BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Tabii, bir iki konuyu izah etmek lazım. Geçen WhatsApp grubumuzdan da yazdınız.

Değerli arkadaşlar, bilirkişi raporunun ve görüntülerin yayılmasının ve görüntülenmesinin hukuki bir durumu var yani bizimle alakalı veya savcıyla veya... Bilmiyorum, savcılıktan da verebilirler, vermezler demem kimseye. Şu vermiş, bu vermiş ama dosyaya girdikten sonra bu tarafların -ister iddia makamının iddia ister mağdur tarafının- avukatlarının bu dosyalara, bilirkişi raporuna, görüntülere ulaşabilme imkânı var.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ulaşamıyorlar.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ulaşıyorlar, ulaşıyorlar; ben sizden sonra görüştüm, ulaşılıyor.

Böyle bir durumda nereden yayınlandı, nasıl yayınlandı, kim yayınladı bilemiyorum yani çok rahatlıkla buna hemen... Geçmişte de o bilirkişi raporu bize gelmeden çıktı, yayınlandı falan, onları da o zaman da sordum.

TÜRKER ATEŞ (Bolu) - Başkanım, bilir kişi raporu bu Komisyona gelmeden önce sisteme giriyor mu, girmiyor mu?

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Anladım işte, giriyor. Cumhuriyet Başsavcılığına verildikten sonra sisteme giriyor. Arkadaşlar, adli süreç bizden bağımsız çalışıyor, bizimle bir alakası yok, bağımsız çalışıyor. Adli sisteme girdikten sonra avukatlar ulaşıyor, herkes ulaşıyor, ulaştıktan sonra kimin tarafından onun yayınlandığını falan bilebilme şansımız yok; bu sistem böyle işliyor. Eleştiririz, doğru buluruz, yanlış buluruz ama sistem böyle işliyor. Onun için, erkenden, önceden, sonradan Komisyonla veyahut da birileriyle alakalı bir şey değil sistemin işleyişiyle alakalı. Tetkik hâkimi arkadaşımız, beni doğruluyorsun; değil mi?

KOMİSYON UZMANI ALPER AKSOY - Evet.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - İki: Değerli arkadaşlar, tabii, Bakanlar da Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde atandıktan sonra... Vekilken de atananlar var ki Çevre ve Şehircilik Bakanı öyle, Gençlik ve Spor Bakanı öyle; değil mi, vekildiler, atandılar ve Bakan oldular. Atandıktan sonra Anayasa gereği hukuki statüleri milletvekili statüsünün aynısıdır yani atanmışlara tabi...Tabii, siyaseten kullanmanızda ben bir şey görmüyorum, siyaset yapıyorsun normal zamanlarda ama bilinçli olarak anlatıyorum ki atandıktan sonra -milletvekilliğinden atansın veyahut da kamudan atansın, sivilden atansın- Anayasa’nın hükmü, milletvekillerinin hukuki süreçleri aynen ne ise Bakanların da hukuki süreci odur. Tabii, onu zaman zaman Genel Kurulda da konuşuyoruz ama bunu böyle bilmek lazım.

Soruşturma izinleriyle alakalı... Bakın, geçen hafta söyledim, yani Abdurrahman Bey kardeşimiz orada kendisinin müracaat ettiğini ve reddedildiğini... Danıştaya geliyor. Ne yaparsa o bir süreçtir. Yıllarca benim de idarecilik dönemlerimde benimle alakalı soruşturma izni istendi, verildi, verilmedi; benim de soruşturma izni verip vermediğim insanlar oldu ama hukukun süreçleri çok net ve açık. Burada hukukçu arkadaşlar var, ben onu anlatmakta bazen kendimi çok yetkin görmüyorum, uygulamadan kaynaklı bilgilerim var. Yani verir, vermez, verirse verir, vermezse cumhuriyet savcısı veyahut o mağdur taraf ilgisine göre idare mahkemesine, ilgisine göre Danıştaya itiraz eder, oradan çıkar. Hele böyle bir konuda benim kişisel kanaatim bu; ister verin, ister vermeyin, büyük bir ihtimalle -ki herkes için söylüyorum bunu- Danıştaydan döner ve herkes bu süreç içerisinde haklılığını veya haksızlığını ortaya koymaya gayret eder diye düşünüyorum; onu özellikle belirtmek istiyorum.

Tabii, benim çok alanıma girmiyor ama geçen o konuşulduğunda, o arkadaşımız, işte, Adalet Bakanlığı falan... Ben sordum arkadaşlara; oradaki başsavcıyı tanımıyorum ama telefonda birkaç defa görüştüm... Cevdet Bey miydi? İbrahim Bey'di... Yani bu, yargıçlarda oluyor. Ben yıllarca kaymakamlık, valilik, polis müdürlüğü yaptım yani eşiniz, dostunuz, arkadaşınız, dönem arkadaşınız bir sürü oluyor yani gidiyorum mesela, Ankara Emniyet Müdürü Engin, ben Bakanken, Müsteşarken benim İstihbarat Başkanımdı, arkadaşım. Yani beni orada gördüğünüze siyasi bir algıyla değil benim kırk yıllık arkadaşım veya İstanbul Emniyet Müdürü de benim Yardımcımdı veya gidiyorsunuz, bir kaymakam olarak, vali olarak beraber çalışmışsınız. Yani onları bence Adalet Bakanlığının veya onun, bunun... Bunları çok şeye almamak lazım. Her şeyden şüphe etmeme adına söylüyorum, her kurum için söylüyorum. Bunların, hele hele yargı sürecinin böyle bir olayda vicdanlarıyla karar vereceklerine inanıyorum, hiç kimsenin onları etkileyebilme şansı, imkânı olmaz, etkilemeye niyetlenenler de olursa Allah onlara sorar. Yani bu dünyanın bu tarafı da var, o tarafı da var, hepimizin çoluğu çocuğu var; kusura bakmasınlar, bunu açık açık söyleyeyim.

TUBA KÖKSAL (Kahramanmaraş) - Biz de soralım.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Biz soracağız da yani...

TUBA KÖKSAL (Kahramanmaraş) - Allah zaten soracak, işine karışmayalım.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Katılıyorum Tuba Hanım, Allah zaten soracak ama bu kadar insanın -78 canın- yandığı bir yerde bu kadar küçüleceğine inanmıyorum ben, inanmak da istemiyorum.

MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Küçülüyor, küçülüyor.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ailelerin iddiası...

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ednan Bey, ben kişisel görüşümü söylüyorum.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - İki yerde görülmüş o arkadaş, hem Bakanlıkta görülmüş hem Başsavcının odasında görülmüş; konuya dair yorumlar yapıyor.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ya, başsavcılık... İşte, diyorum ya...

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Tutanaklarda da var.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ben bilmiyorum o kadarını ama şunu söyleyeyim: Ben de kamuda otuz yıl çalışmış bir insan olarak şu anda tanıdığım bir sürü vali var, kaymakam var, polis müdürü var, hâkim ve savcı var; vallahi, onlarla da zaman zaman oturup kalkıyorum, eşimin mesleği dolayısıyla da -benim eşim de savcı- hâkim ve savcı arkadaşlarla da çok oturup kalkıyorum.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Başkanım, bunlarda bir sorun yok.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Yani şüpheyle bakmamak lazım, iyi niyetle bakalım.

ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Biz çok şüpheyle bakmıyoruz, siz çok iyi niyetle bakıyorsunuz.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Bakmamak lazım yani bakmamak lazım. Ben yargı süreçlerinin adil yürüyeceğine de inanıyorum diyorum.

Çok teşekkür ediyorum.