Komisyon Adı | : | (10/2262,2263,2264,2265,2266,2267) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyon raporunda yer verilebilecek hususlara, görüş ve önerilere ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 12 .06.2025 |
KADEM METE (Muğla) - Peki, sıramı almış olayım, tamam.
Öncelikle Türker Bey'in ve sizin de müdahil olduğunuz ve hemen hemen herkesin fikir söylediği konudan başlayacağım.
Şimdi "Kanunlar geriye gitmez." dediğimiz zaman, o zaman "Bolu Kartalkaya otelinde de niçin Sprink sistemi yoktu." demeyeceğiz çünkü otel yapıldığında, o dönem de yoktu, sprink sistemi diye bir şart yoktu. Ama bunun çözümü ne? Çözümü şu: Biz yangın yönetmeliği yapıyoruz ya, şu anda Çevre Şehircilik Bakanlığı hazırlıyor bunu, yangınla ilgili tedbirlerin her birine bir puan vereceğiz. Yani tıpkı Turizm Bakanlığı denetleme yaparken, sınıflandırma yaparken puan veriyor ya, işte banyoda makyaj aynası varsa 1 puan, makyaj aynası ışıklandırmalı ise 2 puan; toplamda 520 puan...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Lanet olsun makyaj malzemesine, olmasa ne olur ya?
KADEM METE (Muğla) - Bir saniye Başkanım, örnek veriyorum. Yani siz...
CAVİT ARI (Antalya) - Başkanım, siz yapmıyorsunuz ama yapanlar oluyor, ihtiyaç oluyor yani.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Yani yangın daha önemli mantığıyla söylüyorum.
Evet, buyur.
KADEM METE (Muğla) - Şimdi, sonuçta aldığınız puanlara göre sınıflandırılıyorsunuz. Yangın yönetmeliğinde de tedbirlerin hepsine önem arzına göre bir puanlama verilir. Örnek veriyorum, diyelim ki tamamını yaptığınız zaman 100 puan. "Siz 70 puan alırsanız yangına elverişli belgesi almaya hak kazanırsınız." diye bir hüküm konulur.
SURURİ ÇORABATIR (Antalya) -
Minimumları koymak lazım altına.
KADEM METE (Muğla) - Hayır, bak "minimum" derken, 70 puan aldığınız zaman.
Şimdi, diyelim ki yangın yönetmeliğinde diyor ki: "100 odanın üzerinde olursa sprinkler sistemi şarttır." Benim 90 odam var yani bana şart değil sprinkler sistemi ama binamın ihtiyacı veya yapıldığı yıl itibarıyla bazı şeyleri yapamıyorum. Mesela, işte, yangın merdivenini Z şeklinde yapamıyorum, iki tarafı bitişik nizam, ön tarafım, arka tarafım cadde; yangın merdivenini dışarıdan yapma şartım yok, şansım yok. O zaman ben gönüllü olarak yani şart olmadığı hâlde sprinkler sistemini yaparım. Bence ki yangında en önemli etkidir bu, 70 puanımı alır karşıya geçerim. Yani bütün özellikleri yapmak zorunda kalmadan, puanı alabilecek tedbirleri aldığımız zaman, o binaya yangına elverişlilik belgesi verilebilir.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Mevcut binalar için, yönetmelikten sonra yapılanlar için demiyorsunuz.
KADEM METE (Muğla) - Tabii, sıfırdan yapılanlar için hepsini isteyebiliriz.
TÜRKER ATEŞ (Bolu) - Çevre Şehircilikteki arkadaşımız söylesin. Binada ufak tadilat, camda bir değişiklik oldu, camda tadilat değişti, mimari değiştirdikten sonra statik projelerde de arıyor musunuz aramıyor musunuz? Statik projede taşıyıcı...
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Camın geldiği yer önemli.
TÜRKER ATEŞ (Bolu) - Camı 10 santim bu tarafa kaydırmış. Mimari projeden gelmiş arkadaş, demiş ki: "Kardeşim, 10 santim buraya geldi."
