| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 14 .11.2014 |
ÖNDER MATLI (Bursa) - Sayın Başkan, çok kıymetli Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, çok kıymetli bürokratlar; ben de hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, burada Tarım Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz. Tarım konusu gerçekten çok teknik bir konudur, rakamlarla konuşulması gereken bir konudur ama hepimizin bildiği gibi, öbür taraftan baktığımız zaman, tarım siyasetin de en yoğun şekilde yapıldığı bir konu başlığıdır.
Şimdi, açıkçası, ben işin siyaset tarafından daha ziyade, bu işin teknik ve rakamsal boyutuyla ilgili olarak biraz daha konuşmak istiyorum çünkü sektör içerisinden gelen birisi olarak da tarımın nereden nereye geldiğini çok iyi yaşayan, bilfiil yaşayan birisi olarak bu düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, özellikle son on yıllık zaman zarfında tarım dünyada da stratejik önemi haiz bir konu hâline gelmiştir. Çünkü, hepimizin bildiği gibi, artan nüfusun yanı sıra, özellikle gelir seviyesinin dünyada da artmasıyla beraber tarım ürünlerine, gıdaya olan talepte çok ciddi bir artış olmuştur. Bunun yanı sıra, bütün emtialardaki artışla beraber, petrolün artışı, doğal gazın artışı tarım ürünlerini de çok ciddi manada etkilemiştir. İşte, yağlı tohumlardan biyodizel üretilmesi, efendime söyleyeyim, mısırdan, tahıllardan biyoetanol üretilmesi gibi konular irdelendiği zaman tarımı artık sadece gıdayla ilgili olarak değerlendirmekten daha ziyade enerji piyasalarıyla entegre bir şekilde değerlendirmek gerektiği çok ciddi manada ortaya çıkmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye 2001 senesinde bir kriz yaşadı, ekonomik krizi yaşadığımız zaman, belki de bu ekonomik krizi en derin manada yaşayan sektör, bu insanların başında gelen insanlar tarımla iştigal eden insanlardır. Ve rakamlada tekrara girmek istemiyorum ama 2001-2002 senesindeki rakamlara baktığımız zaman, köylümüzün, üreticimizin, çiftçimizin bankalara olan, özel sektöre olan borçlarına baktığımız zaman, bunu çok net olarak gördüğümüzü ifade etmek istiyorum.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Nasıl net?
ÖNDER MATLI (Bursa) - Şimdi, değerli arkadaşlar, dediğimiz gibi, tarımda yapısal problemler var, burada yapısal problemleri aşmakla ilgili olarak AK PARTİ iktidarı olarak on iki yıllık zaman zarfında çok akılcı destekleme politikalarıyla biz tarımı geliştirmeye çalıştık.
Şimdi, tarımdaki en büyük eksiklerden birisi nedir? Geçmiş zamana baktığımız zaman tarımdaki en büyük sıkıntı, üreticilerimizin ve çiftçilerimizin finansman imkânına ulaşmaktaki sıkıntılarıydı ve az önce Uğur Bey ifade etti, biz finansa ulaşmaktaki zorluğu ortadan kaldırarak üreticimizin 30 kat fazla bir şekilde kredi kullanma imkânını elde etmesini sağladık.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Borca batırdınız milleti, borca.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Borç morç, şimdi ama bakın...
ADNAN KESKİN (Denizli) - Gerçi siz "Borç yiğidin kamçısıdır." dersiniz.
ÖNDER MATLI (Bursa) - ...finansa ulaşım çok önemli bir konudur.
İki: teknoloji konusu çok önemlidir. Tarımda bizim verimlilikte problem yaşadığımız en büyük konu teknolojiyi kullanmaktaki zaafımız idi. Dolayısıyla, bu manada da teknolojinin tarıma kanalize edilmesiyle ilgili olarak akılcı politikalarla, işte, yüzde 50 hibe destekli tarımsal ekipmanlarla ilgili olarak yapılan desteklemeler, IPARD desteklemeleri, bunları göz önüne aldığımız zaman, gerçekten çok akılcı ve teknolojinin tarımda ne kadar geliştiğini hep beraberce görüyoruz.
Üçüncü konu: Belki de bu manada en dramatik olan konu ve bugün de aslına bakarsanız, hepimizin ortak olarak konuştuğu konu insan kaynakları konusu çünkü baktığımız zaman, tarımda yapılan iş bugüne kadar atadan, babadan, dededen gelen usullerle, göre gör şeklindeki metotlarla yapılan üretimin açıkçası, Türkiye'de verimlilik kaybı sağladığı gerçeğini hep beraber görüyoruz. Bugün bu manada da ifade edildi, işte, Tarım Bakanlığına ziraat mühendislerinin alınması, veteriner hekimlerin alınmasıyla ilgili olarak bu dilekler, temenniler ifade edildi. Bakın, bunlara katılıyorum ancak öbür taraftan baktığımız zamanda da Tarım Bakanlığımız 2002 yılına kadar 6.357 adet ziraat mühendisi istihdam ederken on yıllık zaman zarfında bunun üstüne 9.165 adet ziraat mühendisi istihdam edilmiştir. Gıda mühendisine bakıldığı zaman, yalnızca 181 adet gıda mühendisi istihdam edilirken 1.595 ilave gıda mühendisi istihdam edilmiştir.
