Komisyon Adı | : | (10/2262,2263,2264,2265,2266,2267) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | TÜROB, TÜROFED, TTYD ve TÜRSAB temsilcilerinin yaptıkları sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 12 .03.2025 |
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Sunuşlar için çok teşekkür ediyorum hazıruna; gayet güzel, gerçekten istifade ettiğimiz şeyler söylediler.
Burada hep denetimin ön plana çıktığını görüyoruz, önceki birçok sunuşta da. Denetimin elbette ki önemli olduğunu biliyoruz ancak bunun yanında denetimi kimin yapacağı sorusunu da soruyoruz. İşte, şu profesyonel firmalar, şunlar, bunlar vesaire. Denetimi insanların, bireylerin, herkesin yapacağı hususunu gözden kaçırıyoruz. Bu nasıl yapılır? Şikâyet yoluyla yapılır. Şimdi, biz birini şikâyet ettiğimiz zaman onun ekmeğiyle oynadığımızı düşünüyoruz, onun yasa dışı bir şeyinin aslında devam etmesine hep beraber olanak sağlıyoruz. Bizim idare hukuku hocamız vardı, İlhan Uzay "Allah kamusal günahlarımızı affetsin." diye kitabına bir yazı yazmıştı. Burada gördüğü yanlışı ihbar etmeyen, şikâyet etmeyen her birimiz sorumluyuz, herkes sorumlu. Kırmızı ışıkta geçeni ihbar edersek ceza yazarlar, yazık olur adama diyoruz. Dolayısıyla, denetimi sadece devlete yüklemişiz. "Her şeyi devletten beklemeyelim." diye bir laf var ya, her şeyi de devletten beklemeyelim, denetimi her birimizin yapması gerekiyor çünkü bu can hepimizin, yanan can hepimizin.
Bizim mevzuatımızda, Kabahatler Kanunu'nda yerlere tükürmek kabahat, siz ona ceza yazabilirsiniz. Hiç gördünüz mü zabıtanın insanların peşine düşüp "Sen yere tükürdün, sana ceza yazıyorum." dediğini? Görmediniz. Bunu biz ahlaki bir değer olarak oluşturduk ve bunu kurallaştırdık, bitti. Dolayısıyla, burada mesleğin içerisindeki kişilerin bunu bir değer olarak benimsemeleri, bunu benimsemeleri noktasında da bütün vatandaşların gerek şikâyet yoluyla, bilenlerin rehberlik yoluyla, hocalarımızın, akademisyenlerimizin veya bu üstatlarımızın da rehberlik yoluyla bu işi kotarması gerekiyor. Eğer eksiklik yasada vesairede mevcutsa... Şunu söyleyelim: Şu ana kadar var olan yasalar tam uygulandı mı acaba?
Ben şöyle bir fıkra anlatarak bitireyim: Bir seyyah bir yerden geçerken bir at görüyor, bu at taş bir değirmeni döndürüyor. Dikkatini çekiyor, kimse yok atın başında. Atın gözleri kapalı ve boğazında da bir zil var. Oradan bakıyor ki at ha bire dönüyor. Sonra biraz içeriye giriyor, bakıyor ki değirmenci de içeriye girmiş, işlerini yapıyor. Diyor ki: "Ya, ben bir seyyahım, geziyorum, merak ettiğim bir şey var, onu sormak istiyorum: Bu atın gözleri niye bağlı?" Değirmenci diyor ki: "Eğer at beni görmezse dönmüyor, duruyor. Onun için ben onun gözlerini bağladım, ona iki kamçı vuruyorum, o beni peşindeyim zannediyor, yürüyor." Şimdi denetimciyi her zaman görmesi gerekmiyor birilerinin, gözlerini mi bağlamamız lazım bilmiyorum ama. "Peki, merak ettim, boğazında zil niye var?" diyor. "Ben içeride çalışırken atın durup durmadığını zil durursa anlıyorum. Ben onu dinliyorum içeriden, zil susarsa geliyorum, iki kırbaç vuruyorum, geri gidiyorum, işimi görüyorum." diyor. "Peki, bu at durduğu yerde kafayı sallarsa ne yapacaksın? Hem zil çalar hem de sen içeride bunu fark edemezsin." diyor, "İşte o zaman yapacak bir şey yok." diyor. Şimdi, bizim burada durduğu yerde kafayı sallıyorlar; denetimci geliyor, her şey düzgün, gidiyor, bütün yangın merdivenleri depo. Buna uygulamacı lazım, bunu şikâyet edecek vatandaş denetlemesi lazım. Yani her şey tamam "Ankara'dan gelsin, işte bilmem falan yerdeki, en ücra yerdeki oteli denetleyelim." Eyvallah, denetleyelim, senede bir-iki... Ondan sonra otelciler isyan eder "Ne bu ya, her gün denetim, her gün denetim." diye. Bunu hep beraber yapmamız lazım. Yani burada -vicdanlı, insaflı- bir vatandaşlık görevi olarak hepimizin buna katkı sunması gerekiyor. Buna da belki bir kelimeyle "eğitim" dememiz lazım. Denetimin yanında eğitimin de çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum.
Hepinize saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.