| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey ve Ankara Milletvekili Orhan Yegin ile 74 Milletvekilinin Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3067) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .05.2025 |
CEVDET AKAY (Karabük) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Değerli Komisyon üyeleri, kıymetli bürokratlar; ben de hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Yine, bir torba yasa, 283 madde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Genel Kurulda, yine geçtiğimiz haftalarda burada görüştüğümüz 1'inci bölüm üzerinde maddelerinin devam ettiği bu 657 sayılı Kanun'la ve diğer kanun hükmünde kararnameyle ilgili konularla ilgili aynı hususlar. 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle hayata geçen maddelerin yetki kanununda yer almaması veyahut da işte kararnameyle düzenlenememesi konusuyla ilgili Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hususlar bugün kanun teklifiyle yine önümüze geliyor.
Yine, baktığımız zaman, bu teklifte de Anayasa'ya aykırı maddeler görüyoruz. Özlük haklarıyla alakalı 7'nci madde Anayasa'mızın 128'inci ve 7'nci maddesine aykırı. Bu da Anayasa Mahkemesine iptale başvurulduğu takdirde iptal edilecek maddelerden biri.
657 sayılı Kanun'u delik deşik ettik. Yani bakıyoruz, bu kanun teklifinde de bazı maddeler var ki 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uygulanmadan işe alımlarla ilgili, yönetici istihdamıyla ilgili maddeler. Şimdi, Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve diğer kamu ve kurum kuruluşlarının teşkilatlanmasıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde yer alan hususlar dışında 657 sayılı Kanun'a tabi olmadan istihdam yapılıyor, sözleşmeli personel istihdamı yapılıyor. Diğer kanundaki sözleşmeli personel alımlarında da 657 sayılı Kanun'a da uyulmadan istihdam yapılıyor yani ne sınav ne atama ne kademe ilerleme gibi hususlar dikkate alınmadan bu bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarıyla, yine buna benzer kurumlarla alakalı istihdamlar olacak, atamalar olacak.
Yabancı çalışmayla ilgili bir şey var. Bakın, özel bilgi ve uzmanlık gereken alanlarla ilgili yerli veya yabancı personel istihdamı; tam zamanlı veya kısmi veya bir projeye dayalı olarak yapılabiliyor bu. Şimdi bu kadar işsiz var ülkede, bu kadar Türk vatandaşı var. E, şimdi, özel bilgi nedir acaba yani ve uzmanlık gereken? Bu istisna olmalı, yabancı birinin istihdamı istisna olmalı. Türkiye'de böyle birini, uzmanlık alanı ve özel bilgisi olmayan birini bulamazsanız bunu değerlendirmeniz lazım. Yani dünyada olup da Türkiye'de olmayan ne olabilir? Ülkeye gelen sığınmacıları, göçmenleri biliyoruz, bunlardan da istihdam yapılacak. E, şimdi, onların çok çok daha üzerinde eğitim kalitesine sahip olduğumuzla iftihar ediyoruz değil mi? Konuşuyoruz, ifade ediyoruz. Atıl işsizlik oranı yüzde 28'e çıkmış. Buradaki konuyu özellikle vurguluyorum. Burada da ayrıntılı bir konu var, 657 sayılı Kanun veya diğer kanunların sözleşmeli personel istihdamıyla ilgili burada tavan ücretler var. Bu tavan ücretlerin 5 katı ücretle Cumhurbaşkanlığınca veya Cumhurbaşkanının yetki verdiği bir kurumca ücret tahsis edilebilecek. 5 katından bahsediyoruz, aynı işi devlet memuru olarak, sözleşmeli olarak yapan kişilerin 5 katı ücretten bahsediyoruz. Bu, hakkaniyete uygun değil, tasarruf tedbirlerine de uygun değil, bunun sınırının daha somut bir şekliyle belirlenmesi... Tabii ki gerekirse istihdamla alakalı ücret farklılaşmasına gidilebilir. Birazdan TRT'yle de ilgili değineceğim geldiğinde sırası, orada da bahsedeceğim, çoklu maaş uygulamaları da devam ediyor, bir taraftan da böyle yüksek ücretler tahsis ediliyor. Personelin kurumsal hizmetlerinin gerektirmesi hâlinde aranacak öğretimle ilgili, işte, yabancı dil bilgisi gibi konularda da yönetmelikle düzenlemeler yapıp ilgili kuruma yetki veriliyor. Yani yabancı dil sınavına gerek kalmaksızın veya herhangi bir öğrenim durumu aranmaksızın da istihdam yapılabilecek. Bunlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun istihdamına yönelik yani personel istihdamına yönelik bütün kurallarını altüst eden, delik deşik eden hususlar.
