KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Genel Müdür, öncelikle sorum şu: Sizin yetkiniz dâhilinde yurt içinde ve yurt dışında ETİ Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün ürettiği madenlerin satışında bir iskonto yapma yetkiniz var mı? Varsa bu iskonto yetkiniz ne kadar? 2015 yılından bugüne kadar hangi genel müdür, yetkisi dâhilinde, hangi miktarlarda ve hangi tutarlarda, yüzde kaç iskonto yetkisi kullanmıştır?

Sunumunuzdan hareketle 2 ana şirket -biri Lüksemburg'da, biri Finlandiya'da- 3 de alt şirket olduğunu -Amerika, Çin ve Hong Kong- ifade ettiniz. 2017 yılı Sayıştay raporunda yurt dışında görev alan genel müdürlerin aylık ortalama 13.500 avro tutarında maaş ödemesi aldıkları yazıyor yani güncel kurla yaklaşık 600 bin lira; bu yurt dışında bulunan şirketlerin genel müdürleri. Genel müdür yardımcıları ve bu şirketlerde çalışan personelin maaşları, huzur hakları, prim, ikramiye, kâr payı gibi yine aldıkları ücretleri sizden talep ediyorum.

Diğer bir konu, yaptığınız sunumda, ihracatın 96 adet gemiyle yapıldığını ifade ettiniz. Bu 96 adet geminin sahipleri kimdir? Bu gemileri işleten şirketler hangileridir? Gemilerin adları, sahiplerinin adları, hangi ülkelere kaç kilometre yaptıkları, ne kadar, hangi miktarlarda ürün taşıdıkları konusunda bilgi istiyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Deniz mili, kilometre değil.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tamam yani evet.

Diğer taraftan, aynı bilgileri anlaşma yaptığınız konteyner şirketleri için de yine sizden talep ediyorum.

Evet, bir konu, yine Çin. Şimdi "Çin" deyince tüyleriniz diken diken olacak ama Amerika'yla böyle sıkı fıkı tam ilişkiler varken, işte, rahipler verilirken "Bu can bu tende olduğu sürece alamazlar, vermeyiz rahibi." deyip de sonra ne olduysa can tende ama rahip Amerika'da. Dolayısıyla Amerika'yla aranızda... Gerçi sizin bozulmaz ama neyse.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Konuya gelelim.

Buyurun.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İstedikleri her şeyi verince nasıl bozulacak?

ETİ Maden İşletmelerinin 2017 yılı Sayıştay Raporu; rapor diyor ki: "Güney Amerika ülkeleri ile teşekkül arasında Çin pazarına yönelik olarak haksız rekabete neden olan farklı gümrük vergisi uygulamaları yapılmaktadır. Bunu uluslararası anlaşmalar yoluyla çözün. Çin'in Güney Amerika ülkeleriyle olan ticari anlaşmaları gereği -yani Çin de bizim bir rakibimiz, hatırlatma gereği duyuyorum- bu ülkelerden ithal edilen borik asit ürününden gümrük vergisi alınmamaktadır -Türkiye gümrük vergisi almıyor- ancak Türkiye'den ithal edilen borik asit için Çin'in aldığı gümrük vergisi oranı yüzde 5,5." Bu sorunu çözdünüz mü, bunu soruyorum; bu sorun çözüldü mü? Hangi uluslararası anlaşma çerçevesinde bu konuyu hangi tarihte, hangi noktaya getirdiniz? Bunun da yanıtını sizden istiyorum.

Bir diğer konu, çeşitli yatırımlardan bahsettiniz, sanki böyle, geçen yıl Türkiye'de bir genel seçim yapılmış, AK PARTİ diye bir parti ilk kez iktidara gelmiş, siz de göreve gelmişsiniz ve diyorsunuz ki "İşte, şu yatırımı yapacağız, bu yatırımı yapacağız." falan. Ya, hafızam beni yanıltmıyorsa yirmi yılın üzerinde bir süredir AK PARTİ iktidar. Şimdi, bakın, ben bakıyorum, Türkiye'de bu neodyum mıknatıslarıyla ilgili, ilgili parçalar nasıl temin ediliyor biliyor musunuz? Bunların hurda cep telefonlarından bu mıknatıslar küçük küçük toplanılıyor, ancak Türkiye'deki üniversitelerde laboratuvarlarda bunlardan üretilen süper iletkenli mıknatıslar kullanılıyor; durum, vaziyet bu. Şimdi, bu neodyum mıknatısları üretebilmek adına Ferrobor üretim tesisi kurulacak; bekliyoruz, yirmi üç yıldır bekliyoruz, yirmi üç yıldır bunu bekliyoruz, hâlâ bekliyoruz. 2025 yılı Mayıs ayı diye işaret ettiniz, hâlâ daha bekliyoruz. 2025 yılı Mayıs ayında açılsa takdir, teşekkür bekleyeceksiniz ama bunca gecikmenin hesabını kim verecek? Orada kaybedilen millî servet ve toplumsal, bireysel refah ne olacak? İnsanların fakirleşmesi, depresyona girmesi, ekonomik krizin altına girmesi... Bu neodyum mıknatıslarının kullanıldığı çeşitli ürünlerin daha pahalıya satılması nedeniyle yaşadığımız toplumsal sıkıntılar ne olacak? Yirmi üç yılın sonunda da büyük büyük yazılar yazacaksınız, "Biz ferrobor üretim tesisi kurduk." diyeceksiniz, bir de alkış bekleyeceksiniz.

