Komisyon Adı | : | (10/2262,2263,2264,2265,2266,2267) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyonun çalışma usulünün, takviminin, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesine, Komisyona davet edileceklerin tespitine ve Komisyon üyelerinin görüş ve önerilerine ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 18 .02.2025 |
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, Sayın Komisyon üyelerimiz, kıymetli uzman arkadaşlarımız; hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. Bu Komisyonumuzun kurulmasının gerekçesi olarak ortaya çıkan yangında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum.
Şimdi, kısaca, bir hususa değinmek istiyorum. Sizinle meslektaşız, hukukçuyuz. Buradaki Komisyonumuz -uzunca da bir adı var, herhâlde tek çırpıda söyleyecek bir arkadaşımız da yok- bunun sebeplerini, bundan sonra ortaya çıkmaması için alınacak önlemleri de tavsiye edecek, o konuda bir rapor düzenleyecek. Ancak özellikle burada çok ince bir çizgi var. Bu çizgi nedir? Türkiye'de Anayasa'mızca yasama, yürütme, yargı, ayrı ayrı çok tartışmaya yer vermeyecek derecede ayrı erkler olarak düzenlenmiştir. Biz, burada, yargı yetkisinin içerisine girmeden, ancak bu şeylerin genel anlamda sorumlularını tespit etmeye çalışmak; öte yandan, bundan sonra bu olayların olmaması için neler yapılacağı noktasında da çalışmalar yapmak zorundayız. Şunu söyleyebiliriz: "Girsek ne olur?" diyebiliriz. "Girelim mi?" diye sorsak... Neden girmiyoruz veya bunu niye söylüyorum? Şimdi, değerli arkadaşlar -yargılama esnasında- ben örnek olay üzerinden söyleyeyim: Mahkemede, savcılıkta ifade vermiş olan bir kişi geldi, burada da dinledik, burada da bir şeyler anlattı. Şimdi, savcılıkta verdiği ifadelerin aynısını mahkemede söylememişse hemen avukatlar da itiraz eder, savcı da itiraz eder ve hâkim de der ki: "Çelişki üzerine tekrar soruldu. Onda öyle demişsin, bunda böyle demişsin. Hangisinin doğru olduğunu söyle, açıklama getir buna." Ancak bizim Komisyonumuzda ne söylediğini ne hâkim bilir ne savcı bilir veya bilirse ne olur? Hadi basına yansıdı, basına açık, burada yazılı basın var, başta görsel basın vardı, orada yansıdı. Bu defa, burası kanun koyucu merkez olduğu için, kanun konulan yer olduğu için hâkim, savcı bu yargılama esnasında buna bir üstünlük tutma gibi bir temayüle girerse bu defa bağımsızlığı ortadan kalkar, buna biz baskı kurmuş oluruz. Dolayısıyla, ben buradaki herkesin aynı noktada birleştiğine inanıyorum.
Öte yandan, bazı komisyonlarda zaman zaman, önceden de bundan yıllar önce yapılan komisyonlarda da bazen hâkimlerin veya bilirkişilerin raporlarını beklettiklerini de gördük. Yani bazı şeyleri de okudum, makaleleri de okudum, bunlarla ilgili biraz da çalıştım. Neden beklettiklerine baktığımızda "Ya, komisyon raporu bir çıksın, çelişmesin benim raporumla."
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Yani bizim buradaki Meclis komisyon raporu çıksın.
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Burayı üst çatı gibi görüyor.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Anladım.
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Bu da neye sebebiyet verecek? Yargının biraz uzamasına sebebiyet verecek -veya birtakım şeylerin- veya dışarıdan bir etkiye açık hâle getirecek. Nihayetinde biz burada siyasi kişilikleriz, yargılama şeyleri değiliz. Belki, işte, "Bizim çoğunluğumuz fazladır, bizim dediğimiz şekilde çıkacak rapor."... Belki de hep beraber başkaca şekilde çıkacak.
Bir başka boyutu da şu...
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Mahkeme iki yıl, biz dört ay sürüyoruz.
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Hayır, işte orada bekleyeceğiz. Dört ayın belki tam tersine iki yılda o daha güzel şeyler araştıracak, bulacak. Üstadım, bakın, burada ben bir tarafı savunma adına söylemiyorum, bir tespit adına... Sayın meslektaşım muhalefetten, aynı şeyleri benden sonra konuşabilir.
Burada bir tespit yapalım, hatta bununla ilgili Türkiye Barolar Birliğinin, üniversitelerin birçok makaleleri, hakemli makaleleri yayınlanmış. Eğer fırsat bulup okursanız onlarda da belli şeyler olacaktır.
Yani burada yargının bağımsız şekilde inceleme, araştırma yapması, suçluları cezalandırılmasına fırsat vermek lazım. Burada elbette ki Komisyonumuzun tanımlanan görevlerini de... Ya, burada gerçekten çok önemli bir çizgi var, bu çizgiyi çok fazla aşarsak adil bir şekilde yargılanma hakları noktasında veya ilgililerin ceza alması noktasında da belki tersten de bir şey söylemiş olabiliriz. Buradaki arkadaşlarımızın belki birçoğu hukukçu değil, oradaki olayları irdeleyecek şeylerde farklı uzmanlık alanları yok ama bizim mahkemelerimiz, savcılarımız, hâkimlerimiz, oradaki arkadaşlarımız suçun unsurlarını, vesairelerini, ceza hukuku alanındaki bilimsel bilgilerini bu alanda kullanacaklardır. Türk milleti adına yargılama yetkisi bağımsız mahkemelerindir. Burada hiçbir şekilde, oradan şunu kaçıralım, buradan bunu kaçıralım niyetiyle söylemediğimi özellikle belirtmek istiyorum, yargıya teslim etmemiz gerekir. Onların, en ağır şekilde, varsa kusurluların, sorumluların cezasını almasını da sağlamak gerekir diyorum.
Vakti biraz tasarrufu kullanma adına, belki bunlarla ilgili bilimsel anlamda makaleleri, şeyleri, örnek olayları da ilerleyen aşamada sizlerle paylaşmak isterim.
Çok teşekkür ediyor, hazırunu saygıyla selamlıyorum.