KOMİSYON KONUŞMASI

OSMAN ZABUN (Isparta) - Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlar, Kıymetli Genel Müdürümüz, Bakan Yardımcımız ve Sayıştayın değerli mensupları, bürokratlarımız; bende bir kez daha Komisyon çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Yine, geçtiğimiz gün kaybettiğimiz şehitlere Allah'tan rahmet ve yakınlarına da başsağlığı diliyorum, sabır diliyorum.

Şimdi, tabii, işin tuhaf bir yanı var -bugün Ziraat Bankasını ve bağlı kurumlarını konuşuyoruz- biz, artık burada bunu öğrendik ve bu Komisyonda muhalefetin nasıl bir tavır alacağını önceden kestirebiliyoruz. Şöyle ki: Hangi kurum daha güçlü ve Türkiye açısından stratejik bir öneme sahipse görüyoruz ki muhalefet bu anlamda çok ciddi bir yüklenmeyle bu kurumları itibarsızlaştırmaya çalışıyor.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Terbiyesiz ya!

İZZET AKBULUT (Burdur) - Nasıl öyle bir şey...

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Bayar ağabey, müdahale et, sana güveniyoruz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakın, sabahtan beri muhalefet milletvekillerimiz...

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - "Muhalefet" diye konuşmasın efendim, biz de muhalefetiz!

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Tamam, bir dakika...

OSMAN ZABUN (Isparta) - Üstüne alınma kardeşim ya!

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Çalışkan, daha siz konuşmadınız ama.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - "Muhalefet" diyorsun.

OSMAN ZABUN (Isparta) - Kim konuştuysa alınsın üstüne!

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Başkanım, müdahale edin yani.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama siz konuşmadınız, lütfen.

İZZET AKBULUT (Burdur) - Ben konuştum o zaman, ben de söyleyeyim Başkanım.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bir saniye, sizi dinledi arkadaşlarımız, lütfen, siz de dinleyin arkadaşlar, niye sabretmiyorsunuz?

OSMAN ZABUN (Isparta) - Ya, dün biriniz yapıyor, bugün bir başkası, yarın bir başkası yapıyor; fark etmiyor, değişmiyor yani.

MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - Biz doğruları söylemeye devam edeceğiz, siz sesimizi bastıramazsınız.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Tahtasız, lütfen, müdahale etmeyin.

OSMAN ZABUN (Isparta) - Şimdi, burada uygulanan yöntemlerden bir tanesi de...

MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - Müdahale etmiyoruz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - On üç dakika konuştunuz, kimse konuşmadı sizinle ilgili.

MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - Sürekli bize baskı yapıyorlar, biz doğruları söylemeye devam edeceğiz; bunda bir şey yok ki.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Zabun, devam edin.

OSMAN ZABUN (Isparta) - Buradaki yöntemlerden bir tanesi de... Soruları arka arkaya sıralamak suretiyle iftira atmanın bir başka yöntemini hayata geçiriyorlar.

MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - İftira yok, gerçekler...

OSMAN ZABUN (Isparta) - Yani onların söyledikleri şeyin hiçbirisinin karşılığı yok, hiçbirisinin bir gerçekliği de yok ama maalesef ortaya koymuş olduğunuz, o soru şeklindeki ortaya koymuş olduğunuz iftiralarda...

MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - ...yalan mı?

OSMAN ZABUN (Isparta) - ...müşterilerin itibarını, ödeme algılarını zayıflatmak...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Tahtasız, hatibi dinleyelim. Bak, toplamda yirmi dokuz dakika konuşmuşsun, lütfen...

OSMAN ZABUN (Isparta) - ...ve müşterileri farklı şekilde yönlendirmek, algı oluşturmak ve bankayı itibarsızlaştırmak, ülkenin stratejik kurumunu yıpratmak ve ülke ekonomisini bu şekilde zora sokmak gibi arka plandaki hedefleriniz ve nedenlerinizle hareket ediyorsunuz. Ama biz buna, dediğim gibi, alıştık yani ne derseniz deyin Türkiye büyümeye devam ediyor, ülke kalkınmaya devam ediyor ve siz isteseniz de istemeseniz de bu ülkenin büyümesini ve kalkınmasını engelleyemeyeceksiniz.

MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - Sizden daha çok istiyoruz ülkenin kalkınmasını.

OSMAN ZABUN (Isparta) - Şimdi, öbür taraftan sürekli bir algı operasyonu, bir yolsuzluk algı operasyonu, bir iltimas algı operasyonu, bir talimat algı operasyonu; bütün bunları zaman zaman fırsat buldukça gündeme getiriyorsunuz. Aslında burası KİT Komisyonu. KİT Komisyonunda önümüze gelen raporlar var ve bu raporlarda Sayıştay tarafından belirlenen, tespit edilen ve işleyişe aykırı bulunan hususlar var ve bunları değerlendirmek üzere KİT Komisyonu çalışmalarını yürütüyor ama her fırsatta bunların arasına başka şeyler sokuşturmak suretiyle konuyu bağlamından saptırmak gibi bir tutumun içerisindesiniz. Yani biz de şunu mu yapalım: Siz her konuştuğunuzda bu gündemimizdeki soruşturmaları bir tarafa bırakın, öbür taraftan tarihinizdeki o büyük skandalları mı gündeme getirelim? İSKİ skandalını mı gündeme getirelim? Ergun Göknel hadisesini mi gündeme getirelim? Bu sizin artık bir karakteristik özelliğiniz hâline geldi mi diyelim? Yani ben bilmiyorum.

