzel başarı hikâyeleri var ki gururla takip ettiğimiz, izlediğimiz, her hayatın farklı hikâyesi var.

ZAHİDE YETİŞ - Lütfen onları bizimle de paylaşın.

RUKİYE TOY (Sivas) - Yani sizler onlara ulaşabilirsiniz, çok rahat ulaşırsınız, basın olarak gidebilirsiniz, onların hikâye... Yani başka bir formatta bir program da ortaya çıkarabilirsiniz. Yapımcımız için de söylüyorum. Ben de beş yıl canlı yayınlar yapmış, programlar yapmış bir kişi olarak söylüyorum. Kadınlara yönelik yemek programları, sağlık programları, bilinçlendirici eğitim çalışmaları, çocuklarımızı nasıl eğiteceğimize dair çalışmalar, yeni dijital dünyada anne-babalara eğitimler yani bunları yapabilirsiniz, bu programlarla siz de farklılığınızı ortaya koyabilirsiniz anlamında söylüyorum. Yoksa bunlarla iş birliği yani İçişleri Bakanlığımızla iş birliği değil. Olay hiçbir şey olmadan KADES'i ve diğer etkinlikleri anlatmak.

ZAHİDE YETİŞ - Bu arada ben KADES'le ilgili hemen bir şey söyleyeyim, müsaadeniz olursa.

KADES uygulamasını aslında binlerce kadına herhâlde yükletmişizdir.

RUKİYE TOY (Sivas) - Evet, duyuyoruz.

ZAHİDE YETİŞ - Çünkü ben her programda, her hafta kendi cep telefonumdan KADES'i gösteriyorum, bakın, benim de telefonumda var, hâlâ yüklemediniz mi deyip defalarca aslında bunun uyarısını yapıyoruz. Bizim stüdyomuzda da izleyicilerimiz var. Her birinin cep telefonunu göstere göstere KADES'i yüklediniz değil mi diyerek, KADES'i yükledikleri için aslında hayatları kurtulan kadınların örneklerini ve haberlerini de dile getirerek aslında KADES uygulamasını bol bol anlatıyoruz hem de bunu şimdi değil, aslında bayağı bir zamandır. KADES çıktığından beri benim de çok ciddiyetle önem verdiğim bir uygulamadır. Hatta bunu canlı yayında KADES'e basarak kaç dakikada geldiklerini bile göstererek izleyicimize bunu yaptık. Bu anlamda, tabii ki bizim için de çok kıymetli ve önemli.

Bu arada yapımcımın da aklına gelen bir şey var sanırım.

MAHPERİ ALTUN UÇAR - Ben izninizle söz almak istiyorum.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Buyurun.

MAHPERİ ALTUN UÇAR - Bahsettiğiniz konuyla alakalı biz çalışmayı yaklaşık bir yıldır yapıyoruz. NTV'de Seda Öğretir'le Zincirleme Reaksiyon'u yapıyoruz ve "Kadın İsterse" diye bir bölümümüz var orada. Biz orada datalar biriktiriyoruz ve bunu Zahide Hanım'la da paylaşıyoruz. Önümüzdeki sezon itibarıyla eğer programımızı da kanalımızla anlaşırsak oraya taşımayı düşünüyoruz "Kadın İsterse" bölümüyle beraber.

RUKİYE TOY (Sivas) - Ne güzel, tebrik ederiz.

MAHPERİ ALTUN UÇAR - Ayrıca, arada konuştuk, şunu bir tekrar belirteyim: Biz, iki senedir ekranda olan bir programımız ve biz ekrana çıkmadan önce, yaklaşık on yedi yıldır bu programlar ekrandaydı ve bir dil oluşturdular seyircilerde; tasvip ederiz, etmeyiz ama seyircide karşılığı olan bir dil. Dolayısıyla, biz ekrana çıktığımızda seyircinin alışkanlıkları vardı ve biz, o alışkanlıkları nasıl en kaliteli hâle ve nasıl biraz daha yumuşak bir dile çeviririz ve biraz daha bahsettiğiniz gibi kadın hikâyeleri verebiliriz diye aslında programı tasarladık ve bu sebepten dolayı da Zahide Hanım bu programı sunuyor hem anaç yaklaşım biçimiyle hem kullandığı kelimeleri seçerek kullanmasıyla hem de çok yüksek tondan konuşmama hâliyle biz bu programa başladık yani iki seneyi bile doldurmayan bir programdan bahsediyoruz. Bu birinci yani biraz önceki oturumda bahsettiğim mesele de aslında buydu. Yani biçimsel korunma hâli ve kalitesinden içeriksel kalitesine kadar gerçekten hem ön planda hem arka planda ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bize başvuranlar arka planda psikologlarımız tarafından destek alıyor ve takibini yapıyoruz ve biz bölge bölge aslında birazcık da onları raporluyoruz. Biz daha sonrasında sizlerle paylaşacağız. İşte o yüzden çok hazırlıksız geldiğimiz için kendi adımıza da ders çıkartmış olduk. Nerelerde daha fazla şiddet var, nerelerde daha fazla aldatma var, nerelerde insanlar nasıl mağdur, bunların hepsini raporluyoruz. Bilmiyorum, başka programlar bunları...

