Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Zahide Yetiş'in, programında işlediği kadına şiddet ve ayrımcılık olaylarına yönelik görüşleri hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 12 .02.2025 |
CEVAHİR ASUMAN YAZMACI (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Başkanım.
Öncelikle ben de hoş geldiniz diyorum.
ZAHİDE YETİŞ - Hoş bulduk, teşekkür ederim.
CEVAHİR ASUMAN YAZMACI (Şanlıurfa) - Ben de diğer vekil arkadaşlarım gibi "Doktorlar" programını izleyen ve sizi doktor olarak düşünen bir şahıstım, gerçekten çok nitelikli ve her sabah izlediğim bir programdı, onun için de emeklerinize sağlık diyorum.
ZAHİDE YETİŞ - Teşekkür ediyorum.
CEVAHİR ASUMAN YAZMACI (Şanlıurfa) - Şimdi, tabii, Kadına Şiddeti ve Ayırımcılığı Önleme Komisyonu olarak toplantının başlangıcında burayı terk eden vekillerimiz oldu, o da aslında kadına karşı bir şiddetti. Burada, şahsen ben, hemen hemen bütün milletvekili arkadaşlarım bu konudan rahatsız oldular.
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Zahide Hanımın KADES'i var, bassaydı aslında...
CEVAHİR ASUMAN YAZMACI (Şanlıurfa) - Yani şiddet illaki fiziksel bir şiddet değil, onlar da şiddet uyguladılar. Bu nedenle hoşnut olmadığımızı da ben özellikle ifade etmek istiyorum.
ZAHİDE YETİŞ - Teşekkür ediyorum hassasiyetinize.
CEVAHİR ASUMAN YAZMACI (Şanlıurfa) - Tabii, Hükûmetimizin ve devletimizin hep bir elden, bütün kamu kuruluşlarıyla topyekûn mücadele verdiği kadına şiddet hususunda basın ve yayın organlarımıza da büyük görev düşüyor. Olumlu da olsa, olumsuz da olsa kamuoyunda oluşan algıların çoğunda görsel ve yazılı basının etkisinin büyük olduğunu biliyoruz hepimiz. Bu nedenle, basının gücü... Yani yapılacak bu çalışmalarda ve sonuçta bu hepimizin elinde olan bir şey yani işte yapımcılarla -siz bu programı sunan kişisiniz- bu konuda biraz daha hassas bakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Reyting konusuna gelince, evet, reytingler bu yayınlar için önemli ama bu reytingleri oluşturan, izleyen bir kesim var elbette, bunların da neden bunu izlediğini belki bir araştırmak lazım, böyle düşünüyorum. Bu anlamda, özellikle kadına şiddet içeren haberlerde olayı gösteren kamera kayıtlarının kadınları küçük düşürücü ve aciz göstermesi açısından yayınlanmaması, bunun yerine belki olayı haberleştirirken mağdur yerine faili işaret eden bir dil kullanılması sizce de daha doğru olmaz mı?
Az evvel konuşmanızda kadının eşiyle birlikte, özel hayatından kesitler anlatmak istediğini ve susturduğunuzu ifade ettiniz. Burada kadın onu anlatırken bunun karşılığında bir para mı alıyor, bir şey mi alıyor? Onu merak ettim.
ZAHİDE YETİŞ - Hayır, asla öyle bir şey olamaz bizim programımızda.
CEVAHİR ASUMAN YAZMACI (Şanlıurfa) - Kadınların başarabildiğini, güçlü kadınların var olduğunu ve başaran kadınlara bu televizyonlarda, işte, yazılı basında daha çok yer verilse, bunun teşviki mümkün değil mi acaba? Yani sizler daha çok başarılı kadınları biraz daha onların hikâyeleriyle anlatsanız daha farklı olur. Yani mutlaka onlar da reyting alacaktır çünkü kendi şehrinde ilk girişimci kadın olarak ben hep şunu söyledim: Dünyada kadın olmak zor, Türkiye'de kadın olmak biraz daha zor, doğuda kadın olmak çok daha zor. Yani bunu bizatihi yaşayan ve bununla mücadele ederek bugün buralarda olan bir kardeşiniz olarak ifade ediyorum. Kalıp yargıları ortadan kaldırmak amacıyla kadınların sadece belirli meslek grupları dahilinde değil, farklı yaş, meslek, kültür ve sosyoekonomik gurupları temsil edecek şekilde, başarılı karakterlerin yansıtılması gerektiğini düşünüyorum. Yani rol model kadın karakterlerin görünürlüğünün daha çok artırılması gerekiyor ve bu sürece de ben bunun olumlu katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Ayrıca, sorunların ilerleyen süreçlerde yaşanmaması için de geleceğimiz olan çocuklarımız üzerinde olumlu etki oluşturacak, onların algılarına hayata, işe ve eve dair sorumlulukların dengeli sunulmasını, kadın-erkek arasındaki iş bölümünü vurgulayan mesajların verilmesini içeren programları desteklemek ve hayata geçirmek faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Aslında bu, sizin Komisyonumuza gelmenizle ve bizim de fikirlerimizle -beyanımız asla programı eleştirmek, olumsuz anlamda değil- önerilerimizle belki yapımcımız da buradayken daha farklı bir format oluşturulabilir. Yani böyle olumsuz olayların dışında, daha olumlu, insanları daha çok ekranların karşısında tutacak, daha güzel şeyler de yapılabilir diye inanıyorum çünkü gerçekten sizi izleyen yani geçmişle izleyen, bu programımızı hiç izleyemedim ama... O enerjiniz, sinerjiniz ve o ruhunuzdaki güzelliği de gerçekten ekrana yansıtan bir şahsiyetsiniz. Ben bundan dolayı da size teşekkür ediyorum. Umarım, bu toplantının sonucunda da hem programa bir katkımız olur hem de kendi Komisyonumuzda oluşturacağımız raporla ilgili çıktılar alabiliriz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Çok teşekkürler.