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Taşıyıcıya gelmiyorsa sıkıntı yok, taşıyıcıya geliyorsa sıkıntı var.
TÜRKER ATEŞ (Bolu) - Yok, yok onun değerlendirmesini, betonarmeyi tekrar istiyor.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Cam, taşıyıcıyı delmediği sürece istediği yere kayar. Sadece görünüşte mimari değişiklik.
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Delmediği sürece bir şey olmaz ki. Onu kontrol edecek.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Onu Derya Hanım'la Ednan'a sorun, biz anlamıyoruz o işlerden.
TÜRKER ATEŞ (Bolu) - 10 santim, 20 santim için arıyorlar. Keza Bolu Belediyesinde tanık oldum.
KADEM METE (Muğla) - Şimdi ben devam edeyim müsaadenizle.
Sayın Başkanım, yani bunu bir ara ekleme olarak yapmak istedim. Ben bu Bolu Kartalkaya yangınını bir yangın öncesi eksiklikler, bir yangın esnasında gördüğümüz eksiklikler, bir de yangın sonrası gelinen durum olarak 3 kısma ayırdım kendimce.
Yangın öncesinde tabii tesislerin yangın açısından denetlenmediği gerçeğini gördük ve hangi makamın hangi yetkililerde olduğu karmaşasını hep beraber yaşadık, farklı fikir ve düşünceler ortaya çıktı. Yangın anında ise yine yangınla mücadele konusunda ciddi eksikliklerin olduğu, gerek binanın fiziki yapısının müdahaleye izin vermediği bölgelerinin olduğu gerekse itfaiye teşkilatının da yetersiz olduğunu da görmüş olduk, artı o bölgede zamanında itfaiyenin ulaşamaması açısından da buna bakılabilir ve riskli bölgelerde itfaiye araçlarını bulundurmanın ne kadar gerekli olduğunu gördük. Yangın sonrası da ortaya çıkan yetki karmaşası ve sorumlunun kim olduğu yönündeki tartışmalarımız.
Öncelikle birazdan söyleyeceklerimi söylemeden önce şunu söylemek istiyorum: Bütün belediyeler de bizim, bütün bakanlıklar da bizim yani burada bir tespit yaparken "O belediye oranındı, bu bakanlık buranındı." diye düşünmeden söylemek istiyorum. Bu yangın eğer AK PARTİ'li bir belediyenin olduğu muhitte de olsa idi ben yine aynı şeyi söyleyecektim, bu konuda da lütfen samimiyetime inanın.
Sürekli Turizm Bakanlığını eleştirdik ya, hani işte denetlemedi falan diye. Yine konuşmamızın önceki ilk toplantılarda da söyledik, bir oteli, arkadaşlar, birçok bakanlık denetliyor yani asansörünü Makine Mühendisleri Odası gelip denetliyor, Turizm Bakanlığı asansörü de denetlemiyor.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Makine Mühendisleri akredite kuruluş, Bakanlık adına denetliyor.
KADEM METE (Muğla) - Tamam, yani ona verilmiş yetki, o denetliyor. Yangında da hangi belgeyi, kim vermişse, hangi kuruluş vermişse onun denetlemesi gerektiği ortaya çıkıyor. Bakın, şu anda yangın oldubitti, hepimiz bundan ders aldık ve bundan sonrasını konuşuyoruz ya, hiçbirimiz farkındaysanız "Tesisleri bundan sonra, yangın konusunda Turizm Bakanlığı denetlesin." demiyoruz. İşte, bazımız diyoruz ki: "İşte, yeniden bir itfaiye teşkilatı kuralım, bağımsız bir teşkilat olsun." Kimimiz diyoruz ki: "Belediyelerde devam etsin ama onları destekleyelim, işte onlar denetlesin." "Akredite kuruluşlar olsun, onlar denetlesin." Ya, bir Allah'ın kulu da çıkıp dedi mi ki "Turizm Bakanlığı denetlesin." Çünkü Turizm Bakanlığı, arkadaşlar... Yani ben Turizm Bakanlığı personeli değilim, dediğim gibi, yani bizim belediyelerimiz de var, hepsi bizim. Turizm Bakanlığı elinde yapı kullanım belgesi olan bir tesisi aldıktan sonra sınıflandırır, kalitesi açısından sınıflandırır. O belgenin olmuş olması zaten bu denetimlerin yapılmış olduğu anlamına gelir Bakanlık için.
