KOMİSYON KONUŞMASI

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Teşekkür ederim sevgili Başkanım.

Bu dört ay boyunca sizlerle beraber olmaktan çok mutluydum; keşke daha farklı, daha keyifli bir vesileyle tanışmış, kaynaşmış olsaydık.

Burada çok değerli fikirler ortaya konuldu, çok detaylara da inildi. İsmail ağabeyimizin raporu zaten neredeyse Komisyon raporu gibi detaylandırılmış. Çok fazla...

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - İsmail ağabeyin, tabii, belediyeci mantığı ve bakışı önemli.

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Zevahitten konuşmamak lazım herkesin zamanı dar. Burada, biz şimdi bir kayak merkezindeki otel yangınından dolayı maalesef bir araya geldik ama mesela o otelin önündeki pistte bir çığ düşmesinden dolayı 50 kişi, 100 kişi kaybolmuş olsaydı gene bir komisyon kurulacaktı ve yine mevzuatla alakalı bir sürü görüş ortaya konulacaktı. Çünkü Türkiye'de hâlâ bir kayak merkezleri yönetim şablonu yok, bir hukuku yok, bir kanunu yok. Eğer siz de uygun görürseniz bu eksikliği... Erzurum'da, Erciyes'te, Bursa Uludağ'da, Kartalkaya'da, Kartepe'de birçok kayak merkezinin en büyük sıkıntısı bir mevzuat eksikliği. Kıyılarımızın, sahillerimizin, denizlerimizin oteller veya vatandaşlar tarafından nasıl kullanılacağı yönetmeliklerle belirlenmiş vaziyette ama kayak merkezleri, dağların kullanımı hâlâ boşlukta, bununla başlamak isterim.

Bu yaşadığımız sürecin aslında 2 boyutu var. Bir tanesi mevzuat boyutu, bu kısım riskleri yönetmeyle alakalı yani doğru mevzuat üreterek insanların yangına maruz kalmamasını sağlamak veya yangına maruz kaldığı zaman en kısa yoldan canlarını nasıl kurtarabileceklerini tayin etmek. Bu işin içerisinde Büyükşehir Kanunu, İl Özel İdareleri Kanunu -konuşuldu, bir sürü- Sigortacılık Kanunu'ndan alın aşağı doğru çok sayıda kurumu, kuruluşu ve temayı ilgilendiren bir gerçeklik var. Bizim raporumuzda da her şey güllük gülistanlık olmayacak ama somut, kolay yoldan, pratik erişebileceğimiz neticeler olursa bunun gayretine düşeceğiz.

İkinci boyutu da risk vuku bulduktan sonra bununla alakalı o felaketi ortadan kaldırma veya zararını minimize etme süreci; bu da itfaiyemizin yangın söndürme kabiliyetiyle alakalı. Burada çeşitli görüşler var ama ben itfaiyelerin hâlâ belediyelerin elinde ve fonksiyonel olarak, kurumsal olarak mahallî idarelerde bulunmasının bize nasıl bir katkı sağlayacağını anlatacak bir milletvekilimizi bekliyorum. Yani İsmail Bey de bu konuda belediye başkanı olarak itfaiyelerin belediyelerde, mahallî idarelerde kalması gerektiğini iddia etti veya tavsiye ediyor. Bunun merkezî hükûmete alınmasıyla kıyaslandığı zaman nasıl bir fayda doğuracağını ben bir türlü çözemiyorum. İtfaiye birlikleriyle de konuştum, illerin itfaiyelerini ziyaret ettim onlarla da konuştum; belediye başkanı, işte Bolu Belediye Başkanı bile gelip aynı sıkıntıdan söz etti ve belediyelerden bu işin alınması gerektiğini iddia etti. Yani belediyelerin kontrolündeki güvenlik güçleri olan zabıta ile merkezî hükûmete veya Bakanlığa bağlı olan jandarma ve polisi kıyasladığımız zaman belediyelerin güçleri, etkileri çok daha net açığa çıkacaktır; bence bu güneş gibi aşikâr.

