KOMİSYON KONUŞMASI

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Başkanım, ben de teşekkür ediyorum.

Tüm hazırunu, kıymetli milletvekili arkadaşlarımızı; saygıyla selamlıyorum.

Değerlendirmeleri kıymetli bulduğumu özellikle ifade etmek istiyorum. Muhalefetin özellikle değerlendirmelerinin bizler için çok kıymetli olduğunu ancak muhalefetin değerlendirmesinin, kıymetinin artırılmasının doğruya doğru, yanlışa yanlış, eksiğe eksik dediği takdirde çok çok daha kıymetli olduğunu ifade etmek istiyorum. Bizler sadece bu Komisyonda değil, Genel Kurulda veya başka platformlarda öyle bir hâle geldik ki, neyi eleştirdiğimizi, neyi eleştirmediğimizi, hangi doğru, hangi yanlış, hangi eksik; bu konularda biraz karmaşa yaşamaya başladık. Bunu bir örnekle ifade etmek istiyorum: Mahmut Tanal ile biz Komisyonda beraberiz, İnsan Hakları İnceleme Komisyonunda, İslamofobi ve Irkçılık İnceleme Alt Komisyonda yine beraberiz, Çocuk Hakları Komisyonunda, Tutuklu ve Hükümlü İnceleme Alt Komisyonunda beraberiz. Deprem konutları ve deprem sebebiyle deprem bölgesine yaptığımız ziyaretler vardı; oradaki depremden etkilenen özellikle çocuklarımızla alakalı ve deprem konutlarının teslimiyle ilgili hep beraber gittik. Burada olan arkadaşlarımız muhakkak vardır. İşte, Malatya'ya gittik; Malatya'da biz gece konteyner kentlerde kaldık ve teslim edilen deprem konutlarına gittik. Konteyner merkezlerinde vatandaşlar bize geldi "Vekilim, seninle bir şey konuşmak istiyorum." Buyurun. Benim konutum teslim edilmedi demiyor, "Benim konutum teslim edildi ama ben gitmek istemiyorum, bir yıl daha burada kalabilir miyim?" diyor. Vatandaş bize, benim konutum teslim edilmedi diye gelmiyor, "Teslim edilen konuta beni bir yıl sonra gönder." diye geliyor. Bakın, bu aslında Hükûmetin yapmış olduğu, konutlarla ilgili yapmış olduğu hızı, hizmeti; bunu da görmek lazım ama biz Genel Kurula geliyoruz, işte, Malatya'yla ilgili bir vekil arkadaşımız çıkıyor, konuşuyor, "Allah Allah, ya, biz farklı memlekete mi gittik?" diyoruz. Ya, biz başka memleketin insanı mıyız; oradaki fotoğraf ile buradaki konuşulanları yan yana koyuyorum, işin doğrusu bir tarafa koyamıyorum. Evet, eksik var mıdır? Çok fazlasıyla vardır. Yanlış olan olmuş mudur? Muhakkak olmuştur; imarla ilgili olmuştur, başka şeylerle ilgili olmuştur. Müteahhidin yanlış, eksik işi vardır; muhakkak olmuştur.

Yine, gittik, TRT bizimle canlı yayında, kamerayla çekim yapıyor. Herhangi bir vatandaşa gittik, orada ayrım da yapmadık, önceden ayarladığımız da bir şey yok yani AK PARTİ'lisi de var, başka partiye gönül vermiş insanımız da var; deprem kimseyi ayırmıyor. Gittik, oradaki ev sahibi "Allah Cumhurbaşkanımızdan razı olsun, ömrümden alsın, ona ömür versin. Vallahi, bizim böyle bir eve kavuşma ihtimalimiz yoktu, deprem vesile oldu ama Cumhurbaşkanımızdan Allah razı olsun, sözünü tuttu, bize böyle bir konutu teslim etti." dedi. Binlerce konut bu şekilde ve sonra Mahmut Bey çıktı, orada dedi ki: "Ya, öyle ama işte, şeyin peteği yokmuş, böyle iş mi olur?" Ya, biz binlerce konut teslim etmişiz, konuştuğumuz mevzu dairenin peteği. Sonra, ben orada biraz da Mahmut Bey'e alındım, dedim ki: "Hangi dairenin peteği yoksa oraya bir gidelim." "Tamam, gidelim." Yan tarafa gittik, oradaki Hacı amca "Ya, ben peteği yok demedim, dairemizin doğal gazı yok dedim." dedi. Herhâlde abone olmazsan olmaz, abone olacaksın, doğal gaz gelecek. Yani aslında her şey teslim edilmiş, "Petek yok." üzerinden orada yapılan bir hizmeti vatandaşa yanlış gösterme gibi bir gayret içerisine girilmiş. Gerek yok buna, doğrusunu vatandaş görüyor zaten, sen de doğruya "Doğru." de, biz başka eksiklikleri bulalım yani orada Hükûmeti yaralamak için bir bahane aramayalım veya burada da bir değerlendirme yaparken. Özellikle, insan haklarıyla ilgili biz bir araya geliyoruz ya, insan ya konu, bunun muhalefeti, iktidarı olmaz ki; bunun, insanın ya da mahkûmla ilgili muamelenin DEM PARTİ'si, AK PARTİ'si olur mu? Hiç kimsesi olmaz. Dolayısıyla, burada ortak bir paydada bu anlamda buluşmamız gerekiyor. Hükûmetimiz de politika gereği bir ara buluculuk olsun, Kamu Denetçiliği Kurumu olsun, uzlaştırma gibi birtakım alternatif yollarla aslında adalette serzenişte bulunduğumuz ve eksik gördüğümüz veya ne bileyim, itiraz ettiğimiz, şikâyet ettiğimiz konuları da bizzat vatandaşların da kendi iradelerine bırakabilecek imkânlar da sunmuş. Aslında bazen "Buyur gel, kendi hukukunu kendin oluştur, ara buluculukla bunu sonuçlandır, ben kabul edeceğim." diyor, "Bu imkânı ben sana veriyorum ey vatandaşım, oluştur, buyur." diyor veya uzlaştırmacılıkla ilgili veya denetçilikle alakalı...