Şimdi geçiyorum diğer tarafa. Batarya üretiminde kullanılan Lityum Karbonat Üretim Tesisi, Eskişehir Kırka'da; pilot tesis kuruldu, üretim tesisi yok. İhale edilecek üretim tesisi ve burada üretim yapılacak. Soruyorum: Ne zaman ihale edilecek? Şu anda bu lityum karbonatla ilgili olarak batarya üretiminde kullanılmak üzere 20 milyon dolar ithalat yapılıyor. Aynı zamanda atıklarından kaynaklanan veya stok maliyeti de yıllık 1 milyon 300 bin dolar. Şimdi, siz yirmi yıl geciktiniz mi? Çarpın bu tutarı 500 milyon dolar, 500 milyon dolarlık gecikme. Hani bir yere gecikirsiniz "Kusura bakmayın, geciktim." dersiniz, işte bu gecikmeniz 500 milyon dolar.

Geçiyorum. Diğer taraftan, Kütahya Emet'te kurulacak olan borik asit üretimi için sülfürik asit tesisi nerede? Yok. Ne zaman açılacak? 2025 Mayıs. Ne tesadüf hepsi tam böyle KİT Komisyonunun sonrası. Sonra bakıyorum yine; Balıkesir Bandırma'da kurulacak olan bor nitrür tesisi için "Proje ve ihale süreci yapılmaktadır." deniyor. Ne zaman? Elektrik, elektronik endüstrisinde, atom reaktörlerinde, uçak ve roket motorlarında kullanılacak olan bor nitrürle ilgili ilk üretim, üretim tesisinde ne zaman başlayacak? Bunların yanıtını istiyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki, toparlayalım Sayın Yavuzyılmaz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet yani soru soruyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Tabii, tabii, devam edin. Sorunuzu sorun da toparlayın.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Kütahya Emet'te kurulacak olan borik asit reaksiyon ve filtrasyon tesisi için "2026 yılı." dediniz, sizden ben bu yatırımların iş takvimini istiyorum. İlk üretime ne zaman geçeceksiniz, hangi miktarlarda, ardından ertesi sene ne kadar üreteceksiniz, ilk beş yılda ne yapacaksınız, dünya piyasasının neresinde ne kadar yer almaya çalışacaksınız; sizden bunları istiyorum.

Şimdi, bir diğer yanıltıcı taraf da şu: Eti Maden İşletmesi Genel Müdürlüğüne şu anda bu salonda bulunan veya dışarıda bulunan sade bir vatandaşı alsak koysak muhtemelen o da yılın sonunda bu işletmeyi kâr ettirir, önce onun adını koyalım. Bor ve bor uç ürünlerinin dünyadaki ticaret hacmi 60 milyar dolar. Türkiye buradaki ham maddeyi veren ülke olmasına rağmen, yüzde 61'ini Türkiye sağlıyor olmasına rağmen 2024 yılındaki payımız 1 milyar 140 milyon dolar; ticaret hacmi 60 milyar dolar, bizim buradaki payımız 1 milyar 140 milyon dolar. Yani bu ne demek? Sizin burada bize anlatmadığınız bir şey var demek. Uç ürünlerde şu anda Eti Maden çok gerilerde demek, birileri alıyor bizden ham maddeyi, boru alıyor, işliyor, uç ürüne çeviriyor, sonra da katma değerli bir şekilde bunu dünya piyasalarında satıyor demek. Tekrar söylüyorum, siz bu kuruma yeni, bir iki yıllık gelmiş olabilirsiniz, zaten iki yılda bir genelde kurumlarda değişiyor da, Eti Madende biraz zaman almıştı ama o da değişti.

