KOMİSYON KONUŞMASI

RUKİYE TOY (Sivas) - Bakanlıklarımızın değerli bürokratları, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Milli Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşmek üzere bir aradayız. Teklifin Komisyona gelmesinde ilk günden itibaren emeği geçen bütün arkadaşlarımıza, bürokratlarımıza, milletvekillerimize, Komisyonumuza teşekkür ediyorum.

Kanun teklifimizin yasalaşması hâlinde teklife konu alanlar için çevre koruma politikalarında daha etkin ve daha sürdürülebilir bir dönem başlayacak, ülkemizin doğal mirasını koruma yolunda önemli bir adımı atmış olacağız. Tabii, millî parklar konusu benim için çok önemli ve çok yeni değil, bu konu kanun teklifinden bağımsız olarak uzun süredir içinde bulunduğum ve devam eden bir süreci ihtiva ediyor çünkü alan koruma çalışmaları kapsamında, geçtiğimiz temmuz ayında kendi seçim bölgem olan Sivas'ın doğal akvaryumu, berrak suyu ve turkuaz mavisi görünümüyle Gökpınar Gölü ve sedef hastalığının yeryüzündeki tek doğal tedavi merkezi olan şifalı balıklarıyla Kangal Balıklı Göl Milli Parklar Kanunu gereğince tabiat parkı ilan edilmiş oldu. Yine, ocak ayında da eşsiz peyzaj güzellikleri ve jeolojik yapılarıyla Dipsiz Göl Şelalesi tabiat parkı hâline getirildi.

Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğümüzle yakın temas içinde, akademisyenlerimizle, yerel unsurlarla birlikte başından beri çalıştığımız, takipçisi olduğumuz gelişmelerle bu güzide mekânlarımızın daha iyi korunarak gelecek nesillere aktarılmasını sağlamış olduk, ayrıca, turizm potansiyelini geliştirerek yeni destinasyonlar oluşturulmasına vesile olduk, hem şehrimize hem ülkemize doğal koruma alanlarını getirmiş olduk fakat bu süreçte şu dikkatimizi çekti: Duyurulmasıyla, kanun teklifi hakkında ön yargılı ve çoğunlukla manipülatif birçok paylaşım ve sözüm ona haber piyasaya sürülmüş oldu. Teklifin muhtevası, oluşturacağı kamusal faydalar, kamu yararına çıktıları, milletimize sunduğu imkânlardan bağımsız bir algı oluşturulmaya çalışılıyor fakat şimdi yapacağımız konuşmalarda özellikle de teklifin maddelerine geçtiğimizde oluşturulmak istenen algının aslında bir karşılığının olmadığı çok daha iyi anlaşılacaktır.

Değerli arkadaşlar, millî parklar, tabiat parkları ve diğer koruma alanlarının, yaban hayatının ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması faaliyetleri her zaman için hükûmetlerimizin öncelikli hedefleri arasında yer almıştır. Bu bağlamda, yıllara sari yapılan düzenli uygulamalarla 33 olan millî park sayımız 50'ye, 17 olan tabiat parkı sayımız 274'e, 89 olan tabiat anıtı sayımız 111'e, toplam korunan alan sayımız 172'den 688'e, korunan alanlarımızın yüz ölçümü de 818 bin hektardan 3,4 milyon hektara çıkarılmıştır. Eğer bahse konu olan haberlerde söylendiği gibi biz ormanlarımızı turizme açacak olsaydık, meramımız bu olsaydı, bakınız, bu 818 bin hektardan 3,4 milyon hektara çıkarmazdık korunan alan sayısını. Korunan alanlara gelen yıllık ziyaretçi sayımız da 5,5 milyondan 69,1 milyona ulaşmıştır. Bu da yaptığımız hizmetlere halkımızın ne kadar teveccüh gösterdiğinin de bir göstergesidir.

