KOMİSYON KONUŞMASI

ERSAN AKSU (Samsun) - Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teklifin hazırlanması sürecinde, özellikle teklif sahipleri, değerli milletvekillerimiz Hüseyin Altınsoy ve Sayın Mustafa Oğuz Milletvekillerimize ve kamu bürokrasisine hazırlık noktasındaki emeklileri nedeniyle teşekkür ediyorum.

Tabii, dün 12 Mart İstiklal Marşı'mızın kabulünün yıl dönümüydü ve yine, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle hem Tıp Bayramını tebrik ediyorum hem de Rabb'im bu millete tekrar İstiklal Marşı yazdırmasın diye dua ederek İstiklal Marşı'mızın yazılışının yıl dönümünü de tekrar ihya ettiğimizi belirtmek istiyorum.

Sayın Başkan, maddelerde söz almayacağım için süremi de kısa tutarak 2 madde üzerinde özellikle paylaşımda bulunmak istiyorum ama bunun öncesinde de değerli milletvekillerimizin, muhalefet partisi milletvekillerimizin, teklifin gelişiyle ilgili, özellikle "Meclis çalışma sistematiğinin değişmesi lazım." noktasında Sayın Aşkın Bey'in biraz önce bir ifadesi oldu. Açıkçası, İç Tüzük dâhil çalışma şeklinin değişmesi noktasında hemfikiriz ve bu konuda kısa sürede de inşallah bir çalışmayı ortaya koyarız.

Yine, diğer milletvekillerimiz, özellikle "Türkiye'de bölüşüm şoku yaşanıyor, gelir adaletiyle ilgili, millî gelirin paylaşılmasıyla ilgili ciddi bir sorun var." noktasında, özellikle emekli maaşları ve emekli ikramiyesiyle ilgili konu özelinde daha geniş bir yorum ortaya koydular. Evet, şunu iddia etmiyoruz: "Emekli maaşı yeterlidir, emekli ikramiyesi yeterlidir." Bu iddia içinde değiliz. Milyonlarca emeklimizin geçmişten ortaya koydukları çalışmalarının alın terinin ve bugün artık yaşları belli bir noktaya geldikten sonra gelirlerinin daha iyi olması gerektiği noktasında, elbette ki kanaatimiz aynı, bu noktada hemfikiriz, farklı düşünmüyoruz ancak şunu paylaşmakta fayda var: Ülkenin gelirlerinin paylaşımını en iyi bilimsel olarak ortaya koyan çerçeve "Gini katsayısı" dediğimiz çerçeve ve 1960 öncesinde Türkiye'de Gini katsayısı yönünden millî gelirin paylaşımı noktasında istatistiki bilimsel bir veri de yok, varlık vergileri vesaire olduğu dönemler var. 1960'ta Devlet Planlama Teşkilatının kuruluşuyla beraber bilimsel ölçümlerle bu husus tespit ediliyor ve 1960'tan 2000'e kadarki süreçte Gini katsayısı 0,50 ila 0,45 arasında gidip geliyor yani biliyorsunuz, sıfıra yaklaştığı ölçüde gelirin eşit dağılımı, 1'e çıktığı ölçüde de eğer Gini katsayısı 1 ise bir kişinin bütün geliri aldığıyla ilgili bir tezdir Gini katsayısı süreci ve 2002'de 0,44 iken Gini katsayısı, bugün 0,41'lere gelmiş durumdadır yani Türkiye Cumhuriyeti'nin bilimsel anlamda verileri ölçtüğü dönemde Gini katsayısı özelinde bakarsak açıkçası gelir adaleti...

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Kaçtan kaça geldi? 2006'yla kıyaslayın bakalım, 0,36'dan geldi.

ERHAN USTA (Samsun) - 2006, 2007...

ERSAN AKSU (Samsun) - İdeal noktadayız demiyorum ama ilk defa bu kadar iyi bir düzlemde olduğunu, geçmişe nazaran mukayese ederek ama meslekler...

