| Komisyon Adı | : | (10/434,2104,2716,2717,2718,2719) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 16 .10.2025 |
AYLİN YAMAN (Ankara) - Sayın Başkanım, değerli konuşmacım ve Komisyonun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, ben de Ersin Hocama çok teşekkür ederek başlamak istiyorum. Sunum son derece detaylı ve görmekten çok mutlu olduğum bazı bilgiler var.
Öncelikle ICF tanımlamasıyla başlamak istiyorum. Maalesef uzun zamandan beri söylediğimiz, sadece ICD... Ben bir hekimim aynı zamanda, dolayısıyla ICD tanı kodlamasına çok vakıf olan biriyim ve genelde Türkiye'de engellilik durumu ICD tanı kodlarıyla gider ama ICF tanılamasına yönelik bir veri kaynağımız maalesef bulunmamakta. Dolayısıyla, bizim ilk başlangıç noktamız burada olmalı diye düşünüyorum. Çünkü biz, şu anda Türkiye'de ne kadar engellimiz var, alt kırılımlarıyla bilemiyoruz Sayın Başkanım. Yani burada bence ilk başlangıç noktamız burada olmalı. Çünkü bir TÜİK verileri var, TÜİK verileri de bu ICF sınıflamasını kullanmıyor maalesef. Bir sağlık kurulu rapor başvuruları var, Aile Bakanlığının verdiği veri var. En son 2011 yılında -yanlış hatırlamıyorsam- ICF üzerinden bir tanılama yapıldı ama bunun güncellenmesi gerekiyor mutlaka. Bir kere bu ülke bir afetler ülkesi, biliyorsunuz trafik kazaları çok oluyor, deprem vakalarımız var. Eklenen ne kadar vaka olduğunu bilmediğimiz bir durumda çok farklı bir popülasyon grubuyla karşı karşıyayız. Biz doğru iş üretmek istiyorsak önce verimizi doğru okumalıyız ve bunu doğru saptamalıyız ve alt kırılımlarıyla. O yüzden ICF tanılamasını getirdiğiniz için size özellikle teşekkür etmek istiyorum.
Diğer konu, ben hem yaz boyunca gördüğüm, karşılaştığım konuları ekleyerek hem de sizin sunumumuzu atıfta bulunarak sürdürmek istiyorum. Yaz boyunca benim sahada gördüğüm, bu konuyla ilgilendiğim için bana çok sayıda başvuran, mail atan, mesaj atan, sosyal medyadan ulaşan kişilerin en temel sorunu hak temelli yaklaşımda maalesef. Şimdi, siz dediniz ki: "Yurt dışından, Avrupa'dan çok sayıda engelli buraya gelmek istiyor. Bu programlardan yararlanmak istiyor." Ben, maalesef burada size katılamayacağım Sayın Hocam çünkü Avrupa ülkelerinde farklı yerler var, benim de bizzat gidip gözlemlediğim yerler de oldu ama şu anda maalesef, bizim ülkenin içinde bulunduğu durum: Çok güzel eylem planları teorik olarak hazırlanmış. Gerçekten güzel eylem planları, bunlardan bir tanesi otizm eylem planıdır. En son Meclisi de burada ağırlamışsınız o yüzden de teşekkür ediyorum, çok da büyük memnuniyet duydular o konuda. Eylem planları gayet güzel olmakla birlikte sahadaki uygulama öyle değil maalesef. Bakın, şunun da özellikle altını vurgulamak istiyorum: Biz Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'nin bir tarafıyız biliyorsunuz, 2006 yılıydı sanırım ilk imzalandı, 2007'den itibaren tarafız biz. Taraf olduğumuz zaman birtakım yükümlülükleriniz oluyor doğal olarak yani raporlamanız gerekiyor. En son raporlama 2019 yılında. 