Şimdi, bir diğer konuyu soru olarak soruyorum: Eti Maden ile Ciner Kazan Trona Anonim Şirketi arasında nasıl bir ilişki var? Bu trona sahasında, Ankara'da Çayırhan maden sahalarının da yakınında bulunan sahada öncelikli olarak Eti Madenin tespit ettiği trona rezervi hangi tarihte neydi ve ne şekilde ihale edildi, kaç yıllığına ihale edildi? Şu anda orada güncel olarak tespit edilen trona rezerv miktarı nedir? Bu yapılan ihalenin, imzalanan sözleşmenin detaylarını sizden istiyorum. Eti Maden bu trona işletmesinden ne kadar gelir elde etmektedir?

Evet, bir diğer konu...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Son olarak...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İki tane konu; bir anma konusu var, bir de bir konumuz var, önce anmayı yapayım.

30 Kasım 2007 tarihinde Atlasjetin World Focus'tan kiraladığı İstanbul-Isparta seferini yapan yolcu uçağı Süleyman Demirel Havalimanı'na inişi esnasında 1.830 rakımlı Keçiborlu Türbe Tepe'de düşmüş, kazada 7'si mürettebat, 57 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Hayatını kaybedenler arasında Türkiye'nin enerji devi olmasını sağlayacağı söylenen toryumdan nükleer enerji projesi mimarları 6 akademisyenin olması, kazaya yönelik şüphe ve sabotaj iddialarını da beraberinde getirmiştir. 30 Kasım 2019 tarihi itibarıyla bu üzerinde büyük soru işaretlerinin bulunduğu Isparta uçağı felaketi maalesef zaman aşımına uğramış durumda. Sabotaj iddialarının odağında yer alan kazada hayatını kaybeden Boğaziçi Üniversitesinden Profesör Doktor Engin Arık, Araştırma Görevlisi Özgen Berkol Doğan, yüksek lisans öğrencisi Engin Abat ile Doğuş Üniversitesinden Profesör Doktor Şenel Fatma Boydağ, Doçent Doktor İskender Hikmet ve Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan'ın başını çektiği bu proje maalesef uzun yıllar rafa kaldırılmıştır. Bu felaket olmadan on gün önce Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu bir toplantı yapıyor ve yaptığı toplantıda da -daha önce ben bunu belgeleriyle sunmuştum- toryum konusunda araştırmaların artırılması, bütçenin yapılması ve proje güvenliğinin sağlanması konusunda da karar alınıyor; böyle bir durum. Şimdi, buradan hareketle siz Eskişehir Beylikova'da, pilot üretim tesisi kurduğunuz bu bölgede nadir toprak elementleriyle ilgili bir çalışma yaparken aynı zamanda çıkaracağınız minerallerin içinden yüzde 50'sinden de toryum elde edeceksiniz. Peki, bu toryumu ne yapacaksınız? Size sorum şu: Buradan çıkan toryumla ilgili olarak devlete ait diğer kurum ve kuruluşlarla herhangi bir mutabakat yaptınız mı? Yaptığınız mutabakatlar, sözleşmeler ve protokollerle ilgili sizden bilgi istiyorum, bunları sizden talep ediyorum.

Diğer taraftan, zaman zaman işte nükleer santrallerin ne kadar gerekli olduğu konusunda burada arkadaşlar, özellikle AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlar sürekli anlatıyorlar, anlatıyorlar da anlatıyorlar. Şimdi, bakın, bir konuya tam anlamıyla "Evet." veya "Hayır." diyerek konuların aslında daha detaylarını çalışmaktan da Meclisi de kamuoyunu da mahrum bırakıyoruz. Bunu niye söylüyorum? Şimdi, bu nükleer santral konusuna baktığımız zaman toryumun aslında ne kadar önemli bir element olduğu bir kez daha öne çıkıyor. Neden? Çünkü toryum Eti Madenin de aynı zamanda Eskişehir Beylikova'da çıkarmaya çalıştığı bir element, ayrıştıracak -şimdilik ayrıştırabilecek, belirli bir miktar- bir pilot tesisi kurdu. Bu elementle ilgili Türkiye, rezerv büyüklüğü olarak dünyada 4'üncü sırada ve nükleer bir silaha dönüşme riski bulunan nükleer santrallerdeki uranyum-235'in yerine alternatif olarak toryum yakıtlı yani toryum ergimiş tuz reaktörü şeklinde bir yakıtla aslında burada nükleer silaha dönüşme riskini de ortadan kaldırabilecek çalışmalar şu anda dünyada yapılıyor. Hatta yapan ülkelerden bir tanesi de Rusya, Rosatoma bağlı bir şirketi var, bu şirket üzerinden bu çalışmayı yapıyor. Kanada da bu çalışmayı yapıyor. Bu anlamda Türkiye, hani, böyle, Suudi Arabistan uçak yapmaz da gider, bir Avrupa ülkesinden parasını verir, uçağı alır "Benim filomda şu kadar uçak var." der ama nasıl hiçbir şey ifade etmezse nükleer santralle ilgili olarak, yakıt konusunda bir AR-GE, bir proses geliştirilmediği sürece, hem de çevreye ve doğaya uyumlu hem de rezervi Türkiye'de bulunan, hatta rezervi kendinde, kendi, bu yakıtı üretse, yurt dışına satsa, kendi ülkesinde böyle bir nükleer santral bulundurmasa bile ciddi bir gelir elde edebileceği bir kalemde bir çalışma doğru düzgün yapmıyor. Bakın, dünyada CERN'de proton hızlandırıcısı var.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Yavuzyılmaz, toparlayalım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Toparlıyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bilgilendirme için teşekkür ediyoruz. Zaten öksürüyorsunuz, ses tellerinizde...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Saraçhane'de biber gazı yemekten oldu.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sağlığınız bizim için kıymetli. Lütfen toparlayalım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Toparlıyorum.

