Komisyon Adı | : | (10/235, 837, 1601, 1602, 1800, 1801) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyon üyelerinin raporda yer verilebilecek hususlara ilişkin görüş ve önerileri hakkında görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 13 .05.2025 |
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle, Sayın Başkanım, başta şahsınız olmak üzere, bütün Komisyon üyelerimize, 13'üncü toplantısını gerçekleştirdiğimiz ve 3 dış ziyaret gerçekleştirdiğimiz bu çalışma süreci vesilesiyle her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Aynı zamanda, yapmış olduğumuz Yapay Zekâ Zirvesi, Komisyon çalışmalarının kamuoyuyla paylaşılması ve bu çerçevede toplumsal duyarlılığın ve farkındalığın artması açısından çok kıymetli olmuştur; bunu da ayrıca ifade etmek istedim. Aynı zamanda, Yapay Zekâ Zirvesi'nde yapmış olduğunuz konuşma âdeta yapay zekâya, veriye ülkemizin bakışı, dünyanın içinden geçtiği durumun özeti mahiyetinde olduğunu ve bunun da çok yerinde, doğru bir değerlendirme, güzel bir değerlendirme olduğunu da ifade etmek isterim.
Şimdi, şöyle baktığımız zaman bir konuda çalışma yapıyorsak bu çalışmanın verimli, yerinde, doğru, doğru bir perspektifte yapılmış çalışmalar neticesinde ortaya konulmuş rapor olabilmesi için öncelikle veri ve yapay zekâ konusunda "Dünya nerede, biz neredeyiz?" denilip bunun doğru analiz edilmesi hâlinde gerçek anlamda çalışma yapabileceğimize inanıyorum. Bu noktada, yapay zekâ konusunda 21'inci yüzyılın en kritik teknolojik atılımı olduğunu ve bugüne kadar toplumda ekonomik, sosyal, siyasi, teknolojik değişimleri ifade eden, bir çağ açan bir çağ kapatan süreçleri dikkate aldığımızda belki de insanlık tarihinin yaşadığı en büyük değişim ve dönüşüm süreci olduğunu da ifade etmek lazım. Hani yazının icadından tekerleğin icadına, barutlu silahlardan buharlı makineye, dijital çağa kadar bu değişim süreçlerinde insan zihnini hedef alan ve insan davranışlarını örneklemek suretiyle makine öğrenmesi ve insan zihnini âdeta vekâletle devralacak bir yeni çağa geçtiğimizi de ifade ederim. Bu noktada, felsefi yaklaşım sergileyenlerin insanın bir üst formunu âdeta yine bir insan eliyle gerçekleştirme aşaması da olduğunu ifade eden felsefi yaklaşımları da var. Bu anlamda, bu teknoloji sadece teknolojik bir gelişme değil aynı zamanda ekonomik, toplumsal, stratejik, siyasi egemenlik konularında da büyük bir değişim ve dönüşüme neden olacaktır. Yapay zekâya yalnızca teknolojik değil bu anlamda kalkınma ve egemenlik perspektifiyle de yaklaşmak bütün insanların hem insan hak ve özgürlükler açısından bir bakış açısı hem de bir varoluş sorunu olduğunu ifade etmek lazım.
Diğer taraftan, Türkiye'nin devlet politikası olarak yapay zekâya sahip çıkması gereklidir ve zorunluluktur. Belki "Amerikan sistemi" diye ifade ettiğimiz mobilize edilmiş, yazılım alanında başlayan ve bunu topladığı veriyle kendi dönüşümünü gerçekleştiren Amerikan modeli gibi bir süreç yaşanmış olsaydı, böyle bir altyapıya, ekosisteme sahip olmuş olsaydık, bu noktada devletin bu sürece desteğinin ikincil bir destek olması söz konusu olabilirdi ancak bugün doğrudan devlet destekli bir süreç olması, daha önce Falcon'la ilgili yapay zekâ çalışmalarında nasıl Birleşik Arap Emirlikleri'nin bir devlet yaklaşımı desteği olduysa, yine DeepSeek"le Çin hükûmetinin, devletinin bu işte başat bir desteği olmuşsa biz Türkiye olarak mademki Amerika'nın bu mobilize, kendi kendini destekleyen yaklaşımının dışında kaldık -ki sadece Türkiye değil Amerika Birleşik Devletleri dışındaki bütün dünya aslında, Kıta Avrupası başta olmak üzere, bu sistemin dışında kaldı- o anlamda, devletin desteğinin vazgeçilmez, terkedilemez, ötelenmez bir önem ifade ettiğini hatırda tutmak lazım.
