| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3147) münasebetiyle |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 31 .05.2025 |
ALİ BOZAN (Mersin) - Sayın Başkan, tekrardan teşekkür ediyorum.
Şimdi, 8'inci maddeyle ilgili söz aldım ama özellikle teklifte yer alan kimi suçların cezalarını artıran tüm maddelerle ilgili olacak değerlendirmem yani hepsiyle ilgili teker teker söz almayacağım.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Yani artırılan cezalarla ilgili konuşuyorsunuz.
ALİ BOZAN (Mersin) - Evet, değerlendirmelerim onlar için. Her maddeyle ilgili teker teker, ayrı ayrı söz almayacağım.
Şimdi, 8'inci maddede suça teşebbüs hâli düzenleniyor ve işte, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıl olan ceza, on dört yıla çıkarılıyor ve gerekçesinde deniyor ki: "Böylelikle suç ve cezalar arasındaki ölçülülük ve orantının korunması ile ceza adaletinin sağlanması yanında suçla daha etkin mücadele edilmesi amaçlanmaktadır."
Yine, kasten yaralama suçuyla ilgili ceza artırımına gidiliyor teklifle. Burada da kasten yaralama suçuyla daha etkin mücadele edilmesi ve caydırıcılığın artırılmasının sağlanması amacıyla kasten yaralama suçuna ilişkin ceza miktarında artış öngörülüyor. Neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama suçunda yine aynı şekilde bir artışa gidiliyor, tehditte de aynı şekilde bir artışa gidiliyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, amaç -gerekçede- caydırıcılığın sağlanması, suçla mücadele. Şimdi, yalnız, aklıma doğal olarak şu geliyor: Bugüne kadar mevcut iktidar döneminde defalarca kimi suçların cezaları artırıldı. Örnek verelim, 2014 yılında uyuşturucu suçlarında cezalar yüzde 100 artırıldı. Peki, 2014 yılından bugüne kadar uyuşturucu suçlarında bir azalma oldu mu ya da bu ülkede uyuşturucu madde kullanımında bir azalma oldu mu ya da uyuşturucu temin etme, satma suçlarında herhangi bir azalma oldu mu? Hayır.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Vallahi, cezaevlerinde üçte 1 uyuşturucudan yatıyormuş şu anda.
ALİ BOZAN (Mersin) - Şundan kaynaklı: Demek ki sadece cezayı artırmak caydırıcı değil. Şimdi, yaralama suçunda diyor ki değişiklik: "Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı önceki düzenlemede "altı aydan az olamaz", şimdiki düzenlemede "dokuz aydan az olamaz." Evet, kadına karşı işlenen suçların yaptırımının ağır olması gerektiğini biz de düşünüyoruz ama şunu biz biliyoruz: Kadına karşı suç işleyecek ya da suç işlemeyi düşünen herhangi bir kişi, ya, ceza eskiden altı aydı, şimdi dokuz aya çıktı, ben bu suçu işlemeyeceğim diye mi düşünüyor, böyle bir şey mi var? Yok. Ya da az önce verdiğim örnek, hayır... Bakın, şundan kaynaklı: Az önce ben uyuşturucu suçlarıyla ilgili örneği verdim, bunu gerekçelendireceğim birazdan. Uyuşturucuyla ilgili 2014 yılında cezalar yüzde 100 artırıldı, yüzde 100 artırıldı ama çare olmadı. Şimdi, gelen bu teklifle toplumda o cezasızlık algısını sanki cezaları artırarak ortadan kaldıracakmış gibi bir yaklaşım var maalesef. Ha, bizim çözüm önerimiz ne? Bizim çözüm önerimiz, sadece cezaların artırılması çare değil. Meselenin, sorunun köküne...
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Bozan, burada herhâlde cezasızlık algısından ziyade suç ve ceza dengesi gözetiliyor.
ALİ BOZAN (Mersin) - Sayın Başkan, suç ve ceza dengesi dedik ya, ben yine aynı örneği vereceğim. Yani suç ve ceza dengesini cezaları artırarak çözemiyoruz, çare olmuyor, yaşanmışlıklar var, ortada olanlar var.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Ne yapalım, onu söyleyin.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Söyleyeceğiz.
