| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3159) münasebetiyle |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 19 .06.2025 |
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Diğer vekillerimizin eleştirilerine çok kulak vermediniz ama Komisyon üyesi olarak bunu Trendyol yasasında da dile getirmiştik. İlk imzacılar dışında her soruya sizin cevap vermeniz, her maddeye, her vekile söz almanız bence tarafsız bir Başkanlık yapmanız anlamına gelmiyor. Siz attığınız "tweet"lerden de siyaset yapmaya çok hevesli bir Başkansınız.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Doğru. Twitter'da beni takip etmeniz sizin faydanıza yalnız.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Bence Başkan Yardımcılarımız da çok güzel başkanlık yapabilir. Size tavsiyem: Bence istifa edin, geçin bu sıralara, istediğiniz gibi siyaset yapın, istediğiniz gibi konuşun, her şeyi söyleyin. Bence daha iyi olur çünkü bugün de siz aslında bunu gösterdiniz. Biz size Bakanlık sunumlarında iki gün önce özellikle zaten bu yasa teklifine ilginin yoğun olduğunu, çok kalabalık olacağını, toplantının bu salonda yapılması gerektiğini dile getirdik. Sabah arkadaşlarımız milletvekillerimiz ayakta kalmasın diye bir düzen tutulması gerektiğini söyledi, hiçbir şey yapılmadı, sonra üç saat boyunca bu Komisyon geç çalışmak zorunda kaldı. Size resmî yapılan 19 tane başvurudan -yani sizin ifadeniz olduğu için söylüyorum- Ümit Bey araya girip sizden rica ettiği için TEMA Vakfını almışsınız ama diğer 18 tane kuruma izin vermemişsiniz ve bugünkü nahoş görüntüler bu yüzden oluştu. Bakın, o 18 kurumun genel müdürleri, köylülerimiz, herkes burada; gayet nezih, ferah bir şekilde oluyor. Keşke ilk başta bunu planlayabilseydiniz; çayımızı içiyoruz, kahvemizi içiyoruz, dondurmamızı yiyoruz, gayet demokratik bir şekilde de gördüğünüz gibi oluyor. Muhalefetin her dediğine itiraz edip her şeyine karşı gelmenin bir faydası yok; işte, biz o zaman söylemiştik, keşke yapsaydınız.
Komisyonumuzun adı Sanayi, Ticaret Komisyonu, iki senedir sanayici adına hiçbir şey yapamadık, maalesef hiçbir kanun gelmedi. Özel şirketlere, Trendyol'a bir kapitülasyon niteliğinde kanun çıkardık; daha önce, yine, Orta Doğulu ülkelerin şirketlerine biraz da imtiyaz sayılabilecek yasalar çıkardık; bugün de koordinatları belli, 2 şirket için yine bir düzenlemenin olduğu torba kanun var. Tabii, torba kanununda birçok madde var, bizim karşı çıkmayacağımız maddeler de var ama özellikle koordinatlarıyla belirtilmiş 2 şirket olduğu zaman tabii ki bunun tepkileri de oluyor. Aslında, bir anlamda koordinatlarının belirlenmesi de iyi yani belirlenmese bütün Türkiye bu kapsam altına alınabilir ama bununla bir şeyin önü açılıyor. Bence yarın bazı kanunlarda farklı düzenlemeler yapılarak bir imzayla çeşitli bölgelerdeki çeşitli madenler farklı kategorilere alınıp yine bu yolla madenciliğin önü açılabilir. Dolayısıyla bence bu yolun açılması açısından sakıncalı maddeler var.
Özellikle, Bakanlığa söylemek istediğim şu konu var: Sanayiciden ve Sanayi Bakanlığından konuyu açmıştım. Bakın, üç sene, dört sene önce Rusya-Ukrayna savaşı çıktığında savaşın bütün bedeli sanayiciye kesildi, artan elektrik fiyatlarının yükü tamamen sanayicinin sırtına yüklendi. Bu hareket bugün geldiğimiz enflasyonun ilk adımı oldu; maliyet enflasyonu o kadar şişti ki sonra diğer alınan yanlış kararlarla beraber bugün enflasyonun sebeplerinden biri oldu. Bunun niçin söylüyorum? Şu anda da bölgemizde bir savaş riski var ve yine enerji fiyatlarının artması bekleniyor. Mazota, benzine her gün zam geliyor. Bu savaşta lütfen faturayı sanayiciye kesmeyin yani Mehmet Şimşek'in biriktirdiği rezervler vardı, onları harcayın.
