KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN YEGİN (Ankara) - Evet Sayın Kalaycı Başkanımıza bu güzel konuşması, değerlendirmesi için çok teşekkür ederiz.

Sayın Önder'in vefatından dolayı duyduğumuz üzüntüyü biz de ifade etmek istiyor ve başınız sağ olsun diyoruz sizlere de.

Şimdi Türkiye'de bir anayasa değişikliği yapılması gerektiğine, bir yönetim değişikliği yapılması gerektiğine ilişkin bir kanaat oluştu; sistemin tıkandığı görüldü, milletin karşısına çıkıldı; şeffaf bir şekilde herkes doğrusuyla eksiğiyle, fazlasıyla yanlışıyla bu konuyla ilgili ne düşünüyorsa millete derdini arz etti, bir yönetim değişikliğine gidilmesi gerektiğini millete anlattı; millet -Allah razı olsun- her zaman olduğu gibi yine muhalefetin olayı çarpıtıp farklı noktalara taşıyıp götürmesine dönük yaklaşımlarına çok fazla itibar etmedi ve Cumhur İttifakı'nın tezlerinin arkasında durdu, bir yönetim değişikliği oldu ve Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçtik.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sonuçlarını da ağır bir şekilde ödüyoruz.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Onunla uğraşıyoruz şu anda.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, bu değişiklik sonrasında da Parlamenter hükûmet sisteminden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildi...

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ne söylediysek hepsi bir bir oldu.

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...ve o dönemde de kanunla Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Bakanlar Kuruluna Anayasa'da yapılan değişikliklere ilişkin uyum sağlanması amacıyla çeşitli kanun ve kararnamelerde değişiklik yapılması konusunda bir yetki verildi ve verilen bu yetki çerçevesinde de birtakım düzenlemeler yapıldı; teferruatlarını Sayın Canbey söyledi, arkadaşlar da konuşurken söyledi, tekrar olmasın. Daha sonra da Anayasa Mahkemesi kanun hükmünde kararnameyle getirilen hükümlerin bir kısmını ve kanun hükmünde kararnameyle düzenlenemeyecek hususları içerdikleri veya kararnamenin dayanağı olan yetki kanununun kapsamında olmadıkları gibi gerekçeyle iptal etti. İptal kararlarının oluşturacağı hukuki boşluğun doldurulması ve uygulamada yaşanabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla da Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçelerine uygun bir şekilde iptal edilen hükümlerin kanunla düzenlendiği bir çalışma geliyor. Bir önceki toplantımız da öyleydi, bu da öyle, bir sonraki toplantımız da öyle olacak ve belki bununla ilgili bir kez daha Komisyonumuz toplanacak. Bunu angarya görmek, "Meclisi boşuna çalıştırıyorsunuz, bunlar şöyleydi, böyleydi." diye burada böyle küçük düşürücü bir yaklaşımla meseleye yaklaşmak doğru değil. Vekilsiniz, vekiliz, işimiz bu; oturacağız, bir yerde bir eksiklik varsa bunu angarya görmeyeceğiz. Kanun hükmünde kararnameyle yapılmışsa, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılmışsa, Anayasa Mahkemesi kendi yetkisini kullanmış ve "Bunu bu şekilde düzenleyemezsiniz, kanunla yapmanız lazım." demiş ise, iptal etmiş ise biz de oturacağız, bunu yapacağız.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Kamu kaynaklarının etkili, verimli kullanımı diye bir şey var.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bu angarya değil, bu bizim işimiz. Bize işimizi...

CAVİT ARI (Antalya) - "Angarya" diyen olmadı bir kere.

ORHAN YEGİN (Ankara) - İşinizi angarya gibi görüyorsunuz, çalışmak zorunuza geliyor.

CAVİT ARI (Antalya) - "Angarya" diyen olmadı, çarpıtmayın.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Kamu kaynaklarını da verimli, etkili kullanmak diye bir şey var. Aynı işi on kere yaparsan...

