| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 11 .11.2025 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Teşekkür ediyorum.
Sözlerimin başında "kanlı bir bütçe" demiştim, yine de bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
Tabii, son on yılda özellikle yanlış politikalar neticesinde gelir bölüşümü, adaletsizliği ve çalışma hayatındaki tüm dengeler bozulmuş durumda. Herhâlde bir isim takmak istersek bugün Çalışma Bakanlığından ülkeye yoksullar cumhuriyeti diyebiliriz. Sözlerimin başında bir şey söylemek istiyorum. 2023 Mayıs seçimlerinin üzerinden otuz ay, iki buçuk yıl geçti. Ne dediniz, ne yaptınız? Her gün de her bütçede sizlere hatırlatmaya devam edeceğim. "Emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz." dediniz. "BAĞ-KUR'luların prim günü 9000'den 7200'e indireceğiz." dediniz, "tweet" attınız, propaganda yaptınız. "Stajyer ve çıraklığı sigorta başlangıç yapacağız." dediniz. "Taşerondan kadroya geçmeyenleri kadroya alacağız. Tüm memurlara 3600 ek gösterge vereceğiz. Memur emeklilerine seyyanen zam yapacağız." dediniz. Seçimden beri iki yıl geçti, uzun bir süre, çok uzun bir süre ama verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Bu vaatlerle BAĞ-KUR'ludan, emekliden, fakirden, fukaradan oy aldınız, söz verdiniz, yapmadınız. Buna ne diyeceğiz? Söz verip yapmayanlara nedir Nilgün Hanım? Siyasi üçkâğıtçı denir.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sana iade ediyorum onu.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bedelini ödemiş... Bakın, arkadaşlar, bir esnaf bunu yapsa esnafa hapis cezası verirsiniz, siyasette dolandırıcının cezası büyük, inşallah bu seçimde bu cezayı alacaksınız.
Bakın, asgari ücret Ocak 2025'te 22.104 TL olarak belirlendi ve temmuz ayında zam yapılmadı. 2023 seçimi bitti, iki yıldır asgari ücrete zam yapılmadı. Daha önce ara zam veriliyordu biliyorsunuz, ara zam verildiği dönemde enflasyon yüzde 65, yüzde 70'lerdeyken asgari ücreti ne kadar zam yaptınız biliyor musunuz? Yüzde 100'e yakın zam yaptınız. Niye? Seçim var diye. Seçim yoksa fakir, fukara yok, seçim yoksa maalesef bunlara zam yapmıyorsunuz.
Bakın, gıda ürünlerine göre diyorsunuz ya, altın hesabı yanlış, size bir domates, gıda hesabı yapayım. Bakın, asgari ücret dana etine göre 6.529 TL kaybetmiş, tavuk etine günü 15 bin TL ve beyaz peynire göre 8.957 TL, yumurtaya göre 6.417 TL, Domatese göre 6.842 TL asgari ücret alım gücünde kaybetmiş. Üstelik son iki ayda erime devam edecek, yıl sonuna kadar asgari ücret diye bir şey kalmayacak. Resmî enflasyona göre hesaplar isek asgari ücretin on aylık reel kaybı 6.328 TL; Kasım ve Aralık eklenecek, yıl sonu enflasyonu yüzde 33'ü geçecek gibi gözüküyor, resmî enflasyona göre muhtemel kayıp yıl sonuna kadar 8 bin TL olacak. Hâlâ 25 bin mi, 27 bin mi tartışması yapılıyor, TÜİK'e göre enflasyon yüzde 32.87, ENAG'a göre yüzde 60, İTO'ya göre yüzde 40. Şimdi, TÜİK'in rakamlarına kimse inanmıyor. Orhan Yegin gelmişken burada söyleyeyim, Orhan Yegin geçen hafta bir konuşma yaptı, dedi ki: "Asgari ücretliye, emekliye yük bindiğini biliyoruz, kiraların ne kadar arttığının da farkındayız." Yalnız Orhan Yegin, bilmeniz bir işe yaramıyor, bunu çözecek sizsiniz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Çözeceğiz inşallah.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bunu çözecek burası yani siz çözüm masasısınız, siz iktidar olmuşsunuz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Kaybettiğimiz ne varsa daha iyisini yapacağız, merak etmeyin.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Dolayısıyla... Bakın, değerli arkadaşlar, biz herhâlde tarihimizin en düşük asgari ücretini -alım gücü anlamında- yaşıyoruz. Biraz sonra emekliye geleceğim.
