| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3147) münasebetiyle |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 31 .05.2025 |
GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 16'ncı ve 17'nci madde çocuk adalet sistemine ilişkin düzenlemeler içeriyor ve ben ikisini birlikte ele alarak konuşmamı yapmak istiyorum. Bunlar ilk başta "iyileştirme" "eğitim" "topluma kazandırma" gibi olumlu kavramlarla sunuluyor fakat içerdiği hükümler bu iddiaların aksini göstermekte; şöyle ki, 16'ncı maddeyle çocuk tutukluların yanı sıra çocuk hükümlüler doğrudan çocuk kapalı infaz kurumuna gönderilecek. Eğer şartları sağlarlarsa çocuk eğitimevine gönderilebilecekler. Bir defa, çocuk mahkûmlar açık ceza infaz kurumuna alınmalıdır; her şeyden önce bu, çocuk hakları bakımından bir zorunluluktur çünkü çocuk ceza adalet sisteminde temel ilke, özgürlüğünden yoksun bırakmanın son çare ve en kısa süreyle uygulanabilecek bir önlem olması. Bu ilke, hem Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'de hem de Birleşmiş Milletler Pekin Kuralları'nda açıkça belirtilmiştir. Kapalı ceza infaz kurumları çocuğun eğitime erişimini, ailesiyle bağlarını ve toplumsal gelişimini olumsuz etkileyen ortamlardır. Oysa açık ceza infaz kurumları çocuğun dış dünyayla ilişkisini koparmadan, denetimli ve destekleyici bir ortamda yeniden topluma kazandırılmasını bir nebze mümkün kılacak ortamlardır. Bu bağlamda da çocuğun yüksek yararı gereği öncelik daima açık kurumlarda eğitim ve rehabilitasyon odaklı modellerde olmalıdır. Çocuklara yönelik infaz rejimi bir cezalandırma aracı değil onarıcı ve koruyucu bir toplumsal destek mekanizması olarak kurgulanmalıdır, aksi takdirde adalet sistemi çocukları ıslah etmek yerine daha derin bir travma içine itmektedir. Peki, neden açık ceza infaz kurumuna yönlendirme yapılmamaktadır? Bu soruya teklif bir gerekçe sunmamakta, kamuoyuna ikna edici bir açıklama da yapılmamaktadır.
Teklifin 17'nci maddesiyle çocuk hükümlülerin çocuk eğitimevlerine ayırılabilmesine yönelik şartlar yeniden belirlenmekte, çocuk hükümlü kapalıdan eğitimevine geçerken idare ve gözlem kurulu kararları esas alınacak. Bu kurulun kararlarını hangi ölçüte göre vereceği de buradan net bir şekilde belirlenmemiş. Soruyoruz: Bu kadar kritik kararlar bu şekilde mi verilecek? Ve yine, ek olarak, disiplin cezası alması ya da eylemin kurum düzenine tehdit olarak değerlendirilmesi gibi son derece subjektif ve geniş yoruma açık ifadelerle çocuklar tekrar kapalı cezaevine gönderilebilecek. İnfaz hâkiminin onayı olmaksızın yalnızca kurum içi değerlendirmeye mi bu husus bırakılacak, bunu da buradan sormak istiyoruz bir kez daha. Bu, çocukların özgürlük haklarını ilgilendiren bir durum ve bağımsız bir yargı denetimi zorunluluk arz ediyor. Üstelik, bu düzenlemelerin ayrıntıları yönetmeliklere bırakılmış yani ayrıntıların da yönetmelikle belirlenmesine bırakılmış. Oysa eğitim hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği idarenin keyfî uygulamalarına karşı güvence altında ve yalnızca yasayla sınırlanabilir. Bu yönüyle teklif Anayasa’nın 13'üncü ve 19'uncu maddelerine de açıkça aykırıdır.
Disiplin cezası alan veya "tehlikeli" olarak nitelendirilen çocukların kapalıya sevk edilmesi burada yine kararlaştırılmış. Bu, biraz önce de ifade ettiğim gibi, onarıcı adalet yerine cezalandırma mantığının burada hâkim olduğunu bizlere gösteriyor. "Tehlikeli hâldeki çocuk" gibi ifadeler çocuğun eylemini değil kimliğini suçlu kılmaktadır; onun yoksulluk, dışlanma, travma gibi koşullarını yok saymaktadır. Bu düzenlemeler çocukları potansiyel suçlu gibi gören ceza zihniyetini meşrulaştırmaktadır. O nedenle, teklifi çocuk adalet sistemi açısından hem hukuken sakıncalı hem de vicdanen kabul edilmez buluyoruz. Unutulmamalıdır ki çocuk suçlu yoktur, suça sürüklenen çocuk vardır; bu nedenle de bu çocuk haklarına dayalı çağdaş ceza, adalet sisteminin de temelidir. Yoksulluk, ihmal, istismar, eğitime erişim eksikliği, ayrımcılık gibi nedenlerle suça sürüklenen çocuklar cezalandırılmak için değil desteklenmek, eğitilmek ve topluma kazandırılmak için kamu politikalarımızın odağında olmalıdır diyorum ve teklifin tekrar gözden geçirilmesini takdirlerinize sunuyor, teşekkür ediyorum.