KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Komisyonumuzun bu 2'nci ama yasama faaliyeti olarak ilk toplantısı. İlk defa 4 maddelik bir gündemle, Başkanlık sunuşu dışında, tamamı tali konular olan bir gündemle bir araya geldik.

Ben öncelikle tabii ki yasama dönemimizin sektörümüze, üreticimize, ülkemize, millî menfaatlerimize ve tabii ki doğaya, çevreye, insanlığa iyilikler, yararlar getirmesini yürekten diliyorum. Bunun için de hepimizin aynı amaçla, aynı istekle burada görev yaptığına inanıyorum.

Şimdi, bir kere, öncelikle şu çok temel yaklaşımı ben -az önce Sayın Orhan Vekilimin de bahsettiği gibi- gıda egemenliğimize sahip çıkmanın yanı sıra, Türkiye'ye üretim yapabileceği alanlar açma çabasını bir emperyal davranış, bir emperyal tavır bakış açısı olarak görüyorum, çok kabul edemiyorum. Ülkeler arası iş birliğini kabul ederiz. Buradaki 4 ülkeyle olan iş birliği, 2009 yılında çoğu zaten diğer ülkelerden bize gelmiş teklifler, talepler doğrultusunda bir araya gelinmiş son derece iyi niyetli, ülkeler arası ilişkileri geliştirecek, insanlarımız, halklar arasındaki dostluğu, kardeşliği pekiştirecek. Tabii, bunlar ülkelere ekonomik getirileri de ticari getirileri de olacak anlaşmalar, kabul ederiz, kabul ederim. Ancak, işte "Afrika'da kendimize tarım alanları bulalım, oralarda üretim yapalım. Bizim buradan üreticilerimiz gitsinler, oralarda üretim yapsınlar." yaklaşımını çok doğru bulmuyorum.

Evet, Türkiye'de nitelikli tarım alanı olup üretim dışında kalmış, üreticinin yaşadığı sıkıntılar ve sorunlar nedeniyle üretim faaliyetlerinde kullanılamayan bir toprak kaynağımız var. Önce bunların ciddi bir şekilde üzerine eğilmemiz, verimi, verimliliği ve potansiyelimizi en üst düzeyde kullanabilmenin çabasını göstermemiz gerekiyor. Buna kimsenin karşı olduğunu da zannetmiyorum. Ama, şimdi, bu anlaşmalarda "bitkisel ve hayvansal materyal mübadelesi" gibi maddeler var. Bu net değil, tabii bunun içini açmak... "Mübadele" dediğiniz şey karşılıklı değiş tokuştur. Yani, biz neyi karşılıklı değiş tokuş yapacağız? Bir şey vereceğiz, mübadil olarak karşılığında bir şey alacağız. Bu net ortaya konmuş bir madde değil. Bunun içinde neler olabileceğini, bunun...

Şimdi "biyoçeşitlilik" coğrafik özellikleri olan bir kavramdır. Endemik tür ve çeşitler coğrafik konumlarına bağlı tür ve çeşitlerdir. Bunlarla ilgili, bu materyallerle ilgili mübadeleden bahsediyorsak bu gerçekten doğaya, çevreye... Ve bizim anladığımız anlamda çok doğru bir tarz, yaklaşım değil diye düşünüyorum. Yani, genetik materyalin mübadelesi ne amaçla... Biz kendi genetik materyalimizi kendimiz koruyalım, geliştirelim. Onun mübadelesi olmaz, onun ticareti olur ondan sonra. Bunu çok anlayabilmiş değilim. Belki bu konuda bir paylaşım olur. Ama, bilimsel bilginin, teknolojinin, eğitimin, karşılıklı üretimi geliştirecek, verimi artıracak, verime teknolojik girdileri sağlayacak bilgi transferinin...

Hepimiz çok iyi biliyoruz, iki şey paylaşıldıkça büyür: Birisi sevgidir, dostluktur; diğeri de bilgidir. Tabii ki bilgiyi karşılıklı paylaştığımız sürece bizim de mutlaka bu ülkelerden öğreneceğimiz çok şey vardır ama bilimsel bilgi anlamında üniversitelerimizin, araştırma kurumlarımızın geliştirdiği bilgi ve bu bilgiye dayalı üretilen yeni teknolojilere bağlı olarak o ülkelere verebileceğimiz çok şey vardır. Bunun ticari getirileri, faydaları da olacaktır doğal olarak. Bunu anlarım, kabul ederim ama dediğim gibi, bu "genetik ve biyoçeşitlilik mübadelesi" ve "bitkisel ve hayvansal materyal mübadelesi" kavramlarına ben açıkçası çok anlam veremedim. Yani, özünde, ekonomik, sosyal, ticari, bilimsel iş birliğinin 4 konuda da tabii ki olması gerektiğini düşünüyorum ama şunu da söylemek isterim: Türkiye, tarım ülkelerinde net ithalatçı ülkedir. Bunu biz, sayın arkadaşım da ben de şeyden uydurma veya kulaktan dolma değil, rakamlarla ifade ediyoruz. Tabii, arzumuz, dileğimiz odur ki üretim girdi maliyetlerini düşürebilelim. Üretim girdilerinde, tohumda dışa bağımlıyız; tohumlukta, özellikle sebze tohumunda büyük oranda dışa bağımlıyız yani bu, yüzde 100 demiyorum, yüzde 90'lar düzeyinde de demiyorum, yüzde 60-65 düzeyinde. Bu bilimsel bir veridir, bunu bilmek lazım, görmek lazım. İlaç ve gübre aktif maddesinde de büyük oranda dışa bağımlıyız. Tabii ki zaman içerisinde bunlarda da kendi üretimimizi sağlayarak sadece tarım ürünlerinde değil, tarım ürünlerinin girdilerinde de kendi kendine yeten bir ülke olmak arzusundayız. Tabii, önce bir tarım ürünlerimizi halledelim, şu net ithalatçı olmaktan çıkalım diye düşünüyorum.

Ben bir de şunu belirtmek istiyorum: Dün Meclisimizde bir kanun tasarısı üzerinde, maddeleri üzerinde görüşmeler yapıldı. Orada, örneğin, su ürünleri yetiştiriciliğiyle ilgili denizel ve karasal alanlardaki kiralamalarla ilgili bir madde vardı.

BAŞKAN - Torba yasada.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Torba yasada.

Aslında o maddenin de Komisyonumuza bir tali madde olarak gelmesinin ve burada da görüşülerek düşüncelerimizin Komisyon görüşü olarak da iletilmesinin doğru olacağı görüşündeyim. O tür konuların da Komisyonumuza getirilmesi konusunda hassasiyet göstermenizi diliyorum. Sizin geçmişten bugüne kadar ki bütün akademik ve ekonomik anlamdaki başarılarınızı biliyoruz. Diliyorum, bunlar bu anlamda da Komisyonumuza fayda getirecektir.

Teşekkür ediyorum.