KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Yeni yasama yılımızın ilk kanun tekliflerinden bir tanesinin, Millî Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un Komisyon görüşmelerini yapıyoruz. İnşallah hayırlı uğurlu olur.

Burada değerli muhalefet milletvekili arkadaşlarımızın eleştirilerini de dinledik. Tabii, yapılan eleştirilere baktığımızda, tüm kanunlarda aynı kalıp, aynı bakış açısı ve hemen hemen aynı sözlerle gelen eleştiri var. Teknik bağlamda eleştirilerini ileten arkadaşlarımız da oldu. Tabii, bunları görüşeceğiz. Hem Komisyon safhası hem Genel Kurul safhasında inşallah hayırlı bir kanunu vatandaşımız için çıkartacağız.

Şimdi, bu kanunda ne diyor? Bu kanuna şöyle baktığımız zaman, kanunun esasında doğayı koruma alanında resmen bir reform yapıldığını söyleyebiliriz. Koruma-kullanma dengesi içerisinde bütüncül bir bakış burada amaçlanmış. Bu düzenleme Türkiye'nin doğa koruma anlayışını çağın gereklerine uyarlayan köklü bir reformdur diyebiliriz. Amaç, yalnızca kurum düzeni değil, doğa, çevre ve kalkınma dengesinin güçlendirilmesini içeriyor. Koruma ile sürdürülebilir kullanım birlikte gözetilmektedir. Kamu yararı ve zaruret ilkesi burada korunmuştur.

Tabii, gelirlerle alakalı birkaç madde olduğu zaman da muhalefetin bazı eleştirilerine maruz kalıyoruz.

Şimdi, burada, değerli arkadaşlar, baktığımızda, elde edilen her gelir yeniden doğa için harcanmaktadır. Bakım için, onarım için, biyolojik çeşitlilik için, yani, her bir kuruş doğa için harcanacak. Kaynak yönetimi ilk kez bu kadar doğrudan doğa lehine yönlendirilmektedir.

Yine, kaçak avcılıkla mücadelede yeni bir döneme giriyoruz, ceza ve ıslah bir arada burada amaçlanıyor. Eğitim ve rehabilitasyon sonrası belge alınabilmesi getiriliyor. Yalnızca cezalandıran değil, bilinçlendiren bir sistem kuruluyor. Doğa korumanın, artık, cezadan çok farkındalık temelli bir politika hâline getirilmesi amaçlanıyor. Doğa koruma ve millî parkların görüşü tüm planlarda zorunlu hâle getiriliyor arkadaşlar. Kurumsal çatışmaların böylelikle sona ermesi amaçlanıyor. Koruma artık yerel siyasetin değil, ulusal çevre politikasının bir konusu hâline getiriliyor. Ekolojik bütünlüğün kurumlar arası koordinasyonla sağlanması amaçlanıyor ve burada, ilk kez, av ve doğa koruma memuru ile alan kılavuzluğu kanuna giriyor. Yerel halk eğitilerek doğa rehberliği yapabilecek, hem ekonomik olarak oradaki vatandaşlarımız desteklenmiş olacak hem de burada, doğanın korunmasıyla alakalı, o yerel halkın katkısı azami derecede sağlanmış olacak. Koruma politikalarını halkla bütünleştiren önemli bir yenilik burada gündeme alınmış oluyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, burada, cevap olması değil ama dikkat çekildi, şimdi, ağaçlandırmayla alakalı da bir iki hususa değindi arkadaşlar. Değerli arkadaşlar, ağaçlandırma konusunda Orman Genel Müdürlüğümüz, Tarım Bakanlığımız âdeta bir devrim yaptı, çok muazzam işler yapıyorlar. Türkiye ağaçlandırmada Avrupa 1'incisi, dünya 4'üncüsüdür arkadaşlar, rakamlar nettir. Her yıl, bakın, son üç yılda, 2023'te 545 milyon, 2024'te 500 milyon, bu yıl, inşallah, 500 milyon fidan olmak üzere üç yılda 1,5 milyar fidan toprakla buluşuyor. İşte, yeşil vatanın en somut göstergesi yaptığımız bu ağaçlandırma faaliyetleridir.