Ruhsatlandırmanın standartlaştırılması, eşit işe eşit bedeller alınması, en azından insanların hangi kurallara tabi olacağının bir merkezî otorite tarafından belirlenmesi gerekiyor. Nurettin Bey'in çok doğru bir şekilde tespit ettiği gibi kesinlikle itfaiye eğitimli lise veya meslek yüksek okulu mezunu insanların alınması; atletik yapıya sahip, gerekli testlerden geçmiş, gerekli sağlık durumuna haiz çalışanların istihdam edilmesi; ayrıyeten bu iş için alet edevat, teknik altyapı, itfaiye aracı, su deposu, basınç kapları gibi çok çeşitli ve oldukça da pahalı olan teknik altyapının harmonize edilmesi için bir merkezî yönetim erki ve yeknesaklığı gerekiyor. Bu noktada ben kesinlikle raporda bunun geçirilmesi taraftarıyım.

Tabii, Sayın Başkanım, mesela bazı milletvekillerimiz bir şeyi tavsiye ediyorlar, bazı milletvekillerimiz, üyelerimiz de başka bir noktadalar; bunu rapora nasıl geçireceğiz? Yani, buradaki usul nedir sizce? Bu da önemli bir soru bence. Bu zıt görüşleri biz rapora nasıl yansıtacağız?

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Usulü ilk defa... İlk defa Komisyona Başkanlık yapıyorum ve ilk defa çalışıyorum, uzman arkadaşlarımız benden daha iyi biliyorlar.

RIDVAN UZ (Çanakkale) - Raporun bir kısmına bütün arkadaşların görüşleri...

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Yani rapor maddelerinin ittifakla geçmesi gibi bir şey söz konusu olmayacak o zaman.

RIDVAN UZ (Çanakkale) - Yok, yok.

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Peki.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Arkadaşlar, ben sadece katkı verme adına şunu söyleyeyim: Arkadaşlar, bizim alınması lazım gelen tedbirler noktasında eminim yüzde 90'ın üzerinde bir ittifak yapabiliriz yani orada problem olmaz, diğerlerinde de zaten biz mahkeme değiliz -Türker Bey söyledi- şu suçlu, bu suçsuz deme, bunları biz belirleme durumunda değiliz.

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Alınması gereken mevzuat ve pratik tedbirler noktasında görüş farklılıkları olacaktır herkesin.

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Kesişim kümesi büyük.

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Tabii, tabii yüzde 100 ama bazı radikal konularda ittifak yok.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - İttifak yoksa Başkanın dediği taraf ağırlık basar, Başkanın görüşü ağırlık basar yani herhâlde öyle olur.

Arkadaşlar, şunu da söyleyeyim: Vallahi bizim yani Emrah ile benim toplantı hazırlıkları, önceleri, sonraları çalışmamızı... Vallahi arkadaşlar siz gelip sadece katılıp gittiniz; bak, biz perişan olduk yani onu bilin, bundan sonra da biz... Rapor hazırlarken de arkadaşlarımızın katkısını bekliyorum yani sadece "dedim, gittim" olmaz, biz burada uzman arkadaşlarla çok zorlanıyoruz. Nurettin Bey sağ olsun, Nurettin Bey'in katkısından yararlandım hep o hukukçu olduğu için beni hukuki olarak yönlendiriyor ama raporun yazımında da aynı katkıyı bekliyorum. Yani "Biz yazdık, hadi bize eyvallah." deyince özellikle Komisyon Başkanına vallahi çok büyük yük biniyor, haberiniz olsun, zorlanıyoruz. Önce hazırlıklarımızdan, sonra yaptıklarımızdan sizin haberiniz yok, sadece toplantı anını biliyorsunuz, çok emek veriyoruz biz.

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Bu vesileyle, kıymetli uzmanlarımıza da tekrar teşekkür ederim gerçekten fedakârca bu Komisyonun başarısı için gayret ettiler. Sağ olun.

Dolayısıyla, yani özetle hepimiz devletçiyiz, ebet müddet devlet fikrine sahibiz, "Zararı âmmı defi için zararı has ihtiyar olunur." der Mecelle'nin meşhur maddeleri, biliyorsunuz. Burada çıkacak mevzuatla alakalı eleştiri ve tavsiyelerin de bu doğrultuda, bu felsefeyle doğru bir şekilde yerini bulacağına inanıyoruz.

Tekrar teşekkür ediyorum.