Az önce Sayın Vekilim dedi ki: "İşte, hani acentelerde yangına elverişli belgesi istesin." E, depreme dayanıklılık belgesi de istesin. Herhangi bir sel anında yapılabilecek olanlar hakkında bir tedbir alınmış mı, o da istensin.
RIDVAN UZ (Çanakkale) - İktidardan, muhalefetten...
KADEM METE (Muğla) - Şimdi, eğer bir otobüse binerken biz...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Arkadaşlar, bunun iktidarı muhalefeti olmadığını Kadem Bey söyledi, hepimizin derdi bu.
KADEM METE (Muğla) - Otobüse binerken arkadaşlar, şoföre gidip de "Bu arabanın en son ne zaman muayenesi yapılmış, onun belgesini bir ver bakalım." demeye kalkarsak eğer şoför bizi döver. Yani o şoför, o otobüs eğer trafikte ise denetimden geçmiş demektir. Bir bina var ise denetimden geçmiş demektir. Yapı kullanım izin belgesi ona belediye vermişse, evet, bu bina bu şeyden geçmiş demektir.
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Geçmemiş ki.
KADEM METE (Muğla) - Bizim sorunumuz burada işte.
CEM AVŞAR (Tekirdağ) - Otobüs iki senede bir muayeneye giriyor.
KADEM METE (Muğla) - Tamam, işte, binaların da işte girmesi gerektiğini de sayın İsmail ağabeyim çok güzel açıkladı, sadece bir konusunda ona katılmıyorum, onu da açıklayacağım, önerimi de vereceğim.
Yani demek istediğim arkadaşlar, hangi kurumun hangi konuda denetleyeceğini kararlaştırıp, yetkiyi ona verip, ondan sonra da ondan o denetlemeyi beklemek lazım geldiğini düşünüyorum.
"Turistik tesislerde, efendim, çalışanları yangına karşı eğitelim." Bu sahada uygulanması mümkün olmayan bir şeydir. Niçin mümkün olmadığını söyleyeceğim. Turistik tesislerin büyük bir çoğunluğu -şehir içerisindeki otellerden bahsetmiyorum, resort otelciliğinden bahsediyorum- sezonluk otellerdir, sezonluk otellerde personel devamlılığı maalesef yoktur. Ben işlettiğim otelde 200 kişi çalıştırıyorum, yaz kış çalışan 20 personelim vardır, 180'i sezonluk çalışır. Bu 180 personelin 500'ü sezon içerisinde -samimi söylüyorum- girer, çıkar. Yani siz şimdi oteli nisanda açıyorsunuz, elinizdeki personelle başlarsınız, mayıs ortasında müşteri arttıkça yeni personel alırsınız, haziranda üniversiteler kapanır, öğrenciler gelir, turizm eğitimi almış öğrenciler, onları alırsınız. Siz yirmi dört saat hizmet veren bir sektör olarak personel aldıkça onlara da yangın eğitimi vereyim, ilk yardım eğitimi vereyim, sadece yangın olarak demeyin, yani havuzda birisinin boğulmasını düşünün veya yemek yerken birisinin gırtlağına restoranda bir şey kaçtı, boğulma tehlikesi geçiriyor. "O kadar personel efendim, izleyecek mi bunu, bir ilk yardım eğitimi alan personel yok mu?" diyecek.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - En azından şefleri bilsin.