2023 yılında bir raporlama yapılması gerekirken yıl 2025, herhangi bir raporlama yok. Burada bu sözleşmenin tarafı olmak... Gerçekten bu sözleşme çok kapsamlı bir şekilde, aslında yapılması gerekenleri çok net bir şekilde veriyor. İşte, bakın, erişilebilirlik, katılımcılık, kapsayıcılık, bağımsız yaşam hakkı, ayırımcılığın önlenmesi, eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal yaşama eşit erişim, şiddet ve istismardan koruma yaklaşımı bu sözleşme başlıkları altında. Dolayısıyla, biz bu sözleşmeye uyum sağladığımız sürece, yeterli denetimleri, yeterli standartları yaptığımız süreci zaten aslında otomatikman bu süreci aşmış oluyoruz. Ama bizim maalesef, birincisi veri sorunumuz olduğu için, veriyi toplamada yaşadığımız sorun olduğu için ve denetim problemleri yaşadığımız için biz bu konuda çok ciddi zafiyet taşıyoruz. Dolayısıyla, biz, şu anda engellilik durumunda ülkede, evet teorik olarak güzel şeyler yapılıyor, çok ciddi eylem planları var ama sahadaki uygulamalar öyle değil. Her bir başlık altında size anlatabilirim; erişilebilirlik, kapsayıcılık, eğitim, sağlık, istihdam. Ya, istihdama gelin. Biz engellilere ne istiyoruz? Hak temelli gitmesi için yaşamın içinde olmalarını istiyoruz. OECD verilerinin neredeyse yarısı yani istihdamda olan engellilerimiz yüzde 22-25 bandında. O da doğru bir veri değil aslında çünkü biz ne kadar engellimiz olduğunu bilmiyoruz. Yani bilmediğimiz bir verid, OECD'nin istihdama katılan engelli oranının yarısı olduğunu söylüyoruz ama bilmediğimiz bir oran üzerinden gidiyoruz. Dolayısıyla, bizim en temel konumuzun burada olması gerekiyor.
İkinci hak temelliden gitmek istiyorum. Biliyorsunuz, geçtiğimiz yılın sonunda, Sosyal Güvenlik Kurumuna Ekim 2008 öncesinde kaydı olanların emeklilik haklarıyla ilgili bir yasa devreye girdi. Bence bu tek başına bir hak kaybı yarattı, çok ciddi bir sorun bu. Bunun için Anayasa Mahkemesine başvurduk. Konumuz şu: Vergi indirimi üzerinden gidiyordu Ekim 2008 sonrasında çalışma gücü kaybı üzerinden giden şey, daha önceki kayıtlılarda vergi indirimi üzerinden bir emekliliğe hak kazanma durumu vardı. Burada şuna bakılıyordu: Bütün engellilik durumu alt alta yazılıp toplamına bakılıyordu. Oysa çalışma gücü kaybında en yüksek engel durumunuz neyse onun üzerinden giden bir durum. Şimdi, oyun oynarken kural değiştirildi Sayın Başkanım. Yani burada hangisinin daha doğru olduğunu tartışabiliriz, o ayrı bir konu ama 2008 öncesinde elinde vergi indirimi belgesi olan, hesaplanmış emeklilik tarihi olan kişilere bir anda dediler ki: "Hayır, dur, sen bu haktan yararlanamazsın." İşte, bu yılın mayıs, haziran ayı içinde emekli olmayı bekleyen için üç, beş yıl atan bir durum söz konusu. Öncelikle şunu söylemem gerekir, hocam da katılacaktır buna diye düşünüyorum, engellilikte bütüncül yaklaşım çok önemlidir. Dolayısıyla tüm engellilik durumlarının toplamı değerlidir bizim için. Çünkü sadece tek bir engelliye oran gözüyle bakamazsınız, çünkü bütüncül yaklaşımda sizin ulaşımı nasıl katılabildiğiniz, iş ortamına nasıl gidebildiğinizin bir önemi vardır, çevresel etkilerin önemi vardır. Ama dediğim gibi yöntem ayrı bir konudur, tartışılması gereken ama diğer konu, verilmiş hakkın geri alınması gerçekten büyük bir sıkıntı yaratmıştır. Yaz boyunca bana ulaşan elimde çok sayıda bu konuda talep var. Bu konuda çok ciddi bir zafiyet olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, biz hak temelli bir yaklaşımla sadece burada bile geri plana düştük.