İklim değişikliğinin getirdiği olumsuz durumlara karşı sulak alanlarımız koruma altına alınmış, koruma altına alınan sulak alan sayımız 9'dan 136'ya çıkarılmış, 159 bin hektar olan sulak alan yüz ölçümümüz 1 milyon 186 bin hektara yükseltilmiştir. Bu alanlardaki kaçak yapılaşmalar engellenmiş, izinsiz kuyu açılması, torf çıkarılması, saz kesilmesi gibi su varlığımızı azaltan yasak faaliyetlerle etkin mücadele edilmiştir. Sulak alanlarımızda yaşayan balık ve kuş türlerinin korunması için bu alanlar sürekli olarak denetime tabi tutulmuştur.

Ayrıca, yaban hayatının korunması için kritik adımlar atılmış, yaban hayatı varlığımızın artırılması için ilk kez Yaban Hayatı Geliştirme Sahası uygulamasına geçilmiş ve bugüne kadar 85 adet yaban hayatı geliştirme sahası ülkemize kazandırılmıştır. 76 bin hayvan rehabilite edilmiş, doğaya salınmış, 650 tür ise koruma altına alınmıştır. Kaçak avcılıkla mücadele için uzman ekiplerimiz oluşturulmuş, bu ekipler 119.445 kişiye idari yaptırım uygulamıştır.

Biyolojik çeşitliliğimizin korunması için 2013 yılında yüzde 100 yerli ve millî imkânlarla cumhuriyet tarihinde bir ilk olan "Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanteri Koruma ve İzleme Projesi" başlatılmıştır. Proje kapsamında elde edilen veriler Nuh'un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı'na aktarılmış, 1,9 milyon veri kayıt altına alınmıştır. Bir kez daha altını çizmek istiyorum: Cumhuriyet tarihinde bir ilktir ve gerçekten çok önemli bir adımdır biyoçeşitliliği korumak anlamında. Biyokaçakçılıkla Mücadele Bilgi Sistemi kurularak bu kapsamda 97 vakada 25 farklı ülkeden 177 kişi hakkında idari yaptırım uygulanmıştır.

Çocuklarımıza doğa sevgisini aşılamak için kuş gözlemciliği, doğa kampları organize edilmiş, yaklaşık 1,5 milyon öğrenciye doğa eğitimi verilmiştir.

Değerli arkadaşlar, 28/12/2024 tarihinde yayımlanan 175 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü kamu tüzel kişiliğini haiz özel bütçeli kuruluş olarak yapılandırılmıştır. Bilindiği üzere, ülkemiz doğal, tarihî ve kültürel varlıkların sayısı ve çeşitliliği bakımından dünyanın en güzel ülkelerinden, en önde gelen ülkelerinden bir tanesidir. Bu zenginliklerimizin korunması için düzenlemeyle millî parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanlarının ilanı ve yönetimi gibi hususlarda değişiklik yapılması, biyolojik çeşitlilik, yaban hayatı, kara av kaynakları ile orman içi su kaynakları, dere, göl ve sulak alanlar ve hassas bölgelerin korunması, geliştirilmesi, yönetilmesi, doğa turizmi potansiyelinin artırılması hedeflenmiştir. Ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle uluslararası düzeydeki doğa koruma ve korunan alanların yönetim anlayışında zamanla birçok gelişmeler olmuştur fakat bizde 1983 yılında yayımlanan 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu bu gelişmeler doğrultusunda zaman içerisinde ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamada ne yazık ki yetersiz kalmıştır. Bununla birlikte 6831 sayılı Orman Kanunu ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu başta olmak üzere diğer kanunlarda yapılan değişikliklerle de uygulamada özellikle uyum noktasında sorunlar yaşanmaktadır. Bu sebeple kanunda bazı değişiklikler yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Hazırlanan teklifle 2873 sayılı Kanun'a tabi alanların planlanması, yönetilmesi, işletilmesi ile kanuna aykırı hareket edenler hakkında uygulanacak yaptırımlara yönelik değişiklikler yapılmakta ve mevcut koşullarda ihtiyaç duyulan konularda ise yeni düzenlemeler getirilmektedir. Bu doğrultuda korunan alanlarımızın kaynak değerlerinin korunması ve koruma alanlarının dengesi içerisinde etkin bir ziyaretçi yönetimi yapılması, ziyaretçilerin temel ihtiyaçlarını gidermeye yönelik gerekli altyapı ve üstyapı tesisleri ile alan düzenlemelerinin hızlı bir şekilde tamamlanması, ziyaretçilere farklı alternatifler sunacak koridorların oluşturulabilmesi için korunan alanların bölgesel bazda iyi planlanması, projelendirilmesi ve yönetimi amaçlanmaktadır. Ayrıca sürdürülebilir av ve yaban hayatı yönetimi bakımından av ve yaban hayvanlarının doğal yaşam ortamlarıyla birlikte korunmaları, geliştirilmeleri, avlanmaların kontrol altına alınması, kaçak avcılığın önlenmesi ve av kaynaklarının millî ekonomi açısından faydalı olacak şekilde değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.

