| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/517) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 14 .01.2016 |
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Öncelikle, tekrar arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Burada Sayın Günal "Yerli üretimin durumu nedir?" diye sordu. Özellikle şunu ifade edeyim: Şu anda Türkiye'nin gübre üretiminde kurulu kapasitesi 5,4 milyon ton. Peki, ne kadarını kullanabiliyoruz? Şu anda kapasite kullanım oranımız yüzde 66. Yani aslında Türkiye bütün gübre ihtiyacını yerli kaynakla karşılayabilir çünkü biraz önce "Karıştırdık." dedik ama Türkiye'nin 2014 yılında kendi üretimi 3 milyon 547 bin ton -küsuratı söylemeyeyim- ithalatı da 3 milyon 167 bin ton yani yüzde 50, yüzde 50. Toplam tüketimin yaklaşık yüzde 50'sini yerli üretimle, yüzde 50'sini de ithalatla karşılamışız. Bunun en önemli sebebi -biraz önce söyledim- dünyadaki doğal gaz fiyatlarının yükselmesi doğal gazı olan ülkelerin üretimini de çok cazip hâle getirdi. Şimdi, siz İran'ı düşünün. Alttan doğal gazı alıyor, oradan amonyak elde ediyor ve amonyağı elde ettikten sonra onu amonyum nitrata, işte diğer gübrelere çok kolaylıkla dönüştürebiliyor. Burada Türkiye'nin rekabet etmesi çok kolay değil. Biliyorsunuz, petrol fiyatlarını altı ila dokuz aylık sürede doğal gaz fiyatları takip ediyor. Dünyada da doların değer kazanması, sadece Türk lirası karşısında değil, neredeyse bütün para birimleri, özellikle gelişmekte olan ülkelerin para birimleri karşısında değer kazanıyor olması bizim o petrol fiyatlarındaki düşüşü biraz sınırlıyor. Böyle bir sıkıntımız var orada. Dolayısıyla, aslında Türkiye İran'la aynı şartlarda doğal gazı elde edebilse -çok samimi söylüyorum- bu kapasite kullanım oranı yüzde 66'dan çok rahatlıkla yüzde 90'ları geçer ama şu anda bunu elde etme şansımız yok. Dolayısıyla, burada yerli üretimde yüzde 66 kapasiteyle çalışıyoruz.
Özellikle Sayın Tamaylıgil'in bu patlayıcı yapımıyla ilgili konusunu biraz sonra ilgili arkadaşımız cevaplayacak, o konuyla ilgili bilgi notu kendi elinde var.
Şimdi, Sayın Sındır'ın "KDV indirimiyle tüketiciyi korumuyorsunuz." diye bir sorusu var. Aslında, bu, direkt tüketiciyi korumaya yönelik bir adım. Bu sadece KDV'den tam istisna getirmek, bunun için tali komisyon kurup uzun uzun tartışmak çok vakit kaybı olur, ha tarımı tartışacaksak ayrı konu yani tarımla ilgili genel tartışma yapacaksak. Ama, şimdi, tam istisnanın ne olduğunu... Burada hem Sayın Kuşoğlu hem Sayın Temizel bu konularda uzun yıllar çalışmış, çok deneyimli arkadaşlar, Sayın Günal yine aynı şekilde, benim bilmediğim, belki bu konuyu çok çalışmış arkadaşlarımız var, bizim grubumuzdan da arkadaşlarımız var. Burada peki niye yüzde 1 varken bunu tam istisna kapsamına alıyoruz? Bunu bir kere, bir, bu noktada üreticilerle de görüşerek yaptık yani bu şey oluşurken. Peki, niye yaptık? Burayı biraz önce Adnan Bey izah etti, eğer yüzde 1 olursa biz yerli üreticiye, ithalatçıya hemen KDV iadesi yaparken yerli üreticiyi yaklaşık bir yıl kadar bekletiyoruz; o, yerli üretimi bir finansman yüküne doğru zorluyor, yerli üretimin aleyhinde bir durum oluşuyor.
