BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - "Şehir hastanelerinin maliyeti arttı mı?" Dolar kurundaki... Tabii ki artmıştır çünkü bu kontratların yapısından kaynaklanıyor ama "Ne kadar arttı?" diye sorarsan şu anda önümde bir rakam yok.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onu bilelim de çünkü kefalet...

BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Rezerv konusunu konuştuk arkadaşlar, rezervlerimiz, millî gelire oran olarak da, kısa vadeli borçlarımıza oran olarak da arzulanan noktada değil, bu açık ve nettir.

İşsizlik... İş gücüne katılım oranı şöyle arkadaşlar: 718 bin kişiye istihdam aslında az bir istihdam değil veya 2007'den bu yana yani küresel kriz dönemi sonrası için konuşuyorum, yaklaşık 6,8 milyon kişiye istihdam fena değil. Aslında, istihdam artışında -artışında diyorum- gelişmekte olan ülkeler arasında 3'üncü en iyiyiz, yanlış hatırlamıyorsam, 3'üncü civarında diye benim aklımda kalmış. Ama gelişmiş ülkeleri de katarsanız yine ilk 4'te falan olmamız lazım, ilk 4'te veya o civarda. Yani özetle, istihdam sağlamada, istihdam artışında iyi bir yerdeyiz ama yeterli değil. Neden? Çünkü bizim çalışma çağındaki nüfusumuz hızla artıyor, ayrıca, iş gücüne katılım oranı da artıyor. Bunlar kötü şeyler değil, bunlar iyi şeyler; daha çok çalışıp daha çok istihdam sağlamamız lazım. Onun için de daha sağlıklı bir büyüme gerekiyor.

Boş iç denetim kadrolarına atama yapalım.

Makro çerçevede gelir tutarlılığı meselesi. Bu her zaman tartışılan bir konudur. Ben üç aşağı beş yukarı, Maliye Bakanı olarak buraya geldiğimde hep söylenmiştir, "Ya, bu gelirler geçici mi?" diye...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, sözlerinizi tamamlamanız için ek süre vereceğim beş dakika ama lütfen... Dediğim gibi, soruların geri kalan kısmına daha sonra yazılı olarak cevap verme imkânınız her zaman için vardır.

ERHAN USTA (Samsun) - Hangi kalemlerin artışı bizim makro çerçevemize uygun?

BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Tamam.

Şimdi, şöyle arkadaşlar: Genel, böyle, hani, kaba bir kural var biliyorsunuz yani en azından millî gelir deflatörü kadar bir gelir artışı makul görülür, genel anlamda söylüyorum. Ama bunun iç detaylarına ilişkin, doğrusu, bana sorarsanız şu an itibarıyla çok fazla yani "Şu kalemde böyle, bu kalemde böyle." diyemem, zaten zamanımız da sınırlı ama o konulara bakarız.

Etki analizi konusunda yüzde yüz haklısınız. Kendi çıkardığımız kanun, bu torbaların bazen son anda değişikliklerle ne tür sıkıntılar yarattığını bire bir bilen bir insanım. Etki analizi mutlaka yapılmalıdır, aslında benim de uzun süredir söylenip durduğum bir konu. Tabii ki tasarılar önceden bize gelirse biz Hazine olarak görüş bildiriyoruz. Ben Maliye Bakanıyken özellikle, her tasarıyı imzalamadan önce mutlaka teknik arkadaşlara verirdim, bunu mutlaka inceleyin derdim, bu açık ve net. Ha, ona rağmen buraya geldiğinde etki analiziyle geliyor mu, gelmiyor mu o ayrı bir konu ama hatırlarsınız, buradaki bazı arkadaşlar bilirler, ben buraya getirdiğim birçok tasarıda etki analizini verdim. Belki hatırlarsınız, özellikle, Sayın Kuşoğlu hatırlar, Sayın Günal Bey de öyle, Sayın Çam...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Etki analizi olmasa da burada cevap veriyorsunuz en azından.

BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Yok, yok, veriyorum, o konuda şey değiliz.

Yanlış hatırlamıyorsam, üç aşağı beş yukarı birçok soruya cevap vermeye çalıştım, ufak tefek eksikler de olabilir, onları da inşallah daha sonraki...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Özgürlükler ve demokrasiyle ilgili olarak...

BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Şimdi, arkadaşlar, özgürlüklerle ilgili olarak yani bakın, son cümlemi şey yapacağım, açıklama yapacağım. Şimdi, bakın, biz dördüncü sanayi devrimi evresindeyiz, dördüncü sanayi devrimi. Dördüncü sanayi devriminin temelinde tabii ki bilgi vardır, inovasyon vardır, özgür ortamda, bu konuda çok netim. Şimdi, Türkiye eminim bunu başaracaktır. Bakın, yakında inşallah Meclisimize üç hususta yasal düzenleme gelecek: Bir tanesi ayrımcılıkla mücadele konusunda Avrupa Birliği müktesebatını baz alan, aslında bu, vize muafiyeti için de zaten gerekli olan, bizim Avrupa Birliğine olan taahhütlerimizden bir tanesi; bunu önemsiyorum, en az bir gelir vergisi reformu kadar. Kolluk güçlerinin gözetimine ilişkin bir düzenleme mesela, bence çok önemlidir. Kişisel verilerin korunması mesela, bir Patent Kanunu kadar önemlidir. Şimdi, dolayısıyla, eksikliklerimiz var, mükemmel değiliz, arzuladığımız yerde değiliz ama bunları gidermeye yönelik de bir çaba var. İnşallah, bütün alanlarda, bu bahsettiğim alanlar da dâhil olmak üzere hep birlikte bu reformları hayata geçirme ve Türkiye'nin hem kurumsal altyapısını hem özgürlük ortamını hem demokratik standardını iyileştirme fırsatımız olur.

Ama şunu da ekleyeyim son bir şey olarak: Bu alanda Türkiye'yi şu anda zora sokan, sınırlayan, aslında, bir anlamda algısını da ciddi bir şekilde etkileyen önemli hususlardan bir tanesi maalesef terördür yani Türkiye'de bu bütün süreçleri zorlaştıran bir şeydir. Aslında, Türkiye kendi sorunlarını, daha çok demokrasiyle, daha çok temel hak ve özgürlük ekseninde, daha toleranslı bir toplum oluşturarak, ancak o şekilde çözebilir. Çünkü bu coğrafyada yeterince zaten acı çekilmiş, yeterince kan dökülmüş; bu coğrafyada şiddetle, baskıyla sorunların çözülemeyeceği net, açıktır. Ama burada da sizin de şunu bilmeniz lazım: Hiçbir demokraside de şiddete yer yoktur. Dolayısıyla, bizim bir taraftan kamu düzeni bir taraftan da tabii ki özgürlükleri, bütün bunları birlikte büyütmemiz, yeşertmemiz ve güçlendirmemiz gerekiyor.

Ben tekrar, bana müsamahalı davrandığınız için çok teşekkür ediyorum. Dediğim gibi, yine bu akşamki bütün değerlendirmeler için, tespitler için, eleştiriler için teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.