ALİ BOZAN (Mersin) - Bizim meselenin özüne inmemiz gerekiyor. Suç oranlarını artırmak için ceza artırımı yoluna gidiyor ama yirmi üç yıllık dönemde yaşananlara baktığımızda, ben az önceki konuşmamda cezaevindeki rakamları söyledim, cezaevindeki kapasiteyi söyledim, demek ki çözüm değil, demek ki bir yerde bir şeyleri eksik yapıyoruz, bir yerde bir şeyleri yanlış yapıyoruz. Özellikle toplumun hassasiyetle yaklaştığı suçlar söz konusu olduğunda bu ceza artışları kamuoyunda güçlü bir mesaj olarak algılanmakta ve caydırıcılık umudu taşımakta ancak bu yaklaşımın gerçekte beklenen etkiyi gösterip göstermediği bizce önemli ve değerli bir tartışma konusudur. Suç ve ceza ilişkisini değerlendirirken yalnızca cezaların ağırlığına odaklanmak, sorunu yüzeysel olarak ele almak anlamına gelir. Elbette cezaların caydırıcılığı önemli bir ilkedir fakat modern ceza adaleti sisteminin öngördüğü temel ilkeler yalnızca cezalandırmaya değil, aynı zamanda suçun nedenlerini ortadan kaldırmaya ve toplumun onarımını sağlamaya yöneliktir. İşte, az önce söylediğim çözüm, suçun nedenlerini ortadan kaldırmak. Biz, suçun nedenlerini ortadan kaldırmadığımız sürece cezalarda ne kadar artış yaparsak yapalım çare olmaz. Sosyal bilimler alanında yapılan pek çok araştırma, cezaların artırılmasının tek başına suç oranlarını düşürmede etkili olmadığını ortaya koymaktadır. Suçun ortaya çıkışında, ekonomik koşullar, eğitim düzeyi, toplumsal eşitsizlik gibi yapısal faktörlerin rolü büyüktür. Bu nedenle, yalnızca ceza miktarını artırmak, suçun toplumsal ve bireysel nedenlerini ortadan kaldırmaya yetmez. Ayrıca, ceza adalet sisteminde ölçülülük ilkesinin de göz önüne alınması gerekmektedir. Aşırı cezalandırma, özellikle ceza infaz kurumlarının doluluk oranını artırmakta ve rehabilitasyonun önüne geçebilmektedir. Toplumsal barışın sağlanabilmesi için cezaların yalnızca ağırlaştırılmasına değil, aynı zamanda suçun önlenmesine yönelik tedbirlerin geliştirilmesine de önem verilmesi gerekmektedir. Günümüzde "suçla mücadele" denildiğinde maalesef sıklıkla akla gelen ilk çare, cezaların artırılması. Kanun koyucular ve kamuoyu genellikle ağır cezaların suç işleme eğilimlerini azaltacağını ve suç oranlarını düşüreceğini düşünür; tıpkı şu anda yapıldığı gibi ancak tarihsel ve bilimsel verilere baktığımızda, bu yaklaşımın tek başına yeterli olmadığı açıkça ortada. Öncelikle, cezanın temel amacı üzerinde durmamız gerekir; ceza, sadece cezalandırma amacıyla değil, toplumsal düzeni koruma, suçlunun topluma yeniden kazandırılması ve mağdurun zararını da telafi etme gibi birçok işlevi içerisinde barındırır. Bu çerçevede, caydırıcılık, cezanın önemli bir unsuru olsa da ceza adaletinin nihai hedefi yalnızca cezalandırma değildir. Teoride, cezanın ağırlığı arttıkça suç işleme eğilimi azalmalıdır ancak uygulamada ve -maalesef söyleyeyim- durum farklı. Bugüne kadar yapılan tüm araştırmalar ceza miktarının belli bir eşiği aştıktan sonra suç oranı üzerinde önemli bir etkisinin olmadığını göstermektedir. Özellikle sosyoekonomik sorunlar, yetersiz eğitim, işsizlik ve sosyal dışlanma gibi faktörlerin etkisiyle suç sadece ağır ceza tehdidiyle önlenemez. Örnek, Amerika Birleşik Devletleri'nde uygulanan üç vuruş yasaları gibi sert cezalandırma politikaları suç oranlarının düşmesini sağlamamış; aksine, cezaevlerindeki mahkûm sayısını arttırarak, yeni sosyal sorunlar doğurmuştur.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Vekilim, bir daha söyler misiniz Amerika'daki uygulamayı.
ALİ BOZAN (Mersin) - Üç vuruş yasaları.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Ne demek o?
ALİ BOZAN (Mersin) - Sayın Başkan, sert cezalandırma politikaları yani işlenen suçlara karşı sert...
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Vuruş olarak ne demek istiyorsunuz?