Şimdi, tabii, bunu özellikle vurguladıktan sonra TRT'yle ilgili bazı konulara değineceğim. Bakın, TRT'nin yirmi yılda tahsil ettiği "vergiler" diyorum ben buna yani vergi benzeri gelirler. Burada, yirmi yıllık süre var, 2004 yılından 2023 yılının sonuna kadar. Bandrol gelirleri 43 milyar 866 milyon, dolara vurursanız 6 milyar 60 milyon dolar. Şimdi, elektrik payı vardı biliyorsunuz TRT'nin, "elektrik TRT payı" diye geçer, 2022'de kalktı, 2022 başına kadar yani 2021 yıl sonuna kadar 12 milyar 84 milyon yani TRT yaklaşık 56 milyar TL'lik bir haktan, bu vatandaştan vergi benzeri gelir toplamış. TRT'nin elektrik payı kalktıktan sonra da bandrol ücretlerini yüzde 100'ün üzerinde artırmış. Yani cep telefonundan var, radyodan var, televizyondan var, gençlerimizin kullandığı dijital ürünlerde var, TRT payının buradaki oranları da artırılmış, tek tek saymayacağım, detayları da var. Yani bunu vurduğunuz zaman toplam tutarın aşağı yukarı 11 milyar dolar civarında bir bütçe gelirine tekabül ettiğini görüyoruz. Peki, milletimizden toplanan bu vergiler milletimizin menfaatine yararına kullanılıyor mu?
TRT'nin görevi ne diye sayılıyor? 2954 sayılı TRT Kanunu'nun yayın esaslarını düzenleyen 5'inci maddesi var, burada saymış: "Ülkenin kurucu değerlerine sahip çıkmak, haberlerin toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk ilkelerine bağlı kalmak, kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak, tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin inanç veya düşüncesinin menfaatlerine alet olmamak" Maalesef, kamuoyunda bu tür bir yayın yapıldığıyla ilgili bir kanaat yok. Buna da zaten benden sonraki vekil arkadaşlarım değinecek; canlı yayınlarda iktidar partisine ne kadar yer verildiği, muhalefet partisine ne kadar yer verildiği, konuların nasıl irdelendiği irdelenecek, belirtilecek. Yirmi yılda 10,8 milyar dolar bir vergi benzeri gelir toplayan TRT'nin bu konulara daha çok dikkat etmesi gerekiyor, vatandaş bunu TRT yetkililerinden ve özellikle iktidardan bekliyor. İktidar TRT'yi serbest bırakmalı. TRT Genel Müdürüyle, bütün yöneticileriyle beraber bağımsız bir yönetim şekliyle devam ettiğinde gayet de güzel bunu başarabilir, yapabilir; bu baskılardan arındırılması lazım. Tam yirmi yılda bugünkü kurla hesaplayacak olsak 55 milyar 950 milyon liradan değil, bu kuru tam bugünden aldığımız zaman 356 milyar liralık bir TL gelirinden bahsetmiş olacağız bugünkü kurdan, dolar üzerinden vurduğumuzda.