ERHAN USTA (Samsun) - On yıl önce daha iyi...

ERSAN AKSU (Samsun) - Ama toplumun kimi kesimleriyle ilgili sorunlar olabileceğini kabul ediyoruz, bunları da düzelteceğiz. Elbette ki BAĞ-KUR ve SSK emeklileriyle ilgili, 9000 günden 7200 güne düşürülmesiyle ilgili sözümüz var ve Allah'ın izniyle bu zamana kadar verdiğimiz sözleri tuttuğumuz gibi bunun da gereğini yerine getireceğiz.

Şimdi, özellikle evlenme, doğum yardımıyla ilgili hususa da değinerek sözümü tamamlamak istiyorum. Tabii, Türkiye'de evlenme yaşının yükselmesiyle ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın partimizin kuruluş yıllarından bu yana ısrarla ifade ettiği, "3 çocuk" dediği bir konu var. Cumhurbaşkanımızın bu yaklaşımı ne kadar vizyoner olduğunu ve ileri görüşlülüğünü ortaya koyması açısından da son derece kıymetli.

Değerli arkadaşlar, sadece burada şunu gözlemledim; "Kişilerin geliri yükselirse doğumlar artar, evlilikler artar." Böyle bir bakış açısı var arkadaşlarımızın yaklaşımlarında ancak -bu hususun, Türkiye'de her şeye rağmen evlenme oranlarının- Eurostat verilerine göre, 2024'te 2023'e göre evlenen çift sayısında artış olduğunu ve Avrupa'da da en yüksek evlenme oranına hâlen sahip olduğumuzu bu noktada ifade etmek isterim. Ancak çocuk sayısıyla ilgili olarak da ve doğum yardımı noktasında da ortaya konulan yaklaşım, sadece gelirle ölçümlenebilecek bir husus asla ve kata değildir çünkü eğer öyle olsaydı Avrupa'nın gelişmiş ülkelerindeki, millî geliri, kişi başına düşen millî geliri 40-50 bin eurolarda olan ülkelerdeki evlilik ve çocuk sayısının çok daha yüksek olacağı açık ama görüyoruz ki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERSAN AKSU (Samsun) - Sayın Başkan, kısa bir süre daha istirham ediyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

ERSAN AKSU (Samsun) - Avrupa ortalaması özellikle evlenme oranlarında 4,3, Türkiye'de 2022'de evlenme oranı yüzde 6,8'le Avrupa'nın en yüksek seviyesinde. E, o zaman biz neyi ifade etmeye çalışıyoruz, konu ne? Değerli arkadaşlar, bu çocuk edinme, çocuk sayısının artması meselesi, eğitimle, eğitim yöntemleriyle, gelirle elbette ki bağlantılıdır ama bir yandan "bireyselleşme" dediğimiz, "dünyada küreselleşme, toplumlarda bireyselleşme" yaklaşımlarıyla, cinsiyet eşitliği ve yine LGBT gibi hususlarla da bütünlük içerisinde bağlantılı olan bir mevzuyu barındırıyor.

Ben bu noktada anayasal açıdan da Cumhurbaşkanımıza yetki verilmesinin bir sorun olarak telakki edilmesini doğru bulmuyorum çünkü 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de Cumhurbaşkanımıza, zaten daha önce kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmiş bir konuda Cumhurbaşkanımıza gerektiğinde... Zaten diyorsunuz ya "Fiks bir rakama bağlanması nasıl olacak? Yarınlarda sorun teşkil eder." Bu, Cumhurbaşkanımıza günün koşullarına göre bu konuda yasama organı tarafından gerekli değerlendirmenin yapılarak yeniden düzenleme yapılması konusunda bir yetki verilmesiyle ilgili bir husus. Bu nedenle, Anayasa açısından da bir sorun teşkil eden taraf olduğu kanaatinde olmadığımı belirtiyor, çalışmalarda başarılar diliyorum.

Başkanım, teşekkür ediyorum.