KOMİSYON KONUŞMASI

NAZIM ELMAS (Giresun) - Öncelikle çok teşekkür ediyorum.

Bu mevzuat çalışmalarıyla alakalı kısımda bazı öneriler var, bir de çocukların korunması ve suça itilmesiyle alakalı alan kapsamında, dijital alanlarla ilgili bazı kısıtlamalar, önerileriniz var mı bu hususta? Onu da söylerseniz memnun oluruz.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Evet, teşekkür ediyoruz.

Komutanım, buyurun.

JANDARMA GENEL KOMUTAN YARDIMCISI ORGENERAL HÜSEYİN KURTOĞLU - Sayın Başkanım, öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Gerek Jandarma gerek Emniyet, kolluk olarak İçişleri Bakanlığının sınırları içinde geleceğimizin teminatı çocuklarımızı en itinalı nasıl muhafaza edebiliriz, nasıl destek olabiliriz konusunda Bakanlık olarak bütün çalışmalar bu çerçevede yürüyor. En güvenli yer olan anne kucağından, yuvasından, evinden ayrıldığı anda tekrar evine dönene kadar, okul çağında iken bindiği okul servis aracının lastiğinin kalınlığına kadar inceleyerek oradaki sürücünün kılık kıyafetinden, sakal tıraşından, davranış hitabetine kadar inceleyerek, gözlemleyerek, bakarak, varsa belgelerle ilgili çok çetin, çok keskin, çok net incelemeler yaparak çocuklarımızı okullarına bıraktırıyoruz. Okul çevrelerinde hem Jandarma hem Emniyet olarak çok ciddi önlemler alındı, sunumlar da yapıldı.

Vekilimizin bir sorusu üzerine söyleyeyim, hani 60 bin okuldan 20 binine şey yapıyorsunuz... Sunum esnasında belki kaçırdılar, okullara risk öncelik dereceleri veriyoruz, bu risk öncelik derecelerinden birinci öncelik, ikinci öncelik, üçüncü öncelik, dördüncü öncelik diye derecelendirdik; o ilk üç öncelikli olanlar için bizzat yerinde tedbir aldık, diğerlerini muhabir şeklinde, uzaktan kontrol şeklinde, elektronik kontrol şeklinde kontrol ediyoruz.

Şimdi, sorularımızın büyük bir kısmı teknik sorulardı, onlara kaba, global ya da böyle yanlış bir rakam vermemek için rakamlarla ilgili hususları yazılı vereceğiz ancak Narin cinayetiyle ilgili bir açıklama yapmak gerektiği kanaatindeyim. Narin cinayeti, bir kere, dört dörtlük teknik, kriminal incelemeleri yapılmış ve yargıya teslim edilmiştir. Başlangıçtan itibaren kayıp ihbarının verildiği ilk üç gün ailenin ve köydekilerin kolluğu, jandarmayı farklı yerlere yönlendirmeye başladığı anlaşıldığı andan itibaren -ki bu üçüncü gündür- adli makamlar devreye sokulmuş, hemen soruşturma açtırılmış ve o andan itibaren bu iş adli olarak yürütülmüştür.

Herkesin sorusuna muhatap olan bir konu var, il jandarma komutanı -sekiz ya da dokuzuncu günüydü- neden böyle bir açıklama yaptı? Bu soruşturmanın selameti açısından aileyi kendilerine inandığımızı ikna etmemiz gerekiyordu çünkü önümüze çok engeller çıkarıldı, böyle çok yanlış istikametlere gönderilecek ihbarlarda bulunuldu. Mesela bu falcı meselesi gibi konular var, onlara kolluk olarak biz iştirak etmedik; sadece bir yere gidecekler, bir şeyler uyduruyorlar, bir refakatçi personel bulundu, o refakatteki personel de orada ne görüşüldü ne konuşulduysa onu tutanağa bağlayıp komutanlığına bildirdi. Jandarma demek, tutanak demektir, belge demektir, kolluk olarak sizler uzun yıllar mülki idare amirliği yaptınız, bunu çok iyi biliyorsunuz.