KADEM METE (Muğla) - Dolayısıyla, şuraya geleceğim, bunu, tesislerin yapmak... Bir de kim verecek yani tesiste yangın eğitim konusunu kim verecek? Binlerce otel var binlerce, sezon açıldı, şu anda Türkiye'de binlerce otel var, "Hadi bakalım personellerinizi eğitin." Bu mümkün değil ama önerim ne? Önerimi söyleyeyim, önerim şu: İŞKUR ölü sezonlarda yani bu Bolu gibi, Kartalkaya gibi dağ turizmi yapan, kayak turizmi yapan tesislerde yazın; bizim gibi güneş, kum, deniz turizmi yapanlarda kışın İŞKUR halk eğitimle ortaklaşa kurslar düzenleyecek. Bu kurslara katılıp sertifika almayan personel otellerde çalıştırılamayacak.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Bitti... Yani gayet güzel bir öneri.
KADEM METE (Muğla) - Yani personellerin sertifikası olacak; otelde çalışıyorsa, hastanede çalışıyorsa, Kredi Yurtlar Kurumunda çalışıyorsa yangın, ilk yardım konusunda eğitim almış olması istenecek. O sertifikayı aynı SGK'ye girer gibi almış olmamız lazım. Bunu da İŞKUR ile halk eğitimin koordinasyonunda yapmamız lazım.
Şu İngilizlerin otelleri denetlemesi olayına gelelim. Şimdi, az önce de söyledim, bizim eğer yapı kullanım izin belgemiz var ise bu bina zaten hani Süreyya Vekilim dedi ya "Biz yurt dışına gittiğimiz zaman gönül rahatlığıyla uyuyoruz çünkü biliyoruz ki bu bina denetlenmiştir." Şimdi Türkiye'deki binada da eğer yapı kullanım izin belgesi var ise denetlenmiş olması gerektiğine inanmamız lazım. Öyle yönetmelikler çıkarmamız lazım ki şimdi o yönetmelikleri uygulamayan o işletmeciliği yapamayacak. Dolayısıyla denetlenmiş olacak ve biz de gönül rahatlığıyla uyuyacağız.
İngilizler bunu niçin yapıyor? İngilizler gidip Almanya'daki otelleri denetlemiyorlar Sayın Başkanım veya Fransa'dakileri. Avrupa Birliği standartlarında oldukları için onlar, onlar zaten Süreyya Vekilimin dediği gibi zaten bu standardı vardır diye düşünüyor. Ama bir başka Avrupa ülkesinde olmayan Brezilya'ya da gitse, Arjantin'e de misafirini gönderse, Türkiye'ye de gönderirse Avrupa Birliği standardında olup olmadığını bilmediği için onu denetliyor. "Bir bakayım, ben buraya misafir göndereceğim. Başına bir şey geldiği zaman yarın öbür gün ben mesul olmayayım, ben bunu denetleyeyim." diyor. Yoksa hani biz efendim, İngilizlere otellerimizi denetlettiriyoruz da Türklere denetlettirmiyoruz gibi bir kompleks içerisinde değiliz.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Çok ayıp ediyorsunuz, çok ayıp ediyorsunuz eğer yapmıyorsanız.
KADEM METE (Muğla) - Ama bir şey daha söyleyeyim: Gerçekten, şu anda o İngilizlerin denetlemesi sayesinde biz birçok şeyi yasallaştırdık, daha sonra Türkiye'ye gelip denetlemeye kalktıklarında "Biz zaten bunu işte, üç sene, beş sene önce yaptık." diyebiliyoruz. Balkon korkulukları mesela, şimdi daha yeni yeni Türkiye'de gündeme geliyor 120 santim olmak zorunda diye, varsa işte aralarının 10 santimden geniş olmaması; bunları bize yıllar önce İngilizler şart koşmuşlardı, biz balkon korkuluklarında o dönemde yapmıştık.
