KOMİSYON KONUŞMASI

ŞERAFETTİN KILIÇ (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekili arkadaşlarıma, Komisyonumuzun değerli üyelerine ve Meclis çalışanlarımızın her birisine ayrı ayrı bu süreç zarfında yapılan katkılardan dolayı teşekkürlerimi arz ediyorum.

Bu Komisyon sadece bir masa çalışması olmadı aslında, biz bölgelerine gittik hep beraber, üreticinin yüzüne baktık, tarlada donmuş dalların sessiz çığlığını dinledik. Yan yana getirdiğimiz rapor sayfalarına sadece zarar miktarlarını değil, bir sezona umutla başlayan ama sağlıkla birlikte geleceği buz kesen yüz binlerce çiftçinin çaresizliğini de kaydettik. Sahada gördüğümüz tablo basitti ama ağırdı. Don yalnızca mahsulü değil, üreticinin ertesi yılı planlama gücünü de dondurmuştu. Pek çok bölgede sadece meyve değil, ağaç zarar gördü. Ağaç kuruduğunda kayıp sadece bir yıllık değildir, yıllara yayılan bir üretim felci ortaya çıkar, üretici sadece bugünü değil, yarını da kaybeder. İşte, biz tam da bu bilinçle notlarımızı alırken zararın ekonomik değil, stratejik olduğunu ifade ettik. Ancak ardından yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı beklentimizi doğrusu çok fazla karşılamamıştır çünkü bu karar sahadaki gerçeği değil, masabaşı matematiğini esas almış gibi görünmektedir. Kararda diyor ki: "En az yüzde 20 zarar gören üreticilere destek verilecektir." Peki, soruyorum: Yüzde 18 zarar gören, yüzde 19 zarar gören üretici bu zarar yüzünden borcunu ödeyemediğinde, ürününü yeniden yetiştiremediğinde kim sorumluluk alacaktır? Zarar oranıyla hayat mücadelesi arasında bu kadar mekanik bir ilişki kurulabilir mi? Evet, ürün bazında bazı rakamlar verilmiş: Kiraz ve şeftali için 6.500 TL/dekar, turunçgiller için 6 bin TL/dekar, kayısı ve vişne için 5.500 TL/dekar, elma, armut, ceviz ve üzüm için 5 bin TL/dekar, fındık için 4.200 TL/dekar. Bu rakamlar kâğıt üzerinde maliyet tablosu gibi gösteriliyor ama çiftçi için gerçekte sadece tek seferlik bir nefes çünkü don sadece girdiyi yakmadı, yeniden fidan alımını zorunlu kıldı, ilaçlamayı katladı, işçilik maliyetini artırdı. Ağaç kurulduysa yeni fidanın meyve vermesi üç, dört yılı bulur. Peki, bu süreçte üretici nasıl ayakta kalacak? Karar toplamda 46,5 milyar Türk lirası destek planlandığını söylüyor fakat sadece eylül ayında faize ödenen tutar 236 milyar Türk lirasını aştı. Ciddi bir afet yaşamış bütün çiftçilerimizin tamamı için açıklanan rakam bir aylık faiz ödemesinin beşte 1'i kadarsa burada ciddi bir tercih sorunu yok mudur? Biz diyoruz ki bu Komisyondan çıkan rapor bir tespit raporu olmaktan çıkıp gerçek bir telafi ve yeniden diriliş planına dönüşmelidir. Çiftçi borç ertelemesi değil, faizsiz destekli yeniden yapılandırma bekliyordu. Bu karar ise erteleme imkânını faizli bir şekilde sunarak üreticiyi gelecek yıl daha derin bir borç çukuruna itmektedir.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; biz bu ülkede tarımı sadece ekonomik bir faaliyet olarak görmüyoruz, tarım bu milletin bağımsızlığıdır. Gıda egemenliği olmayan bir ülkenin siyasi egemenliği de sorgulanır. Çiftçi sadece ürün yetiştirmez, bu milletin geleceğini sofraya taşır. Ve hepimiz şunu biliyoruz: Faiz ekonomisi her zaman üretimi ve üreticiyi ezer, tarımı ithalata mahkûm eder, çiftçiyi borç batağında tutar. Bu sebeple diyoruz ki: Faizin değil alın terinin değer gördüğü, borcun değil bereketin yükseldiği, ithalatın değil yerli üretimin esas alındığı bir düzen kurulmadan bu tür krizler geçici desteklerle aşılmaz, her yıl yeniden karşımıza çıkar. Bu kadar çalışmanın ardından ortaya çıkan rapor çiftçinin yarasına merhem olacak kararların alınmasını sağlamıyorsa rapor kâğıtta kalır. Komisyonun sahaya inmesi bir inceleme değil, sadece bir ziyaretten ibaret olur çünkü biliyoruz ki don toprağı dondurabilir ama adaletli bir düzen çiftçinin yüreğini yeniden ısıtır. Bu nedenle, raporun revize edilmesi, Cumhurbaşkanı kararının yeniden düzenlenmesi ve çiftçinin gelecek sezon üretime umutla başlamasını da sağlayacak faizsiz, gelir bazlı ve uzun vadeli telafi modellerinin devreye alınması için ısrarla çağrı yapıyoruz. Evet, biz karar mercii değiliz ancak çiftçilerimizin derdine derman olacak desteklerin açıklanmasını temin etmekle mükellefiz. İlk don hadisesi şubat ayında yaşandı, ardından mart ve nisan aylarında daha geniş kapsamlı yaşandı. Oluşan hasarlara karşı kararname hadiseden altı, yedi ay sonra açıklanabildi. Bu noktada önerim şudur: Bu Komisyon Meclis bünyesinde en azından bir tali komisyon olarak afetlerden etkilenen tarım ve hayvancılık alanı için varlığını sürdürsün. Aksi takdirde, olası bir afet sonrasında komisyonun oluşması süreci, hasar tespit çalışmaları, tedavi çalışmaları uzun zaman almaktadır. Şunu unutmayalım ki çiftçi ayağa kalkmadan bu ülke ayağa kalkmayacaktır.

Komisyonun çalışma sürecine katkı veren -başta zatıaliniz olmak üzere Değerli Başkanım- bütün milletvekili arkadaşlarımıza ve her zaman katkılarıyla bizlerin yanında olan gerek çalıştayda sunumlar yapan gerekse Meclis personeli arkadaşlarımıza ve çalışma arkadaşlarımıza, alanlarında uzman arkadaşlarımıza, Meclis personelimize şükranlarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.