KOMİSYON KONUŞMASI

KADEM METE (Muğla) - Şimdi, öncelikle Cem Bey'in bir yanlış anlaşılmasını düzeltmek istiyorum. Şöyle yani yurt dışından acentelerin tamamı otellere müfettiş gönderip de denetleme yapmaz. Mesela bir Polonya acentesi bunu yapmaz, bir Rus acentesi bunu yapmaz, bir Bulgar acentesi bunu yapmaz. Bunu yapan birkaç tane Avrupa ülkesi vardır çünkü siz üçüncü dünya ülkesi olarak gözükürsünüz onların gözünde, Avrupa Birliği normlarında olmadığınız için, Avrupa Birliği içerisinde olmadığınız için gelip sizi denetlerler, gönderdikleri müşterilerin sigortası kapsamında gelip sizi denetlerler. "Bunu niçin Türkiye Seyahat Acentaları Birliği veya Türkiye'deki acenteciler yapmıyor?" diye sorduğunuzda çünkü Turizm Bakanlığı... Bakın, Türkiye'de siz bir işletme yaptığınız zaman önce Turizm Bakanlığına başvurduğunuz zaman, ben bir otel yaptım, gel, beni denetle, bana biz sınıf ver, ben otel miyim, tatil köyü müyüm, apart otel miyim, pansiyon muyum dediğinizde Turizm Bakanlığı direkt size belge vermez, Turizm Bakanlığı size önce der ki: "Gidin, yerel yönetimden iş yeri açma ve çalışma ruhsatı alın." Bu ruhsatı aldığınızda ki o belediye de sizi itfaiyeye yönlendirir bu yangınla alakalı tedbirleri alıp almadığınıza dair. Dolayısıyla siz bu iş yeri açma ve çalışma ruhsatını aldığınız zaman Turizm Bakanlığına ve Türk kamuoyuna diyorsunuz ki: Benim bu tesisim depreme karşı dayanıklıdır, yangın tedbirlerini almıştır, her türlü tedbirleri almıştır. Bakanlık da gelir sizi muhteviyatınıza göre sınıflandırır yani siz otelseniz kaç yıldızlısınız, tatil köyüsünüz, apart otelsiniz diye sizi sınıflandırır. Sizi yangın açısından niye kontrol etmez? Çünkü sizin zaten o ilgili birimlerden aldığınız bir belge var, "Ben kontrol edildim." diyorsunuz, o belge sizi zaten ikinci bir kontrole gerek görmüyor. Şimdi, burada, aslında, bakın, hem TÜROFED hem de Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) yani Türkiye'de turizm yapan otelcilerin en üst kuruluşu, en büyük STK burada. Bir de bu tesislere misafir gönderen Türkiye Seyahat Acentaları Birliğinin (TÜRSAB) en üst kuruluşu, o da burada. Buradaki arkadaşlarımızın bize anlattıklarından ve sunumlarından yine bizim otelciler olarak ilk başta verdiğimiz, söylediğimiz sözler aslında örtüşüyor. Bir, bizim aldığımız yani yangına karşı tedbirli olduğumuzu gösteren itfaiyeden aldığımız belgenin bir süresinin olmaması birinci handikap. Süresi yok yani bir kere aldın, elli sene bunu kullanabiliyorsun; bu birinci handikap, bizim bunu düzeltmemiz lazım. İkincisi, yine güzel bir fikir verdiler ki biz de zaten AFAD buradayken şunu tartıştık: Hani bu itfaiye teşkilatı acaba AFAD'a bağlı olabilir mi? Bence bugün çok daha güzel bir fikir çıktı ortaya. Biz Türkiye'de Türk Kızılayı olduğu gibi, Yeşilay olduğu gibi Türk itfaiyesini kurmamız lazım yani bir itfaiye teşkilatı olarak bu ilçelerde, kaymakamlıklarda, ilde, valiliklerin de koordinasyonunda kurulması gereken bir yapı olması lazım sıfırdan. Çünkü küçük bir belediye düşünün, A belediyesi, B belediyesi önemli değil, küçük bir belediye yani daha doğrusu, turistik beldelerde nüfus küçük, mesela, işte Marmaris'in beldeleri var, daha önceden, Büyükşehir Yasası'ndan önce beldeydi, şimdi mahalle olmuş ama yazın 20 bin, 30 bin turist ağırlıyor. Buranın, mesela Marmaris'ten bahsedelim, Turunç beldesi var, efendim, Bozburun var yani Bozburun'da çıkan bir yangına Büyükşehir Belediyesi Marmaris'teki istasyonundan itfaiye göndermek zorunda. Yemin ediyorum, bir saatten önce gidemez yani Kartalkaya'da 57 dakikada gitti itfaiye, oraya da bir saatten önce gidemez. Ve bunu belediyelerin sübvanse etmesi, efendim, yeni cihazlar alması... 20 katlı binaya hadi Marmaris'te böyle bir şey yok ama olan yerlerde söylüyorum yani Bolu Belediyesinin en fazla 5 kata kadar çıkan itfaiyesi var, bazı yerlerde, işte 12 katlı, 13 katlı binalar var, yetişmesi mümkün değil. Bundan dolayı bence itfaiye teşkilatının yeniden değerlendirilmesi lazım, komple bir yeniden bir yapıya ulaştırılması lazım, bunu da öyle tek bir üst çatıya değil yani böyle bir AFAD gibi bir yere, Ankara'dan yönetilebilecek bir yere koyarsanız yine kılcal damarlarda sorun çıkar, ilçelerde kaymakamlıkların emrinde veya kontrolünde, ilde valinin kontrolünde bir itfaiye teşkilatı kurulması lazım. Belgelerin süreli olması lazım. Bu süreler içerisinde de o kuruluşlar tarafından yani acenteciler, otelciler, seyahat acenteleri değil, o kuruluş belgesini veren kuruluş tarafından yani itfaiye tarafından da belirli periyotlarda -yine, ortak görüş, bu bir yıl olabilir, iki yıl olabilir- iki yılda bir denetlenip yeniden belgenin verilmesi, Turizm Bakanlığının da bu belgeleri, iki yılda bir yenilenmiş belgeleri talep etmesi gerekir otelcilerden diye düşünüyorum; bence çözüm böyle olur.

