Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin (TEDAŞ) 2021 ve 2022 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 22 .04.2025 |
GÜLDEREN VARLİ (Van) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, Deniz'den soruların büyük bir başlık atmak gerekiyor "TEDAŞ'ın bitmeyen çilesi" diye. Yani tabii ki yani arkadaşın da söyledikleri gibi, bize gelenleri bizler de buralarda aktarmak zorundayız, halktan geleni burada söylemek zorundayız. Evet -tabii, kış aylarında da büyük sorunlar yaşıyoruz ama- yaz aylarına gelince hakikaten bitmeyen çile gibi oluyor TEDAŞ. Halktan bize gelenleri burada sunmak zorundayız. Halkın en temel hakkı olan enerjiye erişiminin nasıl sermayeye teslim edildiğini, denetimsizlik ve kayırmacılığın nasıl can aldığını ve bölge halkına karşı uygulanan ayrımcı politikaların nasıl bir zulme dönüştüğünü burada dile getirmemiz gerekiyor. Türkiye'de halkın değil, sermayenin enerjisi diye dağıtılıyor, hakikaten gördüklerimiz bunlar. Bu Komisyonun görevi sadece rakamları değerlendirmek değil, aynı zamanda kamu hizmetinin halka ulaşma biçimi, adaletli dağıtımının nasıl yapıldığını denetlemek ve izlemektir. 2021, 2022 Sayıştay raporlarına, bakım eksikliği, denetim zafiyetlerine rağmen, bulgular nedense üst Komisyona gelince bir sorun yokmuş gibi görünebiliyor. Sayıştayın raporunda görüldüğü gibi, kamusal enerji politikaları sermayeye teslim edilmiş durumda ve günümüzde elektrik halkın ihtiyaçlarından çok şirketlerin kâr hesaplarına göre planlanıyor. Özel şirketler elektrik dağıtımını bir ticari faaliyet olarak görüyor ve halkın talepleri ikinci plana alınıyor. Oysa devletin görevi bu temel ihtiyaçları karşılama sorumluluğunu yerine getirmek ve halkın elektriğe erişimini güvence altına almaktır. Altyapı yatırımına dair gerekli önlemler hâlen alınmış değil ve yaz geliyor, yeni felaketlerin yaşanmaması için acil eylem planları hazırlanmalıdır. Bölge illerinde elektrikteki altyapı eksikliği felakete yol açmakta. Köylüler bu konuda zor durumda. Her gün belirli yerlerde günde üç, dört, beş saat elektrik kesintileri oluyor, bölge açısından söylüyorum. Burada kurumun ve bağlı şirketlerin bir eksikliği yok düzeyinde görünüyor ama bire bir şahit olduğumuz ve bize aktarılanlar öyle değil. Özellikle yoksul halk ve çiftçiler mağdur edilmekte, kaçak elektrik bahanesiyle binlerce çiftçinin sayaçları direklere taşındı. Bu uygulama sadece denetim değil, aynı zamanda bir baskı ve yıldırma aracı olarak da kullanıldı. Tarlasına, evine elektrik erişimi zorlaştırılan çiftçi üretimden kopmakta ve tarım bilinçli bir şekilde çökertilmektedir. Yine, aynı kurumların altyapı yatırımlarına yeterli bütçe ayrılmaması, denetim eksiklikleri ve ihmalleri sonucu 20 Haziran 2024'te Mardin'de yaşanan olayda birçok kişi can kaybına uğradı. Arızalı, hatalı, bakımsız altyapı DEDAŞ'ın denetimsizliği, geçtiğimiz yaz Dicle Elektrik Dağıtım Şirketinin DEDAŞ altyapı nakil hatları eksiklikler nedeniyle Diyarbakır'ın Çınar ve Mardin'in Mazıdağı ilçeleri arasında çıkan yangında 15 yurttaş hayatını kaybetti, 80'e yakın kişi yaralanmıştı. Yangın Diyarbakır'da 8.100; Mardin'de 7.000 dönüm ekili araziyi yok ederek toplamda 15.450 dönüm alanın kül olmasına yol açtı. Yüzlerce hayvan ölürken halk büyük zararlar gördü. Bu yangının önlenebilir olduğu çok açıktı ancak ihmaller zinciri sonucu onlarca can kaybı oldu. Bu sadece teknik değil, aynı zamanda vicdani ve siyasi bir sorumluluktur da. Olayla ilgili mahkeme süreci hâlen devam ediyor. Ne denildi o zaman? "Elektrik kıvılcımı yıldırımdan kaynaklı." "Şimşek çaktı." gibi durumlar oldu. Denetim yapıldı mı? Yani bunun da açıklamasının yapılması gerekiyor. O dönem "anız yakması" denildi ama Ankara raporuna nasıl "yıldırım" ve "kıvılcım" olarak yansıdı, hani onun da bilinmesi gerekiyor. Yani dosyanın üstü bu şekilde kapanmamalıdır; onu dile getireyim.
Bizler çok iyi biliyoruz ki bu ülkede enerji politikaları halk için değil, yandaş şirketler için yürütülmektedir. Bunu niye söylüyoruz? Gerçekten bildiğimiz, gördüğümüz durumlar var. TEDAŞ ve TEİAŞ gibi kurumlar artık kurumun değil, belli grupların çıkarlarına hizmet etmektedir. Elektrik dağıtımı üzerinden halkın sırtına bindirilen yük bu düzenin adaletsizliğini gözler önüne sermektedir zaten. Buradan bir kez daha ifade ediyorum: Enerji halkındır, bu halkı ticari bir meta olarak gören anlayışı kabul etmiyoruz. İhmalin, yoksulluğun ve çifte standartların karşısında halkın sesi olmaya devam edeceğiz diyoruz.
Benim de aktaracaklarım bunlardır.
Teşekkürler.