KOMİSYON KONUŞMASI

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bürokrasi, Komisyonun değerli üyeleri, değerli basın emekçileri; ben öncelikle, ziraat mühendisi, gıda, veteriner, su ürünleriyle ilgili hakikaten herkese oldukça yoğun bir şekilde... Genç arkadaşlarımızın istihdamı konusunda yani devletin bir kadro sözü var. Bakan 23 bin kadro söylemişti, bir zaman açıklama yapmıştı ama bunun yarısının istihdamda olduğunu biraz önce konuşmacılar da söylediler. 2013'te 6 bin dolayında bir beklenti vardı, 499'da kaldı. Tabii ki bunlar... Bakanlığın bu kadar geliştiğini, büyüdüğünü filan söylüyorsunuz ama neden bu istihdamda geride kalıyor? Ta cumhurbaşkanlarına kadar giden bir genç kadromuz var, bunu anlamakta zorlanıyorum. Hem "Büyüyoruz." diyorsunuz ama bakıyoruz ki özellikle genç çalışanlarımıza yeterince bir şey sağlanamıyor.

Ben özellikle bu TARSİM, diğer konularda üreticilerin yeterince uyarılmadığı kanısındayım. Verdiğiniz rakamlarda da sigortada oldukça gerilerdeyiz. Sebebi de: Çünkü, yeterince hem üreticiler uyarılmıyor hem de onlar teşvik edilmiyor kanısındayım. Dolayısıyla, geçen yıl birçok insan mağdur kaldı. Özellikle 2/B, ecrimisil gibi nedenlerden sigorta yaptıramadıklarını söylediler. Bizim bölgemizde, Seydikemer'de birçok insan sigortasını yaptıramadığı için çok mağdur oldu.

Bu meteoroloji ile tarım arasındaki ilişkiler yeterince kurulamıyor. Tarımın iklim koşullarına bağlı olduğunu unuttuğumuzdan olsa gerek, çiftçinin meteorolojik olumsuzluklardan gördüğü zararı azaltamıyoruz. 2013-2014 tarım yılında yaşanan meteorolojik olumsuzluklar nedeniyle, bitkisel üretimde bir önceki yıla göre önemli gerilemeler olmuştur. Buğday 13,8; arpa 20,3; nohut 11,1; kırmızı mercimek 16,5; tütün 22, kayısı üretimi yüzde 65,4; fındık üretimi ise yüzde 25 oranında düşmüştür. Yani, biz meteorolojiyle tarımı buluşturamadığımızda, meteoroloji yeterince okunmadığı takdirde ve uyarıları zamanında yapılmadığı zaman ürünümüz çok zarar görüyor, dolayısıyla çiftçimiz, dolayısıyla Türk tarımı.

Yaşanan şiddetli kuraklığa karşın, ekonomik ölçütlerde sulanabilir tarım arazilerimizin de yüzde 30'dan fazlası hâlâ sulama yatırımlarının yapılmasını beklemektedir.

Hayvancılığın durumu... Tabii ki özellikle hayvancılık bitti. İthalat yaparak hayvancılığı geliştirmiş gibi yaptınız, oysaki rakamlar durumu açıkça ortaya koyuyor. 1980-2009 yıllarını kapsayan otuz yıllık dönemde sığır varlığı yüzde 33, manda varlığı yüzde 92, koyun varlığı yüzde 55, keçi varlığı yüzde 70 düzeyinde azalmıştır. Buna karşılık, 2009'u izleyen dört yılda sığır, manda, koyun varlığı yüzde 35, keçi varlığı ise yüzde 80 düzeyinde artmış ya da artırılmıştır. Hayvan popülasyonumuzun bu kadar kısa sürede bu denli artması biyolojik olarak mümkün değildir. Kaçakçılığa mı teşvik ediyorsunuz Sayın Bakan? Özellikle Suriye sınırını gidin, görün yani tonlarca küçükbaş, büyükbaş hayvan var. Özellikle Şanlıurfa hayvan pazarında koca koca develer var, Türkiye deve mi üretiyor?

Büyüme rakamlarımız içinde tarımın payını giderek azalttınız. 2014 yılının ilk altı ayındaki büyüme ise yüzde 3,3 olarak gerçekleşti. Buna karşılık, tarım 2014 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 1,8 oranında küçülmüş, yılın ilk altı ayındaki büyüme ise yalnızca binde 2 olarak gerçekleşmiştir. Bu veriler tarımda yapay büyüme döneminin sonuna gelindiğini göstermektedir.