Kriminal incelemeler açısından söylüyorum, teknik açısından söylüyorum, Jandarma tamamen profesyoneldir yani 15 Temmuz öncesi jandarması yok şu anda. Emniyetle iş birliği içinde yürütülmüştür bu konu, hatta bir kısım konularda Jandarmanın yasal eksikliklerinden kaynaklı olarak başka kurumlardan da destek alınmıştır. Ama sadece bir örnek söyleyeyim: Narin'in taşındığı araç, cenazesinin nakledildiği araç tespit edildiğinde -sekiz veya dokuzuncu gündü- o araç hemen bir çekiciye yüklenmiş, orada hiç el sürülmeden Van Kriminal Laboratuvarına getirilmiş, Van Kriminal Laboratuvarında çok detaylı bir inceleme yapılmış ve 480 küsur bulgu elde edilmiştir. Amcanın üzerindeki çocuğun salya süprüntüleri bu araçtaki bu incelemelerle bulunmuştur. Yani şunu ifade etmek istiyorum: Polisin ya da Jandarmanın hangisi müdahale ederse etsin yapacağı her şey bihakkın ve fazlasıyla yapılmıştır. Burada bir şey daha söyleyeceğim: Çocuk on dokuzuncu günde bulundu, doğru. Maalesef, sayın vekilimizin de ifade ettiği gibi, medyada gizlilik kararı olmasına rağmen, olmaması gereken şekilde bir kişinin ifadesi yarım saat sonra gazete manşetlerinde... Bilgi alabileceğimiz kişiler de bir şey söyleyecekse de ifade verecekse de manşetlere çıktığını görünce ifade vermekten, bilgi vermekten korktular, kilitlediler.

Şimdi, çocuğumuzu daha önce AFAD ekipleri, yerel unsurlar, dalgıçlar aradılar, 2 defa aradılar, bulunamaması üzerine bizim Ankara'da Jandarma Özel Asayiş Komutanlığımızın özel bir ekibi var, dalgıç ekibi var, onları gönderdik. Çok özür dileyerek ifade ediyorum, köyün ve köyün hayvanlarının bütün kanalizasyonunun aktığı derede o çocuklar ağızlarına kadar o suyun içine girdiler, batarak girdiler ve profesyonelliklerinin bir neticesi olarak o çocuğu taşların altında buldular. Bu emsal, örneklerine göre bakıldığında olağanüstü bir başarıdır çünkü dünyada ve ülkemizde bu tür bulunamayan nice çocuk veya insan var. Narin cinayeti dört dörtlük olarak çözülmüştür. 3'üncü gününden itibaren tamamen adli makamların koordinesinde, talimatlarına göre işlemler yerine getirilmiştir. Vatandaşımızın merakını mucip olan konular bizi adli olarak çok ilgilendirmiyor ama medyanın aşırı ilgisi bu konuyu sanki Jandarma profesyonel değilmiş gibi, yeterli değilmiş gibi... Bu yorumları yapan o gazetelerdeki kişilerin aslında kendileri o kadar yeterli değiller. Bilseler, işin hakikatini öğrenmek isteseler, öğrenseler farklı yorumlar yapacaklardır, nitekim, sonradan yorumlarını değiştirdiler ama böyle bir algı oluşmasına neden oldular; bu hak etmediğimiz bir algı. Narin cinayetiyle ilgili söyleyeceklerimiz de bunlar efendim.

ELİF ESEN (İstanbul) - Başkanım, ben sorularımı tamamlayayım mı?

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Bitirsinler, sonra tekrar sizin sorularınıza döneriz. Şimdi, başladılar, sözlerini kesmeyelim komutanımızın.

JANDARMA GENEL KOMUTAN YARDIMCISI ORGENERAL HÜSEYİN KURTOĞLU - Bizim eğitimlerle ilgili en fazla keyif aldığımız, çocuklarla beraber trafik eğitimleri. Onlar da çocuklar da müthiş haz alıyorlar, biz de onlarla beraber eğleniyoruz; bunu da bu vesileyle ifade etmek istedim.