Yine, ağaçlandırmaları bir yandan yapıyoruz, diğer taraftan da yangınlarla mücadele ediyoruz. Yangınlar konusuna da değinen değerli milletvekili arkadaşlarımız oldu. Küresel iklim, maalesef, her alanda bizi zorluyor. Özellikle yaz dönemlerinde yaşanan o çok ciddi kuraklık, nem seviyelerinin düşmesi gibi etkenler ormanlarımızın yanmasındaki en büyük etkenlerden oluşuyor. Tabii, burada, vatandaşımızın bilinçlendirilmesi, kişisel hatalar, bunlar da çok önemli yer tutar bu konuda. O rakamlar da Orman Bakanlığımızda mevcut. Ama yangınlara biz muazzam bir şekilde müdahale ediyoruz, müdahale sürelerini çok kısalttık. 105 helikopter, 27 uçak, 14 İHA ve 5 bin kara aracıyla dünyanın en güçlü, bakın, filosuna sahibiz. Yangın çıkmadan önlem alan bir sistemi kurduk biz. Bunun için çok yoğun mücadele ediyoruz. Yalnız, bireysel, özellikle -kişisel kaynaklı, bakın, yüzde 95'e yakın, aldığım bilgiler o şekilde-kişisel kaynaklı yangınların, maalesef, önüne geçmekte zorlanıyoruz. O dikkatsizlikler, o duyarsızlıklar bizi, maalesef, mahvediyor.

Değerli arkadaşlar, korunan alanlarla alakalı şöyle rakamlar vereyim: 2002'de 172 iken korunan alan sayımız 2025'te 688'e yükseltilmiş. Büyüklük olarak, alan olarak baktığımızda, 818 bin hektardan 3,4 milyon hektara çıktı, yaklaşık 4 kattan fazla bir artış söz konusu korunan alanlarımız itibarıyla. Tabiat parkı sayımız 17'den 274'e, sulak alan sayısı 9'dan 136'ya ulaştı. Ziyaretçi sayısı 5 milyondu, 62 milyona çıktı. Doğayı halkla buluşturduk. Halkımız artık bu tür yerlere gitmeyi, buraları kullanmayı sever hâle geldi. Bu kanunla da aslında bu buluşmayı iyi bir şekilde yönetmeyi arzu ediyoruz. Bunu inşallah başaracağız.

Değerli arkadaşlar, şimdi, imara açılmayla alakalı da tabii eleştiriler oldu. Tabii, bunların çok doğru şeyler olmadığını görüyoruz. Yeni tesis değil, buralardaki amaç, mevcut altyapının iyileştirilmesi hedefleniyor. Turizm amaçlı tesisler zaten Çevre Bakanlığı iznine tabi. Bizim buradaki amacımız doğayı tahrip etmek değil, kontrollü turizmle yaşatmak.

Şimdi, bakıyoruz, bu alanların, koruma alanlarının sadece binde 7'sinde mevcut işletmeler var. Bunlar sadece oradaki binalar değil, piknik alanları da bunun içerisinde. Buralarda yapılan doğa spor alanları, hepsini topladığınızda binde 7'sini ancak buluyor ve asıl amacımız bu rakamı büyütmek, çok büyük geliştirmek değil, mevcut yapıların iyileştirilmesi, güzelleştirilmesi ve halkımızın hizmetine sunulması amacını burada güdüyoruz ve burada sayın bir milletvekili arkadaşımız şunu söyledi: "Doğal parklarda yatırım yapmayı bekleyenler var." Burada rantla alakalı bir konuyu gündeme getirdi. İşte aklı neyse fikri odur derler dervişin, oraya doğru gidiyor bu laf da.

Değerli arkadaşlar, bakın, biz burada mevcut imar planlarındaki uygulamalar neyse...

AYHAN BARUT (Adana) - Nereye gidiyor mesela?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ayhan Bey kardeşim, burada, bakın, şimdi ora siyasi polemiğe girer, daha teknik konuda konuşalım.

AYHAN BARUT (Adana) - Oraları açmayalım yani açarsak biz daha çok şey söyleriz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Mevcut imar planında ne varsa o var. Yoksa yeni bir alanı imara açalım, ona verelim, buna edelim; bunla ilgili bir niyetimiz yok bu kanunu yaparken.

Bakın, değerli arkadaşlar, ormanlar bir rant alanı değil. Bu ormanları bize bir emanet olarak görüyoruz.

AYHAN BARUT (Adana) - Biz de aynı şeyi diyoruz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ve bunu geliştirmek ve bunu, gelecek nesillere daha büyük orman varlığını aktarmak en büyük isteğimiz, en büyük amacımız. Bu da yani sloganist bir anlayışla, pankartlarla değil, yine, bu, yasalarla konulan bu çerçeve içerisinde, faaliyetlerle mümkün oluyor.

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim: Bu yasayla biz doğa koruma ile kalkınmanın çatışmadığını, tam tersine, birbirini tamamladığını vurgulamak istiyoruz. Bürokratik karmaşayı kaldırıp kurumlar arası uyumun sağlanması ve bunun yanında da yereli sürece katmayı hedefliyoruz. Gelecek nesillere daha yeşil, daha yaşanabilir bir Türkiye bırakma kararlılığını bu kanunla net bir şekilde ortaya koyuyoruz diyor, hepinize saygılar sunuyorum.