KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, aslında, keşke Sayın Bekaroğlu burada olsaydı. Demin, o beni sanal bir şekilde yok saydı ama şu anda anlayabildiğim kadarıyla...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sanal değil, fiziksel olarak görememekten kaynaklandı. Kavramları doğru kullanalım.

İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Şu anda kendisi hakikaten yok ama ben ileride tutanaklarda bulunsun kendisi de umarım istifade eder.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu burada olmasa bile mevcudiyetini biz hissediyoruz.

Buyurun.

İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Şimdi, herhâlde beni çok iyi tanımıyor Sayın Bekaroğlu, onun için benimle ilgili... Hani, hep benim burada yakındığım bir husus var: Genellikle muhalefet milletvekilleri AK PARTİ sıralarına baktıkları zaman, karşılarındaki gerçek insanları değil, kafalarında oluşturdukları bir heyulayı görüp onunla mücadele ediyorlar. Hâlbuki, bizi insan olarak tanıyıp, kabul edip o şekilde belki diyaloğa girseler sorunların önemli bir kısmının çözüldüğünü görecekler.

BAŞKAN - İbrahim Bey, çok ağır oldu ama. Yani böyle bir şey...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Acaba bizim bakış açımızdan mı yoksa böyle bir öz eleştiri de...

İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Şöyle efendim... Müsaade edin... Mesela, benim neoliberal politikaları...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani eleştirebilir.

İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Bir saniye, acele etmeyin efendim, size de cevap vereceğim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Cevap ayrı, ben...

İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Cevap vereceğim, cevap vereceğim.

Şimdi, mesela...

BAŞKAN - Ben madde üzerinde konuşacaksınız zannetmiştim.

İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Müsaade ederseniz Sayın Başkan, demin, mesela, benim neoliberal politikaları çok iyi özümsediğimi ve onların sözcülüğünü yaptığımı kendileri ifade ettiler. Hâlbuki, mesela, benim doktora tezim tam da bu neoliberal politikaların...

BAŞKAN - Sayın Turhan, eğer kızmazsanız, bu görüşmeyi sonra, benim odada ayrı yapsanız Sayın Bekaroğlu'yla.

İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Efendim, Sayın Bekaroğlu'nun söyledikleri tutanaklara geçti, ben de müsaade ederseniz onu tashih etmek istiyorum.

BAŞKAN - Peki efendim, buyurun.

İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Tam da o, işte, neoliberal politikaları eleştiri mahiyette bir doktora tezim vardı, zamanları uygun olursa kendilerine takdim etmekten büyük bir memnuniyet duyarım. Bunu uzatmayacağım daha fazla, burada keseyim.

Sadece, belki, hani, İnternette benimle ilgili arama yaparlarsa, 2006 yılında, mesela, Merkez Bankasına bir görevlendirmem söz konusu olduğu zaman, zatıalilerinin hâlihazırda üyesi bulundukları Cumhuriyet Halk Partisinin çok kıymetli bir yöneticisinin o dönem "IMF'ye karşı görüşleriyle tanınan birisi nasıl Merkez Bankasına yönetici olacak?" diye beni hedef alan bir değerlendirmesi olmuştu. Bu kâfidir tahmin ediyorum neoliberal politikalar faslıyla ilgili.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Evrim geçirebilir insanlar yani.

İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Şimdi, bu Yargıtay kararını ben de okudum. Bir kere, şunu tespit edelim: Sayın Günal'ın bu konudaki, hem hukuk konusundaki hem iktisat üstatlığını ben her zaman kabul ederim, takdir ederim, kendisi çok sevdiğim, istifade de ettiğim bir büyüğümdür, Merkez Bankası yıllarından başlayan da bir dostluğumuz var.