Enflasyonda çok uzun süreden beri Avrupa birincisiyiz, OECD ülkeleri içinde en yüksek enflasyona sahibiz. Dünyada enflasyonda 5'inci sıradayız, 6'ncı sıradaki Zimbabve bile biz solladı. G-20 ülkeleri arasında gıda enflasyonunun zirvesindeyiz. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından yayınlanan Gıda Fiyat Endeksi'ne göre küresel gıda fiyatları Ekim ayında aylık yüzde 1,6 düştü, yıllık bazda 0,4 geriledi ancak aynı dönemde gıda enflasyonu bazında Türkiye'de 34,87 -3,41 artmış- en yüksekteyiz G-20 ülkeleri içerisinde. Suudi Arabistan'da 1,1; Fransa'da 1,3; Meksika'da 2,64; bizde tam 34,87. Ara zam yapmadınız, enflasyon hâlâ yüksek. Yıl sonu tahminlerini güncelliyorsunuz. Dört kişilik ailenin açlık sınırı 28.412 lira, dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı 92.547 lira. Avrupa'da asgari ücretle karşılaştırdığımız zaman en düşük asgari ücrete sahibiz. Şimdi, gelelim zurnanın zırt dediği yere; bakın, değerli arkadaşlar, Sayın SGK Başkanı geçen gün bir şey söyledi, Resul Kurt da itiraz etti, buradan söyleyeyim: "Eskiden 58 yaşında ölüyorduk, rahattık; şimdi, 78 yaşında ölüyoruz. Yaş uzayınca SGK dengeleri bozuldu." Kaç yaşında ölmeliyiz örneğin, SGK dengelerinin düzelebilmesi için kaç yaşında? 60'ta mı ölelim, 62'de mi ölelim, kaç yaşında ölelim? Buna bir karar verin, ona göre planlayalım, ömrü Allah veriyor ya! Şimdi, bakın, bir de emekliye... Biraz önce anlattınız, biraz önce Resul Kurt üfürdü, attı, salladı. Ya, emekli 16.681 TL maaş alıyor.
RESUL KURT (Adıyaman) - Kaç tanesi öyle?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Söyleyeceğim. 16.681 TL maaş alıyor.
RESUL KURT (Adıyaman) - Sen kaç lira maaş alıyorsun? Sen de emeklisin.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, herkes senin gibi milletvekili maaşı almıyor. Bak, kaç kişi alıyor, git, Adıyaman'ın Kavi köyüne sor, Kavi aşiretine sor!
RESUL KURT (Adıyaman) - Ben soruyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Oraya gidemiyorsan Çelikhan'a sor, oraya gidemiyorsan Besni'ye sor, Adıyamanlı emekli kaç lira maaş alıyor? Herkes senin gibi tuzu kuru değil ki Resul Kurt!
RESUL KURT (Adıyaman) - Ne kadar prim ödersen o kadar maaş alırsın.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Herkes senin gibi tuzu kuru değil!
RESUL KURT (Adıyaman) - Senin kafanın basmadığı şu: Ne kadar prim öderse o kadar maaş alır.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, bir hesap yapayım: Ankara'da...
RESUL KURT (Adıyaman) - Senin alman değil, ne kadar prim ödersen o kadar olur, sen de ödersin.
VELİ AĞBABA (Malatya) - ...aylık en düşük kira Sincan'da zemin katta 17.500 TL, emekli maaşı 16.600 TL, kış gelince doğal gaz faturası -akşamdan akşama yakarsa- 1.247 TL, işi kişinin elektrik masrafı 650 TL, eğer normal bir haftalık gıda alışverişi yaparsa haftalık 4 bin lira, aylık 16 bin yapıyor, pazar alışverişi yaparsa -meyve yok- 3.200 TL, su 550 TL, bunun maliyeti 39.147 lira. Burada giyim yok, yol yok, araba yok, ilaç yok, doktor yok, katkı payı yok. Ben size söyleyeyim, bakın, hep beraber Plan ve Bütçe Komisyonu olarak Nobel Ekonomi Ödülüne emeklileri gösterelim, Türkiye'de yaşayan emeklileri. 16.681 lirayla emekli yaşıyorsa her türlü ödülü hak etmiş, her türlü mücadeleyi yapmış olur.