Bu anlamda, Meclis olarak yapacağımız düzenlemelerde yapay zekânın ülkemizin kalkınmasında merkezî rol oynamasını sağlayacak temel bir altyapı kurulmalıdır. Türkiye, bu alanda yalnızca kullanıcı değil üretici, yönlendirici bir ülke olmak zorundadır ki bütün yapay zekâya ilişkin dünya ülkelerinin geliştirdiği stratejilerin her biri ya kullanıcı olacak ya da üretici, yönlendirici olacak; ikisinin arasında kalmak diye bir şey yok. Şu anda dünya denkleminde dünyanın ABD-Çin dışında -Çin yeni bir oyuncu- bir kullanıcı olma riskiyle karşı karşıya kaldığını da ifade edelim.
Tabii, toplumsal fayda ve millî kapasiteyi geliştirme noktasında -Komisyon çalışmaları sırasında- bakanlıkların geliştirmiş oldukları yapay zekâ uygulamalarıyla gerçekten bir gayret içerisinde olduklarını görüyoruz ancak bu çalışmalar, bir taraftan, Hükûmet politikası olarak her bakanlık kendi icrai çalışmalarını yerine getirse de bunların toplumsal karşılığının hayata geçebilmesi için tarımda çiftçilerle, sanayide girişimcilerle, üreticilerle, yine hukuk alanında hâkim, savcı, avukatlarla bu paydaşlığın geliştirilmesi ayağı en önemli çalışma konusu olarak karşımızda duruyor.
Tabii, bu noktada, dünyada tercih yapılırken bütün dünya ülkeleri iki perspektiften meseleye yaklaşıyor. Şimdi, Avrupa'nın regülasyon odaklı yaklaşımı yerine Amerika Birleşik Devletleri'nin girişim ve yatırım odaklı bir yol haritasının çizilmesi zorunludur. Avrupa'da "GDPR" diye ifade ettiğimiz Genel Veri Koruma Tüzüğü, yine Türkiye'de de KVKK... Bir yapay zekâ perspektifi, projesi, projeksiyonu çizmek önemli. Elbette kişisel verilerin korunması bu noktada çok büyük önem ifade ediyor ancak bunların inovasyon ve kalkınma, girişimcilik noktasında bir yavaşlatma riski taşıdığını da hatırda tutmak lazım. Türkiye'nin veri güvenliğiyle birlikte yatırım ve girişim ortamını da teşvik eden, dinamik ve uygulamaya açık bir çerçeve geliştirilmesi gereği ortadadır. Bu noktada, Çin'in pratiğinin, ABD'nin girişimci gücünün Türkiye'nin zekâ potansiyeline bir ışık tutacağına inanıyorum. Bu noktada, yapay zekâya ilişkin hiçbir zaman bir gecikmişlik söz konusu olmadığını düşünüyorum. Her zaman doğru akılla, doğru perspektifle, vizyonla kayıpların telafi edilebilme imkânını biz nerede gördük? DeepSeek'le ilgili açık kaynaklı veri kullanımına bağlı yapay zekâ uygulamalarıyla model geliştirmenin, dil geliştirmenin mümkün olabildiğini çok kısa bir zaman içerisinde Çin gösterdi. Şu anda DeepSeek'in toplam yapay zekâ kullanımında, çok kısa bir süreç içerisinde, yüzde 17-20'lere ulaştığını da bu noktada hatırda tutmak lazım. Yatırımcının önünü açmak, girişimcilere yol göstermek, yapay zekâ ekosisteminde yatırımcı ve girişimci yapay zekânın önünün açılması konusunda bir mobilizasyon sağlayacağı ortadadır. Türkiye'nin bu alanda bölgesel bir merkez hâline gelme potansiyeli vardır. Yatırımların hem ekonomik getiri hem de stratejik bağımsızlık sağlayacağı açıktır.