"Balıkçılık, su ürünleri" diyoruz, Türkiye'de çok hızlı bir şekilde gelişiyor, medarıiftiharımız. 318 tane gıda ve su ürünleri mühendisi varken ilave 547 mühendis istihdam edilmiştir.
Veteriner hekimlere gelmek istiyorum: 2.384 olan veteriner hekim sayısına 7.064 tane veteriner hekim ilavesi gerçekleştirilmiştir. Ama bu manada, insan kaynağının geliştirilmesi manasında Bakanlığımızın üreticilerimizin bilgi birikimini geliştirmesi noktasında yaptığı çalışmalar da ayrıyeten ifade edilmesi gereken konuların, başlıkların arasındadır.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Sayın Matlı, bu rakamlar yeterli mi yani?
ADNAN KESKİN (Denizli) - Yorma kendini, Bakanın konuşmasında var bunlar, yorma kendini.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, rakamlara baktığımız zaman, buğday ithalatı diyoruz, arpa üretimi diyoruz, mısır üretimi diyoruz, ondan, bundan bahsediyoruz. Bakın, bu rakamlara baktığımız zaman, herkes kendi cephesinden birtakım rakamlar ifade edebiliyor. Az önce Musa ağabeyimiz yıldan yıla rakamlara baktı, 2013 ile 2014'ü mukayese etti. Bakın, tarımda yıldan yıla rakamları mukayese etmek doğru bir yaklaşım değildir.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - İnsafınız kurusun! On iki yıl boyunca buğday ithalatı ve un ihracatı ne oldu? Hâlâ aynı şeyi söylüyorsunuz.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Bu senede, 2014 senesinde, kuraklığın çok ciddi manada yaşandığı senede bunu mukayese etmek doğru bir yaklaşım değildir ve uzun yıllara dayalı mukayese yapmak lazım.
Şimdi, buğday diyoruz, arpa diyoruz. Ben açıkçası, burada birtakım dünya rakamlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Siz benim söylediklerimin yanlış olduğunu söylesenize.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Gökhan Bey, bakın, ben size müdahale etmedim.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Buğday ithalatı ile un ihracatı rakamının yanlış olduğunu söyleyin.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Bakın, onun da cevabı var, onun da cevabını veririm oraya geldiğimiz zaman. Ben sektörün içinden geliyorum, hepsinin cevabını size çok net olarak verebilirim.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Verin, bekliyorum.
BAŞKAN - Sayın Günaydın, siz müsaade edin yani konuşmacının konuşmasına müdahale edemezsiniz ya, yok böyle bir usul, böyle bir usul yok.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Bakın, şimdi, biz burada akılcı politikalarla verimliliği artırdık.
Bakın, buğday ekim alanları...
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Cevabını versin, bekliyorum.
BAŞKAN - Ya, Allah Allah! O, Bakan mı? Kardeşim, o düşündüğünü, gördüğünü söyleyecek, böyle şey olur mu ya?
ÖNDER MATLI (Bursa) - Bakın, değerli arkadaşlar...
Siz nasıl söylüyorsanız söylemek bizim de özgürlüğümüz herhâlde.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Söylemek özgürlüğünüz de doğruyu söylemek yükümlülüğünüz.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Buğday ekim alanları yüzde 16 daralmış 2002 ile 2013 yıllarını mukayese ettiğimiz zaman ama üretim yüzde 13 artmış. Arpa ekim alanları yüzde 24 azalmış, arpa rekoltesi sadece yüzde 5 düşmüş.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Uluslararası Hububat Konseyi rakamlarına bir bakın.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Dane mısır, üretim alanı yüzde 32 artmış, rekolte ise yüzde 181 artmış. Çeltik üretim alanı yüzde 84 artmış, çeltik rekoltesi yüzde 150 artmış. Ayçiçeği, evet, sıkıntılı bir alanımız, üretim alanı yüzde 11 artarken üretim rakamları yüzde 79 artmış.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bunları niçin söylüyorum? Bunlar akılcı politikalarla, verimliliğin artırılmasıyla yapılan işlerdir. Bunları asla ve kata göz ardı etmememiz gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Şimdi, son on yılda tarım, gıda, enerji dediğimiz zaman dünyada üretilen ürün desenlerinde çok ciddi değişiklik yaşandı. Bakın, dünyadaki birtakım üretim rakamlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. 1992-1993 yılında dünyada toplam 562 milyon ton buğday üretilirken 2014-2015 senesinde 720 milyon ton buğday üretilmiş, yüzde 28'lik bir buğday üretim artışı. Arpada bu artışa baktığımız zaman, dünyadaki arpa üretimi yüzde 15 düşmüş. Mısıra baktığımız zaman, mısırdaki artış yüzde 85 olmuş. Yağlı tohumlara geliyorum: Ayçiçeği üretimine baktığımız zaman, dünyadaki ayçiçeği üretimi yüzde 85 artmış. Kanola tohumu yüzde 96 artmış. Soya fasulyesi yüzde 68 artmış. Demek ki değerli arkadaşlar, geçmişteki doğrular bugünün doğrusu değil. Değişen trendlere, değişen ürün yelpazesine mutlaka ayak uydurmamız gerekiyor. Bu manada da biz tarım politikalarına, özellikle değişen dünya düzeninde değişen trendlere ayak uydurarak, baktığımız zaman mısırdaki çok ciddi manada üretim artışını hep beraberce görüyoruz, yağlı tohumlardaki üretim artışını hep beraberce görüyoruz.