İDRİS NEBİ HATİPOĞLU (Eskişehir) - Biz sermayenin dostuyuz ya, sermayeye kesiyoruz işte! Biz sermayenin dostuyuz ya!
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Çiftçinin faydasına harcayın, sanayicinin enerji fiyatları artmaması açısından daha çok sübvanse edin. Ben bunu sizden rica ediyorum çünkü sanayi gerçekten bitmek üzere. Biliyorsunuz, hepiniz sanayicisiniz, istihdamın ne kadar çok azaldığını, sanayiden hizmete kaydığını, istihdamın genelde düşmese de alt kırılımlarına baktığınızda sanayiden hizmete kaydığını görüyorsunuz, hepiniz de biliyorsunuz. Dolayısıyla bu söylediklerimi yapıcı bir şekilde almanızı rica ediyorum, hani siz de ettiniz ya, dinlemiş olursunuz.
Tali komisyonlar önemli. Biz Bakanlık sunumlarını aldığımızda özellikle bir soru aldık. Bugün ilk imzacı vekilimiz ilk defa bir rakam verdi. Şimdi, şirketler başka rakamlar veriyor, sizin vekillerinize sabah sorduğumda farklı rakamlar aldığım oldu. Bölgede kaç tane zeytin ağacı kesilecek, bununla ilgili Tarım Bakanlığının bir görüşü var mı? Bu konu Tarım Bakanlığında görüşüldü mü? Sabah bunu konuşurken siz dediniz ki: "Konunun Tarım Bakanlığıyla ne alakası var?" Bu konu asıl, tali komisyonlardan bence Çevre ve Tarım Komisyonlarında konuşulması gereken bir konuydu, ben böyle düşünüyorum. Tabii ki enerji ve maden için siz buradasınız ama diğer tali komisyonlarda görüşülmeden bunun buraya gelmesini ben yanlış buluyorum. Evet, 5 bin çalışanı korumak için... "5 bin çalışanı ne yapacağız?" gibi bir yaklaşım var. Haklısınız fakat o bölge turizmi oldukça gelişmiş bir bölge, tarımı oldukça gelişmiş bir bölge, biraz önce de bahsettiğim gibi, zaten hizmet istihdamı, hizmette çalışan sayısı giderek artıyor. O 5 bin kişi de bence oranın turizm güzellikleri artırıldığında hiçbir iş problemi yaşamayacaktır. Zaten santrallerin ömrünü tamamladığını şirketin yetkilileri söylüyor. Şirketlerden bir tanesi, bir Denizli firması, Türkiye'nin en borçlu şirketlerinden biri. Biraz da bu hâle düşmesinin sebebinin bu santral olduğunu ben biliyorum. Dolayısıyla diğer santral sahipleriyle konuştuğumuzda onlar da illallah etmiş durumdalar, böyle bir pozisyondalar ya da bize öyle gösteriyorlar, bilmiyorum, işin içinden çıkılmaz bir durum olmuş. Anlıyorum, üçüncü dünya savaşı tehlikesi var; anlıyorum, enerjide dışa bağımlıyız fakat Türkiye, farkındaysanız, yatırım yapılabilir bir ülke değil. Biz ne kadar kanun çıkarsak da özellikle enerji konusunda yatırım gelmiyor ya da yapılamıyor. Birçok Türk şirketi bile güneş enerjisi santrallerine şu anda Yunanistan'da, Romanya'da -siz de bunu ifade etmiştiniz geçmişte- Türkiye yatırım yapmaktansa gidiyor, Avrupa ülkelerine yatırım yapıyor. Yani, bunlar neden Türkiye'de yapmadılar bu yatırımları?
İDRİS NEBİ HATİPOĞLU (Eskişehir) - Lisans vermediğimiz için.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Çünkü oyun oynanırken kural değiştirdiğiniz için; çünkü size verilen, yandaşa verilen imtiyazlar başkalarına verilmediği için. Şimdi konuşturmayın beni, ben sizin pozisyonunuzu iyi biliyorum.
İDRİS NEBİ HATİPOĞLU (Eskişehir) - Konuş, konuş, rahat konuş.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Yok, konuşurum, korkacağımdan değil ama Sanayi Komisyonunun...