CEM AVŞAR (Tekirdağ) - Otel denetlenmeden acente oda satmaya devam ederse ne olacak?

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Mikrofonu açayım, kayda da geçsin.

KADEM METE (Muğla) - Soruyu duydum, cevabımı vereyim, sonra kapatayım Sayın Vekilim, sonra siz devam edin.

Sayın Vekilim, oteli denetlemek derken, bakın, bu işin sahibi yok şu anda yani belgeyi veren kim? İtfaiye. İtfaiyenin denetleme yetkisi yok. Başka bir kurum da yok yani Turizm Bakanlığı geliyor, denetliyor ama sınıflandırma açısından denetleniyor. Makine Mühendisleri Odası geliyor, asansörü denetliyor. Niçin? Size verdiği yeterlilik belgesinin süresi var diye denetliyor. İtfaiye de eğer denetlerse yani bir itfaiye kurumu olur ve o belge süreli olursa zaten itfaiye gelip denetlemiş olacak, acentenin denetlemesine gerek kalmayacak. Bir de bunlar çok ciddi şeydir arkadaşlar. Yani şimdi bir Türkiye'de otel sayısını bir hesapladığınız zaman... Şimdi Türkiye'de en büyük seyahat acentesi ets, birkaç tane daha var böyle büyük ama onlarca da küçük seyahat acenteleri var. Bu onlarca küçük seyahat acentesi yılda size 10 tane oda gönderiyor diye gelip sizi denetleyemez, böyle bir imkân yok yani sahada.

Teşekkür ederim.