KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT KAYA (Antalya) - Sayın Başkan, Kıymetli Komisyon üyeleri, değerli TRT yöneticileri ve bürokratlar; öncelikle geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Meclis Başkan Vekili Sayın Sırrı Süreyya Önder'e Yüce Allah'tan rahmet diliyorum.

Ayrıca, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'e yapılan alçakça saldırıyı da şiddetle kınıyorum. Bu menfur saldırının arkasındaki karanlık ellerin de en kısa sürede açığa çıkarılmasını temenni ediyorum.

Eğer mevzu bahis TRT ise aslında tüm meseleyi tek bir hususa indirgemek mümkün: "TRT gerçekten bir devlet kanalı mı ya da kamu yayıncısı mı, yoksa Hükûmetin kanalı mı?" diye sorarak başlamalıyız tüm konuşmalara. TRT'nin yasayla tanımlanan tarafsızlık ve çoğulculuk ilkelerinden uzaklaştığını anlamak için sadece Kurumdaki Yönetim Kurulu atamalarının doğrudan siyasi iradenin kontrolünde gerçekleştiğini düşünmek yeterli aslında. Bu yapı, editöryal bağımsızlığı ortadan kaldırarak TRT'nin asli işlevini Hükûmete şirin görünme çabasına dönüştürüyor. Örneğin, seçim dönemlerinde RTÜK raporlarına yansıyan veriler TRT Haber'in Cumhur İttifakı'na ayırdığı süreyi Millet İttifakı'ndan 10 kat fazla tuttuğunu ortaya koymuştu; muhalefet liderlerinin grup konuşmaları ise sıkça sansürleniyor, yayınlanmıyor veya özet geçiliyor. Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsünün Dijital Haberler Raporu, kamu yayıncısı statüsündeki bir kanal için kabul edilemez bir güven düşüşü olduğuna da işaret ediyor. 2023'te güven oranı yüzde 48 olan TRT için bu oran 2024'te yüzde 45'e geriledi. Sadece bir yılda en çok güven kaybı yaşayan Kurumdan bahsediyoruz ve üstelik bu Kurum sözde kamu yayıncısı. Düşünsenize, NOW habere duyulan güven oranı yüzde 60, Cumhuriyet'e duyulan güven yüzde 54 iken TRT'ye duyulan güven yüzde 45. Allah var, yüzde 35 güven duyulan A Haber'den ve yüzde 36 güven duyulan ATV'den iyi durumda ama onlar gibi olmak konusunda daha hızlıca ilerliyor TRT. Bir kurum olarak TRT'de ve onun çalışanlarının bir kısmında Hükûmete şirin görünme çabası adına yok yok resmen. Mesela, TRT World'ün Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığı tarafından yabancı Hükûmet temsilcisi olarak FARA kaydına alınması bağımsız yayın iddialarını çürütmüyor mu sizce de? Tarafsızlık algısını tesis etmiş olsa neden ona ajan muamelesi yapsınlar? Bayburt Muhabiri Murat Söylemez'in muhaliflere suikast iması yaptığı paylaşım Kurumun etik zaafını gözler önüne sermiyor mu sizce de? TRT'de işe girme ya da terfi kriterleri arasında, Dışişleri Bakanına "Hakan Başkan." demek ve "Sesi yüksek çıkanları öte tarafa yollamalı." demek var da bizim mi haberimiz yok? Sayıştay denetimleri, TRT yöneticilerine sağlanan haksız menfaatleri ve usulsüz ödemeleri raporlamış, mali hesaplardaki gölgeli yapıyı ortaya koymuştu. TRT'nin görev tanımına AKP'ye şirin görünen yapımcıları, ajansları finanse etme görevi eklendi de bizim mi haberimiz yok? TRT'de yapılan işe alım sınavlarında yüksek puan alan adaylar yerine siyasi yakınlığı veya bağlantısı olan düşük puanlı adayların tercih edilmesi liyakat ilkesinin zedelenmesine yol açmıyor mu sizce de? Bir zamanlar haberciliğin, yayıncılığın okulu olarak anılan Kurum, yandaşları işe yerleştirme hâline mi geldi acaba?

TRT'ye asli görevinin kamu yayıncılığı olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum ve eğer TRT gerçekten bir kamu yayıncısı olduğunu iddia ediyorsa ona bir davetim var: Vatandaşlarımızın yarısından çoğu Sayın Ekrem İmamoğlu'nun yargılanma süreciyle ilgili şeffaf bilgilendirme beklentisi içinde. O zaman, TRT buyursun da tüm dava sürecini canlı yayınlasın. Böylece, gerçek yayıncılık misyonlarını muhalefet ayağında da gösterebilirler; aksi hâlde, kamu yayıncılığı iddiası yalnızca bir maskeden ibaret kalacaktır.

Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.