Şimdi, TRT'nin ana gelir kalemleri bandrol gelirleri olmuş, onda 9'u bandrol gelirlerinden geliyor. Reklam gelirleriyle ilgili çok düşük bir bütçe var yani gelir açısından bütçenin çok az bir miktarını reklam gelirleri ve asıl faaliyet gelirleri oluşturuyor. Bir ara yüzde 33'lerdeydi, şu anda yüzde 11 seviyesine inmiş. Bu oran çok düşük, bu oranın artırılması mutlaka gerekiyor. Bandrol gelirleri iki yılda sadece 5,2 kat artmış. Bu mal ve hizmet fiyatları içerisinde gizli olan ve malı satın alırken ödenen dolaylı bir vergi. Biz neden bahsediyoruz? Dolaylı verginin dolaysız vergiler lehine azalmasından bahsediyoruz, dolaysız vergi oranının artmasından bahsediyoruz ama maalesef mal ve hizmet fiyatları içerisinde TRT'nin bir dolaylı vergi niteliğinde olan bandrol ücretleri de enflasyonun artmasını körükleyen nedenlerden biri. O zaman birazdan bakacağız kârlılığına ve faaliyet gelirleriyle ilgili artıda mı ekside mi olduğunu da ifade edeceğim size. Böyle bir gelir elde eden TRT'nin -ki, 2023 yılı kesin hesabında Sayıştay da bahsetmiş, Sayıştaydan yetkililer de burada- vadeli ve vadesiz mevduatı 5 milyar civarında, yine devlet tahvili ve Hazine bonolarında da 6 milyarın üzerinde bir değerlendirme yapmış. Yani TRT'de fazla para var, 11,3 milyarlık bir vadeli-vadesiz mevduatta -2023 rakamlarını konuşuyorum, son rakamları da Sayın Genel Müdür paylaşırsa memnun oluruz- atıl durumda olan bir para var, buradan bir faiz geliri elde ediliyor. Elde edilen faiz geliri neredeyse reklam gelirlerine eşit TRT'nin. Burada bir tuhaflık var. Şimdi bütçe açık veriyor değil mi? Bütçedeki disiplini sağlamaya çalışıyoruz. Bu yıl 1 trilyon 931 milyar bütçe açığı söylenecek, tahmin ediliyor, olacağı söyleniliyor. Üç ayda 710 milyarlık bir bütçe açığı oluşmuş. Bir taraftan bu ülke faiz ödüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEVDET AKAY (Karabük) - Süremiz?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Akay, buyurun.
CEVDET AKAY (Karabük) - Valla süre çok az oldu Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - On dakikaydı.
Buyurun.
CEVDET AKAY (Karabük) - Evet, neyse o zaman...
Bu faiz gelirlerinin de ayarlanması gerekiyor. Şimdi, ben bir öneride bulunuyorum: Bu fazlalıkların -çünkü harcamasına göre bandrol gelirlerini artırarak TRT bir bütçe oluşturuyor- bütçeye aktarılacak tarzda bir ayarlama yapılması lazım. 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi var, 546'ncı maddesi sermaye ve kâr dağıtımıyla alakalı, yedek akçeyle ilgili. Buradaki TRT'nin bütçe fazlalıklarının belirli bir kısmının bütçeye aktarılmasıyla ilgili bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Yine, ayrıca, burada, bakın, şu haber; biliyorsunuz, örtülü tehdit var burada. Murat Söylemez, sizin TRT'yle ilgili muhabiriniz, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi bunu yalanlamış ama -burada süratle geçeceğim- hem sizde hem şeyde muhabir olarak çalıştığına dair görüntüler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEVDET AKAY (Karabük) - Bu kişiyle ilgili ne yapıldı? Sadece TRT'nin değil, burada bir tehdit var; ben buradan Adalet Bakanlığını ve İçişleri Bakanlığını da göreve davet ediyorum. Bu Murat Söylemez'le ilgili ne yapıldı?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Evet, değerli arkadaşlar, belli soruları not alalım, orada cevap kısmında...
CEVDET AKAY (Karabük) - İlave süre vermiyorsunuz Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Verdim Cevdet Bey.
CEVDET AKAY (Karabük) - Yani daha vermiyorsunuz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Yo, daha vermiyorum.
CEVDET AKAY (Karabük) - Tamam, teşekkürler.