ORHAN YEGİN (Ankara) - 2 defa daha toplanmak, 2 defa daha sabahın onunda gelip şurada toplanmak zorunuza gidiyor, "Angaryayla uğraşıyoruz." diyorsunuz. Bunlar angarya değil, bunlar yapılması gereken şeyler.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Çarpıtıyorsunuz.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Meclisi çalıştıramıyorsunuz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Meclis yetkisini kullanmış, Meclis yetkisini kullanmış, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname yapma yetkisi vermiş; onlar yetkisini kullanmış, kanun hükmünde kararname yapmış; ondan sonra o kararname işlemiş. Anayasa Mahkemesi de "Kanun hükmünde kararname yaptın, evet ama şunları kanun hükmünde kararnameyle yapamazsın yahut da bunun dayanağı tuttuğun maddenin yetkisine girmez bu. Bunu başka bir şeyde yapman lazım." demiş, yetkisini kullanmış. Önümüze bir iş gelmiş, biz de şimdi bunları kanunla yapıyoruz.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Demek ki bir kanunsuzluk yapılmış ama.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Veli Ağbaba'ya az önce dedim ya "Bir tane doğru söylüyorsun; o doğrunun peşine on tane, yirmi tane yanlış ekliyorsun." diye. Şimdi, Sayın Ağbaba sabah nasıl başladı? "Anayasa Mahkemesi kalkmış 'Bu, Anayasa'ya aykırı.' demiş, 'Böyle şey olmaz.' demiş; bunları iptal etmiş. Siz getirip burada yeniden 'Sen kimsin Anayasa Mahkemesi? Seni takan kim?' diyorsunuz." diye olayı öyle bir çarpıtıyorsunuz, öyle bir yanlış gösteriyorsunuz ki daha önce defalarca yaptığınız örneğe yeni bir örnek ekliyorsunuz.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Yok, çarpıtma yok orada.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Evet, şu doğrudur: Anayasa Mahkemesinin bir iptali söz konusudur. O cümlelerde tek doğru olan şey budur, onun dışındaki her şey yanlıştır, abartılıdır, köpürtülmüştür, çarpıtılmıştır.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Demek ki kanunsuz yetki kullandınız.

ORHAN YEGİN (Ankara) - O doğruya eklenecek doğru da şudur: Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği iptal gerekçelerine uygun bir şekilde maddeler aynen veyahut da yeni bir iki madde de eklenerek kanunla yapılmak üzere buraya gelmiştir. İşinizi angarya bellemeyin. Bu sizin işiniz, milletvekilisiniz, çalışacaksınız, çalışmak zorunuza gitmesin.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Ya, böyle bir üslup var mı Allah aşkına?

CAVİT ARI (Antalya) - Biz çalışıyoruz da biraz da siz çalışın. Genel Kurul siz olmadığınız için defalarca kapanıyor.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hayır, sizin yüzünüzden kapanıyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi...

CAVİT ARI (Antalya) - Buraya gelip siz...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi...

CAVİT ARI (Antalya) - Burada defalarca söylüyoruz "Anayasa'ya aykırı düzenleme yapıyorsunuz." diye.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, yeni sistemde...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Arkadaşlar, lütfen karşılıklı konuşmayalım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yeni sistemde çalışmak zorunuza gidiyor.

CAVİT ARI (Antalya) - Defalarca söylüyoruz, Anayasa Mahkemesinden geri geliyor.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sizin yüzünüzden kapanıyor.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sayın Arı, siz Genel Kurulda 20 kişi duruyorsunuz.

CAVİT ARI (Antalya) - Doğru iş yapın, doğru!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Çalışmak zorunuza gittiği için "Meclis kapansın." diye yoklama istiyorsunuz.

CAVİT ARI (Antalya) - Angarya gören sizsiniz!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Çalışmak zorunuza gittiği için "Meclis kapansın." diye yoklama istiyorsunuz. Sonuçta, Genel Kurulda olduğunuz hâlde yoklamaya girmiyorsunuz Meclis kapansın çalışmasın diye.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Kapanmıyor mu?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Çünkü çalışmak işinize gelmiyor, çalışmak istemiyorsunuz siz.

CAVİT ARI (Antalya) - Orada sizin üçte 2'niz yok, sizin yüzünüzden Genel Kurul kapanıyor. Görüşmelerde 10 adamınız yok be! Yazıklar olsun!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz, böyle bir muhalefetsiniz; siz, seçildiğiniz Meclis çalışmasın diye, seçildiğiniz Genel Kurul Mecliste çalışmasın diye Mecliste olduğu hâlde yoklamalara girmiyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, bir dakika...

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Hadi getirin, emeklinin maaşı artsın! Hadi getirin, asgari ücret artsın! Hadi getirin, çiftçiye teşvik verin!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika arkadaşlar, lütfen, konuşulanlar anlaşılmıyor.

CAVİT ARI (Antalya) - Çarpıtarak ve iftira atarak konuşamaz!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Söz aldığınızda...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, Meclis Genel Kurulundayken...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Veli Ağbaba konuştu, sizler konuşacaksınız söz aldığınızda.