İtirazlarınız olabilir, kabul ediyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bunları söylerken, tabii, desteklerden bahsediyoruz. Destekler derken 1,8 milyar liralık destekler 10 milyar lira civarına çıkarılmış durumda, ama burada göz ardı etmememiz gereken, aslına bakarsanız örtülü tarımsal desteklemeler var.
Bizdeki gümrük vergi oranları çok yüksek. Buğdaya baktığımız zaman yüzde 130, mısıra baktığımız zaman yüzde 130 gibi gümrük vergileriyle karşılaşıyoruz. Dolayısıyla, Türkiye'deki ürünün fiyatları dünya piyasalarından her daim yüksek olmuştur, bu manada da biz üreticimizi çok ciddi manada desteklemişizdir.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Çünkü girdiler pahalı.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Neden pahalı, neden? Teknolojiyi kullansak...
ÖNDER MATLI (Bursa) - Teknolojiyi de kullanıyoruz.
ADNAN KESKİN (Denizli) - ...genetik bilimi uygulasak sen de yükselirsin.
BAŞKAN - Sayın Keskin, müsaade edin.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Genetik bilimine girdiğimiz zaman...
Adnan Bey, biyoteknolojinin kullanılmasıyla ilgili olarak...
ADNAN KESKİN (Denizli) - Hani nerede?
ÖNDER MATLI (Bursa) - ...sizin buradaki itirazlarınızı herhâlde benim söylememe gerek yoktur.
Dolayısıyla, şimdi, burada uluslararası fiyatlar ile Türkiye'deki fiyatları mukayese ettiğimiz zaman...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlar mısınız lütfen Sayın Matlı.
ÖNDER MATLI (Bursa) - ...buradaki farkı görebiliyoruz.
Ben, şimdi gıda sektöründen bahsetmek istiyorum. Hepinizin bildiği gibi gıda sektörüyle iştigal ediyorum.
Biz, Türkiye'de üretim yaparken bir kere katma değerli ürünlere yönelmek zorundayız. Dolayısıyla, bu manada, hayvancılık manasında yapılan desteklemeler çok önemlidir.
Bakın, son yıllarda tavukçuluk sektörü bizim medarıiftiharımızdır.
Tavukçuluk sektörüne baktığımız zaman, 2002 yılında -ben kendi sektörümden bahsediyorum- yumurta üretimindeki ciddi artışlar ve yumurta üretiminde dünyanın en büyük 2'nci ihracatçısı durumuna gelmişiz.
Tavuk üretimine baktığımız zaman, 2002'de 620 bin ton olan tavuk üretimi, 2013 sonunda 1 milyon 800 bin tona dayanmış ve dünya piliç üretimi bu süreçte yüzde 7,5 artarken Türkiye'de tavukçuluk sektörü ortalama olarak yüzde 24 büyümüş ve dünyanın en büyük 4'üncü tavuk ihracatçısı hâline gelmiştir.
Şimdi, dolayısıyla, bu hayvanları beslemek için tabii ki ham maddeye ihtiyaç var. Bu ham maddenin hepsini belki kendimiz de üretemeyebiliriz ama bizim için önemli olan katma değerli ürünler üretmektir, bizim için önemli olan hayvancılığı ve katma değeri yüksek olan ürünlerin gelişiminin önünü açmaktır. Dolayısıyla, bu manada burada çok ciddi işler yapılmıştır.
Piliç eti ihracatımız 2001 yılında sadece 14 milyon dolarken bugün 656 milyon dolarlara dayanmıştır.
