KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Çok teşekkür ediyorum.

Arkadaşlar, 18 Temmuz, baktım, cumaya da denk geliyor, 18 Temmuz Cumaya kadar yazılı olarak veren arkadaşlarımız var, onlar için de aldık, olmayanlar da arzu ederlerse, 18 Temmuz Cuma gününe kadar Emrah Bey'e yazılı olarak da tekliflerini verirlerse memnun oluruz.

Değerli arkadaşlar, son olarak şu: Hepinize teşekkür ediyorum.

Bence bu sadece bir Komisyon toplantısı değil, Allah hepimize uzun ömürler versin, ben zaman zaman tutanaklara giriyorum, gidip bakıyorum, bizim büyüklerimiz yani 1-2 nesil önce bizim yerlerimizde oturan atalarımız burada çok önemli tartışmalar, çok önemli çalışmalar yapmışlar ve onları ben okurken "Ya, bak, ne ileri görüşlü ne güzel insanlar varmış." diye kendimce atalarımla, büyüklerimizle gurur duymuyorum. Bizim de bu Komisyon çalışmamız bugün içinde yaşadığımız, günceli yaşadığımız için çok fazla belki kendi nefsimizde "Ya çok önemli sayılmayabilir." falan diye düşünebiliriz ama bu tutanaklar, bu çalışma raporu Meclis Kütüphanemizde dijital ortamda olacak ve bizden sonra gelen nesiller bunlara bakacaklar ve "Bizim büyüklerimiz, ağabeylerimiz, dedelerimiz böyle böyle sıkıntılar yaşamış ve bunun için büyük bir emek vermişler." diyecekler. Bu benim konuşmamı da burada okuyacaklar yani bu son konuşmamı da sizin konuşmalarınızı da.

Şunu özellikle belirtmek istiyorum, başta Kartalkaya'ya gittiğimizde de söyledim yine söylemekten hiçbir zaman çekinmiyorum, imtina etmiyorum, Cem Bey'in dediği olaya katkı verme adına söyleyeyim: Yani okulsa oranın sorumlusu -Yüksel Bey de söyledi- Tarım Bakanlığıdır diyebilir miyiz? Dersem gülersiniz değil mi? Yani okullar Millî Eğitim Bakanlığının işidir, hastaneler Sağlık Bakanlığının işidir, Emniyet birimleri İçişleri Bakanlığının işidir, huzurevi deyince "Vallahi, bunlar herhâlde Dışişleri Bakanlığının işidir." diyemiyoruz, Aile Bakanlığının işidir diye bakıyoruz; oteller de Turizm Bakanlığının işidir. Ne kadar ilgilidir, değildir o başka bir şey, tartışılsın bir şey demiyorum ama Turizm Bakanlığının işidir, Çalışma Bakanlığının da işidir. İş Sağlığı Güvenliği "Beni ilgilendirmez canım, kendileri alsaydı." diyemezler, o zaman düzenlemeyi yapar mecbur kılarsınız, mecburen tıpış tıpış alırlar, onların işidir. Ya Belediye "Vallahi bizim mücavir alanın dışındaydı, onun için ben yazdım, eksik buldum, sattım, getirdim..." diyemezsiniz kardeşim siz. Böyle bir şey olabilir mi? Bolu Seben'de 2 bin nüfuslu belediyenin bir geçici şirket elemanına işi yıkıp da... İtfaiyeye diyebilir miyiz... Dört dörtlük bir itfaiyenin nerede olduğunu düşünürsek vallahi Bolu Belediyesi sağa sola kaçamaz, en önemli itfaiye teşkilatı Bolu Belediyesinindir. Ben Erzurumluyum, Erzurum'daki itfaiye teşkilatında gidip de Karayazı ilçesinin itfaiye teşkilatını sorumlu kılamayız, Erzurum Büyükşehir Belediyesinin itfaiyesini sorumlu kılacağız, burada da Bolu Belediyesi... Hele hele yazmış eksik, geri almış, kapatmış, getirmiş, götürmüş... Vallahi, hiç kimse bir tarafa kaçmasın, kusura bakmasın Bolu Belediyesi, Bolu Belediyesinde. Ha, özel idare, valilik... Ben hepsine söylüyorum bakın, arkadaşlar, vali -ben o işi yaptım, özel idare genel sekreterliğini de yaptım, valiliği de yaptım- kanunen de vicdanen de ahlaken de insan olarak da o ilin en büyük amiridir; özel, resmî her yeri denetler, bir tekel büfesini de denetleyebilir, ekmek fırınını da denetleyebilir, öyle bir yetkisi var valinin, kanunda yazıyor, biz vermişiz, Meclis vermiş o yetkiyi. Denetleyebilir, hele hele yerel yönetim olan il özel idaresinin başı ve uygulama mercisi validir, genel sekreter onun adına iş yapar, sekreteryasını yapar. Şimdi, böyle bir ortamda valinin de genel sekreterin de "Vallahi ben bilmiyordum..." Bir okuyun kardeşim kanununuzu, bilin. Onun için, onların da...