Lütfen devam edin.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, Meclis Genel Kurulunda olduklarında, yoklama istediklerinde orada oldukları hâlde sisteme girmedikleri yalansa...

CAVİT ARI (Antalya) - Orada olmak sizin göreviniz, sizin!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey...

CAVİT ARI (Antalya) - Yoklamayı talep eden biziz, çarpıtma! Çocuk mu kandırıyorsunuz?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, mikrofonunuzu açacağım.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sizin çıkardığınız kanunlarda vatandaşın lehine bir şey yok, sizin çıkardığınız kanunlarda milletin işine yarayan bir şey yok; o yüzden.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Arkadaşlar, lütfen...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Yalnız, Meclisi birinci parti olarak siz çalıştırmak zorundasınız.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Siz de çalıştırmamak zorunda mısınız?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Söylediklerimizi dinleyin.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, sürenizi başlatıyorum.

Devam edin lütfen.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, Sayın Usta diyor ki: "Vekiller teklif verecekti. Şimdi vekiller mi veriyor? Cumhurbaşkanı hazırlıyor, 2 vekil kurban seçiliyor."

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Altı aydır Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği maddeleri görüşüyoruz.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Yazık günah ya!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kardeşim, milletvekili dediğin her konuda yüzde yüz bilgi sahibi insan değildir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Halkın sorunu varken onu konuşalım yani.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kimimiz hesaptan anlarız; kimimiz enerjiden anlarız; kimimiz madeni biliriz; kimimiz sağlıkçıyızdır, hastalığı biliriz; kimimiz ilacı biliriz; kimimiz savunma sanayisinden gelmişizdir, mermiyi biliriz ama bombayı bilmeyiz; kimimiz barutu biliriz, nişanı bilmeyiz. Her birimizin noksan ve tam tarafları vardır. Biz otururuz, bilmediğimiz konularda istişare yaparız. Sahada geziyoruz, vatandaş bizden kanun istiyor. Sivil toplum örgütleriyle görüşüyoruz, diyorlar ki...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - O zaman staj ve çıraklık mağdurlarının mağduriyetiyle ilgili, taşeronlarla ilgili kanunu, emeklilikte adalet arayanların kanununu çıkaralım hadi!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sivil toplum, sivil toplum örgütleriyle görüşüyoruz. Kimi turizmci diyor ki: "Benim şöyle bir kanunla ihtiyacım var."

CAVİT ARI (Antalya) - Turizmci mağdur.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ormancı diyor ki: "Benim şöyle bir kanuna ihtiyacım var."

CAVİT ARI (Antalya) - Turizmci mağdur, turizmci şu an mağdur. Türkiye'de başta Antalya olmak üzere bütün turizmcileri mağdur ettiniz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Mobilyacı diyor ki: "Şöyle bir kanuna ihtiyacım var." Memur diyor: "Böyle bir kanuna ihtiyacım var." Çalışan diyor: "Böyle bir kanuna ihtiyacım var."

CAVİT ARI (Antalya) - Bütün turizmci şu an sezonunu açtı, mağdur durumda. Gidin, biraz oralarla ilgilenin, binlerce insan mağdur şu an.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Doktor diyor: "Böyle bir kanuna ihtiyacım var." Herkes farklı bir şey söylüyor kardeşim. Oturuyoruz, tartışıyoruz işi bilen...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Etki analizine bakılıyor, inceleniyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, Başkanım...

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Biz neyi tartışıyoruz? Memurun derdini mi çözüyoruz, emeklinin derdini mi çözüyoruz?

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Hiç birini yapmıyorsunuz. Avukatlar paralel baro mu istiyordu? 81 ilin barosu karşı çıktığı hâlde ikinci baroyu kurdunuz ya. Kimin isteğiyle mesela?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Evet, arkadaşlar, lütfen...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz bütün meseleleri insanlarla tartışıyoruz, sivil toplum örgütleriyle görüşüyoruz, o konuda sahada çalışanlarla görüşüyoruz, vatandaşla konuşuyoruz, bu işin yürütmesini yapan Hükûmetle, Hükûmetin bürokratlarıyla görüşüyoruz, diyoruz ki: "Nedir mesele? Bir anlatın bize. Ne yapabiliriz? Sizin bir öneriniz var mı? Önerinizde şurası sizce eksik mi? Burası fazla mı?" Tartışıyoruz, sonra onu bir metne dönüştürüp getiriyoruz. Kardeşim, bunları biz getiriyoruz biz.

