SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Teşekkür ediyorum.

Biraz böyle sahaya dokunan bir sunumdu. O yüzden biz de bazı aydınlanmalar yaşadık sayenizde. Şimdi, bizim de her zaman aslında endişe duyduğumuz şirketler ve devletler karşılaştırması... Evet yani şirketler, devletlerin çok ilerisinde bir güce sahip oluyorlar ama devletin elindeki güce ekonomik anlamda bakarsak vergi politikalarıyla -askerî falan demiyorum ama ekonomik anlamda değerlendirdiğimizde bile- bu zaafını aşmaya çalışıyor. Türkiye'deki mikroçip üretimi savunma sanayisinde biraz daha yüzümüzü ağartıyor diyebiliriz. Diğer alanlarda çok tanık olduğumuz bir durum yok. Bu vergi sistemi şu an nasıl işliyor? Yani bizim zaten üretip ihraç etme durumumuz belki söz konusu değil ama ithalatta nasıl? Yani bu mikroçip üretimi konusu nasıl geliştirilebilir bu sistemde?

En sonda önerilerinizde "öncü bir sektör" demiştiniz. Bu, aslında evet, hani Türkiye'nin bir şey ihraç etmesi, bir yönüyle ön planda olması çok değerli. Biz çok dışarıdan bir bakışla "Genel olarak, bu savunma sanayisinde belki olabilir." diye bunu söyleyebiliyoruz ama sizin değerlendirmeleriniz farklı olabilir. Sizce bu öncü sektör hangisi olmalı?

"Hollywood etkisi" diyerek küçümsediniz ama yani hepimiz görüyoruz yani bilim kurguların bir şekilde gerçek hayatta var olduğunu da -üç yıl, beş yıl, on yıl, otuz yıl önemli değil ama- hayat bulduğunu da görüyoruz. Zaten her şey önce hayal etmekle başlıyor, belki yapay zekâ da biraz bunu gösteriyor bize. Ya, orada hakikaten bunu çok inanarak mı söylüyorsunuz? Yani Hollywood etkisini küçümsemeniz, bizim hissiyatımızı... Yani buna karşı bir duruş gibi görüyoruz açıkçası. Belki orada bizi tatmin edecek, bizim de bu korkumuzu dindirecek başka bir şey söyleyebilirsiniz. Zira, biz böyle çok elle tutulabilir bir teknoloji gibi görmüyoruz yapay zekâyı. Belki böyle görmemiz için çok büyük nedenleriniz vardır, onları paylaşırsanız memnun olurum.

Teşekkürler.

YAPAY ZEKÂ POLİTİKALARI DERNEĞİ BAŞKANI ZAFER KÜÇÜKŞABANOĞLU - Üç soru var; mikroçipe Umut Hocam cevap verecek, Hollywood etkisine Volkan Bey, ben de öncü alanı söyleyeceğim.

Umut Hocam, buyurun.

YAPAY ZEKÂ POLİTİKALARI DERNEĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MUSTAFA UMUT DEMİREZEN - Teşekkür ederim, sağ olun Başkanım.

Efendim, şöyle arz edeyim: Normalde bu konsepti dört-beş yıldır ben öğrenci kulüplerinde yaptığım konuşmadan tutun da devlet erkanına her denk geldiğim her yerde yapmaya çalışıyorum. Öncelikle size de sunmaktan çok mutluyum.

Yonga (çip) aslında bir ülkenin teknolojik bağımsızlığıdır. Bu çipleri kendiniz üretemediğiniz zaman, doğrudan şekilde dışarıya bağımlı olduğunuz zaman bunu üretmeniz, yapabilmeniz çok zor. Yani şu an Amerika ve Çin arasındaki savaşta bile en ufak bir sıkıntı olduğu için yapabilen çok fazla ülke yok ve Amerika bile Tayvan'ı korumak zorunda kaldı. Benzer şekilde ülkemizde çok büyük bir potansiyel var; ODTÜ'de, Bilkent Üniversitesinde bunların merkezleri var. Bu taraflara görevler verilip bir GPU benzeri bir "computation power" sağlayabilecek şeyler yapabiliriz ve burada bir "Road Map" çizip hızlı şekilde... Hatta nöromorfik sistemleri üretebilecek hocalarımız var. Ben ROKETSAN'da çalışırken hocalarımızla çalışmaya, danışmaya nail olmuştum ve beraber çalışmalar yapmıştım.