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Şöyle yapabilirsiniz: Komisyonumuzun çalışma usulüne göre bu eksik bulduğunuz ama elinizde olan bilgileri bize yazılı olarak iletirseniz tutanaklara, rapora geçer.

MAHPERİ ALTUN UÇAR - Peki, çok isterim.

Dolayısıyla, aslında sadece ekrana çıktığımız ve yayın süresi kadar çalışmıyoruz. Biz arka planda da çok ciddi çalışmalar yapıyoruz ve daha da fazla bu dili geliştirmeye ve hakikaten faydalı olmaya çalışıyoruz. Tabii ki sizden de duyacaklarımız bizim için kıymetli.

Teşekkürler.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Çok teşekkürler.

Bir ekleme yapayım sevgili milletvekili meslektaşlarım ve değerli konuklar. Şimdi bizim Komisyonumuz Kadına Şiddeti ve Ayrımcılığı Önleme Komisyonu. Yani bugün burada sizin bulunmanız "Medya şiddeti destekliyor mu?" bağlamında. Mesela biz Yapay Zekâ Komisyonu değiliz, Dijital Mecralar Komisyonu değiliz, medyayı araştırma komisyonu değiliz. Hepsi zevkli konular yani medyayla ilgili tartışılacak o kadar konu var ki hayatın her alanındaki benzer konular gibi. Sözüm Meclisten dışarı ama burada kayıtlara geçsin diye söylüyorum. Şimdi, Zahide Hanım'ın veya benzer formatta program yapanların programı şiddeti artırıyor mu? Şiddetle programların bağlantısını biz araştırıyoruz Komisyon olarak. Biz konuklar...

RUKİYE TOY (Sivas) - Aslında tam da onu söylüyoruz bence Başkanım.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Tabii, tabii.

RUKİYE TOY (Sivas) - Tam da onu söylüyoruz yani formatı değiştirerek bir düzenleme yapılabilir mi? Bu formattan rahatsız insanlar.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Konuklar buradayken her türlü soruyu, merak ettiğimizi soralım, ayrı ama ne kadar güzel sordunuz, kadının kadına şiddeti olmadan sordunuz değil mi? Tebrik ediyoruz.

ZAHİDE YETİŞ - Evet. Teşekkür ediyoruz.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Dünkü program için de ben teşekkür ediyorum. Gelmeyen Komisyon üyesi arkadaşlarımız çok şey kaybetti İstanbul araştırmalarında çünkü ŞÖNİM'leri ziyaret ettik, Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezlerini, savcılıklarla konuştuk, adliye ziyaretleri yaptık; kadınlarımızın sosyal hayatta nasıl başarılı olduğunun örneklerini izledik Olgunlaşma Enstitüsünde. Çok tahmin etmediğimiz bilgilerle donanmış olduk. Bir dahaki gezilere -şöyle sağ tarafımdan bakarak söylüyorum- hepinizi bekleriz. Sol taraftan da Sayın Alkayış geldi. Biz kadın komisyonunda 2 erkek milletvekili olarak İstanbul'daydık, Sayın Alkayış vardı, bir de Başkan olarak ben.

MUSTAFA ALKAYIŞ (Adıyaman) - Siz zaten Başkansınız, elinizde ben kalmıştım.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Yok, ben olmasam Asuman Başkanımız başkanlık edecekti.

Evet, Sayın Mustafa Alkayış, buyurunuz.

MUSTAFA ALKAYIŞ (Adıyaman) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Zahide Hanım, ben de sizi doktor olarak biliyordum yani o sabahki...

RUKİYE TOY (Sivas) - Ne kadar içten sunmuşsunuz.