| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/694) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 01 .04.2016 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bütün değerli arkadaşlarımıza değerlendirmeleri için, tespitleri için teşekkür ediyorum, doğrusu ben de faydalandım.
Şimdi, biz ne yapmaya çalışıyoruz? Bir sorun var. Son yıllarda tartışılan birçok sebepten dolayı sigorta primlerinde ciddi bir artış var ve bu vatandaşımızın aleyhine gelişen bir durum. Şimdi, vatandaşımızın lehine bu sorunun çözülmesi lazım ama bu sorunu çözebilmek için de sorunun kökenine inmemiz lazım.
Dolayısıyla, bir kere, açık, net olarak buradan ifade edeyim, biz, bu yasa taslağından maksadımız, vatandaşın lehine bir sorun çözmedir, öbür türlü zaten bir düzenleme getirmezdik.
Şimdi, muallak yükümlülük meselesiyle karşı karşıyayız. Burada ciddi bir artış var. 2011'e kadar sistem çalışmış, Yargıtayın yorumuna kadar. 2011'den sonra muallak yükümlülükler yaklaşık 1,8 milyardan, bugün 7,5 milyar lira seviyesine çıkmıştır. Bunun da arka planında önceden öngörülemeyen, daha doğrusu sigortalanmayan rizikoların mahkeme kararlarıyla sigorta şirketlerine bir anlamda empoze edilmesi.
Şimdi, sigortacılar kendi perspektiflerini sundular yani "Bu belirsizlik devam ederse biz ona göre prim belirleyeceğiz, ona göre de vatandaştan bu primleri talep edeceğiz." dediler. Şimdi bu zorunluluk karşılıklı bir zorunluluktur, bir özel hukuk sözleşmesidir ama kamu bunu zorunlu hâle getirmiştir. Bir taraftan vatandaşa "Sen taşıdığını mutlaka sigortalayacaksın çünkü üçüncü şahıslara zarar verdiğin zaman o zararın tazmin edilmesi lazım." demiş, devlet, kanun koyucu bunu ortaya koymuştur. Öte yandan da şirketlere demiş ki: "Siz mutlaka bu sigorta sözleşmesini yapmak zorundasınız." Yani iki taraflı bir zorunluluk hususu söz konusudur. Dolayısıyla, burada bizim yaptığımız şey şu: Son derece şeffaf, standart bir tazminat hesaplama yöntemini getiriyoruz. Bu yöntemin getirilmesi, tazminatların aşağı ineceği anlamına gelmez. O konuda herhangi bir değerlendirme yapmak da doğru olmaz. Açık ve net olarak bizim öngörülebilirliği sağlamamız lazım. Yöntemi... Dolayısıyla burada örnek olarak işte üçüncü hiçbir... Yolda yürüyen bir vatandaşımızın diyelim ki bir kaza geçirmesinin sonuçları o genel koşullarda ayrıca düzenlenebilecek husustur. Şunun altını çizeyim: Çok güzel değerlendirmeler yapıldı, biz hiçbir şekilde, sistemin bütün sorunlarını çözüyoruz iddiasıyla gelmedik buraya. Bu birkaç maddenin amacı şu anda belirsizlik nedeniyle ortaya çıkan ciddi bir prim artışı var, bu prim artışını sınırlayıp bir şekilde, hatta düşürme amaçlı bir yöntemde şeffaflık ama öngörülebilirlik gerekiyor.
Bu çalışmayı yaparken, ben hukukçu değilim ve buradaki değerlendirmeleri de çok ilgiyle izledim, hakikaten teşekkür ediyorum ama uzmanı olmadığım için bu konuda ben gittim ve bütün taraflarla oturduk. İçişleri Bakanımız geldi, Ulaştırma Bakanımız geldi, Adalet Bakanımız geldi, Yargıtaydan uzman arkadaşlar geldi. Ondan sonra bizim, sigortadan yıllardır sigortacılığı denetleyen, düzenleyen ekipler geldi. Ben orada sadece "Böyle bir sorunla karşı karşıyayız. Vatandaşımızın lehine bu sorunu nasıl çözeriz?" dedim. Çünkü bu sürdürülebilir bir model değil. Şimdi zarar ettikleri için prim artırıyorlar, prim arttığı için belki yarın öbür gün sigortasızlık sorunuyla karşı karşıya kalacağız arkadaşlar bakın. Çok ciddi primler yükseldiği zaman kayıt dışılık sorunuyla karşı karşıya geleceğiz, hiç kimse bu boyutuna mesela... Yani benim esas kaygım burası. Dolayısıyla burada ne sigorta şirketlerinin menfaatiyle ilgili bir konu... Zaten sigorta şirketlerinin menfaati, vatandaşın menfaati burada bir zorunluluk nedeniyle çakışıyor.