Ne kadar güzel açıkladınız.
Bazen kamuoyunda şunları da duyuyorum: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul görüşmelerini çocuklarımıza izletmiyoruz, şiddeti özendiriyor." diyenler de oluyor, enteresan değil mi? Yani mesela, kadınları reklam sektöründe -belki o kesimleri de dinleyeceğiz- bir tüketici nesnesi olarak gösteren, meta olarak gösteren... Otomobil satışında, ne bileyim, hemen hemen her üründe ya da yüzde 90 oranında diyebiliriz, kadın manken kullanılıyor yani erkeklerin sunacağı bir ürün satmıyor herhâlde. Şimdi, o zaman, kadını cinsel obje gibi gösteren mesleklere de bizim Komisyon olarak değinmemizde, eğilmemizde, konuşmamızda fayda var diye düşünüyorum.
Sayın Yazmacı'ya yanıtınız var mı?
Bir de şunu hatırlatıyorum: Daha 2 kurum bizi bekliyor, TİAK ve RATEM kurumları, biraz daha hızlanmaya çalışalım.
Buyurun.
ZAHİDE YETİŞ - Sayın Vekilim, hassasiyetleriniz için çok çok teşekkür ediyorum. Bir kadın olarak sayenizde gerçekten kendimi çok rahat ve iyi hissettim, teşekkür ediyorum. Eleştiren herkese de teşekkür ediyorum. Sayın avukatımız da hepimizin büyüğü sayın milletvekilimiz de çok net ve güzel şeyler söylemişti, hepsi arada gelip benimle ayrıca bir temasa geçti; ben o kadar mutlu oldum ki burada biliyorum ki şimdi mesela kendimi çok daha iyi ve güvende hissettim.
Şunu söyleyeyim: Söylediğiniz bana bir şeyi hatırlattı, çok akıllıca ve çok gerekli olan bir şey, biz "blur" kullanıyoruz yani bir ekranı, o kişinin yüzünü "blur"luyoruz. Neredeyse bu "blur"la beni koysan beni tanıyamaz hâle gelebilirsiniz. Söylediğiniz şey çok doğruydu, bizim yapmamız gereken şey, utanması gereken kişiyi "blur"layıp diğer kişiyi açıkta niye bırakıyoruz? Tam tersi, bunu yapan kişi elbette utanmamalı çünkü o mağdur aslında ama buna sebep olan kişi sanki o mağdurmuş gibi yüzü "blur"lanıyor. Kesinlikle bunu değiştirmemiz gerekiyor. Sizden bir kadın olarak ricam, böyle bir şeyi yapan kişi "blur"lanmadan ekranda gösterilmeli ki bu insanda biraz utanma duygusu gelişsin, çevresi desin ki "Evet, bu adam bunu yapmış, bu nasıl bir kişidir ki biz bundan uzak duralım?"
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Ama işte, siz programı yaparken henüz bir mahkeme kararı olmadığı için, resmî bir suçlu olmadığı için...
ZAHİDE YETİŞ - Tabii, doğru. Burada biraz daha izleyici ve kadın olarak cevap vermiş oldum ama mahkeme kararı alındıktan sonra -bu arada "suçlu olarak" dediğiniz için söylüyorum- yani mahkeme bitmiş, artık suçu netleşmiş ve suçlu olarak da herkes tarafından görülen kişileri de bazen "blur"luyoruz biz. Bunu yapmamak gerektiğini düşünüyorum. O yüzden, ben söylediğinize yüzde yüz katılıyorum ve bir ekran önü kişisi olarak da bunu yapmayı gönülden istiyorum çünkü biz utanması gerekeni değil, bunu yapanı kapatıyoruz. Bence bu çok daha doğru bir çözüm olabilir. Ona verilen cezayı büyütmek yani daha doğrusu neyse verilen ceza onu söylemek, diğerinin utancını değil, asıl utanması gerekenin, yargıdan sonra aldığı kararı söylemek, bunu büyütmek belki daha doğru olacaktır, daha caydırıcı olacaktır.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Sayın Vekilim bir de "Para ödüyor musunuz?" dedi, siz cevap verdiniz ama duyulmadı galiba.
ZAHİDE YETİŞ - Asla öyle bir şey yapmıyoruz, asla bizim parayla pulla gelen kişilerle ilgimiz, alakamız yok, diğer kişileri bilmem ama bizim asla böyle bir durumumuz yok.