Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Eğitim ve İdare Sorumlusu Doçent Doktor Ercan Tutak'ın, Türkiye'de bebek ölümleri, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin yatak kapasitesi ve sağlık çalışanı sayıları ile yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 26 .02.2025 |
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Teşekkür ederim Başkan.
Hocalarım, özellikle sunum için çok teşekkür ederim.
Şimdi, tabii, bu tür eleştirilerin, konuşmanın yeri bu değil bence. Ha, bunu da konuşuruz, ben de otuz iki yıllık hekimim, başhekimlik de yaptım, şehir hastanesinin üç yıl başhekimliğini yaptım. Biz nereden nereye geldiğimizi çok iyi biliyoruz. Ben 1990'lı yıllarda da hekimdim, 2000'li yıllardan sonra da hekimdim. Tabii ki hatalar, eksiklikler olabilir mi? Olabilir. Ve burada herkes hekim.
Bizim burada görevimiz, bu Komisyonun görevi -şu anda yenidoğan bazında konuşuyoruz ama- eksikliklerimizi görüp bunları insanlık için, insanlar için en iyi duruma getirmek olmalı. "Yok, şu şöyle oldu efendim, bu böyle oldu." Vallahi, olanları anlatmaya kalktığımız zaman gerçekten siz de bir şeyler söylersiniz ama sizden daha fazla gerçekten biz söyleriz.
ALİ KARAOBA (Uşak) - Söyleyin.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Yani bunları tartışmaya girmeyelim çünkü ben SSK sıralarını da SSK'de yaşadığımız dönemleri de çok iyi biliyorum.
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Geri adım atmayız.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Ameliyathanede sinek kovalayan hemşireleri de sağlık çalışanlarını da çok iyi biliyoruz.
SEVAN SIVACIOĞLU (İstanbul) - Çapa'ya SSK'li hastalar giremezdi, biliyorduk bunu.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Neyse, konumuz bu değil ama yani istiyorsanız bunları da konuşalım. Sayın Vekilim, senin yaşın yetmez, sen 80'lisin.
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Benim yaşım yeter, sen merak etme! Yeter, yeter!
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Sen bilmezsin, sen daha 10 yaşındaydın, sen 10 yaşındaydın daha o dönemlerde. Senin konuşacağın şeyler değil.
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Neye konuşup neye konuşmayacağıma siz karar veremezsiniz.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Lütfen sözümü kesmeyin.
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Keserim, öyle elinle "Senin yaşın yetmez." falan dersen, keserim.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Erol Hocam, lütfen...
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Sanki öyle bir şey anlatıyorsun ki.
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Seninle aynı seviyedeyiz. Sen de rozet takıyorsun, ben de.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Turan Vekilim, lütfen...
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Hiçbir üstünlüğün yok benden Hocam, bunu bil.
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - Sen abla derken...
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Benim kastettiğim o değil.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Karşılıklı münakaşaya girmeyelim.
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - Görmedin herhâlde.
ALİ KARAOBA (Uşak) - Sayın Vekilim, "sen" değil, "siz" diyeceksiniz.
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Saygısızlık etmedim ki ablacığım dedim ya!
ALİ KARAOBA (Uşak) - Hitabı öğrenin "sen" değil, "siz" diyeceksiniz.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Sayın Hocam, birazdan ara vereceğim.
ALİ KARAOBA (Uşak) - Sayın Vekilim "sen" demeyin o zaman. Niye "sen" diyorsun?
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - Özür diliyorum.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Erol Hocam, lütfen...
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Yani "Yaşın falan." olmuyor.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Yaşamadın çünkü o dönemleri.
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - O zaman öyle söylersin.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Söylüyorum işte.
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - "Yaşın yetmez." de denilmez.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Ben diyorum ki sen o dönemleri...
Sayın Vekilim, siz o dönemleri yaşamadınız diyorum, o dönemleri yaşayanlar konuşur, yaşayan bilir bunu.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Devam edelim Erol Hocam, buyurun.
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - "Yaşın yetmez." demeyeceksiniz.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Hocam, şu anda baktığım zaman, benim gözüme çarpan noktalardan en önemlisi, bizim burada özellikle yenidoğan yatak sayımızın özelde 7 bin civarında yani yüzde 54'lük bir rakamda olması. Biz, bunu, aslında İzmir'de de gördük, İzmir'de de gerçekten özelde yenidoğan yoğun bakım sayısı kamuya göre ve üniversiteye göre daha fazlaydı ama doluluk oranına baktığımız zaman, biraz önce siz de ifade ettiniz "İşte, benim çalıştığım yerde yatak doluluk oranı yüzde 30'lardaydı." dediniz. Gerçekten İzmir'de de biz aynı rakamı gördük, İzmir'de de özelde yenidoğan doluluk oranı yüzde 30'lardaydı.