Ben kendi sektörümden bir rakam daha vermek istiyorum. "Hayvancılık öyle, böyle kötü." diyoruz. 2002 yılında Türkiye'de üretilen yem miktarı 5 milyon 176 bin tonmuş, 2013 yılında Türkiye yem üretimi 15 milyon 961 bin ton yani 16 milyon tona dayanmış, 3 kattan fazla artış olmuş.
Değerli arkadaşlar, bunlar, tarımın, hayvancılığın nereden nereye geldiğini çok net olarak göstermiyor mu? Dolayısıyla, bu rakamları bu manada sizlerle paylaşmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Matlı, lütfen...
ÖNDER MATLI (Bursa) - Başkanım, birkaç dakika, toparlıyorum.
BAŞKAN - İkinci uzatmanızı verdim, lütfen...
ÖNDER MATLI (Bursa) - Bakın, Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; gıda, bizim gerçekten medarıiftihar bir sektörümüz ama bugün gıdanın en büyük problemi bilgi kirliliği.
Az önce Sayın Gökhan Günaydın "Çin'in reddettiği, kabul etmediği 1 milyon 450 bin ton GDO'lu DDGS'i Türkiye aldı." dedi.
Rakamlar ortada, buyurun rakamlar üzerinden Türkiye ne kadar DDGS ithalatı yapmış ne kadar yapmamış, hepsini konuşabiliriz.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - "Sipariş verdi, sipariş verdi." diyorum. Yem Sanayicileri Birliğine git sor!
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen yavaş ya!
ÖNDER MATLI (Bursa) - Ve şunu söylemek istiyorum: Çin, bugün dünyanın bir numaralı en büyük DDGS ithalatçısıdır. Çin'in geçen sene ithal ettiği DDGS miktarı 4,5 milyon tondur. Dolayısıyla bu rakamlara böyle bakmak lazım.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Bu kadar çarpıtarak nereye varabilirsin, bilmiyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir dahaki dönemde milletvekili olur.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Bakın, bu memlekette tavuk sektörü, beyaz et sektörü, yumurta sektörü hâlâ kendi rüştünü ispat etmeye çalışıyor. Niçin? Bilgi kirliliğinden dolayı.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Yem Sanayicileri Birliğinin açıklamasından bahsediyorum.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Çünkü, değerli arkadaşlar, burada GDO'lu, kirli, efendime söyleyeyim, hibrit, bunların bilinmediği zehirli denilen bu yemlerle beslenen hayvanlar dediğimiz zaman, bakın, bu sektör, 2 milyon 400 bin kişiyi direkt ve dolaylı olarak istihdam etmektedir. Dolayısıyla, bu manada da bu bilgi kirliliği, sektöre ve üreticiye çok ciddi manada zarar vermektedir.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Tabii, tabii! Sen biliyorsun, biz bilmiyoruz, tüketiciyi... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖNDER MATLI (Bursa) - Son bir örnek vermek istiyorum.
"GDO'lu pirinç" diye, burada, işte, geçtiğimiz yıl içerisinde basında bir haber çıktı. GDO'lu pirincin olmadığını dünyada bütün bilim adamları biliyor. Bunun zararını kim gördü? Bunun zararını Türkiye'deki pirinç üreticisi gördü. Dolayısıyla...
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Bulaşığı çıkmadı mı pirinçte?
ÖNDER MATLI (Bursa) - Şimdi, az sonra Sayın Bakanım onunla ilgili olarak cevabı da verebilir, lütfen ben o konuya girmek istemiyorum.
Ben sözlerimi bitirirken, son bir söz, Sayın Bakanım, Türkiye gıda sektörü, tarıma dayalı gıda sektörü çok ciddi manada gelişiyor.
Ben, geçtiğimiz günlerde, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza da ifade ettim, AR-GE desteklerinden biz istifade etmek istiyoruz.
Ben bunu Sayın Bakanımıza söylediğim zaman... Çok güzel bir kanun çıkarttık, AR-GE departmanındaki çalışan sayısını 50'den 30'a hep beraber düşürdük, ancak tarım sektöründe, bu AR-GE departmanında çalışan 30 kişilik ekip bile açıkçası yüksek gelmektedir, çünkü Türkiye'de gıda sektöründe bu rakamın alt rakamının daha da düşürülmesi gerektiğini özellikle ifade etmek istiyorum.
Son söz olarak, İlhan Demiröz'ün havza bazlı destekleme modeliyle ilgili olarak görüşlerine katılıyorum.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Teşekkür ediyorum.
ÖNDER MATLI (Bursa) - İşte, bölgem, ilim Bursa, baktığımız zaman, bu manada pamuğun bizim bölgemizde ekilmesi gerçekçi değil, dolayısıyla havza bazlı destekleme modelinin bu manada tekrar gözden geçirilmesini talep ediyorum.
Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum.