KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET AKALIN (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar; Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüyle ilgili bazı değerlendirmeler yapmak ve ardından da bazı sorular yöneltmek istiyorum.

Birincisi: TİGEM'in tohumculuk faaliyetleri stratejik öneme sahiptir ancak denetimlerde özellikle İç ve Orta Anadolu ile Trakya'da üreticilerin ihtiyaç duyduğu buğday tohum çeşitlerinin yeterince üretilmediği, satışların büyük oranda Güneydoğu'da rağbet gören Ceyhan-99 çeşidinde yoğunlaştığı görülmektedir. Bu durum, kurumun bölgesel ihtiyaçlara yanıt veremediğini ve piyasa düzenleme görevini etkin şekilde yerine getiremediğini göstermektedir. Sorum şudur: TİGEM neden farklı bölgelerin talep ettiği tohum çeşitlerini üretmemektedir? Bu durum planlama, ıslah süreçleri veya pazar analizlerindeki eksikliklerden mi kaynaklanmaktadır? Bu eksikliğin tohum piyasasına, kamu-özel denge yapısına ve çiftçinin erişimine etkisi nasıl değerlendirilmektedir?

Hayvancılıkta da benzer yapısal sorunlar söz konusudur. 2019-2021 arasında yalnızca büyükbaş hayvanlarda 18.337 hayvan hastalık nedeniyle sürüden çıkarılmış, çoğunluğu tedavi edilemeyen hastalıklar nedeniyle elden çıkarılmıştır. Karacabey'de 2.050 hayvanın telef olduğu Brusella salgını ise ciddi kurumsal zafiyetin göstergesidir. Oysa bu hastalıkların önemli bir kısmı aşıyla önlenebilir niteliktedir. TİGEM yönergelerinde hijyen, aşılama ve kayıt gibi düzenlemeler olmasına rağmen uygulamadaki yetersizlikler salgınların ve ekonomik kayıpların tekrarına yol açmaktadır. Besilik fiziki koşullar da yetersizdir. Havalandırma, hijyen ve hayvan refahı konularında eksiklikler bağışıklığı düşürmekte ve hastalık riskini artırmaktadır. Sorum şudur: Hayvan hastalıklarıyla mücadele neden etkin biçimde yürütülmemektedir? Tarım ve Orman Bakanlığının bu konuda yetersizliği kurumsal koordinasyon eksikliğinden mi yoksa önceliklendirme ve bütçe sorunlarından mı kaynaklanmaktadır?

Bir diğer kritik konu ise yerli sığır ırklarının hızla azalmasıdır. 2000'de yüzde 39 olan yerli ırk oranı 2022'de yüzde 7,3'e düşmüştür. Kültür ırklarının yaygınlaşması ise iklime uyum, hastalıklara direnç ve mera kullanımı açısından ciddi sorunlara yol açmaktadır. TİGEM ana statüsü gereği damızlık üretiminin yanı sıra hayvan ıslahı ve araştırma faaliyetlerinden de sorumludur ancak bu alanda kayda değer bir adım atılmamış, örneğin Karacabey montofonu gibi başarılı melez ırk projeleri terk edilmiştir. Bu politika tercihi, bilimsel değil kısa vadeli üretim ve ithalat odaklı bir anlayışa dayanmaktadır. Bu kapsamda sormak isterim: Yeni melez ırk geliştirme programları neden başlatılmamıştır? Karacabey montofonu neden terk edilmiştir ve bu kararın arkasında hangi bilimsel gerekçeler vardır?

TİGEM üniversitelerle iş birliği yaparak hem yerli genetik kaynakları koruyacak hem de yüksek verimli ırklar geliştirecek projeleri hayata geçirmeyi planlamakta mıdır? Hayvansal üretimi daha sürdürülebilir ve ekonomik kılmak adına meralardan etkin faydalanmayı hedefleyen ve kültür ırklarının sınırlılıklarını dikkate alan somut adımların bir an önce atılması gerekmektedir.

Bir de kenevirle ilgili birkaç soru sormak istiyorum: Şimdi, tabii ki siz kenevir tohumu ürettiniz ve Tarım Bakanlığından 22 ile endüstriyel kenevirle ilgili izin verildi ancak bildiğim kadarıyla bu üretimler gerçekleşmedi, sadece tohumlar üretildi ve endüstriyel kenevir üretimi gerçekleşmedi; ilk olarak bunun sebebini sormak istiyorum veya üretildiyse ne kadar üretildi, onu öğrenmek istiyorum. İkincisi de tıbbi kenevirle ilgili, tıbbi kenevirin tohum ıslahı çalışmalarını yapıyor musunuz, var mı, yaptınız mı; bir de bunu öğrenmek istiyorum.

Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Teşekkür ediyorum.