Yine, değerli arkadaşlar, bakın, diyorsunuz ya "Ağustos 2025 -en son verilere göre- emekli olduktan sonra çalışanların sayısı 2 milyon 133 bin, kaçakla birlikte 5 milyon emekli çalışıyor." Bakın, 5 milyon emekli çalışıyor. Maalesef aylık bağlama oranları yüzde 70'lerden yüzde 28'lere düştüğü için ona göre emekli maalesef mağdur. Bulgaristan'da 224 euro emekli maaşı, bizde 330 euro, diğer ülkelere baktığımız zaman çok farklı. Bakın, yüksek gelirli ülkelerde ortalama emeklilik harcamaların payı yüzde 9, Kuzey ve Güney Avrupa'da yüzde 11, bizim ülkemizde yüzde 4 kadar kaynak ayrılıyor. Yani şunu söylemek lazım: Emekli sayısı ne kadar olursa olsun -EYT'yi bahane ediyorsunuz ya- emekliye verdiğiniz pay yüzde 4. Eğer emekli sayısı düşük olursa 16 bin almayacak, 25 bin alacak ama emekliyi maalesef mağduriyette buluşturmuş durumdasınız.
Şimdi, SGK'nin gelirlerin giderleri karşılama oranı 2002'de yüzde 71,5 iken 2025'te 97,9 ve bununla övünüyorsunuz. SGK'nin durumu iyi, emeklilerin durumu kötü, yine bu akıl alır gibi değil. SGK'nin gelir gider oranının bire eşitlenmesi, övünülmesi, gelir dağılımının zerre umursamadığı anlamına geliyor. Özellikle bizim gibi düşük, emekli maaşlarının açlık sınırı altında olduğu bir gerçek. Düşünün, çalışandan yüksek prim toplar emekliye düşük maaş verirsiniz, bu bir. bu yani.
Bakın, değerli arkadaşlar, gelir dağılımında müthiş bir adaletsizlik var. Bakın, esnafı tanıyan varsa bilir, Adıyaman'a gidin, ne bileyim Ankara'da Keçiören'e gidin esnafa sorun. Esnaf 9 bin liraya yakın prim ödüyor, aldığı maaş 16.681 TL. Şimdi, Eurostat verilerine göre, Türkiye gelir eşitsizliğinde Avrupa birincisi. Ülkemizin en zengin yüzde 20'lik kesimi en yoksul yüzde 20'nin 8 katı gelir elde ediyor. En yüksek yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48,5, en düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı pay ise yüzde 6,3. En düşük yüzde 20'lik gelir grubunun fert başına yıllık geliri 60.997 TL. Bakın, bu aylık ne kadar yapıyor? 5.083 TL. Bunlar emeklide daha mucize gerçekleştiriyorlar, nüfusun beşte 1'i yani 17 milyon 200 bin kişi bu parayla geçimini sürdürmeye çalışıyor.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Nerenin istatistiği bu?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Avrupa Eurostat, ben sana bunun detaylarını veririm.
Bakın arkadaşlar, bir de brüt ücreti asgari ücretin iki katında olan bir çalışanın brüt ücreti 52 lira iken eline ne kadar para geçebiliyor musunuz? 30.738 TL geçiyor. Brüt ücret yükseldikçe bu durum daha da kötüleşiyor. Asgari ücretin brüt üç katı yani 78 bin lira ücreti olan biri net olarak eline 52.435 TL geçiyor. 25.582 lira vergi kesintisi oluyor, yüzde 67'sini alabiliyor anca. 100 bin lira yani yoksulluk sınırından biraz daha fazla alan kişi sayısı çok az, yüzde 1 civarında. Buranın en önemli sebebi ise gelir dilimdeki baremlerin düşüklüğü. Vergi dilimleri yeniden değerleme oranlarından daha düşük oranda artmış olmaları nedeniyle, 2025 yılında uygulanmakta olan vergi dilimleri 2002 yılının çok gerisine düşmüş durumda. 2025 yılı için 158 bin TL olan birinci vergi diliminin aslında 264 bin TL, 330 olan ikinci vergi dilim ise 660 bin TL olarak belirlenmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yani birinci vergi diliminin olması gerekeni yüzde 60, ikinci vergi diliminin ise olması gereken yüzde 50 düzeylerinde. Bu nedenle, bakın, bunun bir değiştirilmesi lazım, Cumhurbaşkanı yetkisi var, 2026 için geçerli olacak birinci dilimin en az 297 bin TL, ikinci diliminin 625 bin TL'ye çıkarabilmesi lazım. İnşallah, Sayın Bakan bunu Sayın Cumhurbaşkanına iletir.