Şimdi, önümüzde böyle bir tablo var ve gerçekten de Ziraat Bankası diğer kamu bankalarıyla birlikte toplumumuzda, ülkemizde çok önemli bir açığı kapatan ve piyasada, özellikle bankacılık ve finans sektöründe önemli bir sübvansiyon görevi gören ve vatandaşlarımızı birinci derecede koruyan ve kollayan bir yapıya sahip. Elbette büyük bir aile ve büyük bir finans yönetimi söz konusu ve bu finans yönetimi içerisinde mutlaka -hangi bankaya giderseniz gidin, ister özel banka ister kamu bankası- verdiğiniz kredinin hepsinin geri dönmesi bu hayatın olağan akışına ters; mutlaka burada farklı şekilde, geri dönmeyen krediler de olacaklardır, bu da doğal bir şey. Ama bunları abartarak anlatmak ve farklı şekillerde dillendirmek çok doğru bir yaklaşım değil.

Öbür taraftan, ben yine özellikle müşahede ettiğim gerçeğin altını çizerek söylemek istiyorum, kamu bankalarının temel yaklaşımı piyasada hep şöyle olmuştur: Öldürmek ve yok etmek yerine yaşatmak ve ekonomide canlı olarak tutmak ve bunu aynı şekilde gelecek nesillere kadar taşımaya gayret etmek ve vatandaşın yanında olmak; bu espriyle hareket etmiştir. Zaten Sayıştay tarafından tespit edilen bulgulara baktığımız zaman, bu bulgularda da bankanın yaklaşımında, aynı şekilde, zaman zaman yapılandırmalar suretiyle, zaman zaman faiz indirimi teşvikiyle o kurumu, o ekonomik yapıyı ayakta tutmaya ve bunları yeniden yapılandırarak hem kendi alacağını tahsil etmeye ve hem de onu canlı tutmaya, firmayı canlı tutmaya özel gayret gösterdiğinin mutlaka farkında olmamız gerekir.

Yine -birkaç tane sorulduğu için söylüyorum- vefa hakkı. Vefa hakkı bankaların, özellikle kamu bankalarının mümkün olduğu kadar -az önceki söylemiş olduğum nedenden dolayı- firmayı ayakta tutmak için, alacağına karşılık icra yoluyla ya da rızai olarak almış olduğu mülkü kendi mülkiyetinde tutmak, bir başkasına devretmeden kendi mülkiyetinde tutmak ve mülkiyetinde tutarken, kendi mal varlığında bunu muhafaza ederken firmaya bunu telafi ederek, borcunu telafi ederek ödemek suretiyle buna yeniden sahip olma imkânını sağlamaktan geçer. Bu da son derece yapıcı bir yaklaşımdır.

Öbür taraftan KGF'yle ilgili de yine söylendi. KGF, evet, kuralları belirlenmiş ama burada işleyişte özellikle... Yani üç gün önce müracaat etmiş, belki üç gün önce "Firmanın sigorta borcu var mıdır?" diye sorulmuş sigortaya, SGK'ya ama cevap olarak "Borcu yoktur." denilmiş. Üç gün sonra krediyi kullandırırken aradaki bir günlük boşlukta sigorta borcu oluşmuş. Bundan dolayı KGF diyor ki: "Ben bu arada sigorta borcu oluştuğu için bu tekeffülümü yerine getirmiyorum." Kamu bankaları da KGF'de bildiğim kadarıyla ortaklar, ortak oldukları için de KGF'yle davalaşmak yerine kendi sinesine çekerek ya da müşteriden tahsil etmek suretiyle bunu bir şekilde telafi ediyor.

Şimdi, öbür taraftan, şunu ifade ederek sözlerimi tamamlamak istiyorum: Kim ne derse desin gerçekten de kamu bankaları bu ülkenin en güçlü, ekonomideki en güçlü silahları ve her geçen gün de bu silahların önemi ve gücü artmaktadır ve artmaya da devam edecektir. Bankalar -Ziraat Bankası da buna dâhildir- sadece Sayıştay denetimine tabi değil, kendi iç denetimini de titizlikle uygulayan ve öbür taraftan bağımsız denetçiler tarafından da denetlenen...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bankalar Yeminli Murakıpları...

OSMAN ZABUN (Isparta) - Evet.

...Bankalar Birliği tarafından sürekli verileri kontrol altında tutulan kurumlardır. Dolayısıyla mümkün olduğu kadar bu çoklu denetim gözetimi altında bulunan Ziraat Bankası mümkün olduğu kadar bu süreci de sağlıklı olarak yürütmeye çalışmaktadır. Kaldı ki zaten ekonomik büyüklüğüne, şube büyüklüğüne, personel büyüklüğüne baktığımızda devasa bir yapıya sahip olan bankada Sayıştay tarafından önümüze getirilen bulguların da çok az miktarda olduğunu görürsek sürecin ne kadar başarılı yönetildiğini de görmüş oluruz diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.