Az önce söyledim, bunu gerçekten çok önemsiyorum; bir tesisi denetleyeceğiz ve bu tesis de 100 puan üzerinden 70 puan alabiliyorsa ki bakın, bu birçok şeyi çözüme kavuşturacak. Mesela, bina ahşaptır, içerisi, tavanları falan ahşaptır; bilenler bilir, Akyaka'da turistik tesislerin birçoğu ahşap tesislerdir yani içi işte "Ula kaplanması" denilen ahşap tesislerdir. Sen bunu şimdi ne yapacaksın yani bütün o tesisleri mi kapatacaksın, ahşapları mı sökeceksin? O tesis eğer şart olmadığı hâlde sprinkler sistemini koymuşsa bitti gitti, o zaman ahşabın bir sıkıntısı kalmıyor çünkü en büyük tehlike, yangın esnasında ilk müdahale, hepimizin de gördüğü gibi bir yangın uyarı alarm sistemi adrese dayalı; iki, sprinkler sistemi olup olmaması; bir de tabii, mutfaklarda davlumbazların otomatik söndürücüyle döşenip döşenmemiş olması. Bunlar olduktan sonra, inanın, kapılar yirmi dokuz dakika yangına elverişli midir değil midir, bunun hiçbir önemi olmadığını görürsünüz. 55 kişiyi dinledik biz, Kartalkaya'daki faciayı yaşayanları. Hatırlıyor musunuz, hepsinin ortak noktası nedir? "Yangını duyduk, işte hemen koridora koştuk." Asansörden inmeye çalışan, merdivenden inmeye çalışan yani "Odamızda oturduk, nasıl olsa kapımız da yangına dayanıklı, bekledik." diyen bir Allah'ın kulu yok yani zaten yangın başladığı anda, siz alarmı duyduğunuz anda veya koşuşturmayı duyduğunuz anda insanoğlunun ilk yapacağı şey kaçmaktır, kaçmaya çalışmaktır yani kapı yangına dayanıklı diye kimse odanın içerisinde oturmaz; biz hep yanlış yere yönlendiriliyoruz. Aslında yapılması gereken en önemli şey, alarm sistemidir ki otelde zaten büyük bir ihtimalle devre dışı, sigaradan dolayı devre dışı bırakılmıştır diye düşünüyorum yani kablolama var, kutuyu bulamamışlar; ya o daha sonradan alındı veya zayi oldu veya arızalandı, değiştirilmeye gönderildi ama orada kablo sistemi vardı, altılı kablo sistemi vardı. Dolayısıyla en önemli şey, yangına duyarlı alarm sisteminin olması, ikincisi de otomatik söndürme sistemlerinin olmasıdır.
Son olarak TSE'yi söyleyeceğim ben de, ilk toplantılarda da yine söylemiştim. Böyle toplu konaklamaların olduğu yerlerdeki yangın ekipmanlarının TSE belgeli olması şartı getirilmesi lazım ama ben evimde yangın söndürücüsü alacağım; ister TSE belgeli alırım, 3 lira daha pahalıdır, istersem daha ucuzunu alırım ama eğer ben başkalarının da canından sorumlu isem aldığım malzemenin TSE belgeli olması şartını koymamız lazım.
Bir de ben Belediye Başkanımıza sormuştum "O hava yastığı niye patladı?" diye. "Üstüne yanıcı şeyler düştü veya alev parçaları düştü, onun için patladı." demişti. Biz kapıların yangına dayanıklı olmasını istiyoruz ama hava yastığımız yangına dayanıklı değil ki. Hava yastıkları depremde kullanılmaz, selde kullanılmaz, kullanılacak olan tek afet yangındır, yangında da o yanıyorsa onun bir anlamı yoktur. O konuda da bir düzenleme veya bir şartname getirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Teşekkür ediyorum, sağ olun.
Bir başka turizmci arkadaşa söz vereyim.
Buyurun.
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Otele davet bekliyoruz hâlâ otelcilerden ama hiç...
KADEM METE (Muğla) - Yangına elverişli duruma getirelim, ondan sonra davet edeceğiz sizi.