CERN'deki proton hızlandırıcısı 23 kilometre uzunluğunda, Türkiye'deki proton hızlandırıcısı SANAEM'de var yani Sarayköy Nükleer Araştırma Eğitim Merkezinde, 40 metre arkadaşlar, o da tıbbi görüntüleme için kullanılıyor.

Şimdi, Eurovision vardı hatırlarsanız, böyle, ülkeler girerdi, küçükken ailecek, anne-baba falan izlerdik, ülkeler birbirlerine puanlar verirdi falan, Azerbaycan-Türkiye birbirine tam puan verirdi, biz de mutlu olurduk. Bir gün AK PARTİ karar verdi, "Eurovisiondan çıkacağım." dedi ve çıktı. Eurovisiondan çıkar gibi CERN'den de çıktı. Eurovisiondan çıkar gibi çıktı arkasına bakmadan ve şimdi, Türkiye'de ben Ankara Üniversitesinde proton hızlandırıcısı var diye oraya gittim, literatürü okudum ne kadarlık bir elektron hızlandırıcısı var diye. "40 metre" yazıyor her yerde."40 metre" "40 metre" Gittim oraya, sunum yaptılar: "40 metre" Ya, dedim ki ben bunu görmek istiyorum, bu elektron hızlandırıcısını. Gittim, yerine bir baktım, ölçtüm. Kaç metre, biliyor musunuz? 20 metre ya, yarısı yok. "Nerede yarısı?" dedim. "Ya işte, biz onu yapacağız da edeceğiz de..." Aynı Eti Maden işte. 2025 Mayıs ayı. 2025 Mayıs ayında hepimiz buradayız, bakalım bu tesisler açılacak mı, göreceğiz.

DURMUŞ ALİ KESKİNKILIÇ (Karabük) - Açılışa gideriz hep beraber.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Toparlayalım artık.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi son iki dakikada size bu toryumla ilgili, nükleerdeki alternatif yakıt olmasıyla ilgili aslında Türkiye'nin ne kadar ciddi bir durumda yer alabileceğini anlatmak bakımından bir detay vereceğim. Ne kadar kolay olduğu anlaşılsın, tutanaklara da geçsin. Son konum bu.

Şimdi, 50 metrelik bir proton hızlandırıcısının içine plazma hâlindeki hidrojen protonu fırlatılıyor, çekirdeği ağır bir metale çarpıyor, çekirdek parçalanıyor. Ortaya çıkan nötron demeti toryum-232'yle reaksiyona giriyor ve ortaya toryum-233 çıkıyor. O da beta ışıması yaparak devasa enerji kaynağı olan uranyum-233'ü oluşturuyor ve bu reaksiyon... Fukuşima ve Çernobil'de nasıl reaksiyon durdurulamıyor bir kaza olduğunda; yıllarca, belki bin yıl devam edecek radyasyon yayan riskli bir süreç var. Buradaysa siz proton hızlandırıcısına toryum göndermeyi kesiyorsunuz, kapatıyorsunuz ve reaksiyon kendiliğinden duruyor. Bugün Türkiye'nin toryum rezervi dünyanın elektrik ihtiyacını yüz yıl karşılayabilecek seviyede. O nedenle Eti Madenin çıkaracağı toryum bu kadar kıymetli. Aynı zamanda buradan çıkacak olan nadir toprak elementi de çok kıymetli. O nedenle, bu nadir toprak elementini işleyecek olan ileri teknoloji Türkiye'de olmadığı için çıkan nadir toprak elementleriyle ilgili tam olarak ne yapacağınızı burada açıklamanızı istiyorum.

Teşekkür ediyorum.