Son olarak, iktidarı ve muhalefetiyle biz milletvekillerinin de Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan, milletin yetki verdiği insanlar olarak bizim de "Efendim, siz iktidarsınız, biz muhalefetiz..." Öyle bir şey yok arkadaş, hepimizin sorumluluğu var. Niye? O 78 insanın vefatından vicdanen hepimizin sorumluluğu var, 86 milyonun sorumluluğu var. Bu sorumluluğu sağa sola atmanın... Yani kimse sorumlu olmak istemiyor.

CEM AVŞAR (Tekirdağ) - Böyle bir devlet anlayışı Sayın Başkan...

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Olur mu arkadaşlar? Öyle devlet de olmaz, öyle yerel yönetim de olmaz, öyle Meclis de olmaz, öyle sokaktaki özel şahıs da olmaz. Birileri sorumluluğu alacak.

TUBA KÖKSAL (Kahramanmaraş) - O makama talip olurken o sorumlulukları bilerek olacak.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Olmaz öyle bir şey.

Ben baştan söylemiştim, sanki en son herhâlde Komisyona bu iş kalacak, en son da bana kalacak gibi geliyor. Böyle bir şey olamaz. Arkadaşlar, insanlar ölmüş, bunun siyaseti, bunun bilmem neyi falan olamaz. Bunlara iyi bakarsak, elimizden geldiğince, kabiliyetimiz ölçüsünde de bugün konuştuklarımız, daha öncekiler de vardı... Emrah sana kalıyor çok, uzman arkadaşlar size kalıyor bu işler, bismillah deyip raporlarımızı... Şimdi raporlamanın nasıl yapıldığını size gösterecek, Emrah onu ayarla, yansıya verelim.

Bundan kaçış olmaz, bakın, o evlatların, o insanların ahı bizi tutar. Çok fazla bir ömür yok. Çok iyi yaşayanlar bile, Gazi Yaşargil bile doksan dokuz sene yaşadı. Bizim o kadar yaşayacağımızın garantisi yok ama hem burada arkamızdan bir "Allah razı olsun, iyi insandılar, adam gibi işlerini yaptılar." dedirtmek için hem de o tarafa gittiğimizde hesap günü -vallahi o daha zor, haberiniz olsun, burada sağa sola kaytarabilirsiniz- o hesabı rahat verebilme adına, o çocukların kanı üzerine söylüyorum bunu, işimizi iyi yapacağız. Bugüne kadar iyi yaptık, bundan sonra da arkadaşlar, samimi duygularımla -kayda geçtiğini bilerek söylüyorum- muhalefetteki arkadaşlardan "Biz muhalefetiz, bunları biraz sıkıştıralım." iktidardaki arkadaşlardan "Şunu da şöyle yapalım." bakışını göstermeyeceğinizi biliyorum, o işte olmayacağız. Yani doğru, olması lazım gelen, üç aşağı beş yukarı yapacağız, topluma da çıktığımızda göğsümüzü gere gere diyeceğiz ki "Allah ölmüşlerimize rahmet etsin ama biz burada dört ayda rapor yaptık, yedi-sekiz ay çalıştık, böyle bir şeyi biz verdik, haberiniz olsun." Yoksa suçlu kim, kim değil falan... İsmail Ağabey suçlu olsa ne olur, ben olsam ne olur? Problem o değil, onun cezasını ceza işiyle uğraşan yargı veriyor, onun hesabını verecek onlar.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Başkanım, bizim de tespit ettiğimiz hususlarla ilgili, yani bu işin siyasi tarafında değiliz biz ama "Şu tedbir alınsın, bu tedbir alınsın..."

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ednan Bey, o tartışmaları zamanı gelince yapalım yine, konuşacağız. Problem değil, ben genelini söylüyorum, spesifiğe girince o farklı olur.

Yargı gereğini yapacak, onun cezasını verecek ama biz de hak ve hakikatin üzerini örtmeden, birbirimizi buradaki vekil ve siyaset görüşüyle alakalı köşeye sıkıştırma mantığını bir kenara bırakarak adaletin yerine gelmesi... Diyordu ya bir zamanlar bir şey "Gerekirse dünya yıkılsın, adalet yerini bulsun..." Biz onun gayretini yaptık.

Ben hepinize teşekkür ediyorum, bana bugüne kadar göstermiş olduğunuz sabır için de teşekkür ediyorum.

Toplantıyı kapatıyorum.