Şunu da söyleyeyim, altını çizeyim: İlgili Bakan olarak bütün bir havuzdan elde edilen gelirleri yani kâr ve zararı dikkate alarak bir tarife empoze etme yetkisi bile var. Fakat, bakın yine söylüyorum: Burada aslolan bir temel sorun var, belirsizlik var. O belirsizlik işte 2011'den itibaren ortaya çıktı, daha önceden böyle bir sorun yok.
Ha, şunu tartışabiliriz: Sokakta yürüyen müstakbel doktor kardeşimizin kaza geçirmesinde nasıl bir yöntem... Genel koşulları değiştirebiliriz. Yani genel şartlar değiştirilebilir, o ayrı bir alan, genel şartların değiştirilmesi ayrı bir alan. Sistemle tazminat hesaplanmasının yönteminin şeffaflaştırılması, bunun öngörülebilir hâle getirilmesi ayrı bir konudur. Biz şu anda ikinci konuyla uğraşıyoruz. Dolayısıyla, bizim maksadımız burada çok açık ve net olarak vatandaşın lehine, bu prim artışını bir an önce durdurmak, prim artışındaki yükselişi geriye çevirmek ve sistemde... Ha, öbür hususlarda düzenleme yapmamız gerekiyorsa, "Bir tıp fakültesi öğrencisinin gelecekte geliri çok yüksekse mahkeme bunu dikkate almalı mıdır?" hususu ayrı bir konudur ama bugünkü düzenlemenin konusu değil. Genel şartları ayrı bir şekilde, isterseniz, oturursunuz, belli bir ihtiyaç varsa yeniden düzenlersiniz. İşin özü bu yani bizim bu tasarıdan maksadımız bu. Önemli bir sorunla karşı karşıyayız, birçok kimse...
Diğer bir konu, özellikle hukukçu arkadaşlarımız gündeme getirdiler, hiçbir şekilde yargıya gitmenin önünü ne kapatma maksadı vardır ne de olacaktır. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Zaten, nitekim, bu müzakereler yapılırken bir taslak önerge geldi, herhâlde herkes üzerinde çalışmıştır, o konuda da tereddüt yok. Ama amacımız, vatandaş bir an önce ideal olarak bir sorunla karşılaşmasın ama karşılaşıyor, karşılaştığında da hukuki süreç hızlı işlesin, vatandaşımız mağdur olmasın ve vatandaşımızın primleri bu kadar yükselmesin, sigortacılık şirketleri de, daha doğrusu, sektörü de tabii ki sürdürülebilir bir boyutta yoluna devam etsin. 12 milyar liralık bir öz kaynak var ve zarardan bahsediyorsunuz. Normalde paranızı hiç bu riskli işlere koymazsınız, hazine kâğıdına bugün koysanız en az yüzde 10 kazanırsınız yani öz kaynak kârlılığınız yüzde 10 olur. Şu anda da öyle bir şey yok. Dolayısıyla, resmi iyi bir şekilde ortaya koyalım, işin özü bu, vatandaşın lehine bir düzenleme için buradayız. Öngörülebilirliği artırmamız lazım. Hiçbir şekilde yargı yoluna başvurmanın önü kapatılamaz, böyle bir düşüncemiz de asla olmadı. Ama bu...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sonucu önemli diyoruz Sayın Bakanım yani amaç değil zaten.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Sayın Adalet Bakanımızla da diğer hukukçu arkadaşlarla da bu hususlar müzakere edilirken net bir şekilde vatandaşa bu konuda bir tercih hakkı bırakılmıştır, düzenleme o yöndedir. Eğer vatandaş hızlı bir şeklide, yargı yoluna gitmeden, birkaç yıl beklemek zorunda kalmadan sorunu çözmek isterse o şekilde gider, gitmek istemezse öbür türlü gider. Düzenlemede son hâli, son önergeyle de muhtemelen... Ben zaten, hatırlarsanız, ilk girişimde "Böyle bir kaygı var, o kaygıya mahal vermeyecek şekilde de bir düzenleme yapılabilir." dedim. Nitekim, ona ilişkin de bir önerge üzerinde çalışıldı ve birazdan da ilgili madde geldiğinde sunulacak.
Dolayısıyla, ben tekrar çok teşekkür ediyorum.
Tekrar hepinize saygılar sunuyorum.