Şimdi, bir başka mesele, işsizlik meselesi. Türkiye'nin en yakıcı sorunu. DİSK verilerine göre, Eylül 2024'te 10 milyon 450 bin olan geniş tanımlı işsiz sayısı Eylül 2025'te 11 milyon 705 bine çıkmış durumda. 15-35 yaş arasında 6 milyonun üzerinde ev genci var. Ev genci ne demek? Ne çalışabiliyor ne eğitimden faydalanabiliyor. Türkiye'nin en yakıcı sorunlarından biri de bu. Bakın, bir asgari ücretlinin -yeterli diyorsunuz- ev alabilmesi, hayal kurabilmesi mümkün değil. En kötü ev 4 milyondan başlıyor. Yüz seksen ay hiçbir şey yemese, tam parayı biriktirse on beş yıl sonra ev sahibi olabiliyor. Gençlere "Evlen, üç çocuk yap." demesi kolay. Bakın arkadaşlar, memleketin en büyük meselelerinden biri -hep gündeme getiriyorum- çocuk doğum oranlarımız yüzde 1,4'e düşmüş durumda. Niye acaba çocuk yapmıyorlar siz söylediniz hâlde? "3" diyorsunuz, "5" diyorsunuz niye yapmıyor çocuklar? Evlenemiyorlar, imkân yok.
Şimdi, Sayın Bakan, sunumunuzda diyorsunuz ki: "OECD raporlarında ülkemizi ön plana çıkaran ve takdirle karşılanan kayıtlı kadın istihdam programı İş Pozitif aracılığıyla 2025 yılında 1,7 milyondan fazla kadın istihdamı kazandık." Bunda bir yanlışlık var yani 1 milyon 700 bin kadın nasıl bir yılda artmış onu da soralım. Eylül 2025 ayında kadın istihdamı bir önceki aya göre 178 bin kişi azalmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir başka mesele, kayıt dışılıkla mücadele. Bakın, bizim en büyük meselemiz, çözmemiz gerekir, kayıt dışılıkla mücadele edeceksek, bu yangınların önüne geçeceksek bu sendikalaşmayı teşvik etmemiz lazım. Bakın, kayıt dışılığın dünyadaki en büyük çözümü sendikalaşma, örgütlenme. Bizde, maalesef çalışanların oranı 14,02, yaklaşık 18 milyon işçiden 2,4 milyon sendika üyesi, bunun da çoğu devlet dairesinde. Yapılması gereken şey, kayıt dışılıkla mücadele edeceksek sendikalaşmayı teşvik edeceğiz ve sendikanın işverenin düşmanı olmadığını herkese anlatacağız.
Bir başka konu -Mecliste bulunan bir vergi teklifiyle SGK'de- toplam 2,9 milyar lira Genel Sağlık Sigortası borcu bulunan 1 milyona yakın emeklinin aylıklarının yüzde 25'inin kesilmesine izin veriliyor. Yılbaşında belki biraz artar ama 16.881 lirayla geçinmeye çalışan insanlardan bunu kesmek büyük bir vicdansızlık olur.
Bir başka mesele de TYP meselesi biliyorsunuz. Deprem bölgesinde maalesef TYP ciddi bir mesele. Sürem yetecek mi bilmiyorum. Bu TYP de deprem bölgesi açıdan çok önemli mesele. Bunun da gündeme alınması, tekrar TYP'yle ilgili bir çalışma yapılmasını Malatya'da, deprem bölgesinde yaşamış bir milletvekili olarak dikkatlerinize sunuyorum.
Bütçenin tekrar hayırlı olmasını diliyor, teşekkür ediyorum.