İkincisi: Sayın Temizel'in, gerçekten genel perspektifle baktığımızda, haklı olabileceği nokta, tam istisna kapsamına aldığınız zaman pek çok mahzur ortaya çıkabilir mi? İşte, KDV yükü üreticinin üzerinde kalır diyoruz. Benim daha önceden bu İGSAŞ'tan dolayı bildiğim bir konuydu ama arkadaşlarımız da teyit ettiler. Mesela, şu anda üre üretiminde ham madde maliyeti toplam maliyetin yüzde 92'si. Yani, ürenin yüzde 92'si doğal gaz, kalıyor yüzde 8'i. Yüzde 8'den oluşan KDV, aslında yerli üretici için o kadar da sırtında taşıyamayacağı bir yük değil. Ama yüzde 1 olduğu zaman, yüzde 18 ile yüzde 1 arasındaki farkı bir yıl taşımak zorunda. Bunun...
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - 18'lik bir şey kalmıyor Sayın Bakanım. Teslimler de yüzde 1 yani ham madde teslimleri de yüzde 1, ürün teslimleri de yüzde 1, arada yüzde 18'lik bir şey yok.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Yani, şunu söyleyeyim, sonuçta, Bakanlar Kurulunda tartıştığımız kadarıyla söyleyeyim: Bizim burada amacımız nedir? Tüketicinin gübreyi KDV'siz kullanması yani yüzde 18 daha ucuz kullanması, doğru mu? Bunu yüzde 1 KDV koyduğumuzda sağlayamıyoruz, bunu tam istisna kapsamına alırsak ancak sağlayabiliriz dedik. İşte, Sayın Bursa Milletvekilimiz Orhan Sarıbal "Ya, yüzde 5 düştü." dedi. Tarım Bakanlığımız şu anda gübrenin fiyatını günlük takip ediyor. Bakın, burada amonyum sülfat 21 yüzde 12 düşmüş, işte, 26 dediğimiz yüzde 15 düşmüş, 33 dediğimiz amonyum nitrat yüzde 13 düşmüş, üre yüzde 16 düşmüş, DAP yüzde 13 düşmüş; 20.20.0 da yüzde 17 düşmüş. Burada şu andaki gübre fiyatlarının bu KDV indirimi sonrasında yani 1 Ocaktan itibaren düşüşü yüzde 12 ila yüzde 17 arasında, yüzde 5 değil, onu düzeltmek gerekiyor.
Bu arada, son bir haftada, biliyorsunuz, dolar kurunda da dünyayla orantılı yüzde 3'lük bir artış oldu. Buna rağmen böyle bir düşme oldu. Bu noktada da tabii "Gübre düşecek." diye ertelenen talebin bir anda artışından dolayı da bunun bir olumsuz etkilenmesi var. Ama şunu ifade etmek durumundayız: Biz bunu tüketici için yapıyoruz, çiftçimiz için yapıyoruz. Çiftçimiz eğer bundan faydalanamayacaksa biz Hükûmet olarak bunun gereğini anında yerine getiririz, bunda hiç tereddüdünüz olmasın. Tarım Bakanlığımız bu fiyatları yakinen takip edecek ve bu fiyatların eğer gerçekten üreticiye yansıması yüzde 18'in altında olursa, tabii ki dolar kuru, dünyadaki fiyatların yükselmesi, bütün bunların çerçevesinde gerekli müdahale yapılacak.
Peki, bunun bütçeye getireceği ek yük nedir? Bu, değerli arkadaşlar, gübrede yıllık 1 milyar Türk lirası, yemde de 1,4 milyar Türk lirası, toplamda da 2,4 milyar Türk lirası ek yük getirecek bütçeye. Ama bu çiftçimize helal olsun. Bu, çiftçimiz için üretimin artışı açısından hiçbir şekilde... 18'den 0'a inerse. Şu anda 1'e indi ama...