Şimdi, Kamu Denetçiliği Kurumuna baktığımız zaman gerçekten son dönemlerde özellikle çok iyi hizmetler ve raporlara, başvuruyla alakalı da hızlı neticeler aldığına biz şahit oluyoruz. Yani 5 başvuru oluyorsa, 5 başvurunun 1 tanesini iki ayda bitirmiş oluyor, iki ayda; bunu mahkemelerle kıyasladığımız zaman, başka alanlarla kıyasladığımız zaman, şimdi, burada emek veren insanlarımıza da bir hakkaniyeti teslim etmemiz lazım. Ha, yanlış rapor yazıyorsa o raporu ayrıca değerlendireceğiz, diyeceğiz ki "Bakın, siz böyle bir raporu yazmışsınız, bu rapor insan haklarının temeline aykırı, Anayasa'mızın şuna..." Diyebiliriz, bununla ilgili hepimizin kendine ait hukuki, siyasi, felsefi görüşleri muhakkak olacaktır. Bu anlamda da buradaki arkadaşlarımıza bu hakkı teslim etmemiz lazım, teslim ederek eksiklikleri biz ortaya koyarsak çok daha faydalı olacağını düşünüyorum çünkü biz evet, iktidar partisinin milletvekiliyiz ama biz hep beraber bu Türkiye Cumhuriyeti'nin milletvekiliyiz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin milletvekiliyiz; memleketimiz için buradaki bir kelime çok kıymetli ve "Bunu hep beraber nasıl yapabiliriz?"le ilgili bari buralarda, işte, insan haklarıyla ilgili komisyonlarda, işte, bu karma komisyonlarda en azından farklı ayrışmalarımızı bir tarafa bırakarak birleşebileceğimiz bir alanımız olsun çünkü konumuz insan. Bu bakımdan da eksiklikler üzerinden değerlendirmemizin ben daha faydalı olacağını, eğer varsa bir eksikliğimiz, siz bir şey konuştuğunuz zaman onu not almıyorsak veya onunla ilgili dönüş yapmıyorsak bu bizim kabahatimiz, bunu da kabul etmemiz gerekiyor, ben kendi adıma kabul ediyorum öyle bir şey varsa. İrtibatımızı kuracağız, diyeceğiz ki: "Ya, sen iktidar partisi milletvekilisin, Adem Bey, şöyle bir durum var ya, işte, İstanbul'la ilgili, bu konuda ne yapabiliriz?" Tabii ki yardımcı olacağız biz her vekilimize; Cumhuriyet Halk Partili olsun, DEM PARTİ'li olsun, Milliyetçi Hareket Partili olsun, başka partiden olsun, her arkadaşımıza bu noktada kapılarımız sonuna kadar açık, asla böyle bir duvar örme gibi, kapı kapatma gibi bir yanlışımız da olamaz, böyle bir davranış türümüz de olamaz. Ben, bunu ifade etmek istedim.

Tekrar, ben, kıymetli arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum yaptıkları çalışmalardan dolayı.

Ayrıca, daha detaylı okuyarak, değerlendirmemizi yapıp düşüncelerimizi de sizlerin uygun platformlarına katılarak burada da ifade etmek istiyoruz.

Tekrar, toplantımız hayırlara vesile olsun diyorum.