Tabii, bu başlık altında baktığımızda Türkiye'nin Savunma Sanayii Başkanlığı kurmak suretiyle özellikle insansız savunma stratejileri konusunda büyük bir başarı ortaya koyduğu muhakkaktır. Yani bazı ülkeler savunma konusunda sazı eline almışken, yol almış, bu konuda tek söz sahibiyken Türkiye, tam da bu yapay zekâyı, veriyi kullandığımız bir süreçte yapay zekâya dayalı bir savunma sanayisi teknolojilerini geliştirme konusunda bir mesafe katetti; bir başarı hikayesi bence. Yapay zekâya sorduğunuzda da İHA, insansız savunma araçları, hava araçlarıyla ilgili soru sorduğunuzda Türkiye'nin başarı hikâyesini yapay zekâ veriyor. Yani "Tarihte ilk kez insansız hava araçlarıyla kazanılmış bir savaş hangisidir?" dediğimizde nereyi görüyoruz? Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'da ortaya koyduğu başarı hikâyesini, aslında Türk savunma sanayisinin, insansız hava araçlarının ortaya koyduğu yapısal değişim ve dönüşüm sürecini görüyoruz. Nasıl Fatih İstanbul'u fethederken Şahi topunu geliştirmiş ve surlarda bir gedik açılmışsa bugün savunma, konvansiyonel sistemlerin önünde en önemli değişim ve dönüşümü Dağlık Karabağ'da ortaya konulan yeni savunma sanayisi teknolojilerinin -ki Türkiye'nin öncülük ettiği teknolojilerdir- başarı hikâyesidir. Yani savunma sanayisinde "Yahu falan filan ülkeler çok büyük başarı elde etti. Uzun menzilli füze, balistik füze, nükleer füze... Yapay zekâyla çalışan savaş uçaklarının konuşulduğu bir ortamda benim bir şey yapmama gerek yok, zaten yolunu alan almış." demedik. Ne yaptık? Büyük bir değişimi Savunma Sanayii Başkanlığıyla oluşturduk. Bu noktada, veri ve yapay zekâ başkanlığı kurmak suretiyle Türkiye, özel sektörün kendi potansiyelini bir araya getirmek ve bir araya gelen bu potansiyelin devlet desteğiyle önünü açmak ve İHA teknolojilerinde, insansız savunma sanayisi teknolojilerinde ortaya koyduğu başarı hikâyesini bu anlamda, veri ve yapay zekâ alanında da ortaya koyabilmesi mümkündür. Bu noktada, mutlak surette bu başkanlığın kurulması hem tikel anlamda, birel anlamda bütün bakanlıkların yapmış olduğu çalışmaları -un, şeker, yağ- bir araya getirerek helva karmak açısından büyük önem arz ettiğini düşünüyorum.
Sonuç olarak, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili bu stratejik adımı atarken en önemli riskimiz Avrupa Birliği coğrafyasında GDPR, Türkiye'de KVKK perspektifli yani obstrüktif yani engelleyici bir anlayışla yapay zekâ konusundaki çalışmaları regülasyonlarla durdurmak yerine, bu noktada, önünü açıcı, teşvik edici, yatırım-girişim noktasında ön açıcı bir düzenleme modeli tercih edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira, Nasrettin Hoca'nın türbesi gibi yani dört tarafında kapı olan ancak kapıların birisi sapasağlam kilitli, diğer üç kapının açık olduğu âdeta bir dilemma ve bir nüktedan durumu ifade eder.
Şimdi, bunu şunun için söylüyorum: Bugün, akıllı cihaz uygulamalarında, malum olduğu üzere, yüzde 80'i Amerikan menşeli X'i, Instagram'ı, Twitter'ı, Facebook'u Airbnb'si ve bunun yanında Google'ı. Sadece yüzde 80 verisini Google üzerinden hepimiz her gün defaatle giriyoruz. Bu kadar veriyi sadece ABD menşeli yapay zeka altyapısını teşkil eden veri toplama uygulamalarında gerçekleştirirken ve bizim vatandaşımız KVKK'yle ilgili konuları hiç umursamadan bütün özel hayatına ilişkin yapıp ettiklerini bu uygulamalar üzerinde faş ederken biz bu noktada eğer kendi veri toplama altyapılarımıza ilişkin engelleyici bir çalışma yaparsak "Tavşana kaç, tazıya tut." gibi bir anlam ifade eder. Bu noktada, elbette, insan olmamızın bir gereği olarak felsefi ve etik yaklaşımlar mutlak surette değerlendirilmeli ama bunun yanında da büyük fotoğrafta insanımız nereye verisini gönderiyor, onlara da dikkat ederek silahların eşitliği prensibine uygun bir model geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yine, yapay zekâ zirvesinde sizin konuşmanızda ifade ettiğiniz, yine Meclis Başkanımızın da desteklediği kalıcı bir ihtisas komisyonuna dönüştürülmesi bu noktada, hızla değişen gelişen alanda çalışmalarımızın sürekli hâle getirilmesini de sağlayacağını düşünüyorum.
Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.