Sunumumda vakit kalmadı fakat aslında en önemli konular dokümanların içerisinde var. "Cyber security of the artificial intelligence" denilen bir konu var, bu bildiğiniz "'Hack'lemeydi, şuydu, buydu." falan gibi konular değil. Sunumda bahsetmeye çalıştım; siz, bir yapay zekâ modelini otomatik olarak dışarı "deploy" ettiğinizde, arka tarafta birkaç tane "query" çekerek, birkaç tane "query" yaparak otomatik olarak gizlice veri setlerini almış oluyorsunuz. Bu tip saldırılar gerçekte kullanılıyor ve efektif olarak siz o modeli eğitmekte kullandığınız veri setini kaptırmış oluyorsunuz karşı tarafa. Dolayısıyla az önce Sayın Başkanım da sormuştu, yarım kaldı ama DeepSeek'in de yapmış olduğu konsept her ne kadar elinde "H200 gibi kartlarımız yok." dese bile algoritma, evet, çok büyük fark sağladı, orada "Club forest optimization" gibi bir "reinforcement" tabanlı bir yöntemle daha hızlı şekilde, data kaliteli olduğu için hızlı şekilde üretebildi ama arkada mutlaka çok başarılı bir "GPU Support"u gerekiyor çünkü bunun başka türlü böyle milyarlarca bir veriyi eğitmeniz mümkün değil. Bu tarafta, ülke hızlı şekilde bir "Task Force" oluşturup, görev grubu oluşturup hızlı şekilde aksiyon alırsak bir sonraki nesli yakalama şansınız var çünkü "spanking network"lerle aynı zamanda görsel açıdan dataları da korumuş oluyorsunuz çünkü normal insan beyni gibi çalıştığı için insanın nasıl gözünden baktığında beyninde ne geçtiğini algılayamıyorsanız buradaki networklerin de böyle bir faydası var deyip ben sözü Başkana tekrar bırakayım.

YAPAY ZEKÂ POLİTİKALARI DERNEĞİ BAŞKAN YARDIMCISI VOLKAN KILIÇ - Sayın Vekilim, Hollywood etkisinde yani yanlış anlaşılmak istemem, bir küçümseme değil, aslında hem sosyolojik hem psikolojik bir tanımlama. Yani yapay zekânın ne olduğunu veya yapay zekâ hakkında ne düşündüğünü toplum paydaşına özellikle sorduğumuzda, Hollywood etkisinden önce yüzde 22,6'sından hiçbir cevap alamıyoruz. Hemen akabinde yüzde 21,1'inden "Hollywood etkisi" olarak tanımladığımız "robotlar" cevabını alıyoruz. Bu robotlar cevabı aynen sizin de belirttiğiniz gibi aslında bizlerin geçmişte izlediğimiz filmlerde robot eliyle dünyanın, işte, yok edilmesi ya da robot eliyle dünyanın kurtarılmasından gelen bir öğrenmişlik. Robotik, yapay zekânın bir dalı ama yapay zekânın tamamını kapsamıyor. Aslında burada altını çizmeye çalıştığımız şey, sadece bu ikisinde bile diğer yanlış tanımları hiç detaylandırmadık vakit kısıtından ötürü. Sadece bu ikisi bile yüzde 50'lik bir şeye geliyor ve bunun çok basit bir eğitimle, çok basit farkındalık çalışmalarıyla herhangi bir vakit ya da yüksek bütçeler gerektirmeden ortadan kaldırılabileceğinin altını çizmeye çalıştık.

BAŞKAN FATİH DÖNMEZ - Teşekkür ediyoruz.

Şimdi, söz sırası Ankara Milletvekili...

Bitmedi mi? Pardon, özür dilerim, siz devam edin.

YAPAY ZEKÂ POLİTİKALARI DERNEĞİ BAŞKANI ZAFER KÜÇÜKŞABANOĞLU - Hemen söyleyeyim, Türkiye'nin hangi alanda öncü olduğuna hep beraber karar vermemiz lazım. İnsan kaynağına bakacağız, potansiyelimize bakacağız, o alana hep beraber karar vermemiz gerekir ama biz yurt dışı fuarlarından dönerken hep şunu düşünüyoruz: Tarımda çok büyük fırsatlar var, sağlıkta çok büyük fırsatlar var. Bir de yeni bir diplomasi tarafı var bu işin yani Türkiye, ekonomi ve güvenlikten ziyade, çıkıp "Biz yapay zekânın bu alanına talibiz." diye el yükseltebilir. İngilizler bunu güvenlik alanında yaptı, "Air Safety Institute"ü kurdu, akabinde "Air Safety Summit"i düzenlemeye başladı Amerika'yla yani bir alana odaklanırsak daha başarılı oluruz. Bu alan hangisi olur; hep beraber karar vereceğiz ama tarım, sağlık belki de yeni bir alan, diplomasi alanında Türkiye neden öncü olmasın diyerek bu sorunuza yanıt vermiş olayım.

Çok teşekkürler.