MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Sayın Başkanım, şimdi, Cavit Bey "Bunu illa belediyelerden almaya çalışıyor, nereye götürecek?" falan... Nereye götüreceğiz? Yine, devletin bir kurumundan daha ehil başka bir kurumuna vermeye çalışıyoruz. Ama gerçekten belediyelerde itfaiye teşkilatları Allah yoluna gidiyor ne standart var ne ihtiyaç tespiti var ne oralara yapılan olması gereken ödenek var. Bakın, birçok vilayetimizde 14'üncü kata çıkacak merdivenli itfaiye aracı yok. Yani her şey belediye başkanının iki dudağının arasına hapsedilmiş vaziyette. Yani yetişmiş personelinden tutun da itfaiye aracının alınmasına varıncaya kadar, hiçbir sistemi yok. Sadece oradaki başkanın, daire başkanının, genel sekreter yardımcısının vizyonuyla, inisiyatifiyle yürüyor.

TUBA KÖKSAL (Kahramanmaraş) - Bir de parayla.

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Yani belediye başkanları tutup da 2 milyon euroyu o araca vermek istemiyorlar mı? Yani biz bir yerde birleştirebilirsek, toplu bir sistem kurabilirsek hiç olmazsa orada teftişi, eğitimi vesairesi hepsi bir arada gider yani düzenli bir yapı oluşur. Zor da değil, şu anda atıyorum, Kayseri'de Büyükşehir Belediyesinin 14 yerde müfrezesi var, itfaiye branşı, onu aynen İçişleri Bakanlığına devredecek veya AFAD'a veya işte afet bakanlığına, neyse adı veya Bakanlığımız nasıl bir formül bulursa merkez iyileşecek.

Bir ikincisi, bakın, bu ruhsatlar vesaire hep telefonla alınıyor. Açıyor telefonu, hatırlı adam, şehirlerde hepimizin başına geliyor "Başkanım, yapma etme, açacağım oteli, restoranı, aman şuna imzayı at." diyor, Başkan da açıyor telefonu itfaiye daire başkanına "Kardeşim, imzayı atın, kolaylık gösterin." diyor. Ama merkezî Hükûmete ulaşım, erişim ve oradaki sistem daha fazla belediyelerde.

TÜRKER ATEŞ (Bolu) - Ama şöyle: Merkezî Hükûmet de denetimi tam olarak yapmış olsaydı...

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Arkadaşlar, bence bu, bugünün tartışması değil.

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - O ayrı bir mevzu, Türker Bey, o ayrı bir şey yani.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Türker Bey, Murat Bey, bu, bugünün tartışması değil bence; tartışalım, doğru, daha iyiyi yakalayabilme adına mutlaka bir şey... Ama bir yerde bir sıkıntımızın olduğu açık. Bu sıkıntıları giderebilme adına bir şeyleri yapmamız lazım.

Bunu inşallah... Yarın saat üç buçukta veya dörtte mi yapsak toplantıyı?