Teklifle "av ve doğa koruma memuru" kavramı kanuna eklenerek bu memurlar eliyle Çevre, Milli Parklar ve Kara Avcılığı Kanunlarına aykırılık oluşturan fiillerin daha sıkı takibi ve denetiminin sağlanması ve böylece korunan alanların yaban hayatı ve biyolojik çeşitliliğimizin daha etkin bir şekilde korunması amaçlanmaktadır.

Değerli arkadaşlar, mevcut durumda korunan alanlara ilişkin verilen izinler 6831 sayılı Orman Kanunu'na göre yapılmaktadır. Hassas koruma gerektiren millî park alanlarında daha etkin korumanın sağlanması için bu alanlarda verilen izinler kamu yararı bulunması, zaruri olması şartlarına bağlanmakta ve belirli konularla sınırlandırılmaktadır. Bu çerçevede yalnızca korunan alanlarda ikamet eden yöre halkının zorunlu ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak izinler elektrik, su, ulaşım, telekomünikasyon ve doğal gaz gibi faaliyetlerle sınırlı tutulmaktadır. Sonuç olarak teklifle gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişilerine verilecek izinlerin neler olduğu süre sonunda tesislerin devri veya süre uzatma süreçleri belirlenecektir.

Diğer taraftan 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu'nda yapılan düzenlemeyle av bayilerinin Bakanlık döner sermaye işletmelerine yatırmaları gereken katılım paylarının tahsilatında ve idari para cezalarının uygulanmasında yaşanan aksaklıkların giderilmesine yönelik değişiklikler yapılmıştır. Kanun kapsamında yasaklanan faaliyetleri yürütenler hakkında ise caydırıcılığın sağlanabilmesi için ceza miktarlarında artırıma gidilmiştir. Yapılan değişikliklerle Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüzün kurumsal yetki imkân ve kabiliyetlerinde iyileştirmeler olacaktır. Biyolojik çeşitliliğin korunması kapsamında nesli tehlike altında olan türlerin, hassas ekosistemlerin, genetik kaynakların korunması görevleriyle ilgili gerekli idari yaptırımların uygulanabilmesi için denetim yetkisi Genel Müdürlüğe verilerek kurumun denetim ve yaptırım gücü artırılmaktadır. Genel Müdürlüğün faaliyetlerini eksiksiz yapabilmesi, etkin bir şekilde sürdürebilmesi için mali yükümlülükleri hafifletilmekte, bu doğrultuda 492 sayılı Harçlar Kanunu kapsamında alınan harçlar ile tapu ve kadastro işlerinden kaynaklanan döner sermaye hizmet bedelleri açısından Genel Müdürlük muafiyet kapsam altına alınmaktadır.

Değerli arkadaşlar, sonuç olarak genel bir değerlendirme yapacak olursak teklifle doğa korumadaki bütüncül yönetim yaklaşımının daha ileri seviyelere getirilmesi sağlanacak, ülkemizin en önemli korunan alan otoritesi Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüzün güçlendirilmiş yeni teşkilat yapısıyla hukuka aykırılıklara karşı mücadele edilecek ve daha caydırıcı mevzuatla desteklenmesi mümkün olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle kanun teklifimizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Teklifin emanetçileri olduğumuz doğanın gelecek nesillere daha sağlıklı bir şekilde ulaşmasına vesile olmasını temenni ediyorum.

Dinleme nezaketinde bulunduğunuz ve sabrınız için teşekkür ediyor, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.