ALİ BOZAN (Mersin) - "Three-strikes law" diye geçiyor. Yani kişinin işlediği suça karşı ağır yaptırımlar uygulanması. Ha, burada suç-ceza dengesinin düzgün bir şekilde kurulmaması. Şu: Suça verilen cezanın olması gerekenden çok daha fazla olması. Yine aynı örneği vereceğim, 2014 örneği. Bu şundan kaynaklı: Orada uygulanan ceza "2014'teki artış yerinde değildir." gibi bir anlam çıkmasın bu dediğimizden, bunun çare olmadığını anlatmaya çalışıyoruz, meselemiz sadece bu. Aynı şekilde, ülkemizde de zaman zaman cezaların artırılmasına dair, zaman zaman af anlamına gelecek yasalar çıkarıldı ama maalesef suç oranlarını azaltmadı çünkü kanun koyucu sadece suç, suça verilecek ceza... Bu boyutuyla ilgileniyoruz maalesef bu noktada. İşte, tam bu noktada, evet, belki bu Komisyonun işi olmayabilir, bu şekilde değerlendirmeyebiliriz ama bu, sistemsel bir sorun; kökenlerine inme boyutu bu anlamda önemli.
Ha, sonuç olarak, suç, ne şekilde önlenebilir? Belki söyleyeceklerimiz soyut gelebilir ama bir defa eğitim olanaklarının geliştirilmesi gerekiyor. Devlet ve yurttaş arasında yurttaş-devlet, devlet-yurttaş ilişkisinde barışık bir ilişkinin geliştirilmesi gerekiyor. Sosyal adaletin mutlak surette sağlanması gerekiyor ki biz suçu önleyebilelim. Yine, toplumsal uzlaşının mutlak surette artırılması gerekiyor çünkü toplumsal uzlaşının olmadığı yerde suç işleme oranı artar, suç işleme eğilimi artar. Yine, istihdam olanaklarının artırılması gibi yapısal önlemlerin mutlak surette alınması gerekiyor. Yoksa, bizim mevcut infaz sistemimizle, yine mevcut cezaevi yapımızla cezaları ne kadar artırırsak artıralım suçu ve suç işlenmesini önleyemeyeceğiz. Bugün, rakamlar ortada, bu bizim yorumumuz değil, 300 bin kişilik cezaevinde 415 bin kişi kalırsa o cezaevinde bulunan kişileri hiçbir şekilde rehabilite etme, topluma kazandırma şansımız söz konusu olamaz. Bizim buna dair çözüm önerilerimiz bunlardır.
Sabrınız için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Ben teşekkür ediyorum.
Ben şimdi, bilerek sordum da Selman Hoca anlatıyor musunuz üç vuruş yasalarını? Yani Sayın Vekilimizin "three strikes" dediği aslında şöyle: Bu Amerikan beyzbol veya işte Amerikan futbolunda oluşturulan üç vuruş yani üç vuruştan sonra "three strikes out" yani üç vuruştan sonra dışarı demek. İlk vuruşta ceza biraz daha hafif oluyor, ikinci vuruşta daha ağır oluyor, üçüncü vuruşta en ağır ceza veriliyor; "three strikes law" bu demek. 1990'larda Kaliforniya'da uygulanmaya başlandı. İlk somut yasa da 2012 yılında gene Kaliforniya'da uygulandı, sonra diğer eyaletlere de sirayet etti ama neden detaya girdim? Çünkü çelişkili oldu sizin söylemeniz. Bir yandan, mükerrerliği dörtte 4'ten, dörtte 3'e alırken diğer taraftan "three strikes law"dan bahsedince... Çünkü Türkiye'de bu işin karşılığı mükerrer demek yani eğer tekerrür ediyorsa ceza daha ağırlaşıyor demek, biz bunu infazda sağlamaya çalışmışız. O yüzden dörtte 4 olmuş ama şimdi, tabii, dörtte 3 yapacağız inşallah, mesele bu yani.
ALİ BOZAN (Mersin) - Sayın Başkan, şu: Bunlar çare değil, bunlar çözüm değil, bence bu konuda da biz hemfikiriz. Ha, çözüm ne şekilde geliştirilir?
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Tartışmalı zaten bu "three strikes law" orada uygulanıyor da Amerika'da da çok tartışılıyor.
ALİ BOZAN (Mersin) - Elbette bizim meramımız da bence anlaşıldı. Mevcut çözüm olmadı, maalesef olmadı. Hani bunu bir cümleyle bitireyim -yani işte muhalefet etmek için söylediğimiz şeyler değil kesinlikle, rakamlar ortada- çözüm gücü olacak olan bizleriz, Adalet Komisyonu anlamında değil, vekiller, Mecliste bulunan bütün vekilleriz. Bu anlamda, meseleye sistemsel bakmak gerektiğini düşünüyorum.