İDRİS NEBİ HATİPOĞLU (Eskişehir) - "Çok borçlu." denemez hiçbir şirkete.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Nebi Bey, bir müsaade edebilir misiniz.
TÜRKER ATEŞ (Bolu) - Bir sakin olun.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Nebi Bey...
TÜRKER ATEŞ (Bolu) - Başkanım, ikaz eder misiniz.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Yok, konuşsun yani ben rahatsız değilim, konuşsun. Yani kendisinin nasıl olduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla Genel Kurulda da defalarca konuşuldu, bunu burada tekrarlamamı istiyor musunuz? Yani siz ceketinden fiyat etiketi sarkan birisiniz, ne diyeyim daha? Allah Allah!
ŞAHİN TİN (Denizli) - Zaten ancak buna kaldınız.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Neyse, şahsileştirmeyelim. Siz müdahale etmeyin, ben de size müdahale etmeyeyim.
İDRİS NEBİ HATİPOĞLU (Eskişehir) - Sen ceketinden sarkanı bir anlat, derdin ne senin, bir söyle! Bu ne çapsızlık!
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Nebi Bey, lütfen...
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Genel Kuruldaki konuşmalara, tutanaklara herkes ulaşabilir. Yani bence uzatmayalım. "Uzatalım." derseniz ben söylerim.
İDRİS NEBİ HATİPOĞLU (Eskişehir) - Bu ne çapsızlık!
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Şu an konuşmacı var, lütfen müsaade edelim.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Mustafa Bey sizin adınıza cevap verdi Genel Kurulda, öyle hatırlıyorum.
Evet, yani genel anlamda söyleyeceklerim bunlar.
Bugün, buraya gelirken Google Maps'e girdim, Akbelen'in geçen seneki ve bu seneki pozisyonunu gördüm. Ormanlar ne yazık ki talan edildi. Şu anda bitmek bilmeyen bir hevesle sıra zeytinliklere gelmiş gözüküyor. Yani, biz Orman Kanunu'nu bir şekilde deldik, ormanları yok ediyoruz o bölgede ama Zeytin Kanunu'nu delmeyelim Sayın Başkanım, bunda mutlaka bir değişiklik yapalım. Bu, Türkiye'deki zeytinlerin yok oluşuna yol açar. Zeytin ithalatıyla, zeytin üretimiyle alakalı gelinen yerleri söylüyoruz. Ya, bugün zeytinyağcılarla konuşuyoruz, işte, ihracat meselesini -bunlar benim ifadem değil yani sektördeki zeytinyağcıların ifadesi, eğer burada varsa onlar da söz alsınlar- enflasyonla mücadele anlamında zeytinyağı ihracatı yasaklandı fiyatlar çok arttı diye, şimdi 850 bin tondan fazla bir zeytinyağı stoku var. İhracat açıldı fakat pazar kaybı olduğu için ürünler satılamıyor. Yani öyle sürekli bir değişiklik yaparak sürdürülebilir bir anlayış sağlayamıyoruz. Enerjide de böyle.
ÇED'le ilgili birçok problem var. ÇED'i bir gecikme meselesi, bir problem olarak gören bir anlayış var ama bence ÇED doğayı, insanı, yaşamı olumsuzluklardan korumak için bir planlama sürecidir. "ÇED Gerekli Değildir" belgesinin ismini değiştirerek kanunen -burada hukukçularımız defalarca söylediler- farklı yollar açılıyor. Yani bunu hukukçular böyle yorumluyor. Sizin buna bizim hukukçularımızı ikna edemediğinizi görüyorum. Yani benim çok yorum yapacağım bir şey değil fakat bu belgenin adı değişecekse... Yani ortadan kaldırmak yerine adını değiştirelim. Sonuçta, zamanında bu iki belge "ÇED" ve "ÇED Gerekli Değildir" belgesi hazırlandı ve içeriği farklıysa yani kafa karışıklığını ortadan kaldırmak için adına başka bir şey söyleyin yani bir anlam, ifade karışıklığına sebep olmasın. Niye ortadan kaldırıyoruz? Yine, dediğim gibi, bizim hukukçularımızın ikna olmadığı bir mesele
Benim notlarım bu kadar. Daha sonra da maddeler üzerinde konuşmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.