Buradaki mevzu şu: Zorunlu mali mesuliyet sigortasının bir kapsamı var, üçüncü şahıslara verilen zararı kapsıyor. Şirket de buna göre bir tazminat hesap etmiş ve tabii ki bu tazminatı öderken, işletici müştereken ve müteselsilen kusurlu kabul edildiği için -tam da orada yazdığı gibi- ona isabet eden kusur miktarını tazminattan düşmüş, böyle bir tazminat hesaplamış ödemiş, 60 bin lira farzımuhal, sonra mahkeme demiş ki: "Siz bunu böyle hesapladınız, doğru, kusur sebebiyle indirime gidebilirsiniz ama bunun vârisleri destekten yoksun kaldılar, babalarının, aile babasının vefat etmesi sebebiyle bir destekten yoksun kalma durumu söz konusu oldu. Bunu da zorunlu mali mesuliyet sigortasının ödemesi gerekir, zorunlu mali mesuliyet sigortası bunun da muhatabıdır." Neye dayanarak demiş bunu? Yapılan anlaşmada, sözleşmede, poliçe şartlarında böyle bir şey yok, Karayolları Trafik Kanunu'nda da yok. Genel hükümlere müracaat etmiş, oradan yaptığı bir çıkarsamayla bir yorumda bulunmuş. İşte, bu yorum mahkeme açısından doğru olabilir, yanlış olabilir ama ben en azından şöyle düşünüyorum:

Buradan, ayrıca sigorta yaptıranlara hiçbir fayda sağlamayacak dahi olsa, hakkaniyet ilkesi gereği bunun bu sigorta kapsamına girmediği, taraflar arasında sözleşme serbestisiyle belirlenmiş bir şeyken, mahkemenin, böyle bir yorum genişleterek bu hasarı da o kapsama alması, ondan sonra da on yıl daha geriye giderek, zaman aşımı süresi boyunca, geçmişteki bütün belli hususlarda o hasar miktarlarını artırması yani 60 bin lira ödenmişken, o kusurdan kaynaklanan 40 bin lira indirimi yapmamayı gerekli görüp, bunu 100 bin liraya çıkarması durumu var. Hasarın ödenmesiyle ilgili bir şeyden bahsetti ya arkadaşlar, tam da bu işte yani söyledikleri doğru, bu hasarın hesaplanmasıyla ilgili bir belirsizlik oluşturuyor. Çünkü, zorunlu mali mesuliyet sigortası sadece sözleşme serbestisi çerçevesinde belirlenmiş klozları kapsaması gerekirken, yorum yoluyla yargı bunu genişletmiş, poliçede yer almayan ve hiç hesaplanmayan, akla gelmeyen başka riskleri de bunun içine dâhil etmiş. Üstelik de burada kusur sahibi olup olmamayı da nazarı dikkate almamış. Dolayısıyla, biz sigorta müessesesinin, sigortacılık sektörünün, sigorta şirketlerinin demiyorum bakın, sigorta müessesenin anlamlı bir ekonomik sonuç doğurmasını istiyorsak, bu düzenlemeyi mutlaka yapmamız lazım. Kaldı ki bunu yaptığımız zaman, bu belirsizlikten doğan zararlar, öz kaynaktan indirilmesi gereken karşılıklar ortadan kalkacağı için mutlaka ve mutlaka serbest rekabet ortamında faaliyet gösteren bir sektörde tıpkı 2008'de olduğu gibi primler de düşecektir.

Vatandaşın dava açma hakkını elinden almak mümkün değil, söz konusu değil, yapamayız zaten, anayasal bir haktır bu. Arkadaşlarla demin görüştük, maddenin yazılışında, onlar tabii hukukçu noktai nazarından baktıklarından kendi açılarından haklılar, diyorlar ki: "Maddenin önceki hâliyle sonraki hâli mukayese edilerek yine böyle bir zorlama yorum çıkarılabilir." Onu da ortadan kaldırmak çok basit yani hiç kimsenin dava açma hakkını elinden alabilir misiniz? Sigorta şirketine müracaat edebilir vatandaş, tahkime müracaat edebilir veya genel yargı yoluna da gidebilir. Buna, uygun görülürse sarahaten bir önergeyle eklenir ve bu problem çözülür diye düşünüyorum.

Sayın Başkanım, ben, sizi temin ederim, daha fazla bir şey söylemeyeceğim, bundan sonra da söz talep etmeyeceğim bu konuyla ilgili.