Tabii, şimdi, böyle baktığım zaman burada bir çelişki var. Niye özeller yenidoğan yatak sayısını, yoğun bakım sayısını artırma gereği duyarlar? Burada şuna dikkat çekmek istiyorum: Siz bir yenidoğancı olarak, yenidoğanda birinci basamak, ikinci basamak, üçüncü basamak ve dördüncü basamak bir seviyelendirme var; bu seviyelendirmedeki standartları doğru buluyor musunuz? Bu standartlar değiştirilmeli mi sizce? Fikrinizi almak istiyorum.
İkinci sorum da özellikle bir çocuk uzmanı, yenidoğan bir yoğun bakımda yenidoğan bir bebeği idare etmesi, yoğun bakım sürecini idare etmesi için yeterli midir? Üçüncü basamakta bir çocuk doktoru, üçüncü basamak bir yenidoğan bebeğin tedavisini ve süreci idare edebilir mi? Kendi şahsi görüşlerinizi merak ediyorum.
Teşekkür ederim.
PROF. DR. CEMİL TAŞCIOĞLU ŞEHİR HASTANESİ YENİDOĞAN YOĞUN BAKIM EĞİTİM VE İDARE SORUMLUSU DOÇ. DR. ERCAN TUTAK - Ben teşekkür ederim.
Şimdi, birinci sorunuza şöyle cevap verebilirim: Bazı A grubu hastanelerde özellikle yatak kapasitesi düşük ama B grubu, C grubu hastanelerde hiç de öyle değil, hatta yüzde 110 doluluk var. Yani şunu söylemek istiyorum: Ben denetimci olsaydım ve bütün yetki bende olsaydı, ben yatak kapasitesi dolu olan B ve C grubu hastanelere özellikle gider, denetlerdim çünkü yara orada. Neden? Sebep şu: A grubu bir hastane yenidoğan yoğun bakımı sadece prestij için tutuyor ve yatak doluluğu çok fazla istemiyorken bir başka hastane neden acaba yatağını bu kadar dolduruyor? Doldururken personel kapasitesi buna yetiyor mu? Tüm yatak kapasitesi içerisinde oranı kaçtır? Gerçekten yoğun bakım hizmeti vermek için bu aşkın nedeni nedir diye araştırırdım ben olsam.
"Pediatrist bakabilir mi?" sorusuna ben şöyle cevap vereyim: Ben genel pratisyenlik de yaptım ve üzerine dört yıl çocuk ihtisası, üzerine de üç yıl yenidoğan yoğun bakım yaptım. Ben eğer bir pratisyen hekimin yapabileceği doğumu, vesaire işleri, acil işlerini yapabiliyorsam eğer, pediatrist de yenidoğan yoğun bakımın işini yapabilir, o kadar yapabilir ama. Ben bir kadın doğumda ilk acil doğum sırasında bir pratisyen hekimin yapabileceği şeyler ne ise onları ne kadar yapabiliyorsam, bir pediatrist yenidoğan yoğun bakım uzmanıyla kıyaslandığında o kadar yenidoğan yoğun bakıma bakabilir. Kötü hastaya, özellikle bin gram altındaki bebeklere bakamaz. Ben buradaki verilerimde özellikle şunu göstermiştim o bebek ölümlerinde: Yirmi sekiz hafta bin gram altı bebek ölümünün tüm bebek ölümlerine oranı yüzde 37,2. Biz, asıl kaliteli bakım gerektiren... Çünkü yenidoğan yoğun bakım uzman sayısı çok az olduğu için bu bebeklerin birçoğu kaybediliyor, zaten kaybedilmeyip yaşayanlardaki serebral palsi oranını, bronkopulmoner displazi oranını, kör olanların oranını, sağır olanların oranını bilmiyoruz bile; sıkıntı burada.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Seviyelendirme için ne düşünüyorsunuz?
PROF. DR. CEMİL TAŞCIOĞLU ŞEHİR HASTANESİ YENİDOĞAN YOĞUN BAKIM EĞİTİM VE İDARE SORUMLUSU DOÇ. DR. ERCAN TUTAK - Seviyelendirme uygun aslında yani ikinci düzey, üçüncü düzey, hangi basamakta ne olması lazım ama bunları beyan ederken, SGK'den faturalandırırken, özellikle SGK hangi cümleyi istiyorsa onu yazarak "copy-paste" şeklinde yazılmış epikrizlerle SGK'den fatura tahsil etmek yanlış olan.