İkincisi, yine çıkan kanunla. Biliyorsunuz ÖTV muafiyeti engelli araçlarıyla ilgili, bu konunun suistimal edildiğini hepimiz biliyoruz, hepimiz bu konuda hemfikiriz ama bir anda çıkarılan kanunla ÖTV muafiyetli araçların kullanımının beş yıldan on yıla çıktığı söylendi. Bu da ayrıca değerlendirilebilir, konuşulabilir ama bundan önce alınmış arabalar için bir anda bu kuralın değiştirilmesi, yine oyun sırasında kural değiştirmek oldu, bu da kabul edilebilir bir şey değil. Bakın, elimde öyle örnekler var ki arabasını almış, satmış, ocak ayının gelmesini bekliyor yeni bir araba almak için. Ona rağmen deniyor ki: Yeni araban olmadığı için bir beş yıl daha bekleyeceksin. Bu engelli kişi. Şimdi, maalesef şöyle bir uygulama var: Suistimal edenlerin önünü almak için gerçek hak sahipleri cezalandırılıyor. Bunu birçok konuda görüyoruz ama bu konuda gerçekten rastladığımız bir şey. Bizim engellilerin öncelikle bize güvenmesini sağlamamız lazım. Yani "Ben sosyal bir devlette yaşıyorum, arkamda çok ciddi güçlü devletim var ve ben bu güveni her anında hissediyorum." demesi lazım. Bu gerçek bir hayal kırıklığı yarattı, çok büyük bir sorun oldu ama dediğim gibi, emeklilik hakkı çok daha önemli bir konu.
Onun dışında, bizim konuşmamız gereken -Elif Hanım'a katılıyorum, "Ne önerirsiniz bize değişikliklerle ilgili?" dedi- bizim çalışmamız gereken Sayın Başkanım, bakım ekonomisi; sadece bu engellilikte değil, yaşlılarda da. Bakım veren kişilerin, engelliye özellikle bakım veren kişilerin sosyal güvencesi. Birçok insan çalışamaz durumda, bu yüzde 90 anneler oluyor tabii. Buna nasıl bir güvence sistemi getirmeliyiz, bunu mutlaka tartışıyor olmamız lazım. Orta vadeli planlarında var iktidardır. Bütün orada orta vadeli planlarında olmasına rağmen hayata geçirilmemiş maalesef. Bunun derhâl... Çünkü bu çok uzun soluklu bir çalışma. Sanırım, Hocam da katılacak, bu birçok Avrupa ülkesinde kullanıma girmiş olan var ama tek doğrusu olmayan bir şey. Bakım sigortası dediğinizde hani cepten bir şey mi çıkacak endişesi taşınıyor. Yerel yönetimlerin desteği olacak mı, merkezi bütçeden bir katkı mı olacak? Ama yaşlanan nüfusumuz var aynı zamanda biliyorsunuz, engellilikle birlikte. O yüzden, bizim bu bakım verenlerin gerçekten nasıl hayata kazandırılacağı, engelliler kadar engelliye bakan kişilerin de hayata kazandırılması konusu son derece önemli.
Diğer konu kaynaştırma eğitimi. Biliyorsunuz, eğitim en temel konu. Eğer biz, engellilerin hayatın içinde olmasını istiyorsak kesinlikle kaynaştırma eğitimini güçlendirmemiz gerekiyor ama bu konuda ne bizim Millî Eğitim Bakanlığında ne de genel olarak bir farkındalık var. Yani bizim tüm velilerin bu konuda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Sınıfta böyle bir engelli öğrenci olduğunda tüm velilerin davranış modelinin ne olması gerektiği ve okul yönetiminin nasıl davranması gerektiği çünkü hep kaybeden o çocuk oluyor o zaman. Ama bunun için tabii, profesyonel kadrolarla çalışılması gerekiyor aynı zamanda. Bakın, gölge öğretmen modelleri var burada, ki bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şu anda gölge öğretmen olabiliyor ama kişinin cepten para vererek yaptığı koşulda oluyor. Oysa sosyal devlet anlayışında bu kabul edilebilir bir şey değil. Gerçekten ihtiyacı olana bir gölge öğretmen eşliğinde kaynaştırma eğitimi sunabilsek o çocuğu gerçekten hayata hazırlayabileceğimiz bir düzen de kurabiliriz aynı zamanda.
Bir de tabii, son olarak şunu da söylemem gerekiyor: Bunlar biraz detay konular ama yaz boyunca bunları da çok fazlasıyla gördüğümüz için bizim bu protez, ortez, işitme cihazı, işte tekerlekli sandalye, özellikle teknolojisi ileri malzemelerde devlet desteğini arttırmamız gerekiyor. Evet, bir desteğimiz var ama sınırlı kalıyor, tavan uygulamalar var. Bizim bu desteği bu grup için fazlasıyla yerine getirmemiz gerekiyor ki gerçekten aktif olarak hayatın içinde olabilsinler.
Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.