CAVİT ARI (Antalya) - Sahada bir tane AK PARTİ'li vekil göremiyoruz aylardır. Antalya'da turizmci şu an perişan vaziyette sayenizde. Antalya'da turizmci perişan.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hükûmet de diyor ki: Benim işlerimi yürütebilmem için şöyle kanunlara ihtiyacım var."

CAVİT ARI (Antalya) - Antalya'da turizmci perişan, her yer kapandı.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ne çıkardınız mesela? Kim istedi? Barolar mı istedi?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Değerli vekillerim, lütfen, söz taleplerinizi karşılıyoruz, böyle karşılıklı bir yere varamayız.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Evet, Hükûmetin de isteği kanunları getiriyoruz. Elbette, Kabinenin de ihtiyacı olan kanunları buraya getiriyoruz, koyuyoruz kardeşim. Tabii ki bu iş böyle oluyor.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Yani biz onları saygıyla dinliyoruz... Görüşlerinizi ifade ettiniz...

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sataşma yok burada.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Evet, dolayısıyla işiniz gücünüz iktidara laf atmak, işiniz gücünüz "Sizin iradeniz mi var?" gibi laflarla buradaki insanları küçültmeye çalışmak.

CAVİT ARI (Antalya) - "İşinizi düzgün yapın." diyoruz biz sadece, defalarca uyarıyoruz "İşinizi düzgün yapın." diye.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bunlar bizim irademizle geldi, bunlar bizim irademizle geldi; tamam mı?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Doğru söylüyor, iradeniz mi var? Sallıyorsun anca.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sensin sallayan; ne bu ya?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz iradeyi şöyle bir şey zannediyorsunuz: Başı boş gezmek, kendi başına takılmak, kibrinizi büyütmek, "Bu böyle olursa olur, olmazsa ben yokum." demek. Bizim böyle bir irademiz yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kibre bak, kibre; kibirli arıyorsan kendine bak.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bizim kibrimizi büyüten, "Bu kainatta sadece ben varım ve benim dediğim olacak." tarzı bir irademiz yok kardeşim, bizim irademiz istişare üzerinedir.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - 3 defa Çay Kanunu değişikliği verdim, niye o zaman istişare etmedik?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz deriz ki: "Şu konuyu bir istişare edelim, bu konuda bir karara varalım." İstişare ederiz, kendi aramızda anlaşırız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, ek sürenizi veriyorum.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Ya buraya gelen kanun tekliflerinin bir tane noktası değişiyor mu?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bazı hususlar vardır kritik hususlardır, bazı hususlar vardır siyaseten çok önemlidir, evet, gideriz Cumhurbaşkanımıza, deriz ki: "Efendim, şöyle bir konumuz var. Efendim, biz bu konuda bir karara varamadık, sizin kararınız nedir, bize tavsiyeniz nedir?" Biz liderimize de başvururuz kardeşim, bizim başımızda hasbelkader Genel Başkan olmuş kimseler yok. Bizim başımızda bütçeleriyle Kongre'de delege üzerinde oynayan Büyükşehir Belediye Başkanlarının vesayet kurduğu kongrelerden çıkmış Genel Başkanlar yok!

CAVİT ARI (Antalya) - Biraz daha saygılı konuşsana ya! Biraz saygılı, terbiyeli konuşsana! Biraz saygılı ve terbiyeli ol!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bizim başımızda kaset kumpaslarıyla gelmiş, partinin başına oturmuş genel başkanlar yok!

CAVİT ARI (Antalya) - Biraz sen saygılı ve terbiyeli ol! Terbiyesiz Adam! Sen kime diyorsun öyle! Sen kimin Genel Başkanını söylüyorsun!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Arkadaşlar, lütfen...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bizim başımızda Cumhurbaşkanı Yardımcısı olma hayaliyle yanıp tutuşan genel başkanlar yok!

CAVİT ARI (Antalya) - Saygısız!

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Bu bir iftira!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bizim başımızda yetkisini milletten almış, milletinin kalbinde taht kurmuş genel başkanlar var!

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - İftira atıyorsun!

CAVİT ARI (Antalya) - Terbiyesiz adam! Hadsiz!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz elbette istişare ederiz, tamam mı?

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - İftira atıyorsun! Yalan söylüyorsun!

CAVİT ARI (Antalya) - Terbiyesiz!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, teşekkür ediyorum.