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - 1'e indi artık yani 1'e indikten sonra yeniden 18 yükünü yapamazsınız. 1'e inince sadece 70 milyon liralık... Hepsi o kadardır.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, hayır, şimdi, şöyle: Sayın Temizel, 1'e daha bir hafta içerisinde indiği için yani 1/1/2016 itibarıyla indiği için orada bir yıl sonunda yani 1/1/2016'yla 1/1/2017 arasındaki süreçte 2,4 milyar TL yük gelecek bütçeye. Bu, verilen önemli bir destektir, teşviktir. Bu açıdan değerlendirmek... Bence çiftçimiz açısından son derece önemli bir destek olacağını söyleyeyim.
Piyasa kontrolünün yapılması konusunda Tarım Bakanlığımız gerekli tüm hassasiyeti gösterecek; biz de üretim noktasında, Sanayi Bakanlığı olarak bu üretimin yerli imkânlarla karşılanması noktasında özel bir gayret göstereceğiz. Fakat, burada biraz önce söyledim; sadece KDV'yi sıfırlamakla üretimi artırma imkânınız olmuyor. Çünkü, Türkiye Dünya Ticaret Örgütü üyesi, ithalatta sınırlamaları var. Bu noktada baktığınızda biz üretimi cazip hâle getirmek için gerekli destekleri veriyoruz, teşvikleri veriyoruz ama ham madde noktasında rekabet edebilir noktaya geldiğimizde yerli üretimin artışında çok ciddi bir ivme olur. Bunu özellikle bu şekilde ifade etmek istiyorum.
Bunun dışında, özellikle, arkadaşımız, Sayın Tamaylıgil'in patlayıcılarla ilgili sorusunu bir cevaplasın, ondan sonra...
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, şöyle söyleyeyim: Burada, bir kere, bir: Biraz önce ifade ettim, bizim aslında şu anda 5,4 milyon tonluk kapasitemiz var ama bunun yüzde 66'sını kullanabiliyoruz. Bunun sebeplerinin başında da doğal gazın pahalı olması geliyor. Burada doğal gazın 2002'den itibaren, hakikaten -ciddi bir- petrol fiyatı yükseldikçe bu noktada rekabet gücümüz azaldı. Ben o dönemden yakinen bildiğim için -o ilin o dönemde İl Başkanıydım, sonra milletvekili olarak yakinen takip ettim- her petrol fiyatının artışında İGSAŞ'ın rekabet gücü azaldı. Uzun bir süre Hükûmet sübvansiyon uyguladı ama belli bir süre sonra artık ara çok açılınca sübvansiyon da uygulanamaz hâle geldi ve üretim çok azaldı, bazen durdu. Bazen fiyatlar dünya fiyatlarına biraz yaklaştığı zaman üretim yapıldı. Şu anda da bildiğim kadarıyla, ben İGSAŞ'ı söyleyeyim, yüzde 50 civarında bir kapasiteyle çalışıyor. İGSAŞ, bugün, diyelim ki doğal gazı uygun fiyatta, İran'la aynı fiyatta kullanabilse yüzde 100 kapasiteye ulaşabilir ve bunun anlamı şu: Türkiye özellikle üredeki ithalatını belki yarı yarıya azaltabilir ama burada ithalatın azaltılmasıyla ilgili asıl şey şu: Bir, burada yapısal dönüşüm programlarında yerli üretimin desteklenmesi var; iki, KDV'ye tam istisna getirilerek yerli üreticinin finansman yükünü bir yıl taşımasının önüne geçilmesi var. Bu da yerli üreticiye doğrudan değil, belki dolaylı destektir.
Ama bunun sadece Türkiye'nin sorunu olmadığını bilmemiz lazım. Yani, bu, gübreyle ilgili konu sadece Türkiye'nin sorunu değil; bu, doğal gaz bağımlısı olan ülkelerin ortak sorunu. Bunun inşallah önümüzdeki süreçte makul fiyatlar oldukça biz de veya işte... Biliyorsunuz yani enerji şu anda dünyanın en kritik konularının başında geliyor. "Bu enerji politikaları çerçevesinde ne kadar iyisini yapabiliriz?"e daha fazla yoğunlaşmak durumundayız.
Evet, buyurun.