Prim desteklerini giderek azalttınız. 2014 yılında ayçiçeğine kilo başına sadece 6 kuruş destekleme verdiniz. Ayçiçeği tek örnek değil. Diğer 16 ürünün desteklenmelerinde de hiçbir artış yapmadınız yani çiftçiyi hiç desteklemediniz. Desteklemediğiniz gibi, kimyasal gübre fiyatları cinsine göre yüzde 240 ila yüzde 320 düzeyinde, karma yem ve mazot fiyatlarında ise yüzde 300'ü bulan artışlar yaptınız.

Çiftçilerin elektrik borçlarıyla ilgili zaten yeterince söylendi. Ancak, çiftçilerin talepleri şu: Aylık gelen faturaları ödeyemedikleri için üretime yönelik yani mevsimlik veya altı aylık bir ödeme planlamasının yapılmasını özellikle talep ediyorlar.

Zeytincilik konusunda, özellikle Bülent Arınç'ın çıkıp "Dağ taş zeytin oldu." derken hem dalga geçişini hem de bir edayla o insanları ve zeytinciliğimizi aşağılamasını ben gerçekten kınıyorum. Ben buradan soruyorum: Gerçekten, zeytincilikte dünyada nereye geldik?

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ne kadar zeytin ağacı dikildiğini söyledi Sayın Arınç ya.

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Aynen öyle "Dağ taş zeytin oldu." dedi, sonra kendisini bir toparladı "İyi ki dikilmiş." dedi yani bunu anlamayacak kimse yok.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Tamam ama aynı zamanda AK PARTİ hükûmetleri döneminde ne kadar zeytin ağacı dikildiğini söyledi.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Dalga geçmiyoruz orada, gerçeği söylüyoruz. Dağ taş zeytin, evet doğru.

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Büyükşehir Yasası'yla birlikte köy tüzel kişiliğine ait tüm varlıkları belediyelere devrettiniz. Tarım arazileri, meraları, yaylaları imara açtınız. Bu yolla tarımsal üretimden zaten kazanç sağlayamayan çiftçinin elindeki araziyi satarak üretimden çekilmesi için zemin hazırladınız. Çiftçi sayısında büyük düşüşlere neden oldunuz. 2003 yılında 70 milyonluk nüfusa karşılık 3 milyon çiftçi varken bugün 72 milyona karşılık, 75 milyona karşılık 2 milyona düşmüştür. Üçte 1 çiftçimiz maalesef tarlalardan çekilmiştir. Buna paralel olarak son on yılda 30 milyon dekar arazi -ki bu Belçika'nın toplam yüz ölçümüne eş değerdir- tarımsal üretimde kullanılamaz olmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız.

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Peki.

Teşvik vererek de o insanları tembelliğe teşvik ettiniz. Üç kuruş parayla onlar da yatıyorlar.

Gıda fiyatlarındaki artışla ilgili durumu biliyorsunuz zaten. Gıda fiyatlarının ortalama enflasyon üzerine çıkarak yüzde 15 oranında artması, uygulanan tarım ve gıda politikalarının yanlışlığını kanıtlamaktadır. Yani, şimdi, gıdada yüzde 15'lik bir artış varsa Türkiye'deki yıllık enflasyona da yüzde 10 diyelim; yüzde 5, demek ki Türkiye'de tarıma ciddi bir ödeme yapılıyor. Tüketicinin gıdaya erişimi giderek zorlaşırken sektördeki özelleştirmeler ve gıda güvenilirliğini tehdit eden uygulamalar yaşanan sıkıntıları daha da artırmaktadır.

Köyler hızlıca boşalıyor. 2030'da tarım yapacak köylünün kalmayacağı iddia ediliyor. Yeni Türkiye'de köylülere, köylülüğe yer yok mu Sayın Bakan? Türkiye'de en zenginler servetine servet katarken, Türkiye'nin yüzde 78'ini nüfusun yüzde 10'u alırken çiftçi neden desteklenmiyor?

BAŞKAN - Sayın Demir, lütfen toparlar mısınız, son cümlenizi alayım lütfen.

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Peki, son birkaç cümle.

BAŞKAN - Hayır, son cümle lütfen.

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Peki.

Şanlıurfa'da bazen on iki saati aşan elektrik kesintileri olmaktadır ve Ziraat Bankası çiftçilere maalesef yeterince kolay bir teşvik, kredi vermemektedir.

Son sözüm, söylüyorum: Bu Isparta'da ve Türkiye'nin birçok yerinde ölen bu kadar tarım işçisi var Sayın Bakan. Siz İçişleri Bakanına acaba sormuyor musunuz: "Ya be kardeşim..."

BAŞKAN - Sorularda söz vereyim size, lütfen.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Ya sorsun, cümleyi bitiriyor ya! Boğuyorsun Allah'ını seversen Başkan ya!

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Peki, teşekkür ederim Başkan.